UMUT GAZELİ
Akâbesinde ömrün bir iz bulandır içim
Zamanın ilmeğinde mahsur kalandır içim
Gurbetin en çaresiz yollarında avare
Feyz umduğu Ravza'ya mecnun olandır içim
Şüpheler mahzeninde esriyen her kölenin
Baharından süzülüp ruha dolandır içim
Âsitanında bedrin unutup yeryüzünü
Liva'ül Hamd yoluna yuva kurandır içim
Kavruluyor ey Kerîm bu iftira çağında
Bahr ister rahmetinden, yoksa virandır içim
Tiryâkidir uhrevi hayal nöbetlerine
Kerem ister, temâşa diler, giryândır içim
Hüsnühâl atlasına kuruyor ocağını
Bin bir rüya burcundan muştu duyandır içim
Cefâ elbisesini dokuyor tezgâhında
Leylâk ister Leylâdan, Leylâya candır içim
Koparıyor en kara urganlarını şehrin
Hengâmeler yurdunda yine nalândır içim
Yanıyor gözlerinde hastalıklı evlerin
Sabrında ısrar eden toy bir isyandır içim
Bu gün alilse, yarın şahlanacak küheylan
Seherin tutkunudur, gökte nihandır içim
Henüz akşam olmadı ufkunda yalnızlığın
Halvettedir, dergâhta tatlı bir andır içim
Veda etti çeşmeden akan melal suyuna
Kevser diliyor, lâkin, yine insandır içim..
Yine Nurullah Ağabeyin deyimiyle: mankurtlaşmamak ümidiyle.. selâm ve dua ile..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?