bir hikaye bırak

leavesfromthevine
(bkz: tarihten bir hikaye bırak) başlığına çok uygun olmadığı için böyle bir başlık açarak atmak daha mantıklı geldi.
"tanrıların kralı, göklerin hakimi zeus'un yarattığı insanlar eskiden dört kollu, dört bacaklı, bir kafada iki ayrı yüze sahip, sırtlarından birbirlerine yapışmış şekilde ve her insan çift olarak yaşar şekildeymiş.
bu insanlar çifter çifter mutlu şekilde yaşamlarını sürdürürken, keyiflerine düşkünlükten dolayı tanrıları zeus'a şükretmeyi unutunca zeus insanları uyarmış.
kendisini unutan halka krallığına yakışan bir ceza vermek isteyen zeus, onların huzurunu toplamak için kolları sıvamış. bakanların gözlerini kör edecek kadar parlak olan bıçağıyla insanları ikiye bölen zeus, onların ruhlarını da ikiye bölmüş. artık her insandan iki tane varmış, yani birbirinin eşi olmayan ama birbirinin eşi olan parçalar her tarafa dağılmış. böylece insanlar parçalarından eksik yaşamakla lanetlenmiş ve bütün hayatlarını diğer yarılarını bulmak için harcamaya başlamışlar..."


deli dumrul
Adamın biri varmış mutluymuş, gezermiş. Bir gün yüzesi gelmiş atlamış göle, atlamış ama ne atlama! Balıklama... Kafası hafif taşa çarpar gibi olmuş. Bir dakika taş değil, bir sandığa çarpar gibi olmuş. Direkt sandığı dışarı çıkarmış. Açmış içini bir de ne görsün; hayır altın değil, bir mektup. Poşetin içine koyup bırakmış birisi mektubu. Üzerinde ali'ye iletin aliii.. ali bakırcıgil.

Direkt ali bakırcıgil'i bulmak için yola düşmüş. Bakırcıgillerin yoğunlukta olduğu köyü bulmuş. Karşısına çıkan ilk amcaya sormuş, ali bakırcıgil'den bizim köyde çok var demiş amca. sen hangisini arıyorsun demiş. Mektuba bir daha bakmış, heh sağ alt köşedeki mermerci ali notunu görmüş. Mermerci ali sizlere ömür geçen kış vefat etti, ani oldu hatta az ileriye hayratı diye bir çeşme yaptılar demiş amca. Hemen çeşmeye gitmiş adam. Çeşmeden bir yudum su aldığı gibi uyuma- yok bayılması bir olmuş. Rüyasında çeşmenin altına bak diyen ak sakallı dedenin sözünü duymuş, uyanmış direkt çeşmenin altına doğru kazmış. Bir cüzdan. İçinde ailesinin olduğu fotoğraf. Telaşla eşini aramış. Eşi, senin arkadaşın geldi onunla çay içiyoruz demiş. Ali, ali neydi ya bakırcıoğlu muydu yok
ali.. ali... bakır..cıgil
3
biseydicem biseydicem
Eee sonra ne olmuş?
deli dumrul deli dumrul
Devamı uzadıkça etkisi azaldı ben de silip attım
biseydicem biseydicem
Peki:) böyle de güzel sonunu da biz tamamlayalım.
berceste
Çok uzun yıllar önce, iki kır çiçeği birbirlerine aşık olmuşlar. Bu çiçeklerden biri sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki, baharda açtıklarında, her yeri donatan diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş. Bu kıskançlığa daha fazla dayanamayan çiçek, baharda açıp kalabalığın içinde kaybolmak yerine, kışın dondurucu soğuğunda açarak canından çok sevdiği sevgilisini daha çok görmeyi hayal etmiş. Sevgilisine, “Biz, diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım. Kışın ortasında, herkesin soğuktan kaçtığı karlı günlerde açalım ki, bütün doğa bize ait olsun, bir ömür birlikte olalım,” demiş.

Diğer çiçek de sevgilisinin bu fikrini çok beğenmiş ve bir dahaki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği dondurucu soğukta açmaya karar vermişler. Çiçeklerden biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken, diğeri dayanamamış ve o yaz açmış. Bekleyen çiçek, sabırsızlık ve özlemle, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek açmış gözlerini dünyaya ve her yerde o güzel sevgilisini aramış. Kışın ortasında, hiçbir çiçeğin açmaya cesaret edemeyeceği bir ortamda, aşkı ile baş başa kalabilmek ve ona sevgisini gösterebilmek için beklemiş, beklemiş, beklemiş…
Bir süre sonra ümidini yitiren çiçek, yaşadığı hayal kırıklığından dolayı boynunu eğmiş ve soğuğa daha fazla dayanamayarak ölmüş. O gün bugündür, karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe "Kardelen", sevgilisine sadık kalmayıp onu yarı yolda bırakan çiçeğe ise "Hercai" denmiş.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol