Son zamanlarda artan online alışveriş furyası ile birlikte tüketim çılgınlığı aldı başını gidiyor. Sürekli ortaya düşen indirimlerle insanların ulaşabileceği markaların kalitesi de artıyor. Gittikçe daha üst seviyeye çıkan markalar ve fiyatlar zamanla sosyal medyaya farklı geri dönüşlerle yansımaya başladı. Şöyle şeyler görüyorum
"X bir ürüne verilebilecek maksimum ücret 50 TL'dir. Enayi olmayın."
"Y marka çanta alınır mı hiç? Onun yerine gidin aynı çantanın çakmasından 10 tane alın"
Öncelikle siz değerli doktor adayları için söylemeliyim ki benim sansürüme uğrayan her ürün ve marka sizin için ulaşılabilir olacaklar. Aramızdan en küçüğü bundan 5-6 sene sonra para kazanmaya paşlayacak. Ortalama bir devlet memurundan daha fazla maaşı tek başınıza kazanacağınızın garantisini size verebilirim. Bu durum herkes tarafından bilinen bir gerçek olduğu için doktorlar olarak yüksek refah seviyesine sahip bir topluluk olarak görülüyoruz. Bu nedenle bize gelen hastalar tarafından daha şık, daha uyumlu, daha kaliteli giyinmemiz beklenecek. Biz de bizden beklenene uyacağız.
Kıyafetin komforu fiyatla bir yere kadar artabilir. Ancak markanın getirdiği saygınlık para limitine takılmaz. Sizin için kullanmanın bir anlam ifade etmediği 10 000 tl olan bir çanta insanı öyle mekanlara girdirir, öyle sosyal çevre edindirir ki belki de koskoca ülkede kapısına dayanamayacağınız insan kalmaz. (Bu ifade tabi ki abartılı bir ifade ancak tam olarak bu olmasa da bunun benzeri mutlaka olur.) Giyinmek aynı zamanda itibardır. Gidip en pahalı markayı almak bir itibar göstergesi olmayabilir. Ancak görüntümüzün bütünü itibar göstergesidir.
"Toplumun bizden beklentilerini karşılamak zorunda kalıp kıyafette olması gerekenden daha lükse mi kaçmalıyız? Bunu mu demek istedin yani?" Diye içinizden geçiriyor olabilirsiniz. Ancak demek istediğim bu değil. Hiçkimsenin sizden maddi ya da manevi beklentilerini karşılamak zorunda değilsiniz. Ancak bir mağazaya girdiğimizde, hızlı halletmemiz gereken bir işimiz olduğunda, iş ilişkilerinde ve sayamayacağım kadar çok yerde görüntümüze göre yargılanıyoruz. Çünkü gittiğimiz her yerde şahsen kendimizi tanıtacak kadar uzun süre kalamıyoruz ve insanlar bize olan tutumunu seçerken görüntümüzü baz alıyorlar. Daha iyi giyinip daha iyi bir tutumla karşılaşmak varken ve ileride bunun için maddi yeterliliğimin de olacağını bildiğim halde paramı güzel görünmeye harcamamak için bir neden göremiyorum açıkçası. Ben paranın işlerimizi kolaylaştırmaktan öteye gitmeyen, fazlasının zehirli olduğunu düşünen birisiyim. İki tane kıyafete fazladan para verdiğimde birileri etrafımda gezip bana yardımcı olmak için zaman ayıracaksa görüntünün itibar olduğunu kabul edip beklenenleri karşılamayı tercih ediyorum.
Not: Yüksek meblağlı bir ürünü paylaştıktan sonra ürünü küçümseyici ifadelerde bulunma durumu da genel olarak ürünü almayan insanlar tarafından yapılınca bana oldukça garip geliyor. Bir giysiyle ya da aksesuarla itibar kazanıldığını gören bir insanın parası da varsa istediği markadan istediği gibi giyinir tabi ki. Benim için ya da bir başkası için maddiyat itibara etki etmiyor olsa da bunun aksini iddia edecek pek çok kişi çıkabilir. Ancak ürünü alan kişi alıyorsa ve kullanırken mutluysa başkasına söz düşmez. İşte zenginin malı züğürdün çenesini yoruyor bir şekilde.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?