Bugün şu her yerde yazan şey bizzat başıma geldi. Yolda şarkı dinleyip bulutlara baka baka yürürken birden ayağım takıldı kontrollü bir düşüş yaşadım(allahtan kontrollüydü) sonra ayağa kalkmaya çalışırken bir daha düştüm kdjdjdjd çok kalabalık bir yer değildi bana gülecek kimse olmayınca kendi Halime kahkaha attım. Asıl olay sonra başladı. Ne olduğunu çözemeden bir de baktım ağlıyorum hıçkıra hıçkıra.içimde biriktirdiklerim küçücük (!) bir düşmeyle kendini göstermiş oldu böylece.Neyse bir klasiği daha yaşamış olduk…
İnsanlar yetinmeme hastalığına yakalandığından ,her şeyi birileri görsün diye yaptıklarından ve kendi dünyalarından çok başkalarının dünyasını karıştırdıklarından beri mutsuzlar bence.
Ânı yaşamadıkları, geçmişe vah vah edip geleceği düşünmekten vazgeçmeyecekleri ve başkalarının dünyasına burun sokmaktan vazgeçmedikleri sürece mutsuz olmaya mahkumlardır diye düşünüyorum
Ânı yaşamadıkları, geçmişe vah vah edip geleceği düşünmekten vazgeçmeyecekleri ve başkalarının dünyasına burun sokmaktan vazgeçmedikleri sürece mutsuz olmaya mahkumlardır diye düşünüyorum
Anlam veremediğim , yayaysam suratına bakıp bol bol sövdüğüm insan tipi. Her şeyi geçtim o tatlı tık tık sesi için her dakika verilir ya sinyal
Değil mi ya? Benim de çok hoşuma gidiyor sinyal sesi nedense :d
Yalnız olmadığıma sevindim :)
Arkadaşların yokken girişe bakan tekli koltuklarda kitap okuyabildiğin, son ses hadise dinlerken kahveni alabildiğin, her aldığın kahveden sonra ulan burası çok pahalı köşede kettle kurup elli kuruştan kahve çay satsam en azından not paramı çıkarırım diye düşündüğün ortamdır
Benim bir hocam vardı kimya öğretmenimizdi kursta. Çok naif,kibar kadındı. İyi insanlara,bizi kırmayıp susuyorlar diye yüklenilir ya işte öğrenciler de ona öyle yapardı. Ama o,tüm şımarıklıklarına rağmen yine de kimseye tek kelime etmez kimseyi incitmezdi. Biz iyi anlaşırdık onunla,Farklı bir bağımız vardı birbirimizi sever beraber gülerdik. Çiçekleri çok severdi. Sürekli çiçeklerine isim koyar fotoğraflarını atardı. hatta bir keresinde bana bir çiçek ekip getirmişti en sevdiğinden. Ben okulu kazandım ankaraya geldim ama hiç bağımız kopmadı. Çünkü dedim ya Farklı bir bağımız vardı. Uzun aralarla da olsa konuşurduk. Yazın memlekete gittiğimde beraber buluşup vakit geçirip konuşurduk. Hocam kansere yakalandı sonraları. Saçlarını kestirmişti son gördüğümde ama o haliyle bile çok güzeldi bakakalmıştım güzelliğine. Dedim ya bana hep yazardı halimi hatrımı sorar benden dua isterdi. Hep de ederdim ona dua. Son zamanlarda Ankarada tedavi görüyordu haberim vardı bir kere giderim yanına mutlu olur diye düşünmüştüm,gidemedim bir türlü. Hayata kendimi çok kaptırmıştım çünkü. En korktuğum şeyi yapmış kendim için yaşamaya başlamışım çünkü. Evet herkese ulaşamam biliyorum ama iki aydır yokluğunu bile fark edememişim hocamın. Bir kere yazmamışım bile ona. Ben bugün o narin güzel hocamın vefat haberini aldım bir başka öğrencisinden. Hocam iki ay önce vefat etmiş. İki ay. Ben bunu yeni öğrendim. Ben hayata kendimi kaptırmaktan korkardım. Ben bugün o sürüklendiğim hayat rüzgarından başımı kaldırmadığımı fark ettim. Kendime kırgınım çokça kızgınım. Üstelik bir felaketi derinlerden yaşamışken kendime yeni söz vermişken… sığmıyor işte cümlelerim içime. Buraya döksem de bitmeyecek o cümlelerim. Zihnimde yankılanacak,izleri geçmeyecek. Onu her duamda andıkça da tekrar edecek.
