En sevdiğim sahnesi boğulma metaforunun vurgulandığı sahne oldu. Hem susuzluğun, hem insanların cahilliğinin savcıyı boğduğuna gönderme yapıldığını düşündüm. Pekmez bir yandan, gazeteci bir yandan, banyoda kapı arkasından uzanan el, savcının boğazındaki boğulma izleri. Tabii susuzluğun boğmasının da su altında boğulmayla tasvir edilmesi ironikti bence. Bu sahne epey etkilemişti yani. Bir de evine fare zehri yerleştirmeye gelen çocukla savcı arasında geçen mini diyalogda çocuğun bir fikri savunurken kullandığı “herkes öyle diyor” cümlesi, acının tatlı tebessümünü oluşturdu bende. Filmin sonlarında avam halkın yüzündeki nefret ve en çok da gözlerinden akan alıklık, bir yandan beni sinirden kudurtmuş olsa da öte yandan son zamanlarda insanlara karşı hissettiklerimi çok iyi yansıtmış olmasıyla duygu (ve düşünce) özdeşliği sebebiyle tatmin etti. Sonuç olarak ben beğenmiştim filmi. Çıktıktan sonra bi süre düşündürmüştü.
kurak günler
son yılların en iyi türk filmi. zamanla efsane filmler arasına gireceğinden de eminim
filmin gerçekçiliği rahatsız edici boyutta. izlerken kudurdum resmen. "e ben bu olayları bi yerden tanıyorum, çok yakınımda bi yerden" hissi insanı daha da üzüyor
kurgusu ayrıca güzel, film boyunca bir an bile sıkılmadım, inişleri çıkışları nası ayarlamışlarsa 130 dakikanın geçişini hiç hissetmedim, filmin zamanında yaşadım o anlarda
filmin gerçekçiliği rahatsız edici boyutta. izlerken kudurdum resmen. "e ben bu olayları bi yerden tanıyorum, çok yakınımda bi yerden" hissi insanı daha da üzüyor
kurgusu ayrıca güzel, film boyunca bir an bile sıkılmadım, inişleri çıkışları nası ayarlamışlarsa 130 dakikanın geçişini hiç hissetmedim, filmin zamanında yaşadım o anlarda
karşılıklı bakışmaları gay sahnesi diye yutturulmuş film
Kesinlikle bir başlığı hak ediyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?