İnsana güzel şeyler kattığı kadar insandan bir şeyleri eksilten durum.
Annemin çalışan biri olmasından mutluyum, küçükken işi bıraksın istediğim zamanlar oldu ama bunun ne kadar değerli olduğunu büyüyünce anladım.
Bana örnek olacak bir ablam yok, annem var. Kendi ayaklarım üstünde durmam gerektiğini bana öğretmesinde gerçekten çok etkili oldu. O yüzden iyi ki çalışıyor.
"evet malım tuğba"
Ülkenin çivisi çıkmış ve biz hala ders çalışıyoruz. Öyle bir gün işte. Sıradan.
bir zamanlar cartoon network'te Dexter adında dahi bir çocuğun odasındaki kitaplığın arkasında gizli laboratuvarındaki maceralarını anlatan dexter'in laboratuvarı adlı bir çizgi dizi vardı :)
Dört yaşında değilim ve süt içmeden uyuyamıyorum.
Sağolsunlar bu güzelim basit hesaplı yemeğin de gayet pahalı bir piyasasını oluşturdular.
karayip korsanları'nda jack sparrow'un dublajı çok iyi bence johhny'nin gerçek sesi o karaktere kalın kaçıyormuş gibi
Severek yapılan iş. Maalesef mobbing sebepli işime artık severek gidemiyorum. Eski hevesli zamanlarımı, arkadaşlarımla buluşacak zamanımın olduğu günlerimi özlüyorum
Ben hâlâ senin
Dizlerinde...
Dizlerinde...
Bu senenin başlarında, malum komite sayesinde haberdar olduğum aşı.
Tıp fakültesine başlamadan önce de tıbbi genel kültür düzeyim çok çok düşüktü. Kaval kemiği, uyluk, baldır vs bunların hiçbirini bilmezdim ki hala pek iyi bildiğim söylenemez. Belki hpv aşısı halk tarafından az çok biliniyordur ama ben yine tıbbi genel kültürümün düşüklüğü sebebiyle dönem 3'e kadar bu aşı hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Bu senenin başlarında 1. Komite sırasında kendisinden haberdar oldum ve gerçekten beni hayrete düşürdü böyle bir şeyin icat edilebilmiş olması. Yani elimizde bir aşı var ve kanseri önlüyor. Kanser aşısı, sihir gibi bir şey!
Keşke "kansere çare bulundu" şeklindeki yalan ve önemsiz çalışmalara dair manşetleri sayfalarından eksik etmeyip, kendisi veya bir sevdiği kanser tedavisi görmekte olan insanları acımasızca umutlandırmaktan utanmayan gazeteler bu aşıyı biraz daha öne çıkarsalar da daha fazla kişi bu aşıdan haberdar olsa.
Tıp fakültesine başlamadan önce de tıbbi genel kültür düzeyim çok çok düşüktü. Kaval kemiği, uyluk, baldır vs bunların hiçbirini bilmezdim ki hala pek iyi bildiğim söylenemez. Belki hpv aşısı halk tarafından az çok biliniyordur ama ben yine tıbbi genel kültürümün düşüklüğü sebebiyle dönem 3'e kadar bu aşı hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Bu senenin başlarında 1. Komite sırasında kendisinden haberdar oldum ve gerçekten beni hayrete düşürdü böyle bir şeyin icat edilebilmiş olması. Yani elimizde bir aşı var ve kanseri önlüyor. Kanser aşısı, sihir gibi bir şey!
Keşke "kansere çare bulundu" şeklindeki yalan ve önemsiz çalışmalara dair manşetleri sayfalarından eksik etmeyip, kendisi veya bir sevdiği kanser tedavisi görmekte olan insanları acımasızca umutlandırmaktan utanmayan gazeteler bu aşıyı biraz daha öne çıkarsalar da daha fazla kişi bu aşıdan haberdar olsa.
o zaman hadi bi tartışma açalım. sizce dönem gruplarında resmi mi olunmalı yoksa samimi mi?
bana kalırsa resmi çünkü samimiyetin dozu çok önemli. ben resmiyete önem veren biriyim. ileride doktor/öğretim üyesi olduğumuz zaman nasıl ki dekanın olduğu gruba belirli bir üslupla, çeşitli emojileri kullanmadan yazmamız gerekiyorsa, dekana bu saygıyı gösteriyorsak öğrenci arkadaşlarımıza da bundan aşağısını göstermemeliyiz. emojinin olmadığı zamanlardaki gibi samimiyetimizi sözcüklerle de ifade edebiliriz. bence bu dönem grubundaki samimiyet için yeterli dozdur. azı karar çoğu zarardır diyelim.
bana kalırsa resmi çünkü samimiyetin dozu çok önemli. ben resmiyete önem veren biriyim. ileride doktor/öğretim üyesi olduğumuz zaman nasıl ki dekanın olduğu gruba belirli bir üslupla, çeşitli emojileri kullanmadan yazmamız gerekiyorsa, dekana bu saygıyı gösteriyorsak öğrenci arkadaşlarımıza da bundan aşağısını göstermemeliyiz. emojinin olmadığı zamanlardaki gibi samimiyetimizi sözcüklerle de ifade edebiliriz. bence bu dönem grubundaki samimiyet için yeterli dozdur. azı karar çoğu zarardır diyelim.
"Şimdi öyle uzak ki geldiğim yollar,
Yanlış bir öyküdeyim beni yeniden yaz..."
Yanlış bir öyküdeyim beni yeniden yaz..."
otobanda önündeki primat sinyal vermeden manevralar yapar , yanında baban var diye küfür edemezsin bağıramazsın..
bak ben buna bir şey yapmazsam kudururum bu gece tayfun..
bak ben buna bir şey yapmazsam kudururum bu gece tayfun..
Ağzımın ayarsız oluşu. Her şeyin ağzımdan firar etmesi
Bu neydi kız?
yaşım o zamanlar 13-14. tek sevdiğim aile büyüğümüz olan annemin dayısı, ailesiyle birlikte akşam yemeğine misafirliğe gelmişler. ben antrenmanda idim, geç gelmiştim eve dolayısıyla ve yemek yapımına dahil olamamıştım. eve gelince dedi ki annem,
-Annem: Elegantmoon, evde ekmek yok.
-Elegantmoon: Tamam! (sevdiğim dayım için büyük bir imtina ile hazırlanan jeste katkı sağlayacağımın sevinciyle.)
-A: nereden alacaksın peki ekmeği? (saat geç olduğundan, bakkal ve büfelerin kapandığına dikkat çekerek)
-E: (hali hazırda yola koyulmuş olarak) anne hemen şurada migros var, ankara'nın merkezinde yaşıyoruz, bırak ben hallederim. (bkz: ergen bilmişliği)
-A: migros'a sadece ekmek almak için gitmen mantıksız değil mi peki? (migros büyük market olduğundan o yıllarda tek parça ürün alınamaz algısı hala hüküm sürmektedir.)
annemi haklı bulduğumdan, migrosa gittiğimde başka ihtiyaçlar aklıma gelirse almak niyetinde idim. Ancak ergen beyni ve yorgun vücut birleşince bu mantıklı düşüncenin yerini kasada gözüne çarpan şeylere para saçmak aldı ve bunun sonucunda sevgili elegantmoonunuz, ekmek almaya diye çıkıp 32 tl harcadı. Alınan itemler:
-ekmek (işbu entrynin başrolü)
- atlas tarih dergisi (12 tl idi çok iyi hatırlıyorum. o zamanlar bilim teknik 5 tl idi, bu niye bu kadar pahalı demiştim kendi kendime. iflah olmaz tarih tutkum için yapılmış güzel bir harcama oldu diyelim bunun için)
- bahattin karikatürü magneti (minimum 15 tl)
bahattin karikatürleri neden var? bu karikatürlerin neden magneti var? neden ben bu magneti satın aldım? peki bu magnet neden hala bizim buzdolabının üstünde? valide hanımın sabrını ergenlik yıllarında çok sınamışız.
-Annem: Elegantmoon, evde ekmek yok.
