ne alaka diyeceksiniz ama aklıma devlerin soğana benzediği geldi:
Shrek: Ogres are like onions.
Donkey: They stink?
Shrek: Yes. No.
Donkey: Oh, they make you cry.
Shrek: No.
Donkey: Oh, you leave em out in the sun, they get all brown, start sproutin' little white hairs.
Shrek: No. Layers. Onions have layers. Ogres have layers. Onions have layers. You get it? We both have layers.
Donkey: Oh, you both have layers. Oh. You know, not everybody like onions.
soğan
Soğan nedir bilir misiniz?
Esansların harman olduğu, Anadolu mutfağının kucaklaştığı, yerin altından kopup sofralara bin bir formda gelen mucizedir.
Soğanı sevelim, soğanı yiyelim.
Esansların harman olduğu, Anadolu mutfağının kucaklaştığı, yerin altından kopup sofralara bin bir formda gelen mucizedir.
Soğanı sevelim, soğanı yiyelim.
sol tarafta bu başlığı gördüğüm anda aklıma nedensiz bir şekilde sadece selda bağcan'ın ölümsüz eseri olan yiğit muhtaç olmuş kuru soğana parçasını getirdi. ahafasas
babam alır böyle masaya soğanı. böyle elini zumzuk yapar. tepeden yargıç gibi.. BAM. soğan patlar. en içindeki cücüğü de ben yerim. tadı güzel
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?