"Olmaz olmaz deme olmaz olmaz"
Haziran 2023 ten beri gündemi,siyaseti,haberleri izlemeyi çok büyük oranda bıraktım.Sosyal medyayı tamamen bıraktım.Bunun kafa rahatlığını tarif edemem.Gerçekçi konuşmak gerekirse bazı şeylerin düzelme ya da iyiye gitme ihtimali yok gibi.Bir kere yaşanan hayatta ekstra dertler edinmek ne kadar mantıklı?Özellikle benim gibi empati duygusu yüksek bi tipseniz çok yıpratıcı oluyor farkındalık,görmek.Onun yerine gözümü kapamayı tercih ediyorum artık.
maalesef her sene bir öncekinden daha buruk geçiyor. Umarım bir gün yine huzur ve refah içinde, sokaklarda bandolarla, daha bayram gelmeden haftalar önce başlayan hazırlıklarla kutlayabiliriz. 101. yılına hiç yakışmayan bir halde olsak dahi yine de büyük bir coşkuyla iyi ki cumhuriyet, iyi ki laik türk devleti 🇹🇷❤️🤍
Çok yaşa, iyi ki varsın. Bayramımız kutlu olsun ❤️🤍
Çok yaşa, iyi ki varsın. Bayramımız kutlu olsun ❤️🤍
Stajın başladığı ikinci gün anladım.
Aşık olmaya başlamıştık.
Aşık olmayalım diye gittim başka bir adamla buluştum,politik tutumum benziyor diye buluştum,tek baktığım şey oydu.
Olmadı,detaya gerek yok.
Sunduğu bahaneyi kabul ettim sansın o.
Neyse
ağzımdan çıkan her şeyi hatırlıyordu.
beni dinliyordu.
ve aslında beğendiği kadın tipi değildim,biliyordum.
ben fiziksel olarak ortadoğulu,farisi fenotipin ta kendisiyim.beyaz kadınlardan hoşlanıyor normalde.
ama biz günde 12 saatten fazla konuşabiliyorduk.
hiç sıkılmadan.
ikimiz de öğrenciydik ama kendi parasını kazabilen bir mühendisti aynı zamanda.
bana para harcıyordu ve ben bunu problem etmiyordum.bazen kartını istiyordum.
o kartla alışveriş yapıyordum.
ayrıldık.
ama borçlu hissetmiyorum.
arabasını arabamam gibi kullanıyordum.
kolay kolay bu seviyeye gelinmez.
son gecemizde 'state of art' konusunu bile konuştuk.
kapitalizmin nefesindeydik son gece.
ikimiz de solcuyduk.
ama bakan anlamazdı.
ve kapitalizm dedim,makineler dedim.
nazım'ın o dizelerini okudum.
'trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!
beynimden, etimden, iskeletimden geliyor bu!'
ve devam ettirdi.
13 saattir beraberdik.
son gecemizdi.
doyamıyordum.
'karım olamayacak olman beni mahvediyor' dedi.
gözleri doldu.
ağladım.
onun yanında hep rahattım.
aşk vardı.
renkler vardı.
ikimiz de narsisistik örüntüleri olan ucubelerdik ama çok mutluyduk.
kokusu,benim kokumun aynısıydı.
zihni,zihnimdi.
bana aşıktı.
ona aşıktım.
onun doğru kişi olduğunu ayrılırken bir kez daha anladım.
Aşık olmaya başlamıştık.
Aşık olmayalım diye gittim başka bir adamla buluştum,politik tutumum benziyor diye buluştum,tek baktığım şey oydu.
Olmadı,detaya gerek yok.
Sunduğu bahaneyi kabul ettim sansın o.
