Ülke kurulurken Türk üst kimliğinde toplanmış olan vatandaşlar hariç hiç kimsenin hüviyeti hak ettiğini düşünmüyorum.
Ben size söyleyeyim;bizden başkasının bu ülkeye zihnî katma değeri olmaz.
Milliyetçilik,sanılanın aksine üst kimliğin altında toplanmış diğer insanları dışlamak değildir.
Milliyetçilik başından beri bu hüviyetle yaşama hakkına sahip olanların 'bir'likte yaşaması ve ülkeyi her manada ileri taşımasıdır.
Ne yalan söyleyeyim bazen sizi kıskanıyorum sayın erkekler. özellikle kendi aranızdaki arkadaşlık ilişkilerini çok eğlenceli buluyorum. Hani şu erkekler neden az yaşar adlı kısa videolar varya beni çok eğlendiriyor.Arada bir erkek kafasını yaşamak isterdim :)
o kadar acemiyim ki entry yazacağım diye yazacağım şeyi ukde (o ne bilmiyorum) olarak yazdım AĞLICAM
Ben belli bir planlama doğrultusunda sn laviniayı tavlamak için giriş yapmıştım sözlüğe. Onun beğeneceği türden kendi içimde ayrıştırılmış damıtma sonucu 3-4 entry yazmıştım. Bazı kadınlar vardır aşık usandırır, bazıları aşık uyandırıyor demek ki.
Sayın @dr oetker' in entrysini görünce yazmak istedim. Bin küsür kişiye hizmet veren oldukça büyük bir otelde garsonluk yaptığım zaman benim gibi 25-30 arkadaşıma reva görülen yemek alanı ve yemekler aklıma geldi. Hizmet ettiğin dahası kendi ürettiğin ürüne yabancılaşman arada bir ah ulan Marx dedirtir bana. Malum ırkın açık büfeyi her allahın günü talan edip kendi ellerimle çöpe attığım binbir türlü çeşitten birisinin bile bize hak görülmemesi senden kâr ettiği 1 tabak yemeğin patronunun içini rahatlattığı saçma sapan insanlık ayıbına çanak tutan işletmeler yazık olsun..
Tarihi yaratan, fertle kalabalık arasındaki anlaşmazlık.. fert cemiyetle kaynaştığı zaman tarihi yoktur.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz şiirini bugün bir kez daha okudum.
yedirmeyi içirmeyi köylüden oturmayı kalkmayı şehirliden öğren diye bir söz vardır. Köylünün öldürülmesi kadar öldürülmemesi gerken irfani meziyetleri de çok lakin ben Bu şiirde köylüyü öldürmekten kast edilen mananın düşük bilinç seviyesinden kurtulmak olduğunu düşündüğüm için bu şiiri seviyorum ama ilk okuyuşta bu kapalı anlamı fark edemeyenler kırılıp hatta şiirdeki kibirli ifadelere sinir olup infial yaratabilirler sn deli dumrul...
Kapalı anlamı anlasam da bunun "köylü" kelimesiyle ifade edilişi hoş değil bence. "Köylü milletin efendisidir"
mezuniyet fotoğrafları bünyeme bi heves yüklemedi desem yalan olur
Bu yıl mezun olan her arkadaşımdan veda konuşması bekliyorummm. Ben yazdım gitti.
Öğrencilik hayatımı noktalandırdığıma göre işe en başından başlayabilirim.
Hayatıma önce imkansızlıkları nedensizce yerleştirmiş olan ben, ilkin okuma yazmayı öğrenemeyeceğime emin bir şekilde ilkokula adımımı attım. Arkadaşlarım annelerinden ayrıldığı için ağlarken ben acaba öğrenebilecek miyim bu çizgileri diye hüzünle baktım. İşler beklediğim gibi gitmedi.
Şaşırmıştım.
Sonra matematikle karşılaştım diyemeyeceğim çünkü matematikle, soyutluklarla aram hep iyiydi. Bu sefer de Türkçede zayıf kalacağım korkusuyla devam ettim. Sonra fen lisesini kazanamam dedim. YGS'de 13.478 sıralamamla tıp fakültesi ya olmazsa dedim. Anatominin ilk dersinde yok ben hayatta bunları aklımda tutamam dedim. Şu farmakoloji nedir yahu dedim… Sözlülerden ben nasıl geçeceğim dedim.
