Başlığı açılmayan her yazarımıza başlık açmaya tüm hızımla devam ediyorum. T:Sözlük profil fotoğrafıyla gece bazen aklımı alan, 100'den fazla entrysi ile sözlüğü güzelleştiren yazar.
Kaybedince, kaybetmeyi kazandığımız için kaybettiğimiz hiçbir şey yok diyebiliriz. Aynı şekilde kazanınca, kaybetmeyi kaybettiğimiz için kazandığımız bir şey de yoktur.
benim hayatım bir paragraf olsaydı, bu paragrafın konusu hayal kırıklığı olurdu. Çocuklar Türkçe sınavında okur okur, eh be abla sen de o kadar uçarsan sonun böyle olur derdi. Tabii soruyu doğru cevaplayanlar böyle söylerdi. Yanlış yapanlar benden nefret edeceği için iyi olmuş falan derlerdi kuvvetle muhtemel.
Biscolata veni'nin çikolatasının iyileştirilmesi. Gofret çok iyi ama çikolatası pek hoş değil, biscolata dikkat etsin kendine. Not:Evet benim derdim de bu tamam mı, benim derdim de bu!!
İki yıllık tıp fakültesi hayatımda iki kez dersime girmesine rağmen hayran kaldığım,enerjik,neşe dolu müthiş hocamız. Umarım ben de ileride sizin gibi olabilirim hocam.
Çok nadir yaparım bunu, anne babama bile çok nadir sarılırım.Teması sevmiyorum çünkü; belli bir sebebi yok, oldum olası böyleyim :) ama bazen o kadar çok istiyorum ki bunu yapmak, belli dönemlerde ki o dönemler genelde herkesin ölümlü olduğunu hatırladığım zamana denk geliyor.İşte o zaman dünya üzerinde tanıdığım herkese sarılmak istiyorum, herkes bana sarılsın istiyorum. Bazen de inanılmaz üzgün oluyorum, o zaman da kendime sarılıyorum mesela.En sevdiğim sarılma kendime sarılma diye bitireyim entry'i.
Entrymin Lise arkadaşımın keşfetine düşmesini ve lise arkadaş grubuma ifşa olmamı sağlamış hesap. Bundan şikayetçi değilim. Benimkileri beğenip bir de üstüne “ne güzel yazmışsın” diye dm'den bana yolluyorlar. Sonuçta mutlu oluyorum. İyi ki varsın sözlüğün instagram hesabı.
Adı üstünde “tıp” bayramı olan, diğer sağlık çalışanlarına ait olmayan, fakat nedense ısrarla kendilerine aitmiş gibi kutladıkları tıp doktorlarına özel gün. Madem bizden bu kadar nefret ediyorsunuz, bayramımızı sahiplenmeyin.
Son zam meselesinden sonra iyice hissedilendir. Herkesin insana yakışır bir yaşam sürebileceği maaşı almasını sonuna kadar destekliyorum. Bu miktar belirlendikten sonra bazı mesleklerin maaşında bu miktarın üstüne koyulması gerektiğini düşünüyorum. Hekimlik gibi gecesi gündüzü olmayan; kazanması ayrı, okuması ayrı, icra etmesi ayrı zor olan bir mesleği yapan insanlara bir yerde bir motivasyon sağlamamız gerekiyor. Değerli hissettirmemiz gerekiyor ki bu insanlar mesleğine devam etsin, bu zorluğa katlansın fakat ülkemiz ne yapıyor? Bu insanlara yapılan şiddete bir çözüm getirmiyor, mobbingin önüne geçebilecekken geçmiyor, Tus'a saçma sapan bir düzenleme getiriyor, maaşını kapıdaki güvenlik görevlisiyle(yanlış anlaşılmasın,kesinlikle bu insanların yaptığı şeyi küçümsemiyorum) neredeyse eşit tutuyor. Bir de üstüne zorunlu hizmet saçmalığı var ki ona hiç girmiyorum bile. Şimdi bir sebep var mı hekimlerin burada kalması için? Varsa da özel hayat ya da dolar/euro kurudur bu sebep. Böyle giderse bazı hemşire arkadaşların arada dillendirdiği “bizi de doktor yapın” isteği yerini bulacak ya da her şeyi ithal ettiğimiz gibi doktoru da ithal edeceğiz çünkü tıp mezunları bu ülkede hekimlik yapmayacak.