nurullah genç

erbain
UMUT GAZELİ
Akâbesinde ömrün bir iz bulandır içim
Zamanın ilmeğinde mahsur kalandır içim
Gurbetin en çaresiz yollarında avare
Feyz umduğu Ravza'ya mecnun olandır içim

Şüpheler mahzeninde esriyen her kölenin
Baharından süzülüp ruha dolandır içim
Âsitanında bedrin unutup yeryüzünü
Liva'ül Hamd yoluna yuva kurandır içim

Kavruluyor ey Kerîm bu iftira çağında
Bahr ister rahmetinden, yoksa virandır içim
Tiryâkidir uhrevi hayal nöbetlerine
Kerem ister, temâşa diler, giryândır içim


Hüsnühâl atlasına kuruyor ocağını
Bin bir rüya burcundan muştu duyandır içim
Cefâ elbisesini dokuyor tezgâhında
Leylâk ister Leylâdan, Leylâya candır içim

Koparıyor en kara urganlarını şehrin
Hengâmeler yurdunda yine nalândır içim
Yanıyor gözlerinde hastalıklı evlerin
Sabrında ısrar eden toy bir isyandır içim

Bu gün alilse, yarın şahlanacak küheylan
Seherin tutkunudur, gökte nihandır içim
Henüz akşam olmadı ufkunda yalnızlığın
Halvettedir, dergâhta tatlı bir andır içim

Veda etti çeşmeden akan melal suyuna
Kevser diliyor, lâkin, yine insandır içim..

Yine Nurullah Ağabeyin deyimiyle: mankurtlaşmamak ümidiyle.. selâm ve dua ile..
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol