stajyer doktor

gri
Stajyerlikte beni şaşırtan bir başka şey de hastaların gerçek birer vaka oluşudur.

Mesela ders çalışırken örnek vakada yazıyor ki "65 yaş kadın hasta, 7 yıldır nsaid kullanıyor."
Böyle yazınca sanki çok sofistike bi olay gibi geliyo

servise bi gidiyosun senden benden bi teyze sinirli sinirli bakıyo, kullandığı ilaçların adını bilmiyo, soru soruyosun "ne bileyim ben" diyo. Sen orda mide ülserini, mezenter iskemisini düşünüyorsun, kafanda arka planda bi sürü olasılık hesaplıyosun, hastanın kendinden haberi yok

Yani demek istiyorum ki vakaya çalışmak up to dateten makale okumak gibi "vay anasını neymis ya bu tıp" dedirtirken hastayla konuşmak googledan "migdede ciban. Cikmasinedir" diye aratmak gibi hissettiriyor
4

kadın cinayetleri

darklife
Toplumun ahlaki çöküşünün bariz örneklerinden. Kimse iyimser olmasın ahlaki çöküş kolay düzelecek bir şey değildir öyle ki tarih öylesi nesillerin ızdıraplarıyla doludur..
Bu öyle bir şey ki nesillerin kendini imhası anlamı taşır.
Ama şunu da bilmekte fayda var kimse bu tür olayların sebebine eğilmiyor, işin kötüsü bağırıp çağırıp sebeplerin önde savunucusu olmak takdire şayan (!) bir düşünce...

rezalet çıkarasım var

karedeki kedi
Uzun zamandır Manga dinleyen biri olarak, kardeşimden bu sene öğrendiğim bir Manga şarkısı. Sınavın az kaldığı şu sıralar çıkmış çözerken dinlemek bayağı iyi gidiyor. ÇS'de çalışırken dinlenmesi önerilen şarkılardan. Bir anda sandalyemden kalkıp şarkıyı söyleyesim geliyor. Tüm GÜTF Sözlük yazarlarına önerimdir. :)

doktor olmak

armut
çocuk hastalıkları servisinde klinik doktor olarak çalışan bir doktor olarak geçtiğimiz ayda yaşadığım servis anılarımdan bazıları şu şekildeydi

1.anımda 18 yaşında bir annenin ilk gebeliğinden doğan 3.5 aylık bebeği çok uzak bir akrabasına emanet ederek servisten 4-5 saat uzaklaştığını fark ettim. Bebeğin servise yatışının ilk 4-5 saati üstelik de bebeğe ait ne bir bez ne bir mama ne de yedek tek bir kıyafet bırakmış.
Pediatri asistanı sayısının zaten yetersiz olduğu ülkemizde sorumluluğum artmışken servisteki ayak işlerini yetiştirip hastalarla ilgilenmeye çalışırken bir de bu durumu fark ettim. ilk başta bebeğe mama ayarladım. Sonrasında da sürekli odasına girdim çıktım, annesi hiçbirinde yanında değildi. üstüne bezinden sıvı taştığını gördüm. Bebeğe bez ayarlamaya çalıştım ama maalesef bulamadım. O gün işlerim bitmedi ve geç çıktım. Sonraki gün annesinin bebeğine meyveli yoğurt yedirdiğini gördük. Bebek 3.5 aylık üstelik de mama mutfağından maması geliyor. O bebeğe serviste kaldığı süre boyunca kendi kardeşimmiş gibi baktım. Hep çok sevdim. Ama taburcu olup uzak bir şehrin uzak bir ilçesine gittiğinde de çok üzüldüm. Aklımın bir köşesinde hep olacak bebişim.

2.anımda kronik hastalığı, arrest öyküleri olan ancak bilinç kaybı olmayan küçük bir kızımdan kan gazı almaya gittiğimde bebeğim bana yastığının altından çıkardığı bilekliği hediye etti. 10.kat çocuk servisinde tek başıma nöbetçiydim ve istifa düşündüren o nöbetlerden birini 0 uyku ile tutarken beni motive eden tek şey kolumdaki bilekliğimdi.

3.anımda küçük kız kardeşimi çok özlemiştim ve ona benzeyen bir hastam o gün servise yattı. Ona sarıldım kucağıma aldım sohbet ettim... sonra birbirimize oje sürdük.

4.anımda eylül ayında 2 hafta servisimizde yatan çok güçlü küçük bir kızım eylülün son gününde beni ortopedi polikliniği önünde beklerken gördü. Yanıma gelip geçmiş olsun dedi ve onun geçmiş olsun dileği bana iyi geldi.

5.anımda kemik iliği nakli olmuş küçük bir oğlumun hastalığının nüksettiğini ve tedaviye yanıtsız olarak görülüp eve gönderildiğini öğrendim.

6.anımda ise tüm bunları yaşadığım serviste farklı farklı zamanlarda uzun yatışları olan bir bebeğimin vefat ettiğini öğrendim.

İyisiyle kötüsüyle doktor olarak hayatına dokunduğumuz her hastamız hayatımız boyunca anılarımızda yer edinecek. İyi şeyler, iyileşen hastaların ismi çoğunlukla uçup gidiyorsa dahi kötü hastalar bir ömür isim soyisimleriyle aklımıza kazınmaya devam edecekler.

Ölen çocuklar, çarşafa sarılıp morga indirilen bebekler, kanser tanısı alan bebişler, tavuk yemesine izin vermediğim için ağlayan lösemili çocuklar, ihmal edilen bebekler, benimle tartışıp üzerime yürüyen hasta yakınları, beni ağlatan aileler...

Sıradan bir insanın ömründe yaşayamayacağı dramı 1 senelik hekimlik hayatımda çoktan edinmiş oldum. Adını unutamadığım tüm çocuklarıma rağmen iyi ki bu işi yapmaya devam ediyorum. Tüm çocukların hayatına dokunmam hiçbir zaman mümkün olmayacak ancak hayatına dokunduğum, dokunamadığım tüm çocuklarımı çok seviyorum.


1

stajyer doktor

gri
Hastalarla konuşma kısmı beni saatlerce ayakta durmaktan daha çok zorlamıştır. Bilmiyorum belki benim fazla empati yapmamla ilgilidir ama yine de insanların çaresizliğine her gün bu kadar yakından şahit olmak çok üzücü.

75 yaşında 3 gündür serviste yatan, daha tanısı konmamış, çok konuşkan, kıpır kıpır bir amca vardı mesela. Anamnez alırken sorularımıza istatistiki cevap veriyordu. "İshaliniz var mı?" "Binde bir" "mideniz ağrır mı?" "Binde bir." Hikaye sonunda biz Malignite tanısı alacağını biliyorduk ve o da bunu seziyordu.

Servisteki son günümüzde onunla sohbet ediyordum, sohbet bitti ve ben de odasından gittim. 1-2 dakika sonra kapısına çıkıp bana seslendi, hakkınızı helal edin ile başlayıp bir veda konuşması yaptı.

Sonradan merakımızdan gidip öğrendik, akciğer ca teşhisi konmuş. Zor bir süreç olacak onun için ama maalesef bir yıldan fazla yaşaması çok mümkün görünmüyor.

Yaşamının son zamanlarını daha güzel geçirmeni isterdim "binde bir" amca. "İyi ki varsınız." derken gözündeki çaresizliği hayatım boyunca unutmayacağım.

kare'de çay içmek

karedeki kedi
Okula ilk geldiğimde hiç beğenmediğim çayın tadı her geçen gün daha da lezzetli gelmeye başladı. Akşam 5-6 gibi içeceksin, yanında da sevdiğin birkaç kişi olacak. Çayın tadı lezzetine alıştığımdan mi güzel gelir yoksa yaşanmışlıklar biriktikce mi güzelleşir bilinmez. Çayı güzel yapan şey belki de birlikte içtiğin kişilerdir. Daha lezzetli çaylar içmeniz dileğiyle, çayla kalın sevgili yazarlar! :)

kadın cinayetleri

karedeki kedi
Ülkemizin gündeminden ne yazık ki hiçbir zaman düşmeyen, nicelerini duymadığımız ve yine ne yazık ki hiçbir zaman bitmeyecek olduğunu düşündüğüm, bitmesine dair ümidimin kalmadığı üzücü bir mesele. Dilerim ki bir gün son bulur. Ahmet Hamdi'den esinlenerek tüm kadinlar için bir dörtlük yazdım:
"Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan
Kadın gülüşünden, aşk ve insanlıktan
Hissetmeyen vücutlar olduk topraktan
Hâlâ düşünen, güzel seven var mı?"

sefiller

karedeki kedi
28 Eylül'de oynanan o oyuna ben de gitmiştim. İzlerken birçok sahnede tüylerim diken diken oldu. Doğrusu giderken bu denli etkileneceğimi düşünmemiştim. Kitabını da çok önceden okumuştum. İzlerken müsait bir zamanda yeniden okumaya karar verdim. Jean Valjean'ı oynayan oyuncuya bayıldım. Her bir anı mükemmel canlandırdı. Sahnenin kullanımı, her şey çok güzeldi. İnsan varlığının ve adalet kavramının incelikle işlendiği kitabın harika ve etkileyici sahnelenmesi olmuş. Biraz daha önde olabilseydim daha iyi olacaktı. E o da benden kaynaklı olmuş biraz. Oyuncularin mimiklerini daha net görebilmek isterdim. İkinci kez gitmek isteyeceğim bir oyun oldu. :)
5

kadın cinayetleri

armut
2023 yılında ortaokul ve lise arkadaşımın adının anıtsayaç'a eklenmesiyle beni çok yoran bir durum haline gelmiştir. Elimden bir şey gelmediği gibi açıklaması olmayan korkunç bir durumu tekrar tekrar hatırlamama sebep oluyor.
Tam 1 sene cezası verilmedi katilin. Sonra müebbet hapis cezası aldı. Ceza günü yaptığı açıklamaları okurken boğazım düğümlendi.
Hayat bu kadar kısaymış ve hayat bu kadar kolay bitebilirmiş. Böyle olmamalıydı

kadın cinayetleri

von
Aniden sebepsizce gelen şans eseri ölüm. Hayalleri, ümitleriyle yitirdiğimiz kadınlar, kadınlarımız... Sadece tenha sokaklarda değil her yerde yaratılan korku. Oysaki etrafında onlarca kişi varken 13 kez bıçaklanabiliyormuş, yardım isterken sürüklenerek surlara çıkarılabiliyormuş insan. Yardım çığlıklarının duyulmadığı olur da duymazdan gelindiği de olur muymuş? Artık düşünmemeye, sorgulamamaya yalnızca eve vardığımıza şükretmeye alıştırıldık. Kadınlar dehşeti bugün yaşamadı. Sizler dehşeti bugün duydunuz.

kötü ilişki vs yalnızlık

ruhsuz
https://gutfsozluk.com/kotu-iliski-vs-yalnizlik---37317

Tanım:ilişkisel bağlamda mukayeseye gitme maksadıyla açılmış durum farkındalığı başlıklarından biri.

Hangi yalnızlık?
1000 kişinin aynı anda aktığı hastanedeki mi,gece bastıran mı,sadece duşta ağlayabildiğin mi,sol gözünden artık yaş akmamasına sebep olan mı?
Hangisi?
Bunlar yanında biri olunca geçecek mi?
Ben söyleyeyim,geçmeyecek.
En fazla Şahitli bir yalnız olacaksın.

Kötü ilişkiyi büyük konuşmak istemiyorum ama asla seçmem.asla.
Benlik tanımını kendin üzerinden yapmaya çalışan insan ötekinin tanımını da öteki üzerinden yaparak kendini kavram karmaşasından koruyor.
Ötekinden çocuğum olmadığı müddetçe her zaman yabancı olacak ve ondan vazgeçmemek için sebebim o izzet ikramda bulunmadıkça olmayacak.

Sorulması gereken soru ötekinin,benin ve bizin ne olduğuyla beraber ne olmadığı.

Dağılalım.

tıp öğrencisinin sosyal hayatı

ruhsuz
Tamam kanka,sen gitme.
Olur kanka,sen ders çalış.
Tmm canım,sıkıntı değil.
Hmmm,anladım,tabi yetişmiyorsa otur çalış.

:)
Anla kanka,kıçının üstüne oturdukça oturacaksın.
Hayallerinin hiçbirini yapamadığın gibi gün geçtikçe köreleceksin.sadece mutsuz olsan amenna,huzurun da kaçacak.
Dünyaya bombok bir pencereden bakacaksın.

Tmm knk,önemli olan sözlü tabi. :)

Tanım:seçimdir.
tıpkı hayat gibi,vazgeçemediklerinde ölçtüğündür.

irregular olmak

ruhsuz
Tıp fakültesi lisans eğitimini sürdüren öğrencilerin herhangi bir stajdan tamamen başarısız sayılması sonucu kendilerini içinde buldukları durum.
Ve bunun yanında her şeye rağmen kendi içinde birden fazla avantaj barındıran durum bilgisi de diyebiliriz.kıpssss :)

tus

ruhsuz
T1:5.sınıf bükücü bölüm sonu canavarı.

T2:Hala 4.sınıf olduğum(irregülerim),yapmak istediğim çalışmalara doymadığım,insan gibi düzenli bir yaşam sürebileceğim senelerin sonuna geldiğimi fark ettiğim ve tiyatro temsillerine,sergilere,yürümeye,okumaya,sohbet etmeye;özetle memnuniyetimi,huzurumu kaybetmeden hayatımı sürdürmeye karar verdiğim için çalışmadığım sınavdır.

5.sınıf olan arkadaşlarım tus çalışıyor ve haftasonlarıma eşlik etmiyorlar.
Hepimiz seçimlerimizin ve kaderimizin sonucunu yaşarız.ben kendi kıyametimi,sonumu,dibimi birkaç ay önce gördüm.
Haliyle seçimlerim de ona göre şekilleniyor.

Tus mu?
Hallederiz.

karedeki karga

gri
Karedeki yavru kedi bunu kovalarken (onunla oynarlarken demeye elim varmadı :d) karede korkutmadıkları tek kişi kalmadı.
En ummadığınız anda üstünüze atlayan yeni evcil dostumuzdur

yenilenen çs

ruhsuz
Milleti dikizleyemediğim için çok tercih etmediğim çs.

Şaka lan şaka

Fil lab'a benziyor.tam tus kasmalık falan

Ama eskisinin tadı ayrıydı
Üstü 50 katman bağır bağlamış altıgen masalar,kıç felci geçirten sandalyeler,herkesin herkesi gördüğü rezil dizayn..

Kimlerin kimlerin çs ifşaları beynimde depolanmış vaziyette bi bilseniz,anlardınız bu zırlayışımı..şimdi kimsenin ne halt ettiğini göremiyoruz,önümüze bakıp notu beyne kazımaca falan

Neyseeee

Her şeye rağmen çs bir kültürdür💖

sefiller

ruhsuz
1862 senesinde Victor Hugo tarafından yayımlanan roman.
Bugünse 3107 kişilik kapasiteli ato congresium'da kapalı gişe oynanan ve uyarlanan oyun.

2022'de prömiyerini yapmış.
O zamanın aksine akustik tek kelimeyle kusursuzdu.
Dekor,kostümler tam da olması gerektiği gibiydi.
Ve ayrıca bunların yanında babamla gittik. :)
Tiyatroya gittiğimde yanımda kıymet verdiğim biri olmadıkça story falan atmam ama hem yanımdaki kişi hem de oyun paha biçilemez olunca etiket atıp storilemek farz olmuştu,gerekeni yaptık. :)

Şahsi ve genel teknik detaylardan sonra esas kısma geçelim:

•9 sene önce okuduğumda manasız gelmişti
•bugün 22 yaşımda baktığımda nefesim kesildi,büyülendim
Yıllardır neden okunduğunu,okutulduğunu anlıyorum
•kendinize solcu diyorsanız politik bağlamda,sağcı diyorsanız daha politik bir bağlamda,insan diyorsanız tamamen varoluşsal bağlamda algılayacağınız bir eser
•camiler aslında birer aşevi,yuva,sığınak olmalı;geceleri insanlar sığınabilmeli derken aslında bunu kast ediyorduk
•din dediğin olgu ceberrut bir silah değil,sevgi aracı olmalı derken de bunu kast ediyorduk
•kanunları herkese eşit şekilde uygulamak adaleti getirmez.
Adalet eşit değildir eşitlik.
Yani anlayacağımız şu ki:
'Kavramları kendi yaşamımız içinde anlamlandırabilmek için sanatın her koluna muhtacız,yadsımak tek kelimeyle cahilliktir.'

karedeki karga

daenerys targaryen
rahmetli kedimiz karedeki kedinin reenkarnasyon ile yeniden yuvasına döndüğü karenin yeni mistik sahibi olan kargadır.
kendisi kedinin aksine daha asabi ve oturanların yanına gitmeye daha istekli. su içmeyi çok seviyor. bazı insanların çığlık atmasına sebep olsa da amacı zarar vermek değil. ayrıca gütfsözlükte hesap açmak istiyorsanız bence süper bi nick. ayrıca instagram hesabı bile var takip etmek isterseniz diye söyleyeyim dedim

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol