evden çıkıp nereye gideceğime,ne zaman döneceğime karar vermeden ayaklarımın götürdüğü yere yürümek..bir süreliğine de olsa hayatın yorucu koşuşturmasından kurtulmuşum hissi veriyor bana.
Aynanın karşısına geçip gülmek. Hayatın dar kapsamı içindeki acılara, elemlere, pişmanlıklara karşı hayatın komedi olduğunu hatırlayıp bunu fark ederek hunharcasına bir dolu gülmek
Delirmek gibi anlaşılmasın :) işte sır orada bakacaksın sonra da gülmeye başlayacaksın diyeceksin ne kadar saçma basit şeyler için böylesine acı çekiyorum gülüver gitsin diyeceksin içinden :)
Müzik dinlenerek ve yol izlenerek yapılan yolculuk, özellikle gece olan.
Bunu şu sıralar yapma imkanım olmadığı için (çünkü nereye gideyim) arkaya müzik açarak ETS isimli oyunda tır sürüyorum. Covid sağ olsun yolculuk bile online yapıyoruz.
Selektör de yapıyorum tabii ki, botlar anlamıyor ama olsun.
şu sıralar interstellar soundtrackin 1 saatlik versiyonunu dinleyerek tüm bu koşuşturmadan biraz uzaklaşıp hiçbir şey düşünmemeye çalışıyorum. iyi geliyor. önerilir.
Ani bir kararla evden çıkıp kulaklığını takıp müzik dinleyerek yürümek ardından sahile gidip deniz havası çekmek gelecek güzel günlerin umuduyla bolca hayal kurmak deniz yoksa da en azından sessiz bir park bulunup yapılabilir
güzel bir şarkı açıyorum, dümdüz uzanıyorum yastığı başımın üstüne koyup kollarımı da yastığın üzerine koyuyorum ve diyafram nefesi alıp veriyorum bana çok iyi geliyor.
benim için yazmak. beni bunaltan konu hakkında duvara doğru konuşmak, kavgalar etmek, hayalimde kendimi canlandırıp 'hayalde' ağlamak, bağırıp çağırmak; (gerçekte de bol bol ağlamak), sonra hissetmeye devam ettiklerimi kağıda geçirmek. genelde dümdüz olayı anlatmaktansa metaforlar kullanmak (okuyolar benim güncelerimi ya) cümleleri öyküye, şiire dönüştürmek, ya da dertleşiyormuşum gibi yazmak. bu yöntem ciddi bir akran zorbalığını neredeyse hasarsız atlatmamı sağladı benim. (tabii ki bir günde olacak iş değil aralıklarla birkaç sene boyunca resmen olayla hesaplaştım)
önce saçma sapan makyajlar yapıyoruz, yüzümüze resim filan çizebiliriz mesela. ama tabi saçma olmak zorunda değil, güzel şeyler de yapabilirsiniz, neyse. makyaj yaparken müzik dinliyoruz, şarkıya eşlik ediyoruz, oturduğumuz yerde dans ediyoruz ufak ufak. makyajımız bittikten sonra cildimizi güzelce temizliyoruz. birkaç adımlık bir cilt bakımı yapıyoruz. maske filan işte, ne isterseniz. sonra duşumuzu alıyoruz. duştan çıktıktan sonra da cilt bakımına devam ediyoruz. cildimizi güzelce nemlendiriyoruz, saçlarımıza yağ filan sürüyoruz. bir bakmışız cildimiz bebek poposu gibi olmuş, saçlarımız yumuşacık vs. diyoruz ki "evet, hayat iğrenç. insanlardan da nefret ediyorum ama cildim bebek poposu gibi." sonuçta bebek poposu gibi bir cilt kimi mutlu etmez ki?