Toygar gibi beyefendi, asil bir adamı tercih etmeyen Ayşegül utansın. Arkadaşım adam sana aşık olmuş sen hala sihirler,büyüler, cartlar curtlar..
Edit: evet ayşegül aşkım maziye dayanıyor..
acemi cadı
Toygar denilen mafya bozuntusuna yüz vermediği için suçlanan bir Ayşegül'ü içeren dizi.
Ne yapsaydı? Efendilerin efendisi Selim yerine mafya olduğu beş yüz metre öteden belli olan Toygar'ı mı seçseydi?
Ne yapsaydı? Efendilerin efendisi Selim yerine mafya olduğu beş yüz metre öteden belli olan Toygar'ı mı seçseydi?
Selim sonra efendi gibi gitti polis oldu adanalıda doğru
İşte bu yüzden her türlü Selim ✍🏻✍🏻✍🏻
Şimdi size acemi cadı karakter analizi yapıyorum.
Öncelikle Karakterlerimizin hepsi özel bir okulda okuyorlardı.
Selim muhtemelen spor bursuyla gelen, memur bir ailenin en büyük çocuğuydu. Ahlak kurallarına son derece uygun yaşıyordu. Fazla düzgündü. Fazla düzgün ve iyi insanlar izlerken bize keyifli gelse aslında gerçek hayatta bu insanları yanımızda bulundurmaktan hoşlanmayız. Çünkü hepimiz hayatımızda bir kere dahi olsa yalan söyleriz ya da dedikodu yaparız. O iyi insan bu durumda yaptığımız ahlak dışı şeyleri bize mutlaka hatırlatır.
Ayşegül ebeveynlerinden değil dedelerinden zengin olarak büyümüş, istediği insan olmaktan korkmayan, hiçbir zaman maddi kaygı yaşamadığı için hırsları olmayan bir kızdı. Dolayısıyla sevmekten korkmuyordu. Hırs, özellikle de parayı kapsıyorsa sevgiyi daima geriye atarak büyür. Ancak Ayşegül'ün herkesi sevebilecek kadar hırssızdı.
Toygar muhtemelen okula bağış yapan, zengin ailenin hiç sevilmemiş çocuğuydu. Ailesi o etkinlikten bu organizasyona koşarken bakıcıların inisiyatifine kalmış fakat her türlü maddi imkana sahip biriydi. Hayattaki en büyük isteklerinden birisi muhtemelen sevgi görmekti. Hırslarına yenik düşen insanlarla geçirdiği bir ömürden sonra Ayşegül gibi insanların varlığına şahit oldu. Toygar sevmeyi ve sevilmeyi bilmeyen biriydi. Sevgisini maddi şeylerle kazanmaya çalıştı. Kendi bildiği tek yolla... Fakat asla başarılı olamadı. Sevilmemeye devam etti.
Öncelikle Karakterlerimizin hepsi özel bir okulda okuyorlardı.
Selim muhtemelen spor bursuyla gelen, memur bir ailenin en büyük çocuğuydu. Ahlak kurallarına son derece uygun yaşıyordu. Fazla düzgündü. Fazla düzgün ve iyi insanlar izlerken bize keyifli gelse aslında gerçek hayatta bu insanları yanımızda bulundurmaktan hoşlanmayız. Çünkü hepimiz hayatımızda bir kere dahi olsa yalan söyleriz ya da dedikodu yaparız. O iyi insan bu durumda yaptığımız ahlak dışı şeyleri bize mutlaka hatırlatır.
Ayşegül ebeveynlerinden değil dedelerinden zengin olarak büyümüş, istediği insan olmaktan korkmayan, hiçbir zaman maddi kaygı yaşamadığı için hırsları olmayan bir kızdı. Dolayısıyla sevmekten korkmuyordu. Hırs, özellikle de parayı kapsıyorsa sevgiyi daima geriye atarak büyür. Ancak Ayşegül'ün herkesi sevebilecek kadar hırssızdı.
Toygar muhtemelen okula bağış yapan, zengin ailenin hiç sevilmemiş çocuğuydu. Ailesi o etkinlikten bu organizasyona koşarken bakıcıların inisiyatifine kalmış fakat her türlü maddi imkana sahip biriydi. Hayattaki en büyük isteklerinden birisi muhtemelen sevgi görmekti. Hırslarına yenik düşen insanlarla geçirdiği bir ömürden sonra Ayşegül gibi insanların varlığına şahit oldu. Toygar sevmeyi ve sevilmeyi bilmeyen biriydi. Sevgisini maddi şeylerle kazanmaya çalıştı. Kendi bildiği tek yolla... Fakat asla başarılı olamadı. Sevilmemeye devam etti.
Keşke benim dayım da kedi olsaydı dedirten dizi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?