Zorla meyve yedirmek istemesi. Yatmadan önce mutlaka dolaptan meyveleri getirtir ve soyar. Sonra hepimize tek tek uzatır. En azından bir kere yemen gerekir. İçi rahat etmez yoksa. :)
Heyecanlanmak ve üşümek.
Başlamak için çok geç kaldığım bir diziydi. Keşke daha önce başlasaymışım diyorum kendime. Sahnelerdeki doğallık hoşuma gidiyor sanırım. İzledikçe daha ait hissediyor insan kendini diziye. Izlediyseniz sizi kutlar izlemediyseniz bir an önce başlamanızı öneririm efenim! :)
Karpuzsuz tadı çıkmıyor. İftarda karpuz olmayacağını bilmek motivasyonumu düşürse de kendime benimle daima olacak yeni bir motivasyon buldum. Yaz gelene kadar yeni motivasyonum: Sıcak pide! ;)
Her yemek ve tatli tadı için ayrı hap çıkarılabilir. Hapı yutunca kilo aldırmayacak ama. Böylece hem lezzetlerden geri kalmayacağız hem de kilo almayacağız. ;)
"Yüce insan olmak nedir?" sorusuna hem iyi insan hem de başarılı insan olabilmek cevabının verildiği tiyatrodur. Tiyatro bir gazetecinin Einstein'i tanımak için sorduğu sorularıyla başlıyor. İnsan olmak ve başarılı olabilmek kavramlarının farklılıklarina değiniliyor. Gazeteci ve Einstein arasında geçen zıt fikirlerin farklı bakış açılarıyla sunulduğu sahneler beyin fırtınası yaptırdı. En sonda Einstein'in söylediği sözü de ekleyip fırsatınız olursa gitmenizi tavsiye ederim efenim.
"Tesadüfler Tanrı'nın kendini gizleme yöntemidir."
"Tesadüfler Tanrı'nın kendini gizleme yöntemidir."
11. sınıftan beri edindiğim alışkanlıktır radyo dinlemek. Şimdi istediğimiz şarkıya tek tıkla ulaşabilmek ne kadar kolay olsa da radyoda beklenmedik anda çalınan sevilen şarkının yerini tutmuyor. Arada sevgili radyo yaýıncılarının farklı konularda farklı fikirlerini dinleyebilme fırsatı yakaliyorsunuz efenim. Kendime bir radyo alacağım da yurt ortamında her zaman oradan dinlemek mümkün olmayacağı için bu isteğimi kısa süreli erteliyorum. Nostalji seviyorsanız ve hayatınıza minik heyecanlar katmak istiyorsanız radyo dinlemek tam size göre! ;)
O zaman size şöyle bir öneri yapabilir miyim? TRT dinle uygulamasından TRT radyolarını ücretsiz dinleyebilirsiniz. Bu sayede yurt ortamında da kulaklıkla dinlemiş olursunuz. Ben şahsen böyle çözdüm bu sorunumu :)
Bu fikri sevdim. Öneriniz için çokça teşekkürler efenim! :)
Ateşböceklerinin Mezarı
Tarihi kurgu seviyorsanız İhsan Oktay Anar okuyabilirsiniz efenim. Eski İstanbul'u kendine özgü anlatımıyla çok güzel kurguluyor. Okudugunuza pişman olmayacaksınız.
İlk defa evden çıkıyorsunuz. Heyecan ve korku var içinizde. Bir tutam da merak ekleniyor bu duygulara. Hiç bilmediğiniz o koca şehirde yurda birakiliyorsunuz ailenizin herhangi bir üyesi tarafından. Öylece gidişini izliyorsunuz arkasından. Valizlerinizi alıp tek başınıza odanıza çıkıyorsunuz. Kimseyi tanımıyorsunuz ve bu şehre dair bildiğiniz hiçbir şey yok. Artik bir şeyleri tek başınıza yapma vakti gelmiş. Kime güvenip guvenmeyeceginizi seçme vakti, tek başınıza hayatınızı planlama vakti, banka işlemlerinizi halletme vakti,..
Evden uzakta kaldığımda anlamıştım ki büyümüşüm ben. Hâlâ da büyüyorum ve büyümeye devam edeceğim. Bazen yaşadığım mutluluklarimla, bazen ilk kez tattigim heyecanlarimla bazen de yaşadığım zorluklarla buyuyecegim.
Ek olarak artık AVM'lere katlanamıyorum efenim! Bugün arkadaşımla bundan bahsedince bir kez daha büyüdüğümü fark ettim. :)
Evden uzakta kaldığımda anlamıştım ki büyümüşüm ben. Hâlâ da büyüyorum ve büyümeye devam edeceğim. Bazen yaşadığım mutluluklarimla, bazen ilk kez tattigim heyecanlarimla bazen de yaşadığım zorluklarla buyuyecegim.
Ek olarak artık AVM'lere katlanamıyorum efenim! Bugün arkadaşımla bundan bahsedince bir kez daha büyüdüğümü fark ettim. :)
Ertelenen çok fazla şey var son nefes havaya karışmadan. Sevdiklerimize seni seviyorum demeyi erteleriz. Kalbini kırdığımız insanın gönlünü almayı erteleriz. Gülümsemeyi erteleriz. Eğlenmeyi erteleriz. Yeri gelir hayallerimizi de erteleriz. Ve bir gün ertelenecek daha fazla zamanımız kalmaz. O zaman ertelemenin anlamsizliginin farkına varırız ama her şey için artık çok geçtir! :(
Çayın limonlusu makbuldür. Tek başına içmeyeceksin ayrıca. Koyu bir sohbet eşliğinde içilecek. Hatta belki lafa dalındigindan soğuyacak çay. Umarım sevgili yazarlar sohbetine doyamadığınızdan çayınızı soguttugunuz insanlarla karşılaşırsınız! Limonla ve cayla kalın efenim! ;)
Yemekhaneden yemek yiyip çıktım. Tam yemekhane çıkışındaki ikili asansörlerden biri şak diye geldi. Kapılar açıldı. İçerisi bomboş! Rahat ve ferah bir şekilde tek seferde yeniden şak diye 0'a indi. İşte o zaman bugün güzel bir gün dedim! :)
Bugün birinin konuşmasına denk geldim ve çok hak verdim sevgili yazarlar. Bu konuşmada bahsedilenleri hatırlamaya zaman zaman hepimizin ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için sizinle paylaşmaya karar verdim. Bahsini ettiğim konuşma hayatımızdaki zorlukların oldukça olağan olmasıyla ilgiliydi. Kendi cümlelerimle bir şeyler eklemek istiyorum simdi.Hayat dediğimiz bu seruvenin eğlenceli ve kolay olduğunu kimse bize söylemedi. Yani kimse bize kolay olacağı hakkında bir söz vermedi. Zorluklar olacak elbette! Evren zaten zıtlıktaki güzelliklerden beslenmiyor mu? Zorluk olacak ki kolaylık da olsun! Kolaylığın bir anlamı olsun. Hüzün olacak ki mutluluk ne demek bilelim. Hangi güzel şey kolayca oluverir? Kolayca olursa başarmanın lezzeti kalır mı? İnsan denilen karmaşık canlının zorluklarla karsilasmasi çok normal. Bizden çok daha ilkel olan sıradan bir ağacın büyümesi de zorluklarladir en basitinden. Gökkusaginin oluşması için yağmurun yağması gerekir. Su denilen hayati içeceğimizin devamlılığı için yağmur ve kar yine yagmalidir. Toprak eşelenince en verimli bitkilerini verir. Kalem açılınca en güzel yazar. Belki de en başında bu söylediklerimi kabul edebilirsek daha kolay olacak zorlukları benimsemek. Zorlukların da bize bir şeyler katabildigini, kolaylık kadar gerekli olduğunu anlamak gerek. Belki birinizin bunları duymaya ihtiyacı vardır. Çünkü benim zaman zaman ihtiyacım oluyor. Umarım biraz olsun içinizi ferahlatır ve kendi zorluklarinizla baş edebilmenizde size yardımcı olur. :)
"Beni sevmesen, yağmurları sev
Bulutlar ağlasın, sen gül güneş doğsun yeniden
Gidiyorum gözüm yaşlı, hatıran har yüreğime
Sen sev yağmurları, yağmurlar yağsın üzerime
Gidiyorum gözüm yaşlı ah yine yol, yol üstüne
Sen sev yağmurları, yağmurlar yağsın yüzüme"
Bulutlar ağlasın, sen gül güneş doğsun yeniden
Gidiyorum gözüm yaşlı, hatıran har yüreğime
Sen sev yağmurları, yağmurlar yağsın üzerime
Gidiyorum gözüm yaşlı ah yine yol, yol üstüne
Sen sev yağmurları, yağmurlar yağsın yüzüme"
Babam kendisinin hayranı olur. Gençken saçlarını onun gibi kestirdiği ve onun gibi giyindiği bir fotoğrafı bile var. Ben de babamdan kaynaklı olsa gerek severek dinlerim. "Huzurum Kalmadı" şarkısı favorilerimden biridir.
