Açıklanmadan tahminde bulunayım bari 1- Hırvatistan (2) 2- İsviçre (1) 3- İtalya (7) 4- Fransa ✓ 5- İrlanda (6) 6- Norveç (sonuncu olmuslar aw ahbxsjdsw) 7- Yunanistan (11) 8- Litvanya (14) 9- Latvia (16) 10- Ukrayna (3)
“ Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan Vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan Vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın Fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, Vatan tırnaklarıysa ağalarınızın Vatan, mızraklı ilmühalse Vatan, polis copuysa Ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, Vatan, amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, Vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla Nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ”
Bir süredir yalnız yaşıyorum. Her şey güzel, rahat. Sadece bir gün, Duygusal olarak dibi gördüğüm o gün,Duvarlara bakıp ağlıyorum, uyku zaten tutmuyor, yemek desen aklıma bile gelmiyor, ne yapacağımı bilemedim. Biri olsun istedim,Beni anlayan biri. Nihayetinde sabah bir şekilde oldu. Ama O günden sonra nasıl aynı kalabilir ki insan,kalamıyor..
“proleterlerin zincirlerinden başka yitirecekleri bir şey yoktur. oysa kazanacakları koskoca bir dünya vardır” der karl marx komünist manifesto'da. kutlu olsun 1 mayıs!
Bizim yurdun önünde şaşı bir ankara kedisi var. Arkadaşlarına hiç benzemiyor; yabani, agresif, şapşal bi şey. Ne zaman bahçede oturup sigara içsem bu eleman geliyor, gözlerini belertiyor. Sonra da göz temasını hiç kesmeden koşup gidiyor. Ağacına işemedim, karına mamana sulanmadım, e seni şaşı yaratan da ben değilim, nedir ya bu öfken
Zamanla mı malign olunuyor yoksa malign olmak karakteristik bir özellik mi? Tartışma konusu. Bence malign diyebileceğimiz kişiler bizim aramızda da var. Şu anda bu konuda hücresel atipi gösterenler bence ileride malign olacaklar. Sırf yapabiliyor diye birilerine kötü davrananlara da diyecek bir şey bulamıyorum.
Ben bunu çok düşündüm ve kişiyle ilgili olduğuna karar verdim bu sene. Malignleşebileceğim ve malignleşmem gereken çok antiteyle karşılaştım ancak hiçbirinde malignleşmedim.bu tamamen benimle ilgiliydi.
Tabi dış uyaranlara daha açık olursam ne olur bilmiyorum.
İlk maaşıma özel başlık :) Meslekte 1. Ayım bitti. Refakat adı altında da olsa ilk günden beri primer hasta bakıyorum. Sora sora çok şey öğreniyorsunuz ama Tek bir şey diyeceğim. Arkadaşlar ders çalışın. Acillere ne kadar hakimseniz özgüveniniz de bir o kadar artıyor. İntörnlerin mezuniyeti de yaklaşmışken birkaç öneri vermek isterim. 1-) acillere hakim olacaksın. Anafilaksiyi arresti bileceksin. İlk seferinde tabi ki yönetmek kolay olmayacak ama öğrenirsin. Üsye ilacı bilme ama adrenalini bileceksin. Zamanla yarıştığın durumlar gerçek acil olanlardır unutma. 2-) tus hedefleyen biriyseniz bulduğunuz her ortamda uyumayı ve post nöbet ders çalışmayı öğrenmek durumundasınız. Vakit buldukça tus çalışın işe başlayınca o kadar kolay olmuyor malesef. 3-) bilmediğinizi hastaya çaktırmayın. Basit bir öneri gibi görünse de oldukça zor. Yeni başladığımız çok çok belli oluyor :) yapacak bir şey yok onu da öğrenicez 4-) ben bir tık yoğun sayılabilecek bir ilçe acilinde çalışıyorum. Acil insana çok şey katıyor. Arresten tutun svo'ya Anafilaksiye kadar görmediğim şey kalmadı. Az önce paraziter hastalık tanısı koydum mesela. Küçük bir örnek :) 5-) sistemi bilmek zorundasınız. Adamlar bir cümlemizden bile neler neler yapabiliyor. Duydukça şaşırıyorum. Önemli olan sadece hastaya tedavi vermeniz değil bunları belgelemek zorundasınız. Yine başıma gelen bir örnek. Hastalar bazen durumun ciddiyetini kavrayamayıp izinsiz hastaneyi terkedebiliyor. Yoğun bir günde gözden kaçabilir. Sisteme not düşmek zorundasınız. Hastanın başına bir şey gelse sizin de başınız yanar. 6-) çocuk acil intörnlüğünü iyi geçirin. Pratisyenlikte en çok işime yarayan, bir şeyler öğrendiğimi farkettiğim staj olur kendisi.kendinizi doktor gibi hissettiğiniz nadir yerlerdendir çocuk acil. Pediatri sevmeyen biri olduğumu da hatırlatmak isterim :) 7-) sizden kıdemli olan pratisyenlere varsa uzmanlara soru sormaktan asla çekinmeyin. Böyle böyle öğrenicez böyle böyle öğreticez. 8-)son olarak tekrarlamam gerekirse tus da isteseniz başka bir şey de planlasanız ders çalışmak ve temel doktorluk becerisini kazanmak zorundasınız.
Peki bu öğrenme süreci nasıl oluyor sayın schlimazl? Öğrenene kadar arada sıkıntı yaşayan hasta oluyor mu? İntörnlükten pratisyenliğe geçiş süreci nasıl işliyor?
Bende hala öğrenmekteyim sayın syy. İlk günlerde nasıl yani ben mi hasta bakıcam, reçeteyi de ben yazıcam, hocan mıyım gerçekten diyordum. İlk birkaç nöbet her şeyi sordum. Neyi ne zaman kime yazıcam gibisinden. Arka sekmede Google'm hep açık olur :) İntörnlükten en büyük farkı sorumluluk. Herkes sizin ağzınıza bakıyor öyle söyliyim. İntörnlükte bize denileni yapıyorduk pratisyenlikte de tam tersi sizin bir şeyler demeniz gerekiyor. Siz söyleyeceksiniz onlar yapacak.Eksik olduğumuz yukarıda da çalışın dediğim kısım tam da bu. Bilsek de söylesek :) öğrenmenin en basit yolu görmek, tecrübe etmek. Sorun. Burda ne düşündük niye bunu verdik. Bir sordun iki sordun üçüncüye öğreniyorsun zaten. Şu ana kadar hastalarımda bir sıkıntı olmadı. Bazen taburcu etmese miyim dediğim oluyor ama. Hastayı gönderdikten sonra aklıma başka şeyler geldiği oluyor. İlk başta korkuyordum hasta bakmaktan da içine girince alışıyorsunuz.
Gütfsözlükte düzenlenmiş entrilerin saatinin yanında ufak bir işaret oluyor ancak ekşi sözlükteki gibi hangi tarihte en son düzenleme yapıldığı yazmıyor. Bunu biliyor muydunuz?
geçen sene her 2 haftada 1 oyuna giderek en sonunda gidebilecek oyun bulamamıştım, ondan önceki senelerde oyuna göre seçerdim ama kötü de olsa oyunları izledikçe farkettim ki beni çeken oyunun konusu değil tiyatroymuş, umarım en kısa zamanda tekrar o eski günlerimize döneriz. yanımda kim olur bilemiyorum ama bonappleda pasta yiyip ordan aküne gidip keyifli bir akşam geçireceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum
bir gün her birimiz, bir gün yolu düşer de uzun zaman sonra kare çarşı veya dekanlık kapısından geçerse, gözü eski dostlukları, anıları ve kişileri arayacak ve yaşlarla dolacak gibi hissediyorum.
Bireyselleşmenin artması ile daha sıklaşacağını düşündüğüm durumdur. İlerde 40-50 yaşında 1+1'de tek yaşayan kişileri daha çok göreceğiz. Belki de o kişiler biz olacağız.