farklı düşüncelere tahammülsüzlük

gozleriniacvebak
tahammül ve saygı arasındaki farka dair bir yazı okumuştum.
hani hep deriz ya başkasının fikirlerine katılmayabilirsin ama saygı duymak zorundasın diye, aslında saygı duymak değil de tahammül etmek zorundasın demek lazımmış. bir fikre saygı duymak bir noktada onu kabul etmek anlamına gelebilirmiş.
bunu okuduktan sonra hep şöyle düşünmüşümdür, her fikre saygı duyamam belki ama her fikre tahammül etmek durumundayım. yoksa aynı fikirde olmadığım insana tahammül etmeyip de ne yapacağım?


not: ilk entry'mi böylelikle girmiş oldum hadi bismillah :)
2
muamma muamma
Hayırlı olsun çok güzel bir giri olmuş. 'her fikre saygı duymak değil tahammül etmek zorunda olmak' Devamını beklerim sayın gozleriniacvebak
gozleriniacvebak gozleriniacvebak
teşekkür ederim sayın muamma bu teşvik için :)
muamma
Tahammül etmekten kast edilen nedir çok mühim. Tahammül etmekten maksat o yapılan tercihe duyulan saygıdır. Her düşünceye saygı duyamazsın çünkü bu sefer her düşünceye saygı duymamaya da saygı duymalısın. Russell paradoksuna düşersin. Yani bum olursun. Mesela bir Ted yayını vardı adam orada pedofilinin genlerle ilgili olduğundan bahsediyordu. O kadar iğrenç ki yani genlermiş asıl suçlu. O zaman genleri hapse atalım değil mi? Niye insanlar hapse gidiyor hatta ben adamın alnına kurşun sıkayım suçlu da genler ve silah diyeyim vs.

Yani demem o ki insanların tercihine saygı duyulmalı ama bir yerde de dur denmeli. Bu sefer kendinizden ve toplumun ahlak değerlerinden ödün verirsiniz
armut
bakış açılarına saygısızlıktır. benim gibi düşünmeyen kişinin neden aksi fikri savunduğunu öğrenmek isterim. hiç ummadığım insanlardan gelen hiç ummadığım fikirler beni kendi fikrimden daha çok tatmin edebilir. ya da yanlış düşündüğüne emin olduğum birini basitçe düzeltmek isteyebilirim. insanların düşünme ve düşünce açısından daima yardıma ihtiyacı vardır. yaşadığımız süre boyunca bildiğimiz tüm doğrulara bir yanlış bulacak insanlarla karşılaşacağız. farklı bir düşünce duymadığımız sürece eline verilen basit doğrulara inanan basit insanlar olmaktan fazlası olmayacağız. biz konuşuruz bizim fikrimizi öğrenirler. başkası konuşur biz öğreniriz. ama öğrenmeye ya da duymaya tahammül edemeyip kendi doğrularından öteye gidemeyen insanlar var ya... bilmeyen hem de öğrenme tenezzülünde bulunmayanlar... işte o insanların konuşmalarına bütünüyle tahammülsüzlüğüm var.
whiett
Kendini zorla kalıplara sokmak, olaylara tek bir açıdan bakmaktır. Her düşünce içerisinde sahiplenebileceğimiz detaylar barındırır. Barındırmayacak kadar uçta kalanlar ise 'böyle düşünmediğime eminim' diyebilmeyi sağlar. Sağlıklı bir zihnin ürünü olan her fikir, dinleme ve anlama çabasına değerdir. Tahammülsüzlük; keskin ve aşılmaz sınırlar çekerek bizleri parçalara böler, gruplaştırır.
fihtheinfpt
herkesin kendinde var olduğunu inkar ettiği özelliktir. e o zaman kim bu fanatikler, değil mi ama? bu konularda büyük konuşulmaması gerektiği görüşündeyim. her an hepimizin bilinçaltından bir bağnaz çıkabilir.
absolute nobody
Bu tutumu genelde her şeye duygusal tepki veren insanlarda görüyordum. Belli bir olgunluğa gelmiş insan zaten herkesin gerçeklik algısının ve gerçeğinin farklı olduğunun farkında olduğu için böyle bir şeye enerji harcamaz.
ruhsuz
Açık konuşacağım.
Konuşabildiğim insanların fikrî eğitiminin olduğunu gördüm.

