sinirlenmeyi ne zaman bıraktınız

clarice starling
bırakmadım ama gerçekten azalttım. sinirlenmeyi tamamen bırakmak diye bir şeyin söz konusu olduğunu sanmıyorum. ama insanlar gerçekten çok anlamsız şeylere sinirleniyor, hatta insanlar her şeye sinirleniyor. bunu kendimize de başkalarına da yapmamalıyız. küçük ve anlamsız şeyleri bile krize dönüştürmemeliyiz.
bu arada şunu da söylemeliyim ki önemli olan asıl şey sinirlenmeyi bırakmak değil, sinirlendiğimizde verdiğimiz tepkileri kontrol etmeyi öğrenmek. insanız, elbette sinirleniriz. ama öfkeli olduğumuzda kontrolümüzü kaybetmemeliyiz. ne söylediğimize, ne yaptığımıza dikkat etmeliyiz.
eskiden çok anlamsız şeyler bile beni sinirlendirirdi ve bazen gerçekten anlamsız tepkiler verdiğim olurdu. haklı olduğum bir durum bile olsa tepkilerimin o derece sert olmasına gerek yoktu oysa. büyüdükçe bu durum azaldı çok şükür.
saçma sapan şeylere öfkelenmeyi büyük ölçüde bıraktım. aynı zamanda öfkeliyken kendimi kontrol etmeyi, kendimi sakinleştirmeyi, çözüm odaklı davranmayı da büyük ölçüde öğrendim diyebilirim, yani en azından deniyorum. neden biliyor musunuz? benim hayalimde bir "ideal insan" profili vardı, bu ideal insan "ideal toplum"u oluşturacak olan insandı. olmak istediğim ve çevremde olmasını istediğim insandı. aradığım, hasretini çektiğim "medeniyetin" anahtarıydı o insan profili. düşündüm, gerekli gereksiz her şeye sinirlenen ve daha da önemlisi sinirliyken kendini kontrol etmeyi bilmeyen insan ideal ve medeni olamazdı. böyle şeyler ideal insana ve medeniyete yakışmazdı. çözüm odaklı, mantıklı, anlayışlı, kontrollü ve sakin olmalıydı o insan. olmak istediğim insanın özelliklerine uygun davranmaya çalışmak bu konuda beni tetikleyen ve kendimi düzeltmek istememe neden olan şeydi yani.
evet, hala sinirleniyorum. evet, hala bazen gereksiz tepkiler veriyorum. evet, bazen çözüm odaklı olmak yerine kestirip atmak istiyorum. ama bunların yanlış olduklarını ve hoş olmadıklarını biliyorum. geçmişteki ben' den daha iyiyim bu konuda, gelecekte de şimdiki ben' den daha iyi olacağım inşallah.
poyrazkarayel
bırakmadım çünkü çok güzel bir nimet. Asıl sorun mutlu olmayı ve gülmeyi "iyi" olarak nitelendirip; kızmayı, ağlamayı veya üzülmeyi "kötü" olarak nitelendirmemiz.

Yani aslında bizde olmaması gereken, değer düşüren nitelikler olarak bakmamız. Halbuki hissetmek dünyanın en güzel şeyi. Bana yapılan kötü muamele karşısında üzülmem, gördüğüm bir haksızlığa karşı sinirlenmem insan olduğumu ve yaşadığımı hissettiriyor. Düşünsenize birisi bir hayvana eziyet ediyor ama siz sinirlenip küplere binemiyorsunuz, bu çok kötü olurdu.

Kararında olmak kaydıyla, bünyemizde tahribat yaratmayacak ölçüde her duyguyu o an hakkıyla yaşayıp önümüze bakalım. Aksi takdirde bastırılmış duygular yüzünden bir çok insan ruh sağlığından oluyor.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol