Reyting kurbanı olmuş ama absürt komedi seven benim için 7 bölüm sürse de izlemeye değecek bir dizi. Favorim Babür karakteri. Keşke zamanında fark etseymişim bu diziyi.
Yeni bitirdiğim için etkisinden hâlâ çıkamadığım, Al Pacino ve Keanu Reeves'in başrolleri paylaştığı ve izlemenizi tavsiye ettiğim film. Keanu Reeves filmde hiç dava kaybetmemiş bir avukatı canlandırıyor. Filmin ilk sahnesi suçlu birisini avukatı olduğu için savunup savunmama kararı vermesiyle başlıyor. Insanin kibir duygusunun işlendiği filmi ben çok beğendim. İzlerseniz veya izlemişseniz sizin de yorumlarınızı beklerim efenim! :)
Ya ben de izleyecektim listemde izlediğim gibi entry gireceğimmm
Umarım beğenirsiniz efenim, yorumlarınızı merak ediyorum! :)
Mavi- Barış Akarsu
Ben,sen,o,onlar ve siz
Ne zaman olacağız biz?
Tek derdimiz ülkemiz dersiniz
"Just" olmuş önceliğiniz
Yabancı kelimelere esirsiniz
Sözde kalır her dediğiniz
İcraate gelince görünmezsiniz
Sahneler olmuş mahalleniz
Gösteriş yapmak sizin işiniz
Batı 'dan bozma fikirleriniz
Oysa ne şanlı geçmişimiz
Türk,Kürt, Laz, Çerkez hepsi biz
Müslüman, Hristiyan yaşayıp gitmişiz
Aynı sofradan yiyip helalleşmişiz
Şimdi nedendir bu öfkeniz ve kininiz?
Ne zaman olacağız biz?
Tek derdimiz ülkemiz dersiniz
"Just" olmuş önceliğiniz
Yabancı kelimelere esirsiniz
Sözde kalır her dediğiniz
İcraate gelince görünmezsiniz
Sahneler olmuş mahalleniz
Gösteriş yapmak sizin işiniz
Batı 'dan bozma fikirleriniz
Oysa ne şanlı geçmişimiz
Türk,Kürt, Laz, Çerkez hepsi biz
Müslüman, Hristiyan yaşayıp gitmişiz
Aynı sofradan yiyip helalleşmişiz
Şimdi nedendir bu öfkeniz ve kininiz?
👏🏻👏🏻👏🏻
Hiç düşünmüş müydünüz? Kadınlar ve erkeklerin toplumdaki rolleri değişseydi nasıl olurdu? Düşünmediyseniz Orhan Kemal sizin yerinize düşünmüş, keyifli ve kısa bir kitap yazmış. Erkeklerin evde oturup ev işleriyle ilgilendiği, çocuklarına baktığı, eşlerinin eve gelmelerini beklediği ve namus kavramının sadece onların koruması gerektiği bir evren yazmış. Kadınlar; kocalarının namusunu korumakla ve eve para getirmekle yükümlüyken yeri geldiğinde hovardalıklar yapabiliyorlar. Kitap Bitirim Leyla adındaki bir kadın üzerinden anlatılıyor. Keyifli, kısa, akıcı ve farklı bir kitap istiyorsanız bu kitap tam size göre efenim! Okursanız yorumlarınızı eksik etmeyin. Şimdiden keyifli okumalar! :)
Kumralım- Yaşar
Latife Kafe. Arkadaşlarımla geçen dönemin sonuna doğru keşfettiğimiz yer. Instagram'da karşıma çıkmıştı ve Instagram'da karşıma çıkan her yere yaptığım gibi hiç gitmeyeceğimi düşünerek kaydetmiştim ama beni yanılttı ve gittim. Sonrasında devamlı olmayacağını düşündüm ama devamlı da oldu. Kafeyi çok sevmemde en büyük etkenlerden birisi kahverenginin hakim olması. Kafede çalan şarkılar da oldukça dinlendirici. Diğer kafelere nazaran daha sakin. Şehrazat en gösterişli tatlısı olsa da tiramisusu favorim. Ayrıca çayı da çok iyi. Yolunuz düşerse ki okula yakın olduğunu düşünürsek düşer gidin derim. :)
Sahilde Kafka- Haruki Murakami
Hafiften ama çokça hafiften 12 Angry Men havasının sezildiği, güzel şeylere değinilen bir devlet tiyatrosu oyunu. İzlerken zaman zaman fazla uzatildigini düşündüğüm anlar olsa da değindiği konu bakımından etkileyici bir tiyatroydu. Tiyatro oyunumuzdaki asıl mesele bir çiftin bir çocuğu öldürme suçlamasıyla başlıyor. Adam öldürülüyor ve kadın da hamile olduğunu söylediği için 12 kadin jüriden oluşan bir mahkemede gerçeği söyleyip söylemediğini anlamak için yargılanıyor. Kadınların günümüze kadar yaşamış olduklarına deginiliyor. Yıllarca kasabanın dogumlarini yaptırmış olan kadın ebeye kadınlar güvenmiyor. Erkek bir doktorun onayını istiyorlar. Yaptıkları düşüklerin sorumluluklarını birbirlerinde buluyorlar. Tamamen kendilerine verilmiş bir gücü yılların getirmiş olduğu bastırmalar yüzünden kullanmaktan aciz kalıyorlar. Mahkeme boyunca birbirlerini suçlamaktan geri kalmiyorlar. Oyunu izlerken güldüğüm çok sahne de oldu. Düşündürdü, üzdü ve güldürdü. Oyun boyunca katılmadığımi hatırladığım düşünce ise kendinden çok şeye sahip olan insandan bir şeyler çalabilme hakkımız olduğu dusuncesiydi. Uzun bir tiyatroydu ama gitmeye değerdi ve izlerken keyif aldım. Fırsatınız olursa gitmenizi tavsiye ederim. :)
Peki sonunda ebenin verdiği kararı mı verirdiniz?
Çok zor bir soru sordunuz sevgili yazar. Bu soruyu oyunun sonunda çok düşündüm. En başta ebenin yaptığını yapmayacağımı düşünsem de şartlar ve kızın isteğini, sonrasında yaşayacaklarını düşününce istemesem de ebe gibi yapardım muhtemelen. Siz ne yapardınız?
Ben de bunu kendime çok sordum ve ebenin yaptığını yapmakla beraber kendi yaşamıma son verirdim sanırım.
İnsan kaldıramayabilirdi ama kendi yaşamıma son vermek benim tercihim olmazdı sanırım. Çok üzülürdüm ve uzun süre kendime gelemezdim ama yaşanan haksızlıklarla mücadele edecek biri olmalı diye düşünüp yaşamaya devam ederdim. Yaptığım şey benim motivasyonum olurdu. Bir hiç uğruna olmasın diye ben yaşardım.
Bugün sabah Karede dışarıda bulunan bankların kaldırıldığını gördüm. Umarım geçicidir ve bir an önce daha iyi bir şekilde yeni banklar yapılır. Bu konu hakkında bir haberi olan var mı? Yoksa bize ait olup olmadığı bile meçhul olan tek sohbet yerimiz de maziye mi karışacak?
Sekiz buçuk saatlik uyku yetmediği için mi yoksa komite çok sıkıcı olduğu için mi veya oruç olduğumdan dolayı acıktığım için mi bilinmez bu sözlük yazarının sürekli uykusu geliyor. Ama yine de uykusuzluğa, açlığa ve susuzluğa direnmeye çalışıp komite çalışıyor. :((
"Küçükken çok inanmıştım, eğer çok istersem her şey mümkün, inanmak zor değil." demiş Pinhani. :)
İnsanın hayatında bir kez olsun konserine gitmesi gereken müzik grubu. Gittiğim en iyi konserdi. :)
Doğru insan olsaydı doğru zamanda gelirdi diye düşünüyorum. Yanlış bir zamanda geldiyse yanlış bir insandır.
Zorla meyve yedirmek istemesi. Yatmadan önce mutlaka dolaptan meyveleri getirtir ve soyar. Sonra hepimize tek tek uzatır. En azından bir kere yemen gerekir. İçi rahat etmez yoksa. :)
Heyecanlanmak ve üşümek.
Başlamak için çok geç kaldığım bir diziydi. Keşke daha önce başlasaymışım diyorum kendime. Sahnelerdeki doğallık hoşuma gidiyor sanırım. İzledikçe daha ait hissediyor insan kendini diziye. Izlediyseniz sizi kutlar izlemediyseniz bir an önce başlamanızı öneririm efenim! :)
Karpuzsuz tadı çıkmıyor. İftarda karpuz olmayacağını bilmek motivasyonumu düşürse de kendime benimle daima olacak yeni bir motivasyon buldum. Yaz gelene kadar yeni motivasyonum: Sıcak pide! ;)
Her yemek ve tatli tadı için ayrı hap çıkarılabilir. Hapı yutunca kilo aldırmayacak ama. Böylece hem lezzetlerden geri kalmayacağız hem de kilo almayacağız. ;)
"Yüce insan olmak nedir?" sorusuna hem iyi insan hem de başarılı insan olabilmek cevabının verildiği tiyatrodur. Tiyatro bir gazetecinin Einstein'i tanımak için sorduğu sorularıyla başlıyor. İnsan olmak ve başarılı olabilmek kavramlarının farklılıklarina değiniliyor. Gazeteci ve Einstein arasında geçen zıt fikirlerin farklı bakış açılarıyla sunulduğu sahneler beyin fırtınası yaptırdı. En sonda Einstein'in söylediği sözü de ekleyip fırsatınız olursa gitmenizi tavsiye ederim efenim.
"Tesadüfler Tanrı'nın kendini gizleme yöntemidir."
"Tesadüfler Tanrı'nın kendini gizleme yöntemidir."
11. sınıftan beri edindiğim alışkanlıktır radyo dinlemek. Şimdi istediğimiz şarkıya tek tıkla ulaşabilmek ne kadar kolay olsa da radyoda beklenmedik anda çalınan sevilen şarkının yerini tutmuyor. Arada sevgili radyo yaýıncılarının farklı konularda farklı fikirlerini dinleyebilme fırsatı yakaliyorsunuz efenim. Kendime bir radyo alacağım da yurt ortamında her zaman oradan dinlemek mümkün olmayacağı için bu isteğimi kısa süreli erteliyorum. Nostalji seviyorsanız ve hayatınıza minik heyecanlar katmak istiyorsanız radyo dinlemek tam size göre! ;)
O zaman size şöyle bir öneri yapabilir miyim? TRT dinle uygulamasından TRT radyolarını ücretsiz dinleyebilirsiniz. Bu sayede yurt ortamında da kulaklıkla dinlemiş olursunuz. Ben şahsen böyle çözdüm bu sorunumu :)
Bu fikri sevdim. Öneriniz için çokça teşekkürler efenim! :)
Ateşböceklerinin Mezarı
Tarihi kurgu seviyorsanız İhsan Oktay Anar okuyabilirsiniz efenim. Eski İstanbul'u kendine özgü anlatımıyla çok güzel kurguluyor. Okudugunuza pişman olmayacaksınız.
İlk defa evden çıkıyorsunuz. Heyecan ve korku var içinizde. Bir tutam da merak ekleniyor bu duygulara. Hiç bilmediğiniz o koca şehirde yurda birakiliyorsunuz ailenizin herhangi bir üyesi tarafından. Öylece gidişini izliyorsunuz arkasından. Valizlerinizi alıp tek başınıza odanıza çıkıyorsunuz. Kimseyi tanımıyorsunuz ve bu şehre dair bildiğiniz hiçbir şey yok. Artik bir şeyleri tek başınıza yapma vakti gelmiş. Kime güvenip guvenmeyeceginizi seçme vakti, tek başınıza hayatınızı planlama vakti, banka işlemlerinizi halletme vakti,..
Evden uzakta kaldığımda anlamıştım ki büyümüşüm ben. Hâlâ da büyüyorum ve büyümeye devam edeceğim. Bazen yaşadığım mutluluklarimla, bazen ilk kez tattigim heyecanlarimla bazen de yaşadığım zorluklarla buyuyecegim.
Ek olarak artık AVM'lere katlanamıyorum efenim! Bugün arkadaşımla bundan bahsedince bir kez daha büyüdüğümü fark ettim. :)
Evden uzakta kaldığımda anlamıştım ki büyümüşüm ben. Hâlâ da büyüyorum ve büyümeye devam edeceğim. Bazen yaşadığım mutluluklarimla, bazen ilk kez tattigim heyecanlarimla bazen de yaşadığım zorluklarla buyuyecegim.
Ek olarak artık AVM'lere katlanamıyorum efenim! Bugün arkadaşımla bundan bahsedince bir kez daha büyüdüğümü fark ettim. :)
Ertelenen çok fazla şey var son nefes havaya karışmadan. Sevdiklerimize seni seviyorum demeyi erteleriz. Kalbini kırdığımız insanın gönlünü almayı erteleriz. Gülümsemeyi erteleriz. Eğlenmeyi erteleriz. Yeri gelir hayallerimizi de erteleriz. Ve bir gün ertelenecek daha fazla zamanımız kalmaz. O zaman ertelemenin anlamsizliginin farkına varırız ama her şey için artık çok geçtir! :(
Çayın limonlusu makbuldür. Tek başına içmeyeceksin ayrıca. Koyu bir sohbet eşliğinde içilecek. Hatta belki lafa dalındigindan soğuyacak çay. Umarım sevgili yazarlar sohbetine doyamadığınızdan çayınızı soguttugunuz insanlarla karşılaşırsınız! Limonla ve cayla kalın efenim! ;)
Yemekhaneden yemek yiyip çıktım. Tam yemekhane çıkışındaki ikili asansörlerden biri şak diye geldi. Kapılar açıldı. İçerisi bomboş! Rahat ve ferah bir şekilde tek seferde yeniden şak diye 0'a indi. İşte o zaman bugün güzel bir gün dedim! :)
Bugün birinin konuşmasına denk geldim ve çok hak verdim sevgili yazarlar. Bu konuşmada bahsedilenleri hatırlamaya zaman zaman hepimizin ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için sizinle paylaşmaya karar verdim. Bahsini ettiğim konuşma hayatımızdaki zorlukların oldukça olağan olmasıyla ilgiliydi. Kendi cümlelerimle bir şeyler eklemek istiyorum simdi.Hayat dediğimiz bu seruvenin eğlenceli ve kolay olduğunu kimse bize söylemedi. Yani kimse bize kolay olacağı hakkında bir söz vermedi. Zorluklar olacak elbette! Evren zaten zıtlıktaki güzelliklerden beslenmiyor mu? Zorluk olacak ki kolaylık da olsun! Kolaylığın bir anlamı olsun. Hüzün olacak ki mutluluk ne demek bilelim. Hangi güzel şey kolayca oluverir? Kolayca olursa başarmanın lezzeti kalır mı? İnsan denilen karmaşık canlının zorluklarla karsilasmasi çok normal. Bizden çok daha ilkel olan sıradan bir ağacın büyümesi de zorluklarladir en basitinden. Gökkusaginin oluşması için yağmurun yağması gerekir. Su denilen hayati içeceğimizin devamlılığı için yağmur ve kar yine yagmalidir. Toprak eşelenince en verimli bitkilerini verir. Kalem açılınca en güzel yazar. Belki de en başında bu söylediklerimi kabul edebilirsek daha kolay olacak zorlukları benimsemek. Zorlukların da bize bir şeyler katabildigini, kolaylık kadar gerekli olduğunu anlamak gerek. Belki birinizin bunları duymaya ihtiyacı vardır. Çünkü benim zaman zaman ihtiyacım oluyor. Umarım biraz olsun içinizi ferahlatır ve kendi zorluklarinizla baş edebilmenizde size yardımcı olur. :)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?