sabahtan labım vardı gütfsözlük, akşamım da boştu. ben de her zamanki rotamı takip ederek -dekanlıktan çıkıp acilin yanındaki ara yoldan geçip ana kampüse geçmeyi içerir.-fitnessa gitmeyi planlamıştım. Hava açık, kulaklığım takılı; genel olarak keyfim yerinde. Tam acilin yanından geçip ara yola gireceğim sırada pencereleri demirli, yeşil askeriye aracının önünde bekleyen ve gereksiz fazla büyük silah taşıyan iki askerle göz göze gelmemle dumur oldum. "buradan geçemezseniz hanımefendi" sesiyle irkildim, zaten şaşkınım. mahkumların da hastaneye gelmesi gerekiyor tabi ki gütfsözlük. hengameye, kendi hayatıma o kadar kaptırmışım ki kendimi, unutmuşum bunun ne kadar normal bir senaryo olduğunu. iki saniye durumu algılamak için zaman ayırıp yine gittim kendi yoluma ama orayı üniversite olarak görmem sebebiyle sürekli unutuyorum oranın aslında insanların hayatlarında ne kadar elzem bir yer tuttuğunu, orada hayatın kendisinin gerçekleştiğini.
fakültede görülmüş dumur eden manzaralar
2 dakika önce beraber sigara içtiğim samimi adamın gelip biyofizik dersimize girmesi... Çok güzel bir iletişimimiz vardı hocayla siyah beyaz sınavda kırmızı yeşil elektrot sorusu sorup sonra "ya yapamadınız mı çok da basitti.d" demesini unutamıyorum.
Bu barajı olan hocamız mı yoksa?
Bir boş bakış yarım gülüş :')
çs tuvaletinde kedinin lavaboda bıraktığı, hatırlayanlara hatırlattıysam verdiğim rahatsızlık için özür dilerim
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?