İlk stajım. dönem üçten bütle ucundan geçmişim bu aşamaya zor gelmişim yAni.neyse okul başladı önlüğümüzü giyiyoruz havalı havalı (!) hastaneye gidip geliyoruz.steteskopu kullanmak İçin an kolluyoruz,ailedeki çocuklara denk gelirsek bilmişlik yapıp muayene etmeye çalışıyoruz falan. Hatta ben hızımı alamıyorum ders olmadığı zamanlarda pole gidip asistan abinin izin verdiği kadarıyla bebişleri çocukları muayene ediyorum öyle bi heves.neyse çalıştık ettik kendimce düzenli de çalışmıştım güya.(kareliyi düzgün okumadığımı itiraf edeyim:) teorik pratik levellerini hallettim bi şekilde. Sonra sözlüye geldi sıra. çocuk kardiyo katındayız önümdekiler girip çıkıyor işte sıram geldi bana.girdim odaya üç hoca karşımda oturttular beni sandalyeye ne yapacağımı bilmiyorum onlar kendi aralarında konuşuyor ben de gülmeye çalışıyorum. Neyse sıra sorulara geldi. en son odada hocaların benimle eğlendiğini birbirleri aralarında soru(!) ile beni pasladıklarını hatırlıyorum.sona geldim tabi sözlüyle kapanış yapılıyor. O gün o koridordan bi ben ağlayarak çıktım. Tabi Hasta yakınları şok.ben daha da şok.hevesim boğazımda kaldı öyle. O gün bu kadar sürelik öğrencilik hayatımda ilk kez bir ders için ağlamıştım.
Velhasıl bende birazcık travma olan bi bölümdür. Bu travmamla bütte ne yapacağım da kendi içimde merak konusudur. Bu başlığı görünce tetiklenen travmamı yazayım dedim :)
Velhasıl bende birazcık travma olan bi bölümdür. Bu travmamla bütte ne yapacağım da kendi içimde merak konusudur. Bu başlığı görünce tetiklenen travmamı yazayım dedim :)
Şiddet oldu susturdular, maaşlar azaldı yine sustular. Ülkenin en Zeki en çalışkan kitlesi olarak artık örgütlenmemizin vakti gelmedi mi sizce de ? Daha ne kadar susacağız ?her gün tıp öğrencilerinin intihar haberlerini alır olduk. Her açıdan yeterince zor bir bölümdeyiz zaten her okulun sistemi farklı hocaları farklı. Bir de farklı olan düzen için mi hayatımızdan ödün verip daha da mental sağlığımızı kaybedelim? Yeter artık bir olmamızın zamanı geldi geçiyor. Sayın yazarlar artık susmayalım susturulmayalım.zaten susmadıysak artık daha yüksek haykıralım sesimizi duyuralım.
Asla biriktiremem. Varsa harcarım yoksa ağlarım
Dedemi kaybettiğimizde mezarlık dönüşü evin önünde duran arabasının yanında ağladığımızı hiç unutmam.kolundan hiç çıkarmadığı saatine bakarken,gözlüğünü elimde tutarken,bizim için yaptığı salıncakta sallanırken hep anılarımız gelir aklıma. Anlam yüklediğimiz eşyalar değil de o eşyalarla geçirdiğimiz zamanlar,yaşadığımız anılarmış gibi geliyor bana. Ölmeyen anıların ölmeyen eşyalarda yaşaması bizim için hüzün değil de teselli kaynağıdır belki de
Gerçekten adına başlık açılması gereken bir sınavdı. Neydi o öyle hala kendime gelemedim zaten çıktıktan sonra iki saat boş gözlerle etrafa bakıyordum. Bu sene kalma korkusunu bir kez daha derinden hissettim tşk gütf
Bu gece de sığamadım mavi göğe. Hayallerim beni aldı götürdü olabilecek her şeyin ötesine. İmkansızı düşledim yine bile isteye. Nedendir bilmem ama acıma acı katmak huydur bende…
Artık görmezden gelemeyeceğimiz Türkiye'de görülme sıklığı 1/6000 olan hastalık. Bugün bir anne evladının ölümünü izlememek, karşısında eriyip gittiğini görmemek ve elinden hiçbir şey gelmediği için intihar etti. Bugünü asla unutmayacağım. haberi okuduğumda kanımın donmasını,bir iki kişinin mücadelesiyle hiçbir sonuca varılmayacağını, umut küçücük bile olsa bir çocuğun yaşaması için gerekli olan ilacı sağlamayanları; çocuklarını yurt dışında tedaviye götürebilmek için para toplamak zorunda kalan aileleri unutmayacağım. Lütfen sayın yazarlar siz de unutmayın unutturmayın birlik olup sesimizi duyuralım artık. Anneler ölmesin çocukların sesi dünyadan silinmesin.
Bana hiçbir zaman büyük mutluluklar vadedilmedi . Hissettirilmedi.Her zaman yaşanılanların ucundan kıyısından bir şeyler koparmaya çalıştım.hiçbir zaman karşıma geçip beni mutlu edecek cümleler söylenmedi. Hep kendim için,konuşulanların içinden kısa da olsa bir kelime bulmak için uğraştım.
Ama ne olursa olsun her seferinde mutlu olmak için çabaladım,küçük şeylerle yetinmem gerektiğini bildim,ya da karşımdakilerin mutluluklarıyla mutlu olabilmeyi öğrendim.çünkü yola devam etmem gerekiyordu.çünkü yürüdüğüm yolu takip edenler vardı.
Ve bir de En önemlisi tüm bunlar için çabalarken vadedilmeyenlerin olma ihtimali uğruna kendimden,inandıklarımdan,içimdekilerden bir an olsun vazgeçmedim. Bekledim. Sabrettim.
Hâlâ vazgeçmiyorum.bekliyorum.sabrediyorum…küçük mutluluklara sığınmaya,cümleler içinden sözcükler bulmaya çalışıyorum…
Öyle birden içimden geldi. İyi geceler sevgili sözlük. İçindekilere kulak verip,onlara inanmayı tercih eden benim gibilere gelsin.
Ama ne olursa olsun her seferinde mutlu olmak için çabaladım,küçük şeylerle yetinmem gerektiğini bildim,ya da karşımdakilerin mutluluklarıyla mutlu olabilmeyi öğrendim.çünkü yola devam etmem gerekiyordu.çünkü yürüdüğüm yolu takip edenler vardı.
Ve bir de En önemlisi tüm bunlar için çabalarken vadedilmeyenlerin olma ihtimali uğruna kendimden,inandıklarımdan,içimdekilerden bir an olsun vazgeçmedim. Bekledim. Sabrettim.
Hâlâ vazgeçmiyorum.bekliyorum.sabrediyorum…küçük mutluluklara sığınmaya,cümleler içinden sözcükler bulmaya çalışıyorum…
Öyle birden içimden geldi. İyi geceler sevgili sözlük. İçindekilere kulak verip,onlara inanmayı tercih eden benim gibilere gelsin.
Bugün gözümün önünde adeta sandalye kapmaca oynandı bir ara sesli gülmemek için kendimi zor tuttum. Sandalyesine bir şey olmayan izleyen taraf olunca komik oluyormuş 😂
Paramparçayım tabiri caizse. Elimdeki,bedenimdeki,ruhumdaki,beynimdeki,zihnimdeki,kalbimdeki kısaca her zerremdeki hayal kırıklıklarımla baş etmeye çalışıyorum.Birbiri ardına kurduğum düşlerimin yine aynı hızla yıkılışına şahit olmak beni çok yoruyor.Hiçkimseye anlatamadığım kırıklıklarımla nefessiz kalıyorum.Elimden tutup beni bu kuyudan çıkaracak kimsem yok.Çünkü beni bizzat bu kuyuya itenler varken yeni birilerine güvenemiyorum.Paramparçayım işte sayın yazarlar kendimi toplayacak gücüm ya da isteğim de yok.Sanki kendimi o kuyunun dibine gömmeye yeminli gibiyim.Hâlâ düşlerde yaşamaya inatçı,yerle bir olmaya kararlı gibiyim. Oysa insan düşleri öldüğü gün ölürmüş.Zaten her nefeste kalbime batan kırıklıklarla yaşamak da ölüm sayılmaz mı ?
pandemi haberini aldığınız ve 3 hafta tatiline diye kandığımız gün ne yapıyordunuz
Kemik komitesine bir hafta falan kalmıştı bende daha yeni ders çalışmaya başlayacaktım eğer okul kapanmasaydı kalacağımı evde çalışmaya başlayınca fark etmiştim zaten tek o zaman koronaya teşekkür ettim
Görmüşsünüzdür bu ara ağaçlar hep çiçeklendi. Bu ağaç büfenin karşısındaki yolda. Her zaman renkli çiçekleri olan ağaçlar daha dikkatimi çekerdi ama bu yıl bu ağaç çok daha başka geliyor bana. Sanki diğerleri sahte bu gerçekmiş gibi. Renklerden en kendine benzeyeni yeşili seçmiş de yeniden doğmuş gibi. Sadece kendini fark edenlerle ilkbaharı yaşayacakmış gibi.
Başta ailem olmak üzere eve geldiğimden beri çevremdeki çoğu insan bana değiştiğimi söylüyor.aynı kalmamalı kişi değişmeli elbet.yaşadıklarından kendine katmalı kimi zamansa yaşadıkları kendinden bir şeyler almalı.böyle olmalı ki yaşamanın da bir anlamı olsun.Öylesine geçip giden günlerden ibaret ve anlamsız olmasın hayat diye düşünürdüm ben.Ama bu kötü bir şeymiş gibi sanki kötü bir şekilde değişmişim gibi beni incitecek üsluplarla söylediler sürekli.Öyle olunca ben de kendimi sorgulamaya başladım.Değişen ne onu bulmak istedim.neyin değiştiğini sorduğumda bana eskiden bizimle daha çok konuşurdun daha çok gülerdin daha heyecanlı olurdun daha çok koşuştururdun diye cevap verdiler.bilmiyorum sayın yazarlar ben hep içime kapalı olandım hep kendimi sadece kendimle konuşan,kimselerle içini paylaşmayandım.ben hep yalnız olan yalnız kalmak için zaman kollayandım.ben hep insanlarla az konuşan ama kendi içinde susmak bilmeyendim.ben hep daha çok sevdiklerim mutlu olsun diye gülen sevdiklerinin olmadığı yerde küçük bir tebessüm bile etmeden öylece durandım.ama bu yıl galiba bir şeyler oldu.belki artık gücüm tüm bu dediklerime yetmedi.kendi içimde o kadar boğuldum ki dışarıdakilere istediklerini veremedim.Belki artık sevdiklerim için değil biraz da kendim için yaşamayı öğrendim.kendime öncelik vermeyi seçtim.belki de hayatın aldıkları kattıklarından fazlaydı. Bilmiyorum. Ne oldu ne bitti bilmiyorum.Nasıl oldu da insanları hayal kırıklığına uğrattım bilmiyorum.onlar bana nedenini sormadan sadece sonucu yargılamakla meşgul oldukları için hayal kırıklıklarına üzülmem gerekir mi onu da bilmiyorum.ama bir şeyi çok iyi biliyorum.bu yıl “ilk defa”yaşadığım çok şey oldu.ilk kez;içten kahkaha attım,kendimi durduramayıp bitap düşene kadar ağladım,yeni duygularla tanıştım ve sonuna kadar onları hissettim,bir şeyleri başardım,doğru seçimler yaptım,yanlış insanlara güvendim,yeni bilgiler öğrendim,kendimi kendim toparladım,birilerine kendimi açtım içimi paylaştım.tüm bunlardan ruhuma bir şeyler katmasam,hep aynı kişi olsam daha mı iyi olurdu ki sayın yazarlar? Eğer aynı ben olsam,bu ilkler gerçekleşmese ya da gerçekleşenlerden ruhuma yeni şeyler işlenmese daha mı mutlu edecektim onları? Tüm bu ilklerden,yaşanmışlıklardan yoksun gülüşüm daha mı anlamlı olurdu onlar için? Susup içime attıklarım sayesinde yazdıklarım yerine amaçsızca konuşsam daha mı benimserlerdi beni?
Bilmiyorum. Ama sadece mutlulukları değil, hüznümü de gözyaşlarımı da seviyorum.ilk kez yaşadığım,bana yenilikler katan her şeyi seviyorum.beni ben yapan her zerreme çok şükür.yani kendime kattıklarımla bir “ben” oluşturamayacaksam ne anlamı var ki yaşamanın ? Ya da başkaları için kendimi zorladığım ruhsuz bir benle anlamı olur mu yaşamanın ?
…
Bilmiyorum. Ama sadece mutlulukları değil, hüznümü de gözyaşlarımı da seviyorum.ilk kez yaşadığım,bana yenilikler katan her şeyi seviyorum.beni ben yapan her zerreme çok şükür.yani kendime kattıklarımla bir “ben” oluşturamayacaksam ne anlamı var ki yaşamanın ? Ya da başkaları için kendimi zorladığım ruhsuz bir benle anlamı olur mu yaşamanın ?
…
Cansız bir varlık düşünelim, örneğin bu bir masa olsun. Masayı yüz sene de bıraksak aynı masa olarak kalacaktır. İyi mi kötü mü olacağı bilinmez ancak kaçınılmaz olan bir olgu vardır ki canlı olan bir varlık ise mutlaka değişecektir. Değişim konusunda da çevremizdeki insanlar bazen buz dağının alt kısmını görmeyebiliyor; yani değişimi görüyor ama bunun nasıl olduğunu, niye olduğunu göremeyebiliyor. Bu durumu da biraz kabullenmek lazım diye düşünüyorum.
Haklısınız sayın yazar. Bilmiyorum belki kendileri için de mutlak olan bu kavramı biraz daha az yargılasalar kabullenmek daha kolay olurdu. Ama zaten bir yerde dediklerini kabullenmek zorunda kalıyorum.önemli olan,kendimde olup dışa yansıyan değişimin sonuçlarını ve sebeplerini bilmek galiba.
okula gönderelim pp yapsınlar
Pp yapılacağı hakkındaki duyurunun duyurusu atılacaktır… :)
Karemizden bir kare demeyi kaçırmışım :(
Bugün hayatın içinden bir şeyi bir kez daha fark ettim. Bazen bazı kişilerle aranızda bir şeyler rast gitmez,yollarınız ayrılır. Zamanında en yakınız olan gün gelir size en uzak kalır. Onunla beraberken hissettiğiniz duyguları özlersiniz ama o da git gide azalır.
Sanki,insanlarla bağ kurdukça aramızda düğümler oluşturuyoruz. o düğümler arttıkça kuvvetlenen bağımız o düğümlerden herhangi biri çözülürse “hiç var olmamış” gibi oluyor. O his bir kere insanın içine girerse bir daha hiç gitmiyor. Ne kadar zaman geçerse geçsin kaç düğüm atılmaya çalışılırsa çalışılsın çözülen o bir düğüm her şeyi mahvediyor. Hiçbir zaman veyahut duygu o düğümü yerine koymaya yetmiyor. Ayağınız onlara koşmak istese de ruhunuz onlara çelme takıyor. En kötüsü de Düğümler atılırken sessizce izleyen hayat düğümler koparken içinizde fırtınalar koparıyor…
Sanki,insanlarla bağ kurdukça aramızda düğümler oluşturuyoruz. o düğümler arttıkça kuvvetlenen bağımız o düğümlerden herhangi biri çözülürse “hiç var olmamış” gibi oluyor. O his bir kere insanın içine girerse bir daha hiç gitmiyor. Ne kadar zaman geçerse geçsin kaç düğüm atılmaya çalışılırsa çalışılsın çözülen o bir düğüm her şeyi mahvediyor. Hiçbir zaman veyahut duygu o düğümü yerine koymaya yetmiyor. Ayağınız onlara koşmak istese de ruhunuz onlara çelme takıyor. En kötüsü de Düğümler atılırken sessizce izleyen hayat düğümler koparken içinizde fırtınalar koparıyor…
Yine bir Bahçeli çıkışı fotoğrafı. Ama bu sefer bahar gelmiş bu sefer güneş daha parlak,gökyüzü daha mavi,ağaçlar daha çiçekli,yollar daha bi yürünesi… :))
Araba plakalarını harf olarak değilde kısaltma olarak okutan bölüm. Özellikle üç harfli olunca daha çok şey canlanıyor kafanızda.mesela bugün aby plakalı bi arabaya akut böbrek yetmezliği teşhisi koydum :)
kesinlikle katılıyorum
bizim komsulardan birinin de plakası anf "atrial natriüretik faktör ehe" diyorum her seferinde ahsahshah
bizim komsulardan birinin de plakası anf "atrial natriüretik faktör ehe" diyorum her seferinde ahsahshah
Biraz zor bir plakaymış sayın kimliksizot ama görünce içinden söylemeden de duramıyor insan maalesef jfjfjfjf
Düşünüyorum. En son ne zaman aralıksız rahatça uyuduğumu bilmiyorum. Kafam darmadağınık toplayamıyorum.uzun zamandır kayıbım ruhumda. Işık yok yürüdüğüm hiçbir yolda.ne yaparsam yapayım tam hissedemiyorum sonunda. Bunları düşünüyorum sonunun benimle bir yere varamayacağını bildiğim halde düşünüyorum
Açılımı Gazi Üniversitesi Tıp fakültesi Bilimsel Araştırma Topluluğu olan, bu sözlüğün açan, içinde samimiyet, dostluk ve bolca eğlence barındıran Gazi Tıp ın en eski topluluklarındandır.
Yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum sayın yazarlar.istemeden başka şeyler ifade etmekten,başkalarının zihnine yanlış şekilde işlemekten çok korkuyorum.ben düşüncelerini bana yakın hissettiklerimi tanımak istiyorum sadece.insanların ruhunu keşfetmek istiyorum.onların ruhunda var olmak,düşüncelerinden bazılarını kendime katmak istiyorum.gözlerini okumakla kalmayıp karmaşık zihinlerini de okumak,fikirlerini incelemek istiyorum.benden korkup kaçmalarını değil benimle konuşup anlaşmalarını bekliyorum.
Ama öyle bir çağdayız ki her şeyin sonu o malum, herkesin diline düşmüş olan,bambaşka hisleri de kendiymiş gibi gösteren,aslı tek olan ama asla tek kişiye verilmeyen,o nadir bulunan duyguya çıkıyor. Ama ben o duyguyu hiç yaşamamış biriyim, o duygunun cahiliyim . O yüzden tam olarak ne olduğunu,ne hissettirdiğini,denk gelirsem nasıl anlayacağımı bile bilmiyorum.kaldı ki hissedip,hissettireyim…
demem o ki kaçmayın benden,korkmayın da düşüncelerimden.çünkü ben ne hissettiğini bilen,yüreğine dokunan her duyguya sonuna kadar sahip çıkıp onları savunabilen biriyim. Ne hissedersem onu söyler onu yaşarım.
bana zaman verin olur mu?öylece yargılamayın beni tanıdıkça anlayacaksınız,anlayacağız birbirimizi.sadece zaman istiyorum.zaten dolu olan zihninizi daha da karıştırmak değil amacım. Benim dilimden konuşan düşünceleri keşfetmek,benim gibi dile getirenleri görüp mutlu hissetmek tek amacım…
Ama öyle bir çağdayız ki her şeyin sonu o malum, herkesin diline düşmüş olan,bambaşka hisleri de kendiymiş gibi gösteren,aslı tek olan ama asla tek kişiye verilmeyen,o nadir bulunan duyguya çıkıyor. Ama ben o duyguyu hiç yaşamamış biriyim, o duygunun cahiliyim . O yüzden tam olarak ne olduğunu,ne hissettirdiğini,denk gelirsem nasıl anlayacağımı bile bilmiyorum.kaldı ki hissedip,hissettireyim…
demem o ki kaçmayın benden,korkmayın da düşüncelerimden.çünkü ben ne hissettiğini bilen,yüreğine dokunan her duyguya sonuna kadar sahip çıkıp onları savunabilen biriyim. Ne hissedersem onu söyler onu yaşarım.
bana zaman verin olur mu?öylece yargılamayın beni tanıdıkça anlayacaksınız,anlayacağız birbirimizi.sadece zaman istiyorum.zaten dolu olan zihninizi daha da karıştırmak değil amacım. Benim dilimden konuşan düşünceleri keşfetmek,benim gibi dile getirenleri görüp mutlu hissetmek tek amacım…
Sayın yazarlar az önce gözlerimi kapattım ve düşündüm bir dakika. başımı yastığa rahatça koyacak kadar rahat vicdanım,üşümeyecek kadar sıcak yatağım,aç olmayacak kadar tok karnım,derdimi dinleyecek arkadaşlarım,eksikliklerini hissetmediğim ailem var bu dünyada. Daha ne isterim ki ? Gözümü şükrederek açtım. Demem o ki size tavsiyem olsun siz de bir dakikalığına kapatın gözlerinizi ve hayatınızdaki iyi şeyleri düşünün,kötüleri bir kenara itin. Ki iyi olsun geceniz 💫
Yemekhanede tepsiler üzerinde farklı resimler var ya sayın yazarlar onlardan üstünde rektörlük binasının karlı hali olanını çok sevdiğim için her seferinde sıramı ona göre ayarlıyorum arkadaşlarımı öne arkaya atıyorum falan :) ulaşamazsam da bi tık mutsuz yiyorum yemeğimi
Ayyy ben de öyleeee! Çok şaşkınım su an
Birbirimize bu kadar benzememiz beni ürkütmüyor değil sevgili lavinia :)
🤤🤍🤍
Bazen gözümü kapatır Göğün mavisiyle nefes alır doğanın yeşiline gözümü açardım.iyi gelirdi.
Bahçeli metro çıkışında çekmiştim bu fotoğrafı.
Ankara'yı özlediyseniz iyi gelir belki :) İyi geceler sayın yazarlar.
Minimal yaşamaya çalışın her şeyinizin eksiksiz,kusursuz bir şekilde düzgün olmasına gerek yok idare edebiliyorsanız öyle devam ettirin yeni bir eşya almayın. Yoksa yıl sonu toparlanırken kendinizi durup durup bunları ne yapacağım diye düşünürken ama hiçbir şey yapamazken bulursunuz.hatta o kadar yorgun olmasanız ve utanmasanız ağlayacak hale gelirsiniz.nereden bildiğimi sormayın…
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?