İşte gelin görün ki bugün hepiniz benim Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oluşuma birer şahitsiniz. Ben mutluyum elbette ama daha çok da hüzünlüyüm. Sebebini bilmediğimi sandığım hüzün vedanın gelişindenmiş şimdi fark ediyorum. Hayat vedalarla güzel. Bu zamanki serüvenimde yanımda olan herkes kıymetliydi. Çoğu geçti, gitti.
Yanımdan asla geçip gitmeyen, kendilerini kendim seçmediğim ama seçsem yine de onları seçeceğim bir ailem vardı. Her derdimde yanımda, her ağrımda gözlerimin içine bakan, derman bulan ya da olan…
Her türlü sıfatların, ünvanların ötesinde ben en çok bu ailenin küçük, pembe yanaklı kızı olduğum için gurur duyuyorum. Size layık olmak için karşıma çıkan tüm olumsuzlukları, önce de aklımdaki tüm kötü düşünceleri atacağım.
Bizi bizden çok seven anneme; her gün atıştığım ama en çok benzediğim kişi olan babama; ses tonumuzdan, gülüşümüze kadar herkesin ayırt etmekte zorlandığı, güzeller güzeli ablama; yorgun argın da olsa scrubslarıyla beni yalnız bırakmayan canım abime teşekkürlerimi sunuyorum.
Yanımda olamayan ama her zorluğumu göğüsleten, uzakları yakın eden ablama, abime ve boncuğuma da kalbimde en güzel yerde olduğunuzu bildiğimi hatırlatmak isterim.
Sizi çok seviyorum iyi ki varsınız, hep olun.
Mezuniyet bahaneydi, ben sevdiklerime sevdiğimi söylemek istedim. 💘
Öğrencilik hayatımı noktalandırdığıma göre işe en başından başlayabilirim.
Hayatıma önce imkansızlıkları nedensizce yerleştirmiş olan ben, ilkin okuma yazmayı öğrenemeyeceğime emin bir şekilde ilkokula adımımı attım. Arkadaşlarım annelerinden ayrıldığı için ağlarken ben acaba öğrenebilecek miyim bu çizgileri diye hüzünle baktım. İşler beklediğim gibi gitmedi.
Şaşırmıştım.
Sonra matematikle karşılaştım diyemeyeceğim çünkü matematikle, soyutluklarla aram hep iyiydi. Bu sefer de Türkçede zayıf kalacağım korkusuyla devam ettim. Sonra fen lisesini kazanamam dedim. YGS'de 13.478 sıralamamla tıp fakültesi ya olmazsa dedim. Anatominin ilk dersinde yok ben hayatta bunları aklımda tutamam dedim. Şu farmakoloji nedir yahu dedim… Sözlülerden ben nasıl geçeceğim dedim.
İşte gelin görün ki bugün hepiniz benim Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oluşuma birer şahitsiniz. Ben mutluyum elbette ama daha çok da hüzünlüyüm. Sebebini bilmediğimi sandığım hüzün vedanın gelişindenmiş şimdi fark ediyorum. Hayat vedalarla güzel. Bu zamanki serüvenimde yanımda olan herkes kıymetliydi. Çoğu geçti, gitti.
Yanımdan asla geçip gitmeyen, kendilerini kendim seçmediğim ama seçsem yine de onları seçeceğim bir ailem vardı. Her derdimde yanımda, her ağrımda gözlerimin içine bakan, derman bulan ya da olan…
Her türlü sıfatların, ünvanların ötesinde ben en çok bu ailenin küçük, pembe yanaklı kızı olduğum için gurur duyuyorum. Size layık olmak için karşıma çıkan tüm olumsuzlukları, önce de aklımdaki tüm kötü düşünceleri atacağım.
Bizi bizden çok seven anneme; her gün atıştığım ama en çok benzediğim kişi olan babama; ses tonumuzdan, gülüşümüze kadar herkesin ayırt etmekte zorlandığı, güzeller güzeli ablama; yorgun argın da olsa scrubslarıyla beni yalnız bırakmayan canım abime teşekkürlerimi sunuyorum.
Yanımda olamayan ama her zorluğumu göğüsleten, uzakları yakın eden ablama, abime ve boncuğuma da kalbimde en güzel yerde olduğunuzu bildiğimi hatırlatmak isterim.
Sizi çok seviyorum iyi ki varsınız, hep olun.
Mezuniyet bahaneydi, ben sevdiklerime sevdiğimi söylemek istedim. 💘
Mahvetti beni bu animasyon. Salya sümük ağlıyorum belki sizlere sıradan bir film olarak gelecek ama hayatı ıskaladığını düşünen biri olarak beni mahvetti. Sürekli bir hedef peşinde olmak, sürekli bir yere varmaya çalışmak gerçekten ama gerçekten anlamsız ve zavallı işi.. okulu bitirmek, doktor olmak, zengin olmak, güzel görünmek, şurada yemek yemek şurada da yemek, intikam aramak, soğuk yapmak.. bomboşum vallahi inanarak söylüyorum bomboşum. Sürekli hayatı yaşayamadığını söylemek ama bir ley yapmamak ne biliyim. İnşallah vaktinin kıymetini bilen para, mal mülk, "amaç", "hedef" gibi kalbe yük vitrinlerde fazla takılı kalmadan yaşayabilen akranlarım; umarım iyi bir hayat yaşıyorsunuzdur.
Bir balıkla ilgili bu hikayeyi duydum, daha yaşlı bir balığa doğru yüzüyor ve hayal kırıklığıyla harmanlanmış bir öfkeyle soruyor "Okyanus dedikleri bu şeyi bulmaya çalışıyorum" diyor. "okyanus?" yaşlı balık, "şu anda içinde olduğun şey bu" der.
"Bu!" der genç balık, "Bu su. Benim istediğim okyanus!"
Bir balıkla ilgili bu hikayeyi duydum, daha yaşlı bir balığa doğru yüzüyor ve hayal kırıklığıyla harmanlanmış bir öfkeyle soruyor "Okyanus dedikleri bu şeyi bulmaya çalışıyorum" diyor. "okyanus?" yaşlı balık, "şu anda içinde olduğun şey bu" der.
"Bu!" der genç balık, "Bu su. Benim istediğim okyanus!"
İvan ilyiç bu sözleri duydu ve içinden tekrarladı: bitti! Ölüm bitti.. o yok artık!
Derin bir soluk almak istedi, ama soluğu yarıda kaldı... Bedeni birden gevşedi ve öldü.
Derin bir soluk almak istedi, ama soluğu yarıda kaldı... Bedeni birden gevşedi ve öldü.
Çoğu zaman sonuna şarkı eklemek için not yazdığım not grubu.
Güzeldi, son notu yazarken gözler hafif nemlendi, sonuna “one last goodbye” eklendi.
Güzeldi, son notu yazarken gözler hafif nemlendi, sonuna “one last goodbye” eklendi.
Dündü aslında ama bir arkadaşımdan aldığım “Sen fark etmedin ama geçen gün söylediğin o üç kelime, benim iyileşmeme yardım etti.” mesajı.
İlk stajım. dönem üçten bütle ucundan geçmişim bu aşamaya zor gelmişim yAni.neyse okul başladı önlüğümüzü giyiyoruz havalı havalı (!) hastaneye gidip geliyoruz.steteskopu kullanmak İçin an kolluyoruz,ailedeki çocuklara denk gelirsek bilmişlik yapıp muayene etmeye çalışıyoruz falan. Hatta ben hızımı alamıyorum ders olmadığı zamanlarda pole gidip asistan abinin izin verdiği kadarıyla bebişleri çocukları muayene ediyorum öyle bi heves.neyse çalıştık ettik kendimce düzenli de çalışmıştım güya.(kareliyi düzgün okumadığımı itiraf edeyim:) teorik pratik levellerini hallettim bi şekilde. Sonra sözlüye geldi sıra. çocuk kardiyo katındayız önümdekiler girip çıkıyor işte sıram geldi bana.girdim odaya üç hoca karşımda oturttular beni sandalyeye ne yapacağımı bilmiyorum onlar kendi aralarında konuşuyor ben de gülmeye çalışıyorum. Neyse sıra sorulara geldi. en son odada hocaların benimle eğlendiğini birbirleri aralarında soru(!) ile beni pasladıklarını hatırlıyorum.sona geldim tabi sözlüyle kapanış yapılıyor. O gün o koridordan bi ben ağlayarak çıktım. Tabi Hasta yakınları şok.ben daha da şok.hevesim boğazımda kaldı öyle. O gün bu kadar sürelik öğrencilik hayatımda ilk kez bir ders için ağlamıştım.
Velhasıl bende birazcık travma olan bi bölümdür. Bu travmamla bütte ne yapacağım da kendi içimde merak konusudur. Bu başlığı görünce tetiklenen travmamı yazayım dedim :)
Velhasıl bende birazcık travma olan bi bölümdür. Bu travmamla bütte ne yapacağım da kendi içimde merak konusudur. Bu başlığı görünce tetiklenen travmamı yazayım dedim :)
Ey sözlük ahalisi! longislandmedyumu artık bir unvana sahip "stajyer doktor"
eğer okul geçtiğimiz komite sınavlarında yaptığı gibi puanımdan kesinti yapmazsa benim için iyi geçmiş olan sınavdır. şaka gibi yolun yarısı bitti.
İntörnlüğü yarıladığım gündür.
Stajyer doktor olmam.
Bir erkeğin görüşüne karşılık bir görüş sunduğunuzda karşınızdaki erkeğin size “ben sana bakmam o yüzden bana karşı çıkıyorsun” imâsında bulunması, aklınca sizi alt ettiğini düşünmesini de içerir. Eskiden böyle şeylere çok sinirlenirdim ve aksini ispatlamaya çalışırdım ama artık umrumda olmuyor ve tartışmaya girmiyorum. Tartışmak için iki tane beyin gerekiyor çünkü, sadece bende olması yetmiyor.
ALNIMA YAZIP GEZMEK İSTİYORUM 🧠
Evet. Yine bir sınav ve yine insanların sevgili okulumuzun yaptığı berbat sistem yüzünden bir sürü boşunun gözükmesine karşılık “mazerete girin” önerisi. Aynısı finalde olursa ne olacak? “Büte girin.” Peki, bütte olursa? Buna bir çözümünüz var mı merak ediyorum. Aaa şey olabilir “Yatay geçiş yapın.”
20 sorum kayıp kim aldı nereye götürdü arkadaşlar söyleyin, bazı öğrencilerin 45 50 sorusu kayıp. Yazıktır günahtır bu ne biçim hırsızlık. Yetkililere de sorduk valla mazerete girin almış götürmüş birileri soruları dediler. Dönem tekrarıyım ben 20 sorumun yarısından çoğu doğru lütfen geri getirin sorularımı.
Doğum yeri:Türkiye.
kimseyle tartışmaktan çekindiğimi bilmiyorum ama genel olarak tartışmaktan çekinirim. (: enerjim yok ve hayat kısa maalesef
Orman meyveli protein barı için birkaç hücremi feda edebileceğim, sağlıklı atıştırmalıklar üreten ya da en azından bunu iddia eden gıda firması.
1960'larda çekilmiş Senegal filmini bile bulabileceğiniz, sinefillerin kutsal mekanı olan platform.
Ben buna inanmıyorum. Birini seviyorsan bunu ona ifade etmemek için çok fazla uğraşman gerekiyor. Mesela ben çok sarılırım, özellikle insanların yanaklarına çok dokunurum ve sevdiğim biri varsa karşımda duramam ki bunu yapmadan. Bence Bu sadece bir bahane, karşınızdakinin size “seni sevmiyorum ama şu an seviyormuş gibi yapmam lazım.” Deme biçimi. Olmayan bir şeyi gösteremezsiniz zaten.
Bu dönem beni öldürdü. Gerçekten bittim. Gerçekten. Neyse ki bir hafta sonra yolcu ediyoruz kendisini.
Kesinlikle etli olmaz. Etli sarma sarmaya hakarettir. Ayrıca tabana limon dizilip pişirilirse bir tencereyi oturup kendiniz yiyebilirsiniz, canım istedi.
Etli olan kısmı hariç katılıyorum :)
Dolmaya da sarmaya da et koyulmaz 🤝🏻 ikisi de zeytinyağlı ve ekşili olur
Sn ilele katılmıyorum. Kuru patlıcan dolmasını etle yemenizi tavsiye ederim.
Ayrıca limondansa sumak suyu daha güzel bir tat veriyor bence,denenebilir.
Lahana sarması da etli daha güzel bence
Ayrıca limondansa sumak suyu daha güzel bir tat veriyor bence,denenebilir.
Lahana sarması da etli daha güzel bence
Sarma değil ama diğer dolmalara nar ekşisi ekliyoruz biz, sumak suyunu hiç denemedim ve duymamıştım da.
Lahana sarması ve kabak dolması kıymasız daha kötü oluyor bence de ama kıymalı olduğu için onları da pek sevmem ben 👉🏻👈🏻
Lahana sarması ve kabak dolması kıymasız daha kötü oluyor bence de ama kıymalı olduğu için onları da pek sevmem ben 👉🏻👈🏻
Sumak suyu zaten güneydoğuya özgü diye biliyorum.
Zevkler işte:)
Zevkler işte:)
tepesinde kediler geziniyor, eğer dış kısma oturursanız onların hareketlerini izlemekten ders çalışamıyorsunuz.
“Bıktım bu okuldan.”
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?