Çok doğru olan tespittir, geçen ay viyanada bir doktorun evine misafir oldum bu sayede. bir sonraki seyehat planım fransada kömür madenlerine bir aksilik olmazsa
Kendi derdimize bir de okuduğumuz karakterlerin derdini eklemeyi de beraberinde getiren gerçeklik. Ya ben neden bir de jean valjean'e dertlenmek zorundayım :(
elimde kuyrukluyıldız altında izdivaç.. Hüseyin Rahmiyi hayal ediyorum bu romanı yazarken onlarca yıllık gözlem, mahalle ağzından bize aktardığı çeşit çeşit insan profili ve toplumsal perspektifi görüyorum. Hüseyin Rahmi kim bilir hangi yaşadığı tatsızlıklardan ne sevinçlerden sentez yapmış da gerçeğe bu denli yakın bir 'hayat projeksiyonu' yansıtmış okura.
Misal chuck palahinuk'u düşünüyorum. Yeraltı edebiyatı deyince akla ilk gelen ismi. Görünmezlerin feneri, belki de beyaz zencilerin kalemi olmuş bu yazar sıradan insana çok uzak hayatları baştan sona orijinal ve yaşayış tarzıyla hayranlık uyandıran bir Tyler durden ya da bir misyoner hayatını işleyen laf arasında binbir türlü hayat tavsiyesi ve adab-ı muaşeret kırıntıları sunan Tender Branson karakterini hayranlıkla okuyorum.
Roman okumasam hem bu yazarların hem de bu karakterlerin yaşamlarından kendime pay çıkarmak olanaksız olacaktı yahut ders bir yana böyle lezzetli bir hayat deneyimine sahip olamamanın bir nebze de olsa ağza bir parmak bal çalan güzelliklerini göremeyecektim. Roman okumak bu yüzden bana birden fazla yaşamın tecrübesi, keyfi ve farklılığını ilk elden yaşatıyor..
Yani kitap okumak bana zaten çok uzak bişi zorunlu olmadıkça okumuyorum bence zaten bu devirde her şeye netten ya da izleyerek erişebilsiğimiz için çok da gerekli olmayan bir eylem ama okuyanlara imreniyorum helal olsun
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır. katkıda bulunmak istemez misin?