Karşınıza alıp konuşmak. Geçmişinizi, gelecek planlarınızı, travmatik anılarınızı, hayattan beklentilerinizi, nelere güldüğünüzü, neyin sizi çok üzdüğünü... mesajla, telefonla konuşarak değil ama... Tüm bu önemli şeylerin alelade bir ortamda gerçekten dinlendiğinize emin olmadığınız yerlerde konuşulmaması gerekiyor. İletişimin devam ettiğinden, karşıdaki kişinin sizin ankattıklarınıza verdiği tepkiden emin olmalısınız. Duygulara ve düşüncelere eminsizlik girdiğinde bozulan güven ortamı her türlü ikili ilişkiyi de bozuyor.
Gizemli kalmayı yaşam biçimi haline getirdiği için kendinden bahsetmeyen insanlar var. Bu tür insanlar gizem bittiğinde ilişkilerin de monotonluğa gittiğini düşündükleri için aslında sıradan olan hayatları hakkında tek kelime dahi anlatırken zorlanırlar. Halbuki biriyle tanışmanın ilk adımı onu tanımaktır. Sonraki adım ise tanımayı sevdiğimiz o kişiyle yeni anlar oluşturmaktır. Kendini zor sanan ve gizemli olmak isteği nedeniyle konuşmaktan aciz kalmış kimseleri ya da iki lafı bir araya getiremeyen kişileri ya da sizi dinlemekten sıkılan insanları kendinizden uzak tutun.
Bir de insanların kısıtlı imkanlarda veya zor durumlarda verdiği tepkilere şahitlik etmek için sadece durumsal olarak olaya şahitlik etmek zorunda olmadığınızı bilin. Arkadaşlarınıza, sevdiklerinize apolitik olmanın imkansıza yakın olduğu şeyleri sorun. Bir senaryo olabilir, ekonomi olabilir, tarih olabilir... Mesela ben tanıdığım ve ilk bakışta anlaştığım insanları yoklamak için şunu soruyorum:"İlerideki çocuğun yanına gelip eşcinsel yönelimi olduğunu seninle paylaşırsa ne yaparsın?"
Evvela çocuğuma sarılırım ve her daim yanındayım,süreci beraber adımlayacağız derim
Bu soruda cinsel kimlik sorunlarından öte, çocuğa bakış açısı, çevreye bakış açısı gibi pek çok şeyi sorguluyorum aslında. Bakış açınız da bunlardan birisi sayın ruhsuz :)