-Elegantmoon: Tamam! (sevdiğim dayım için büyük bir imtina ile hazırlanan jeste katkı sağlayacağımın sevinciyle.)
-A: nereden alacaksın peki ekmeği? (saat geç olduğundan, bakkal ve büfelerin kapandığına dikkat çekerek)
-E: (hali hazırda yola koyulmuş olarak) anne hemen şurada migros var, ankara'nın merkezinde yaşıyoruz, bırak ben hallederim. (bkz: ergen bilmişliği)
-A: migros'a sadece ekmek almak için gitmen mantıksız değil mi peki? (migros büyük market olduğundan o yıllarda tek parça ürün alınamaz algısı hala hüküm sürmektedir.)
annemi haklı bulduğumdan, migrosa gittiğimde başka ihtiyaçlar aklıma gelirse almak niyetinde idim. Ancak ergen beyni ve yorgun vücut birleşince bu mantıklı düşüncenin yerini kasada gözüne çarpan şeylere para saçmak aldı ve bunun sonucunda sevgili elegantmoonunuz, ekmek almaya diye çıkıp 32 tl harcadı. Alınan itemler:
-ekmek (işbu entrynin başrolü)
- atlas tarih dergisi (12 tl idi çok iyi hatırlıyorum. o zamanlar bilim teknik 5 tl idi, bu niye bu kadar pahalı demiştim kendi kendime. iflah olmaz tarih tutkum için yapılmış güzel bir harcama oldu diyelim bunun için)
- bahattin karikatürü magneti (minimum 15 tl)
bahattin karikatürleri neden var? bu karikatürlerin neden magneti var? neden ben bu magneti satın aldım? peki bu magnet neden hala bizim buzdolabının üstünde? valide hanımın sabrını ergenlik yıllarında çok sınamışız.
Kriterim tam olarak ne bilmiyorum ama belli eşyalarıma elimi yıkamadan dokunamıyorum. Galiba kriterim o eşyanın o anda benim için önemli olması. Sınav zamanı kalem ve silgimdi şu sıralar ise bilgisayar ve mouse um. Evet başak burcuyum :D
Kare çarşıda tekel bayi açmak istiyorum.
Geçtiğimiz çeyrek asırda böyle bir olay yaşanmadı, bu yüzden sıralama yapamıyorum
nasıl yazılmaz, soğan tabi ki.. ekmek arası limon ve sumakla ufff..
O
Dedemi kaybettiğimizde mezarlık dönüşü evin önünde duran arabasının yanında ağladığımızı hiç unutmam.kolundan hiç çıkarmadığı saatine bakarken,gözlüğünü elimde tutarken,bizim için yaptığı salıncakta sallanırken hep anılarımız gelir aklıma. Anlam yüklediğimiz eşyalar değil de o eşyalarla geçirdiğimiz zamanlar,yaşadığımız anılarmış gibi geliyor bana. Ölmeyen anıların ölmeyen eşyalarda yaşaması bizim için hüzün değil de teselli kaynağıdır belki de
Beati ne kadar yükseltirseniz o kadar çok duygulanırsınız
Saç kestirme deyince aklıma 2 şey geliyor:
1. Kısa kestirmek - ki o rahatlatan hissiyle çok fazla pişmanlık getirmez.
2. Kahkül kestirmek - geçmiş olsun, fikir aklınıza düştüğü andan itibaren pişman olmaya başlayabilirsiniz...
1. Kısa kestirmek - ki o rahatlatan hissiyle çok fazla pişmanlık getirmez.
2. Kahkül kestirmek - geçmiş olsun, fikir aklınıza düştüğü andan itibaren pişman olmaya başlayabilirsiniz...
kullanmayı çok sevdiğim repliktir kendisi:
Bilemiyorum Altan.. Bilemiyorum bilemiyorum
Bilemiyorum Altan.. Bilemiyorum bilemiyorum
Yaaa doğum gününüz kutlu olsun sayın ruhsuz. Bol entry'li bir sene ve uzun yıllar sağlıklı ve huzur dolu bir ömür dilerimm
Sevdiğimle birlikte beyaz önlüklerimizi giyip anıtkabire gitmek istediğim gündür
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?