Son zamanlarda da "Gassâl" dizisinde çalan şarkıları sayesinde ismini daha çok duyar olmuştum. Hayatın cilvesi olsa gerek o dizide şarkıları çaldıktan sonra gözlerini hayata yumdu. Allah rahmet eylesin!
Son zamanlarda da "Gassâl" dizisinde çalan şarkıları sayesinde ismini daha çok duyar olmuştum. Hayatın cilvesi olsa gerek o dizide şarkıları çaldıktan sonra gözlerini hayata yumdu. Allah rahmet eylesin!
Eski yıl sona erdi
Yepyeni bir yıl geldi
Bu yıl olsun mutlu bir yıl
Bu yıl olsun hey hey!
Yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl
Sizlere kutlu olsun
Yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl
Bizlere kutlu olsun
Mutlu olsun insanlar
Mutlu olsun tüm evren
Bu yıl olsun mutlu bir yıl
Bu yıl olsun hey hey!
İlkokulda ezberlediğim ilk sarkilardan birisi! Yıl sonu yaklaştıkça aklıma gelir ve dilimden düşmez. Umarım şarkıdaki gibi musmutlu bir yıl geçiririz sevgili yazarlar! Hepinize sevgilerle! :)
Yepyeni bir yıl geldi
Bu yıl olsun mutlu bir yıl
Bu yıl olsun hey hey!
Yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl
Sizlere kutlu olsun
Yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl
Bizlere kutlu olsun
Mutlu olsun insanlar
Mutlu olsun tüm evren
Bu yıl olsun mutlu bir yıl
Bu yıl olsun hey hey!
İlkokulda ezberlediğim ilk sarkilardan birisi! Yıl sonu yaklaştıkça aklıma gelir ve dilimden düşmez. Umarım şarkıdaki gibi musmutlu bir yıl geçiririz sevgili yazarlar! Hepinize sevgilerle! :)
“Ne garip bir varlık şu insan! Yürür konuşur ve acı çeker. Kendisine ve çevresine ait hiçbir şey bilmez. Bir nevi ıztırap makinası. İplerini başkaları çeker. Hantal ve şapşal bir robot. Neye sevinir bilinmez. Sınırsız olan hayalleri ve acı kabiliyeti. Etten bir kafes ve acz içinde kıvranan bir ruh”
Kare'ye her gittiğimizde özellikle bir arkadaşımla yaşadığımız durum. Eminim bu durumu yaşayan birçok kişi vardır. Her zaman yaşadığımız bir mesele ama geçenlerde olan başka bir boyuttaydı. Gerçek bir hayat memat meselesi gibiydi anlayacağınız. Hızlıca ikimiz de cuzdanlarimizi çıkardık ve çay almak için koşmaya başladık. Kısa süreli bir yarışta arkadaşımın ayağı tökezledi. Neyseki düşmedi. Düşmediği için ki düşseydi de gülerdim hızlıca abiye çay istediğimizi ben söyledim. Nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde bana yetişti ve abiye kendi uzattığı parayı vermeye çalıştı. O an nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde -beynim kazanma hırsıyla bürünmüştü sevgili yazarlar- abinin elinden onun parasını çekip kendi paramı verdim. Çok daha avantajliydim çünkü benim paramı alınca abinin para üstü vermesine gerek kalmayacaktı. Arkadaşımın benden geride kaldığı mesele bu oldu. Abi tahmin ettiğim gibi benim paramı alıp çaylarımızı doldurmaya başladı. Bizim deliligimize dayanamamış olabilir çünkü kendisi çok nahif birisi! Arkadaşıma da buradan bir şeyler söylemek istiyorum: Benimle böyle yarışlara girme! Çünkü sonunda kaybeden hep sen olacaksın! ;)
Eski bir Kurban şarkısı:
Ne oldu neden saklandın söyle
Aramaktan sıkıldım seni yine
Düşündüm hep vazgeçmeye
Düşündüm kurtulsam senden diye
Ne oldu neden saklandın söyle
Aramaktan sıkıldım seni yine
Düşündüm hep vazgeçmeye
Düşündüm kurtulsam senden diye
Arkadaşlarla dün gitmiş olduğumuz ama etkisini üzerimden yeni attığım için ancak şimdi bir şeyler yazabildiğim muhteşem bir tiyatro eseri. Sefiller tiyatrosundan sonra beni tatmin eden ilk tiyatro. Hangisinin daha güzel olduğuna karar veremedim efenim. İkisini de fırsatınız olursa eğer izlemenizi öneririm. Öteki tiyatrosu hakkında birkaç şey söylemem gerekirse ise insanlığın farklı olanı ne denli dışlamasini işleyen bir şaheserdi. Yıllarca insanlık tarihinde de gözlemlediğimiz "farkli olanı yok et" zihniyetini eleştirmek amacıyla yazılmıştı. Oyuncuların her birine ayrı ayrı bayıldım. Özellikle başrol oyuncusu rolünü harika oynadı. Gidin, izleyin ve izlettirin! :)
Ben de çok beğenmiştim ve bazı anlar vardı ki gözlerimden yaşlar kendi kendine akmıştı.
