İnandığım bir insanın en başından beri kuyruklu yalanlar söylediğini fark etmiştim ancak ona karşı olan derin sevgim görmezlikten gelmeme sebep olmuştu.
Sonrasında haddini hududunu tamamen aştı ve tüm iletişim kanallarını kapattım. Kendisini hala çok seviyorum,hatta bazen acaba? Dediğim de oluyor ama ciddi ciddi aklımla dalga geçmeye,bilinçaltıma oynamaya başladığı geliyor aklıma ve sol tarafımda hissettiğim şeyi görmemezlikten geliyorum.
Anlattıklarının doğruluk payı vardı ancak bana kötü niyetle yaklaştığını duygu sömürüsü yapmaya başlayınca fark ettim.
Ne halt ettiğini biliyordur da iş işten geçti ve inancımı kaybettim.
Ona saf sevgi ve saf inançla yaklaşmıştım,o ise bana bunları reva gördü.
Bunu da tecrübe etmek varmış diyip geçiyorum şu anda ama yaşarken kalbim ağrıyordu.
anlattıklarım asla romantik değil,bir akrabamla ve onun yaşadığı problemlerle alakalı. Ne kadar uğraşsak da bazı insanlara yardım edemiyoruz. Öyle vakitlerde en doğrusu bir köşeye çekilip izlemek.
inanmak
İnanmak 2 türlüdür. Birisinde gerekçe lazım iken hatta "bilginin tanımı: gerekçelendirilmiş doğru inançtır." diğerinde ise hiçbir gerekçe akli mantıki bir sebebi olmamasına rağmen insan onu seçer. Ve çoğu insan da 2. Tanıma göre hayatını idame ettirir. Bu konu hakkında kitap olarak yer altından notları öneririm. Tam bir başyapıttır kendisi.
''İnsana lüzumlu olan tek şey, onu nereye sürükleyeceği belli olmayan hür iradedir.''
Yer altından notlar-Dostoyevski
''İnsana lüzumlu olan tek şey, onu nereye sürükleyeceği belli olmayan hür iradedir.''
Yer altından notlar-Dostoyevski
Herhangi bir ek koşul olmaksızın, başkası tarafından söylenen ifadeleri olduğu gibi kabullenmektir. İnanan insan başkasının doğruları ile hayatına yön vermeyi de kabullenmiş olur. Kime inanılması gerektiği dikkatli seçilmelidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?