Bu konuyla ilgili bir derdim var benim.
Bazen aydınların, ünlülerin söylediği çok basit şeylere fazla anlam yüklüyoruz bence.
Albert camus'nün ağzından çıkan “ben acıktım, yemek yiyelim.” Lafı bile bir aforizmaya dönüşüp bol bol paylaşılabiliyor. Oysaki adam sadece fizyolojik olarak açlığını ifade etmiş.
Yani başlıkla pek alakası yok ama içimde kalmasın dedim. Öyle.
Bazen aydınların, ünlülerin söylediği çok basit şeylere fazla anlam yüklüyoruz bence.
Albert camus'nün ağzından çıkan “ben acıktım, yemek yiyelim.” Lafı bile bir aforizmaya dönüşüp bol bol paylaşılabiliyor. Oysaki adam sadece fizyolojik olarak açlığını ifade etmiş.
Yani başlıkla pek alakası yok ama içimde kalmasın dedim. Öyle.
Sonu illa evlilikle bitmelii!!
Kaybettiğini düşündüğün her şeydir. Herhalde değerini anlamasaydık kaybettiğimizi de düşünmezdik zaten öyle değil mi?
bünyesinde birçok alandan makale barındıran bilimsel veritabanı.
hüner mi dertliye dert kazandırmak
yalanla avutup sevdaya sığmak
zevk mi verdi sana beni ağlatmak
tekrar yıkılacak halim mi vardı..
yalanla avutup sevdaya sığmak
zevk mi verdi sana beni ağlatmak
tekrar yıkılacak halim mi vardı..
Az uyuduğum zamanlarda çok iyi şakalar yaparım, dolayısıyla az uyuduğu zamanlarda ileleualatyr.
O mühendislikte ben tıptayım. Onun vizeleri benim boş zamanima benim komitelerim de onun boş zamanına geliyor. İkimiz de ankaradayiz ama bir türlü buluşamıyoruz 😔
Ölmüşüm de cenazemi kaldırmak için şehir dışından gelecek olan akrabaları bekliyorlarmış gibi bir gün.
Bulamıyorum.
Gerçek bir " trafik canavarı " olduğunu ve arabaların önüne çıkarak onların kaza yapmasına neden olduğunu zannederdim. Meğerse o canavar insanların kendisiymis.
Evde iki adet kafayı yemiş kuşunuz varsa kuş bağırtısıyla uyanmak durumunda kalabiliyorsunuz.
benim kelime hazinem çok geniştir, derdim.
Senin bir kelimene yetemedim;
git, ne demekti sevgilim ?
-Nazım Hikmet Ran
Senin bir kelimene yetemedim;
git, ne demekti sevgilim ?
-Nazım Hikmet Ran
bugün dünya öykü günü :))
Yalnızlık şiirinde "biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim/arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim herşeye
veda edeceğim" diyip bir gün gerçekten veda eden hikayesini yarım bırakmış şair.
Bütün intiharların sonu yarım kalmış hikayeler aslında bana kalırsa.
veda edeceğim" diyip bir gün gerçekten veda eden hikayesini yarım bırakmış şair.
Bütün intiharların sonu yarım kalmış hikayeler aslında bana kalırsa.
8 yılımı buraya bıraktım. sınavlar, dersler, sözlüler, bütler, stajlar derken iyi sövdük ama atanıp ankara'dan gidince özlendi. arada ankara'ya gelip önünden geçerken garip hissettiren okulum.
Hepsi ama özellikle İskandinav ülkeleri, hatta bir süre yaşamalıymışım gibi.
tamam ankara reyiz bu kadar abartmaya gerek yok yani anladık sen soğuksun soğuğun içinden geldin en soğuğu da sensin. bu kadar hızlı bi geçişe gerek var mıydı cidden..
Onun gülüşünü izlemek
Eee girdik şimdi noldu?
"Proust'a göre, "Mesele kaybolmak değil, yolunu bulamamaktır" Çünkü hayatın akışında defalarca yolunu kaybeder insan. Bulabilirse istikametini, kaybolmak da bulmaya dahildir. Lakin bulamazsa, bir süre sonra aramaktan da vazgeçecektir."
Başlığı görünce gidip spotify top 50'mize baktım ve hüsrana uğradım
genelde sevilmez ama ben seviyorum garip bir şekilde.
Nietzsche ağladığında.
Onlinelısı yoruyosun karshm
şikayet edilmiş bir entry bulunmakta olup duyurusu yapılmıştır. gütfsözlük kural ihlallerinde gerekli hassasiyetin gösterilmemesi halinde kullanıcı verilerinin okul idaresi ile paylaşılma hakkı bulunmaktadır. üst üste yapılan kural ihlallerinde hesaplar süresiz olarak banlanabilir. kural ihlali gördüğünüz entryleri şikayet etmekte tereddüt etmeyiniz. herkese iyi geceler.
Başlangıçta dahiliye ve pediatri almanın dezavantaj oluşturduğu fikrine şiddetle itiraz edeceğim. Stajlar hocaların bizden hıncını çıkardığı programlar değil. İlk başta kalanların fazla olmasının nedeni de büyük oranda irregülerler. Genelde bir grup öğrenci o stajları tekrar tekrar alıyor her seferinde ve bu da sene başlarına denk düşüyor. sıkı tutulmasının nedeni de doğal olarak gevşemenin önüne geçmek.