Neyse
ağzımdan çıkan her şeyi hatırlıyordu.
beni dinliyordu.
ve aslında beğendiği kadın tipi değildim,biliyordum.
ben fiziksel olarak ortadoğulu,farisi fenotipin ta kendisiyim.beyaz kadınlardan hoşlanıyor normalde.
ama biz günde 12 saatten fazla konuşabiliyorduk.
hiç sıkılmadan.
ikimiz de öğrenciydik ama kendi parasını kazabilen bir mühendisti aynı zamanda.
bana para harcıyordu ve ben bunu problem etmiyordum.bazen kartını istiyordum.
o kartla alışveriş yapıyordum.
ayrıldık.
ama borçlu hissetmiyorum.
arabasını arabamam gibi kullanıyordum.
kolay kolay bu seviyeye gelinmez.
son gecemizde 'state of art' konusunu bile konuştuk.
kapitalizmin nefesindeydik son gece.
ikimiz de solcuyduk.
ama bakan anlamazdı.
ve kapitalizm dedim,makineler dedim.
nazım'ın o dizelerini okudum.
'trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!
beynimden, etimden, iskeletimden geliyor bu!'
ve devam ettirdi.
13 saattir beraberdik.
son gecemizdi.
doyamıyordum.
'karım olamayacak olman beni mahvediyor' dedi.
gözleri doldu.
ağladım.
onun yanında hep rahattım.
aşk vardı.
renkler vardı.
ikimiz de narsisistik örüntüleri olan ucubelerdik ama çok mutluyduk.
kokusu,benim kokumun aynısıydı.
zihni,zihnimdi.
bana aşıktı.
ona aşıktım.
onun doğru kişi olduğunu ayrılırken bir kez daha anladım.
Yok
Dümdüz yok
Zaten artık favori yemek de yok
Her yemek nezdimde aynı
Yemek yemeyi çok severdim ama artık kahve ve yoğurt hariç her şeyin tadı nerdeyse aynı
Dümdüz yok
Zaten artık favori yemek de yok
Her yemek nezdimde aynı
Yemek yemeyi çok severdim ama artık kahve ve yoğurt hariç her şeyin tadı nerdeyse aynı
Senkron tümörleri doktorlar takip eder.
Metakron tümörleri de doktorlar takip eder.
Doktorlar ayrıca kendine şifacı olmaya çalışır.
Çünkü ne demiştik?
'Medice,cure te ipsum;non nobis solum.'
(Doktor,önce kendini iyileştir;sadece kendin için değil.)
Doktorun gündemi hastası,kendi hayat akışı ve hobileridir.onları takip edebiliyorum,şükürler olsun.
Metakron tümörleri de doktorlar takip eder.
Doktorlar ayrıca kendine şifacı olmaya çalışır.
Çünkü ne demiştik?
'Medice,cure te ipsum;non nobis solum.'
(Doktor,önce kendini iyileştir;sadece kendin için değil.)
Doktorun gündemi hastası,kendi hayat akışı ve hobileridir.onları takip edebiliyorum,şükürler olsun.
Dekanlık binası 6.katta çay servisiyle ilgilenen abla.
Sadece görmekle kalsam iyi,her gördüğümüzde hâl hatır soruyoruz.
Adını en kibar haliyle nasıl sorsam hiç bilemiyorum
Güvenlik ablayla da hep selamlaşırız,hatta
'Kızım iyileşince neşesi yerine geldi'der benim için
Onun da ismini en kibar haliyle nasıl sorsam yine bilemedim
Halledicez🖖
Sadece görmekle kalsam iyi,her gördüğümüzde hâl hatır soruyoruz.
Adını en kibar haliyle nasıl sorsam hiç bilemiyorum
Güvenlik ablayla da hep selamlaşırız,hatta
'Kızım iyileşince neşesi yerine geldi'der benim için
Onun da ismini en kibar haliyle nasıl sorsam yine bilemedim
Halledicez🖖
Her 29 Ekim'de ilkokuldaki anılarımdan bir şiir gelir aklıma:
"Cumhuriyet Cumhuriyet
En güzel şey Hürriyet
Nice zahmet nice emek
Verdi sana bu millet
Nice zahmet nice emek
Verdi sana bu millet"
"Cumhuriyet Cumhuriyet
En güzel şey Hürriyet
Nice zahmet nice emek
Verdi sana bu millet
Nice zahmet nice emek
Verdi sana bu millet"
Cumhuriyet; düşüncesi hür, anlayışı hür, vicdanı hür nesiller ister. Cumhuriyeti kuranlar onu korumaya da muktedir olmalıdır. Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.
