allah' ın cezası bir şeydir. bazen o kadar şiddetli bir hal alır ki, kafanızı duvarlara vurmak, saçlarınızı yolmak hatta ölmek istersiniz. küçüklüğümden beri takıntıları olan bir insanım. 8-9 yaşlarımdayken özellikle hijyenle alakalı takıntılarım vardı. ellerimi çok fazla yıkıyordum, kuruyup çatlıyorlardı, kanıyorlardı. kendi evimde bile kapı kollarına ve elektrik anahtarlarına elimle dokunamıyordum, kolumla açıyordum kapıları. tabi ailem de farkındaydı takıntılarımın, ayrıca sürekli tırnaklarımı filan da yiyordum. bu vb nedenlerle psikiyatriste götürmüşlerdi beni. yanlış hatırlamıyorsam ilaç da kullanmıştım o dönem.
neyse, büyüdükçe kapı kollarına vs dokunabilmeye başladım. ama takıntılarımdan tam anlamıyla kurtulamadım tabi. ara ara farklı şeyler üzerinden yokluyorlar beni hala ne yazık ki. dönemsel olarak takıntılarım tutabiliyor ve bazen zor zamanlar yaşıyorum onlar yüzünden ama diğer zamanlarda gayet "normal" oluyorum. sanırım özellikle boş olduğum zamanlarda geliyorlar. allah' a şükür ki sürekli benimle birlikte değiller.
obsesyonların garip tarafı şu, düşüncelerinizin çok saçma olduğunu biliyorsunuz hatta bazısı başkalarına anlatamayacağınız kadar saçma şeyler ama yine de kendinize engel olamıyorsunuz ve oluşturdukları rahatsız edici histen kurtulamıyorsunuz. işte burda devreye "kompulsiyon"lar giriyor. kompulsiyonlar, obsesyonların neden olduğu o rahatsız edici histen kurtulmak umuduyla yapılan tekrarlayıcı davranışlar. yani mesela bir şeyin kirli olduğunu düşünüyorsunuz ve bu sizi rahatsız ediyor, siz de bu rahatsızlıktan kurtulmak için o şeyi temizliyorsunuz. ama ne yazık ki bu kadar kolay değil kurtulmak. o şeyi temizlediniz ama beyniniz sizi sürekli dürtüklüyor, diyor ki "tamam onu temizledin ama temizlemeden önce o şey başka şeylere temas etmişti, yani artık onlar da kirli." sonra siz o şeyle temas etmiş şeyleri de temizliyorsunuz ama yine bitmiyor, beyniniz sürekli başka bir şey çıkarıyor. yok şöyle olmuştu böyle olmuştu derken, içinizin rahat edebilmesi için bir bakmışsınız saatler harcamışsınız. bazen "tamam artık her şeyi hallettim" diyorsunuz ve bir süreliğine kurtuluyorsunuz içinizdeki huzursuzluktan ama ne yazık ki birkaç gün sonra tekrar geri gelebiliyor rahatsız edici o his. o zaman her şeye başa dönmüş oluyor.
bazen de biriktirmeyle ilgili obsesyonlar olabiliyor. bir bakmışsınız kullanmadığınız halde bir sürü benzer şey almışsınız. ihtiyacınız olmadığını da biliyor gibisiniz aslında ama obsesyon işte. o huzursuzluktan kurtulmak için bu sefer o şeyden satın almanız gerekiyor.
bazen de somut şeyler üzerinden değil de düşünceler üzerinden işleyen takıntılar olabiliyor. o zaman da aklınızdaki şeyden kurtulmak için sürekli düşünüyorsunuz, aynı şeyleri tekrar tekrar. tam tatmin olduğunuzu zannederken bir bakmışsınız yine en başa dönmüşsünüz.
bazen diyorum ki "bu sadece bir takıntı, bunu düşünmeyeceğim" ya da kendimi ikna etmeye çalışıyorum bunun saçma bir şey olduğuna. ancak bunlar genelde işe yaramıyor açıkçası ya da çok kısa bir süreliğine işe yaramış gibi oluyorlar ama çoğunlukla en sonunda kendimi yine o tekrarlayıcı davranışları yaparken buluyorum. zaten insanı yoran da bu tekrarlayıcı davranışlar :(
neyse anlatacaklarım bu kadar. obsesyonları bilimsel açıdan değil de kendi deneyimlerimle anlatmak istedim. çok uzun yıllardır psikiyatriste de gitmedim, okb tanısı almış da değilim yani. okb tanısı almış bazı kişilerin obsesyonlarını okuduğumda benimkiler hiçbir şey diyorum. sürekli olmadıkları ve bir şekilde başa çıkmaya çalıştığım için psikiyatriste gitmeyi pek düşünmüyorum açıkçası. demek istediğim şu, yazdıklarımda bilimsel açıdan hatalı bir şey varsa kusura bakmayın. buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim :)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?