Kendi günlük hayatımda yıllardır uyguluyorum. Temel mantığı duygu dünyanı olduğu gibi kabul etmek ve duyguları kovmamak, ertelememek ve onları yaşamaktır. Hayatta olduğu gibi duygularda da sadeliği ön plana çıkarmak amaçlanır. Örneğin bazı duygular doğası gereği diğerlerinden daha uzun sürebilir veya daha acı olabilir. Bunun doğal sonucu olarak kendinize bu kadar uzun sürdüğü ve acı çektiğiniz için öfkelenebilir, hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Bunları tanımlamak "evet, buradayım ve bunu yaşıyorum" demek ve duyguları olabildiğince sade haliyle kabul etmek önemli olan kısmıdır.

Duygunun etkisi geçtikten sonra geriye dönme yöntemiyle duygunun orijinine gitmek gerekir. Örneğin yere biri çöp attığı için sinirlendiniz ve kendinize sordunuz: "Bu olaya neden sinirlendim?". Cevap da "çünkü bence bu sığırlık." olsun. "Peki benim için sığır ne demek?" dediniz ve "Yaşadığın çevreyi temiz tutmamak sığırlıktır." şeklinde bir yanıt buldunuz. Peki ama neden sinirlendiniz? "Çünkü onlar yüzünden ben temiz bir çevrede yaşayamıyorum dolayısıyla aslında hak ettiğim hayata sahip olamıyorum."
Böylece yere çöp atan birine karşı öfkenizin, aslında hak ettiğiniz hayatı yaşayamamanızdan doğduğunu anlarsınız.
Bu geriye dönme yöntemi bütün duygular ve onların orijini için uygulanabilir. Amaç çözüm bulmak değil duyguyu olduğu haliyle kabul etmek ve onu anlamaktır. Bunu yapmak, duygular üzerinizdeki kontrolünüzü çok arttırır ve küçük bir olayın bütün gününüzü mahvetmesini engeller.

ayrıca kısa bir okuma yapmak isterseniz: https://donaldrobertson.name/2019/09/17/stoic-mindfulness-in-a-nutshell/