Ben kendi hayatım haricinde hiçbir şeyi değiştiremem.olduğum yeri çiçek bahçesine çevirmekten başka bir gayem artık ve şu an yok.

Farklı düşüncelere tahammülüm var
benim referans gösteremeyen insanlara tahammülüm yok.
İstatistik sapığı gibi görünmek istemem ama atıf yapamayan insana tahammülüm yok.sanırım okumayan insana tahammülüm yok.

'Çünkü okumak zihni ve üslubu zarifleştirir.'

Referans gösteremiyorsam kendime de tahammülüm olmuyor.
Susmak tercihim oluyor.
Yakın arkadaşlarımla her türlü boş sohbetimi yaparım,ayrı mevzu.
zazabey
insanlardan kolay kolay nefret etmem ama böyle insanları görünce içlerindeki o zayıflık ve korkuyu hissedip tiksinti duyuyorum.
armut
Hayatım boyunca burs kazanıp özel okullarda okudum. Sonrasında bulunduğum ilin yüksek puanlı fen lisesini kazandım. Fen lisesinden sonra gazi tıp'ta 6 sene eğitim gördüm. Liseden mezun olduğum, memleketim olan şehrin eğitim araştırma hastanesinde çalışırken insanlarla anlaşmak bana yük oldu. Herkese tahammül etmemek gerektiğini böylece anladım. Bir şehri yöneten ve çevredeki büyük şehirlerin ilçelerinden hasta sevki alan (Şereflikoçhisar ve bazı ankara ilçeleri de bize bağlı) hastanenin aciline burnu akıyor diye çocuk getiriyor hasta yakınları. Sağlık okuryazarlığını da geçtim aile hekimine hiç gitmemiş olanlar var.

Ben de yoğun eğitim hayatım nedeniyle çoğunuz gibi sosyal çevremi eğitim aldığım okullardan edindim. Hayatıma giren her insanı sosyoekonomik ve sosyokültürel açıdan ne kadar üst seviyede olduğunu anlamak için maalesef ki toplumun geneline karışmam gerekti. Hiçkimsenin maddi durumuna veya imkanlarına karşı ön yargı beslemedim, hiçbir zaman da beslemem. Dediğim durum bunlarla ilgili değil. Devlet eğitim, Sağlık gibi pek çok şeyi yıllardır herkese ücretsiz olarak tahsis ediyor. Ancak bazı konulardaki bilgisizliği gördükçe kendimi sarayda oturup halktan uzak kalmış Osmanlı padişahı gibi hissediyorum. Çevremdeki insanlardan anlaşamadıklarımın bile gerek anlayış açısından gerekse zeka bakımından çok iyi yerlerde bulunduğuna kanaat getirdim.

Şu an çocuk acilde doktorluk yapıyorum. Çocukların bilgisi ve rızası dahilinde gelişmeyen, ailelerden kaynaklanan bu yetersizliğe tahammül edemiyorum. Hiçbir çocuk bakımveren yetersizliğinden kaynaklanan hayat başarısızlığını hak etmez.
schlimazl
Memlekette 1 gece fazla zaman geçirdiğim an "ben burda bu insanlarla nasıl yaşayacağım?" hissine kapılmıştım. Şu an Arkadaş çevrem ve sohbet ettiğim tüm insanlar en az benim gibi. Her anlamda. Çoğu zaman uzun uzun açıklama yapmak zorunda kalmadan ne demek istediğimi anlayan, sorunları çözmeye odaklı bireylerle iletişim halindeyim. Farklı düşüncelere saygım var ama ucu bucağı belli olmayan cahillikten kaynaklanan tavırlara tahammülüm yok. Yaşına uygun davranışlar sergilemeyen, fikirleri olgunlaşmamış, hayat gayesi olmayanlardan uzak durmaya çalışıyorum ki nefes alabileyim. O yüzden zorunlu hizmet harici memleketimde yaşamak istemiyorum, içinde ailem olsa bile. Ben bu kentin insanı değilim.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol