ülke nereye gidiyor

sokratesla
1950'lerde, 1970'lerde yaşayan insanların hayat dertleriyle sıfırdan ve en baştan uğraşıyormuşuz gibi hissediyorum. bazen ileriden dönüp geçmişe bakıldığında, ülke için, millet için, gelecek için, insanlar için ufukta çok karanlık ve tabir olunamayan tehlikelerin olduğu aşikar. materyalist bir bakış açısından dünyanın durmadan tekrar eden sirküsünü bilincimizi fazlaca meşgul etme suretiyle doldurduğumuzu düşünüyorum. celaleddin rumi'nin güzel bir sözüyle bitireyim:

“harap oluyoruz, olalım. niye gamlanayım ki?
harabelerin altında yatan padişah hazinesidir öz”
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol