Mesleğine sırılsıklam aşık Türkçe öğretmenimin kızının adıydı. Kendisi aslında bir edebiyat öğrenmeniydi. Aşk şiirleri ezberletirdi bize hep. O şiirleri eşiyle birbirlerine okudukları anlardan bahsederdi. O zamanlar ortaokuldaydım ve günde 500 sayfa kitap okuyup aynı gün içerisinde derslerimi de çalışabiliyordum. Maksimum kapasiteyle okuyup öğrendiğim bir zamandı anlayacağınız. Aşka ani bir giriş yaptıktan sonra böyle romantik bir hemcinsimle karşılaşınca okumalarımı aşk romanlarına ve öykülerini çevirmiştim. Hatta hiç ilgimi çekmeyen şiir türünü bile okur olmuştum. Ancak okuduğum onlarca eserden sonra benim içimde hissettiğim aşkı o hocamın sözlerinden başka hiçbir sözde bulamadığımı fark ettim. Belki de aşkı anlamak için okumak değil de ya yaşamak ya görmek gerekiyordu. Aşkın somut bir kanıtı olarak sanat eserlerinden ziyade hep minik bebek Öykü'yü hatırlıyorum
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?