Dahiliye okulumuzda görece (Pediatriye nazaran) daha kolay geçilen bir staj. Pediatrinin kalma oranının fazla olmasının en önemli nedeni ise bir staj programı ve müfredat olarak diğer tüm dönemlerin ve stajların aksine ezberci bir metottan ziyade “yaklaşımcı”, “semptomatik” ve “semiyolojik” bir eğitim vermesi. Biz öğrenciler bu metoda yabancı olduğumuz için genellikle daha çok zorlanıyor ve kalıyoruz. Örneğin başta dahiliye olmak üzere tüm komiteler ve stajlar hep hastalık ya da bir patoloji, patofizyoloji, hastalık nedeni, tedavi yöntemleri anlatıp sorarken pediatri hep bir semptomu ana konusu ve başlığı haline getirip bunu hastalıkla neticelendiriyor.
Klasik bir öğrenci çok rahat bir hastalığın semptomlarını sayabilirken, pediatride bir semptomun hangi hastalıklarla ilişkilendirilmesi gerektiğini çalışıyor. Örneğin en basit görünen ama en önemli konularından biri olan ateş konusunu “ateşli çocuğa yaklaşım” olarak ele alıyor. Gis hastalıklarını sıralamak yerine “karın ağrısına yaklaşım” şeklinde ele alıyor. Yer yer böyle semiyolojik bir bakış açısı sunması hem daha pratik oluyor hem de pediatriye diğer staj ve komitelere çalıştığımız gibi çalışmayı güç koşarak daha karmaşık bir hale getiriyor.
Küçük stajlar ile başlamış ve gerçekten mümkün mertebe seneyi verim alarak geçirmeye çalışmış biri olarak anamnez almayı Mayıs ayında öğrenmek gerçekten çok talihsiz bir hadise olmuştu benim için. Çünkü bunu eksiksiz ve özenle anlatan yegane staj dahiliye. Muayene ve temel becerileri de yine aynı şekilde dahiliye (ve genel cerrahi) en iyi anlatıyor.
Derdiniz stajları geçmek olursa geçersiniz ama gerçekten öğrenmek, not okumaktan ziyade hastayı okumak olursa (tekrardan tersten başlamış ve küçükleri önce almış biri olarak söylüyorum) en iyi sıralama dahiliyeden başlayarak gitmektir. Bunu sırasıyla pediatri ve genel cerrahi takip ediyor.
Konu çok uzun olması bakımından benim dönem 4 ve 5 için çıkardığım ders şu ki, staj geçmek isterseniz şansınız bir kötü gider iki kötü gider ama en sonunda kayıpsız veya az kayıpla geçersiniz. Ama derdiniz ve birinci önceliğiniz hastaya yaklaşmak, hastayı okumak veya hastaya dokunmak değilse en iyi notlarla geçmiş olsanız bile verimsiz geçmişsiniz demektir.
Dahiliye okulumuzda görece (Pediatriye nazaran) daha kolay geçilen bir staj. Pediatrinin kalma oranının fazla olmasının en önemli nedeni ise bir staj programı ve müfredat olarak diğer tüm dönemlerin ve stajların aksine ezberci bir metottan ziyade “yaklaşımcı”, “semptomatik” ve “semiyolojik” bir eğitim vermesi. Biz öğrenciler bu metoda yabancı olduğumuz için genellikle daha çok zorlanıyor ve kalıyoruz. Örneğin başta dahiliye olmak üzere tüm komiteler ve stajlar hep hastalık ya da bir patoloji, patofizyoloji, hastalık nedeni, tedavi yöntemleri anlatıp sorarken pediatri hep bir semptomu ana konusu ve başlığı haline getirip bunu hastalıkla neticelendiriyor.
Klasik bir öğrenci çok rahat bir hastalığın semptomlarını sayabilirken, pediatride bir semptomun hangi hastalıklarla ilişkilendirilmesi gerektiğini çalışıyor. Örneğin en basit görünen ama en önemli konularından biri olan ateş konusunu “ateşli çocuğa yaklaşım” olarak ele alıyor. Gis hastalıklarını sıralamak yerine “karın ağrısına yaklaşım” şeklinde ele alıyor. Yer yer böyle semiyolojik bir bakış açısı sunması hem daha pratik oluyor hem de pediatriye diğer staj ve komitelere çalıştığımız gibi çalışmayı güç koşarak daha karmaşık bir hale getiriyor.
Küçük stajlar ile başlamış ve gerçekten mümkün mertebe seneyi verim alarak geçirmeye çalışmış biri olarak anamnez almayı Mayıs ayında öğrenmek gerçekten çok talihsiz bir hadise olmuştu benim için. Çünkü bunu eksiksiz ve özenle anlatan yegane staj dahiliye. Muayene ve temel becerileri de yine aynı şekilde dahiliye (ve genel cerrahi) en iyi anlatıyor.
Derdiniz stajları geçmek olursa geçersiniz ama gerçekten öğrenmek, not okumaktan ziyade hastayı okumak olursa (tekrardan tersten başlamış ve küçükleri önce almış biri olarak söylüyorum) en iyi sıralama dahiliyeden başlayarak gitmektir. Bunu sırasıyla pediatri ve genel cerrahi takip ediyor.
Konu çok uzun olması bakımından benim dönem 4 ve 5 için çıkardığım ders şu ki, staj geçmek isterseniz şansınız bir kötü gider iki kötü gider ama en sonunda kayıpsız veya az kayıpla geçersiniz. Ama derdiniz ve birinci önceliğiniz hastaya yaklaşmak, hastayı okumak veya hastaya dokunmak değilse en iyi notlarla geçmiş olsanız bile verimsiz geçmişsiniz demektir.
yazımı kışa çevirdin angara
Neyse ki kışı çok severim <3
Neyse ki kışı çok severim <3
beni yaklaşık 4 kişi falan biliyor kötü mü değil ama kimse bilmese daha eyi olabilirdi
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?