yemekhanemizin neredeyse her hafta en kötü ihtimalle 2 haftada bir çıkardığı öğrencileri aç bırakarak zorlu hayat koşullarına adapte etmenin birincil amaç olduğu yemeğimsidir. 40dk yemek sırasında bekliyosun ve tam kart basma yerine geldiğinde milletin tepsisine bakıyosun... sonra anlıyosun ki zamanın boşa geçmiş... aynı dün anatomi çalışarak kaybettiğin ve aklında hiçbir şey kalmayan zaman gibi bu da boşa geçmiş
herkese afiyet olsun
herkese afiyet olsun
Sadece yaz mevsiminde değil yılın her gününde yiyilebilecegini düşündüğüm efsane tatlı. Favorim vişne-limon ikilisi. Lezzet olarak kalbimi kazanması dışında renk uyumuna da bayılıyorum! :) Sırf bu ikiliyi yiyebilmek için kardeşimi mahallemizdeki marketlerin hepsine yolladığımı bilirim. Zayıf noktam olabilir.
Zekice kurgulandigini düşündüğüm ve beni anime sever yapan anime. Ama sonunu çok da beğendiğimi söyleyemem. Keşke L ölmeseydi ve Light'i o yakalasaydı veya Light hiç yakalanmasaydi. Sonradan eklenen karakterlerin çok da gerekli olduğunu düşünmüyorum açıkçası.
Kendine güvenmek ve kendini sevmek.
Kendisi benim muhteşem üçlüm'den birisi olur. Her şarkısını bir ayrı severim. Ama "Seni Her Gördüğümde" şarkısını daha bir çok severim. İyi ki yazmış da ben de iyi ki dinliyorum. :)
Şu ara hiç olmayan bir sıcaktır
"Uyumayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o sen değilsin
Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku giremez ki...
Uyumayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur metin sade
Çalacaksın."
Melih Cevdet ANDAY
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o sen değilsin
Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku giremez ki...
Uyumayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur metin sade
Çalacaksın."
Melih Cevdet ANDAY
Bizim yüzümüz hiç gülmeyecek mi? Bize reva görülen gündem bunlar mı? Birileri bir şey yapmayacak mı? Hep başkasından beklemek de doğru değil ama bu hep böyle mi gidecek?
Umut ışığımız kalmadı artık. Arada tesadüfen güzel bir şey olursa seviniyoruz.
Umut ışığımız kalmadı artık. Arada tesadüfen güzel bir şey olursa seviniyoruz.
İntrovert olduğum için E5 otoparktı. Ders çalışmaktan sıkılınca, yemek molasına çıkınca, sosyal pilim bitince, sıkıntılı bir durum yaşayınca kafamı toplamak için inerdim. İnince de hiçbir şey yapmaz dümdüz etrafı izlerdim.
Dostlar gerçekten çok keyifli bir yermiş burası 1 saattir falan eski entryleri okuyorum keyifliyim yani bir yandan da buruk. Türlü sosyal mecralar var ama onlar beni keyiflendirmekten çok geriyo hatta çoğunu kapattım bile (btk engel atmış). Eski yazarlardan ricam son bir şarkı be. Arada gelelim. Sn ilele burdasın gördüm seni.
Sıraya kaynak yapan köylü kurnazları yüzünden kafayı yemek, fix mönümde olan bir lezzettir. Geçen sene bir tanesini katmerlemiştim sırada bir sonraki öğünüme kadar hoşçakalın dostlar.
Instagram'da birçok kişiyi sessize aldıktan ve sessize alındığımı düşündükten/fark ettikten sonra şunu söyledim kendime:
Biri için var olmak demek,kişilerarası alanında yer alabilmek demektir.birini sessize aldıktan sonra ona bir daha herhangi bir şekilde ilişmiyorsanız sizin için artık yoktur.takipten çıkmaya,engellemeye gerek olduğunu düşünmüyorum.orada yazan fazladan bir rakam anlamsız.