Ben de toplu hikayeler ve izafiyeti önermiş olayım,onlarda da kendimizden parçalar bulabiliriz..
Ben de toplu hikayeler ve izafiyeti önermiş olayım,onlarda da kendimizden parçalar bulabiliriz..
Evet evet, izlerken tüylerim diken diken oldu benim. Ağlayamadim ama orası ayrı mesele.
Denk gelirse önerilerinizi dikkate alacağım efenimmmm! Teşekkürler şimdiden!
Denk gelirse önerilerinizi dikkate alacağım efenimmmm! Teşekkürler şimdiden!
Geçen sene aktif bir şekilde tiyatroya severek gitmeme rağmen bu seneki oyunlardan pek aynı zevki alamamıştım. Ama Öteki ve Kan Kardeşler bu seneki favorilerim oldu. İzafiyeti önceki dönem izleme fırsatım olmuştu ve aynı şekilde ben de öneriyorummm.
Kan Kardeşler'i de aklıma not ediyorum efenim! ;)
"Babamın beynini bozdun!"
Biyokimya dersindeki döngüler. Öğrenmesi de unutması da kolay benim için. :(
Islak kum kokusu.
Evimiz ara sokaklardan birindeydi. Mahallemizde birçok çocuk vardı. O zamanlar mahalledekilerin hepsi benden büyüktü. Mahallenin sevilen küçük kardeşi gibiydim. Okuldan hızlıca gelir, hemen ödevlerimi yapar ve dışarı çıkardım. Akşam 9-10 olurdu ama biz hâlâ sokakta olurduk. Annemler balkonda oturup çay içerlerken biz abimle dışarıda oyunlar oynardık. Her seferinde başka bir büyüğüm beni saklardı saklambaç oynarken. Abim arkadaşlarıyla bilye oynayıp kazandıklarının hepsini bana verirdi. Beyblade vardi o zaman. Kiminki daha çok duracak diye yarış yapardık. Bisikletlerimizi alıp yokuş aşağı sürerdik. Lastikli iplerden ve boncuklardan alıp bileklikler yapardık. Dışarıda oynayacak bir şeyler her zaman bulurduk. En sevdiğim zamanlarımdı o zamanlar. Sonra taşındık ve o sıcak mahalleyi bir daha hiçbir yerde bulamadım. Dizilerde, filmlerdeki gibiydi mahallemiz. Herkes birbirini tanırdı. Yine o günlere dönebilme şansım olsa seve seve kabul ederdim! :)
En sevdiğim pratik yiyeceklerden. Çok tost yedim ama kimse abim kadar güzel yapamaz! ;)
Karede mevcut olan kızlar tuvaletindeki kapılardan birinin her daim sorunlu olması. Hep bir sıkıntısı var yani. En son da kapının kilidi kırılmıştı. Artık lütfen düzgün bir şekilde bir kere yapılsın ve bitsin. Sürekli sürekli bir arıza çıkıyor. Ayrıca son zamanlarda lavaboların önünde anlamadığım bir şekilde su birikintisi vardi. Buradan yetkililerin bu hususla ilgilenmesini rica ediyorum efenim! Şimdiden teşekkürler!
Güncelleme:
Kapının kilidi yapılmıştı ama kilit yeniden kırılmış efenim. Şimdilik idareten bir şeyler yaptım ama pek sağlam olmadı. Umarım yeniden daha sağlam bir şekilde yapılır.
Güncelleme:
Kapının kilidi yapılmıştı ama kilit yeniden kırılmış efenim. Şimdilik idareten bir şeyler yaptım ama pek sağlam olmadı. Umarım yeniden daha sağlam bir şekilde yapılır.
Mandalina yerken suyunu iyice hüplettikten sonra kalan kısmını sakız gibi çiğnemek.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?