Aslında hayatımızda eksik olan hiçbir şey yok. Her şeyimiz tamam. Eksik olan; benliğimizi eksiltilen, bize çoğu zaman fazla görülen bir parça: Yeterince sevilmemiş, kabul görmemiş, başarılı olamamış hissettiğimiz her konuda böyle hissetmemize sebep olan insanların sözleri. Türk toplumunda çocuklar çoğu zaman başkalarının ne diyeceği ya da başkalarının gerçekten onaylayıp onaylamayacağı gibi hislerle büyütülürler. Dolayısıyla insanlar başkasının çocuklarına hatta en acımasızı da çocuklar başkalarının çocuklarına acımasızca eleştiri yapabiliyor. Gerçekçilik ya da dobralık kisvesi altında söylenen ağır düşüncelerin altında eziliyoruz. Zaman zaman gerçeklik ile bağı dahi bulunmayan acımasız sözler benliğimizden bir parçayı alıp çok uzak bir yere götürüyor. Hep o parçanın tam olarak neresi olduğunu keşfetmek adına çabalarda bulunuyoruz. Eksiğimizi bulduğumuzu sandığımızda ise o konuda eksik olmayan başka insanları ya da eksik olduğumuzu bize hissettirmeyen insanları hayatımıza alıyoruz. Fakat sonuçta dünya üzerinde varolmaktayız. Geçici olmayan insan yoktur. Eksiğimiz kapattığını düşündüğümüz herkes birer birer gidiyor. Biz yine eksik olan yanımızda baş başa kalıyoruz. Aslında eksik sandığımız şeyin bazıları tarafından sıkça gösterilen kusurlarımız olduğunu, çoğu insanın hiçbir zaman bunu fark etmediğini hatta eksiğimizi diğer insanların gözüne sokup onu görünür kılanın çoğu zaman yine kendimiz olduğunu fark etmek konusunda bile çok ama çok geç kalıyoruz.
Bu yazıyı yazmadan tam 1 hafta önce tanılı panik atak geçirdim. Bu yazıyı yazmadan tam 22 gün önce, 6 Aralık'ta o kadar üzgündüm ki ağlamamı durduramadığım için ev arkadaşım beni akşam gideceği doğum gününe götürmüştü. Bugün hala bir arada olduğum arkadaş grubumla 6 Aralık 2021 gecesinde tanıştım. Hayat beni kırdığı noktada aslında çok güzel bi yara bandı da oldu benim için. O günü yaşamasaydım Bugünü anlamam mümkün olmazdı.