gütfsözlük'teki ilk entry'mi attıran oyun olacağını bilmeyerek izlediğim oyun :) 2 ana 1 yan karakter ile ve tek mekan kurgusu ile 1,5 saat sıkmadan kendini izlettiren bir tiyatro deneyimi sunabilecek akıcılıktadır. gülüp eğlenmekten ziyade farklı 2 bakış açısının karşılıklı çatışmasını görmenin heyecanını yaşamak isteyenler için müthiş bir oyun.
--spoiler--
oyunla alakalı fikrimi de belirtmek istiyorum. önce izlemeyenler için özetleyeyim: oyunun ilerleyen kısmında, einstein'a röportaj yapmaya gelen gazetecinin aslında einstein'ın yıllardır ilgilenmediği, neredeyse varlığından bile bi haber olduğu öz kızı olduğunu öğreniyoruz. einstein karakteri de o an öğreniyor. kız ilk başta bunu çaktırmadan einstein'a alttan alttan giydiriyor. "siz insanlığa çok büyük faydalar vermiş olabilirsiniz ama ailenizle yeterince ilgilendiniz mi" gibi sorularla einstein'ın ailesiyle ilgili gerçek düşüncelerine ulaşmaya çalışıyor. einstein da gevşek gevşek "ya yemişim ailesini, ben bu dünyayı değiştirdim hayırdır" gibi cevaplar verince kadın en sonunda (haklı olarak xd) dayanamayıp, "ben senin kızınım bizi bırakıp gittin bi de arkamızdan ne gibi konuşuyorsun" gibi bir yere bağlıyor. einstein da kendisini savunuyor. oyunun güzel noktası şu ki, ikisini de dinledikten sonra hak veriyorsunuz :D bu durum oyunu gerçekten çok akıcı yapıyor. ama bence bu konuşmada einstein haklı. bu yazıyı okuyan herkesin şu anda baktığı ekran einstein sayesinde karşısında. fotoelektrik olay yaklaşık 120 yıl önce einstein tarafından keşfedildi. eğer einstein 1900lerin başında "aaa bir metale ışık tutunca elektronlarını daha yüksek enerji seviyesine çıkarabiliyormuşuz ya laaa" demeseydi teknolojide çok daha geride olabilirdik, lazer ışık diye bir şey hiç olmayabilirdi, 'ekran' diye bir şey hiç olmayabilirdi. büyük ihtimalle olurdu ama 2025 yılında olmayabilirdi. daha özel görelilik kuramından, genel görelilik kuramında, kütle enerji denkleminden bahsetmedim bile. işte tam da bu yüzden; 76 yıllık ömrüne böylesine inanılmaz buluşlar, böylesine çığır açan bilimsel çalışmalar sığdıran bir adama kimsenin "sen niye karınla ilgilenmedin, niye kızınla ilgilenmedin" diye hesap soramayacağını düşünüyorum. bu hesabı einstein'a sorma hakkına sahip sadece 1 kişi var o da kızı. işte einstein isimli tiyatro oyununun akıcı ve kendini sorgulamaya iten yapısının sebebi de bu. kız einstein'ı köşeye sıkıştırdıkça bir yandan "sen kimsin de bu adama böyle sorular soruyorsun, adam dünya tarihini kökten değiştirmiş" diyorsunuz. ama bir yandan da o soruları sormayı en çok hak eden kişinin o kadın olduğunu hatırlayıp kadına hak veriyorsunuz. hiçbir çocuk babası tarafından bu kadar ilgisiz kalmayı da hak etmez. ama hiçbir baba da einstein olamaz. işte böyle tatlı bir ikilem. ben einstein'cıyım.
--spoiler--
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?