ara sıra beni yoklayan bir histir. kendimden, yaşamdan, en değer verdiklerimden bile bıkarım zaman zaman. bilmiyorum normal mi ama çok yorucu olduğu kesin
bilmiyorum daha önce hic olmadığımı yazmıştım zaten ama nasıl bir his çok merak ediyorum. önemsenmek, karşındaki kişinin şimdiye kadar tanıştığın herkesten üstün olması, sürekli onu düşünmek, onunlayken heyecanlanmak, en ufak hareketinde kalbinin pır pır atması, gözünün başka kimseyi görmemesi. nasıl bir şey acaba, çok mutluluk verirmiş gibi, bilmiyorum.
her pazar video yayınlayan, her videosu da ilginç, bilgilendirici ve aşırı keyifli olan, oğlu sufiye ayrıca hayran olduğum bir youtuberdır. ayrıca marmara hukuktan mezundur. şu anda amerika da yaşamaktadır. seviliyorsun valla abim❤️
Habil ile kabilin hikayesini anlatmak istiyorum. İlk yaratılan insanlardandırlar. Hz. Adem ile Havva'nın ilk çocuklarıdır. Habil bir çoban, kabil ise bir çiftçidir. İkisi de yaratıcıya dualar, ibadetler eder ve ellerinden geldiğince samimiyetle çalışırlar. İnsanoğlunun içinde olan kıskançlık duygusu elbetteki ikisi arasında da vardır. Kabil kendinden sonra doğan ve sakin huylu olan kardeşi habili çok kıskanır. İkisi hep bir rekabet içindedirler. Günlerden bir gün yaratıcı ikisinden de kendisine bir adak sunmasını ister. Habil bir kuzu, kabil iste meyvelerini sunar. Yaratıcı ise habil'in adağını kabul eder. Zaten annesinin ilgisine de sahip olan habil, yaratıcının da yine habil'in adağını kabul etmesiyle kabil için işler çığrından çıkar. Ve yaşamın ilk kanı dökülür, ilk cinayeti işlenir. Kabil kardeşi habil'i öldürür. Daha sonrasında çok pişman olsa da kardeşi artık ölmüştür. Ölü bedenini ne yapacağını düşünürken az ileride bir karganın ölü bir kargayı toprafa gömdüğünü görür ve kendisi de öldürdüğü kardeşini toprağa gömer. Ve hayatı boyunca da öldükten sonra da lanetlenen ve cehenneme ilk giden insandır.
Hikaye böyledir tabiki farklı dinlerde veya inanışlarda farklı versiyonları vardır. Benim bildiğim bu şekildedir. ancak ben hep kabil için bu hikayede üzülürüm. Evet onun imtihanı da sahip olduğu kıskançlık ve kendisine yaşatılan ilgi yoksunluğudur belki. Evet yaptığı cok büyük bir günah ve yanlış. Ancak bu onun insanlığını gösteriyor. Çok ilginç geliyor bana. İnsanı duyguların çok ilginç bir çizgi olduğunu, çok büyük yanlışlar yapmanın- günah işlemenin kolaylığını yüzüme yüzüme vuruyor. Habil e de üzgünüm, kabil e de. İşte insanlık..
Genç osman şeyhülislâm in kızı olan eşini oldukça sevmekte ve düşüncelerini dertlerini onunla paylaşmaktaydı. Bilirsiniz genç osman çok genç yaşta tahta çıkmış, ve genç yaşına rağmen reformlar yapmış ve yapmayı hedefleyen bir padişahtır. Yeniçeri ocağı o zaman eski düzeninde ve gorev bilincinde olmadığından kaldırmayı planlar ve bu planını sadece çok sevdiği eşine söyler. Malesef ki eşi de bunu babası şeyhülislâm a söyler ve bu planı yeniçeri ocağında ve sarayda yayılır. Zaten reformlarindan rahatsiz olan insanlar, kendisini bir şekilde tahttan indirip, çok kötü bir şekilde aşağılanarak halkın önünden geçirilerek Yedikule'ye getirir ve burada boğdurulmak suretiyle öldürülür. Öldürüldüğünde 18 yaşındaydı. Kendisi benim en sevdiğim padişah olup, Osmanlı'nın ilk reformcu padişahı sayılmaktadır.
Off bu aralar birisine öyle taktım ki full çocuğu izliyorum. Hem çok komik, hem sempatik mukemmel bir kanal hemen bir videosunu koyayım altaa, vaktiniz varsa muhakkak izleyin çok keyifli!
Üşütürsün kalın giyin, eve varınca ara. Konuşmak istersen buradayım. Beni arayabilirsin her an. Geçen yürürken ... Gördüm aklıma sen geldin. Yaa bu sana nasıl da yakışırdı gerçekten. Bu şarkıda aklıma hep sen geliyorsun. Yemek yedin mi? Sen çayı 2 şekerli içersin, ilhamuruna limon atarsın, ciğer hiç yiyemezsin vs vs
The true beauty diye bir kore dizisinde 2adama araba çarpıyor ve birisi anında yere düşerken ana karakter 2-3 dk yere düşmüyor havada kaliyor fjsjdndmd
Yazarcımlar, elimizden geldiğince dürüst olmalı, konuşmak istediğimiz insanla konuşmalıyız yoksa sonra çok pişman olunuyor. Tanışmak isteyip tanışamadığım, konuşmak isteyip konuşmadığım çok insan oldu ve pişmanım.
Sayın clarice starling'in enrtysi bana şu anımı hatırlattı. Küçükken ben ve kardeşim evde annemi arardik annem de bazen şakasına bir yerlere saklanırdı. Sonrasında babama annemin nerede olduğunu soedugumuzda annemin kuş olup uçtuğunu söyler bizi balkona çıkartıp "bak şu kuş işte annen" diyip kuşlara el sallattırır bize bunu inandırırdı. Yani bundan nasıl bi zevk alıyordu bilmiyorum ama fjskd çok komik ya
Bazen onlar için canımı verecek kadar severim insanları bazen de keşke tüm insanlar ölse ne gereksizler diye düşünüp sinir olurum. Sıkıntı insanlarda ama