Çünkü zaten kişilerarası alanımda var olamayan biri aslında benim için yoktur.
Erişemediğin insan aslında yoktur.
uzun zamandır kimseyi engellemiyorum.
Engellediğimde numarası telefonumda bir şekilde kayıtlı oluyor.
Bana zaten bir daha ulaşamayacak bir insanı her şeyiyle silmek daha mantıklı.
Biri için var olmak demek,kişilerarası alanında yer alabilmek demektir.birini sessize aldıktan sonra ona bir daha herhangi bir şekilde ilişmiyorsanız sizin için artık yoktur.takipten çıkmaya,engellemeye gerek olduğunu düşünmüyorum.orada yazan fazladan bir rakam anlamsız.
Çünkü zaten kişilerarası alanımda var olamayan biri aslında benim için yoktur.
Erişemediğin insan aslında yoktur.
uzun zamandır kimseyi engellemiyorum.
Engellediğimde numarası telefonumda bir şekilde kayıtlı oluyor.
Bana zaten bir daha ulaşamayacak bir insanı her şeyiyle silmek daha mantıklı.
İlk gördüğümde "bu ne lan, bunlar ne alaka?" Dediğim ama sonradan çok sevdiğim tavuk+ kısır+ soğan halkası kombinasyonu. Bir de tabii ki trileçe.
Yemek olarak düşünecek olursak iki favorim var: Özbek pilavı ve arpa şehriyeli pilav. Beğenen arkadaşlarım olduğu kadar beğenmeyen arkadaşlarımın da çokça olduğu, parantez olarak seçeceğim şey ise Trileçe tatlisi. Ben bayılıyorum valla. Bu üçlü çok güçlü!
Bu hissi iliklerime kadar yasadığım iki kitap oldu: Puslu Kıtalar Atlası ve Âmak-ı Hayal. Puslu Kıtalar Atlası'nı geçen sene okuma fırsatı elde etmiştim. Liseden beri duyduğum kitabı okuma fırsatına biraz geç erişsem de sonu güzel oldu. Keşke hafızam tekrar tekrar silinse ve ben tekrar tekrar o kitabı okusam. Beni etkileyen tam olarak neydi kestiremiyorum. Ama beni içine çektiği kesin. Kitaptaki olayların birbirine bağlanışı da beni oldukça etkilemişti. Ayrıca kitabın başlangıcında yer alan Latince şiir de hoşuma gitmedi değil. Mükemmel bir kurgu! Osmanlı zamanında geçen fantastik bir tarihi roman! Ihımmm, gelelim ikinci kitaba. Âmak-ı Hayal'i de bu sene okudum. Olgunlaştığımı, kendi benliğimi bulmaya çalıştığımı hissettiğim sıralarda okumam güzel bir tevafuk oldu. Kitaptaki ana karakterimiz de kendi yolunu bulmaya çalışan Raci karakteri. Raci'nin kendi yolunu bulmaya çalışırken edindiği dersler beni Raci ile birlikte düşünmeye sevk ettirdi. Kitabın edebi diline ise bayıldım. Her cümle özenle yazılmış. Her bir cümle üzerine düşünülüp konuşulabilir. Biraz abartmış olabilirim ama çoğu cümlesi böyle efenim. O zaman bu kadar övdüğüm kitaplardan birer alıntı da bırakayım sizlere.
“Oysa benim sana, düşlerimden başka verebilecek bir şeyim yoktu.” Puslu Kıtalar Atlası
"Mükemmel konaklarda rahat ve saadet içinde oturup da sefil çoğunluk hakkında mersiyeler yazmak bu sayede mevki tutmak sefillerle iğrenç bir alaydır." Âmak-ı Hayal
“Oysa benim sana, düşlerimden başka verebilecek bir şeyim yoktu.” Puslu Kıtalar Atlası
"Mükemmel konaklarda rahat ve saadet içinde oturup da sefil çoğunluk hakkında mersiyeler yazmak bu sayede mevki tutmak sefillerle iğrenç bir alaydır." Âmak-ı Hayal
Soğukta yapmaktan hoşlandığım şeyleri düşününce kalbime çöken hüznün getirdiği hasret. Evde olsam mesela bir demlik çay demlerim. Sıcak sıcak ve limonlu, ince belli bardakta, beni gerçekten ve karşılıksız sevdiğinden emin olduğum insanlarla yani ailemle içeceğim bir çay. Arada tatlı atışmalar atılır ortaya. Kalın yünlü çoraplarımı giyerim ve yumuşacık halımıza ayak basarım. Pencerenin önünden aldığım karları kardeşimin sırtına koyarım gizlice. O soğuktan zıplarken ben basıveririm kahkahamı. Gece uyumadan önce bir meyve faslı yaparız. Portakal, mandalina veya ayva. Çok severim üçünü de. Abim üşenir soymaya mandalinaları ve bana soydurur. Düşününce şu an orada olsam severek soyarım o mandalinaları. Hava soğuktur, dışarıda kar tipi fırtına vardır belki ama kalbim sıcacıktır. O zaman daha da çok severim soğuğu. Ama şimdi uzakta olunca evden, beni gerçekten sevip sevmediğinden emin olmadığım insanlarlayken soğuk hiç olmadığı kadar acımasız gelir bana. Böylesine soğuk havalarda içinizi sıcacık yapacak dostlar edinmeniz dileğiyle... Sevgiyle kalın!
Bir hafta öncesinde, havalar da henüz soğumamışken yapılan plan üzerine böyle bir deneyimi de tatmış oldum. Açık hava sineması olayını da ilk defa deneyimleyen biri olarak bu fikre bayıldım. Kapalı sinema salonlarından çok daha eğlenceli. Tercih ettiğimiz film de güzel olunca soğuğa rağmen eğlenceli saatler geçirdim. Aradan sonra içtiğim çay beni bir süre daha idare etti. Ama benden size tavsiye dostlar: Eger açık hava sinemasına gidiyorsanız ve hava da soğuksa yanınıza battaniye almayı ihmal etmeyin. Hatta bir termos dolusu kahve de götürün. Acemiliğimden dolayı ben bir hayli üşüdüm çünkü! Ha tercih ettiğimiz film olan Dune'dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Önce kitabını okumayı düşünsem de film fırsatı çıkınca geri tepemedim ve gittim. İyi ki de gitmişim! Çok güzel bir bilim-kurgu filmiydi! Filmi böyle güzelse kitabı kim bilir nasıldır? :)
Tus'a yakın zamanlar okula çalışmaya gelip lizbondaki taze portakal suyu ve simit ile güne başlardım. Maaş almayı da bıraktığım için para bayağı azalmıştı o aralar:) neyse efendim her ne kadar f/p cafesi olmasa da oyum lizbona.
Karedeki çaycı abi güler yüzlü, esmer, temiz tıraşlı, gözlüklü, saçları kendisine veda etmiş abidir. Tanımayan çocuktur Yusuf'tur kendisinin adı
Fiero'nun yerinde artık hacıismailoğlu var.
Fiyat performans olarak hacıismailoğlu kesinlikle daha önde.sürümden kazanıyor(her anlamda hahaha)ürünleri taptaze.
Lizbon uzun süreli oturumlar için ideal.
Americano+çikolatalı muffin+sonsuz muhabbet akıtacağınız bir arkadaş,hastanedeyseniz=lizbon da saatler geçirmek.
Hangisinin americano'su daha iyi hala karar veremedim,karar verirsem editlerim. :)
Tanım:iki farklı kulvarın kıyası başlıklarından yalnızca biri.
Fiyat performans olarak hacıismailoğlu kesinlikle daha önde.sürümden kazanıyor(her anlamda hahaha)ürünleri taptaze.
Lizbon uzun süreli oturumlar için ideal.
Americano+çikolatalı muffin+sonsuz muhabbet akıtacağınız bir arkadaş,hastanedeyseniz=lizbon da saatler geçirmek.
Hangisinin americano'su daha iyi hala karar veremedim,karar verirsem editlerim. :)
Tanım:iki farklı kulvarın kıyası başlıklarından yalnızca biri.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?