Yağmuru ve yağmurda yürümeyi çok seviyorum ama Ankara'da yağmurda yürümek çok zor oluyor. Çünkü her an yerinden çıkmış bir kaldırım taşından üstüme su fışkırabilir. Artık bu mevzuyla ilgilenilebilirse çok memnun olurum.
Gereğinin yapılmasını arz ederim.
taraflardan birinin annesi pamuk gibiyken diğerinin annesinin şeytan olması
Ya da annelerden birinin karakterimiz daha küçükken başka bir adamla çekip gitmiş olması
Okul
Zamanla mı malign olunuyor yoksa malign olmak karakteristik bir özellik mi? Tartışma konusu. Bence malign diyebileceğimiz kişiler bizim aramızda da var. Şu anda bu konuda hücresel atipi gösterenler bence ileride malign olacaklar.
Sırf yapabiliyor diye birilerine kötü davrananlara da diyecek bir şey bulamıyorum.
Sırf yapabiliyor diye birilerine kötü davrananlara da diyecek bir şey bulamıyorum.
Ben bunu çok düşündüm ve kişiyle ilgili olduğuna karar verdim bu sene.
Malignleşebileceğim ve malignleşmem gereken çok antiteyle karşılaştım ancak hiçbirinde malignleşmedim.bu tamamen benimle ilgiliydi.
Tabi dış uyaranlara daha açık olursam ne olur bilmiyorum.
Malignleşebileceğim ve malignleşmem gereken çok antiteyle karşılaştım ancak hiçbirinde malignleşmedim.bu tamamen benimle ilgiliydi.
Tabi dış uyaranlara daha açık olursam ne olur bilmiyorum.
Ben bu sene daha net gördüm bunu sayın ruhsuz. Tabii çok kişisel görüşe ve deneyime dayalı bir konu bu.
İlerinin malignleri yetişiyor gibi
Evet maalesef
Egolar kırılganlaştıkça tümörler agresifleşiyor🥲😅
Egolar kırılganlaştıkça tümörler agresifleşiyor🥲😅
mutlu olmak :d
Daima oyun kurucu bir elin, uğruna çaba harcanan hedefler yahut hedefsiz de olsa feragat edilen bazı istekler doğrultusunda bize kısmi imtiyazlar geçeceğine inandım durdum. Halen daha bu inancın koruna sahibim diyebilirim. Ne bileyim yeraltından uzak duranlar; ışıltılı takdir vitrininde kendisine en ön sıradan yer bulacak. Sokağın çocukları kuralsız yerlerin efendileri olacak gibi yasalar yazılı olmayan yasalar vardır bence. Ama nedendir bilmem hukukun başıbozuk kişilerin istilasında olmasından mütevellit herhalde bu yasalar benim yaşamımda ters uygulanıyor sanırım. Vitrinden fazla kusurlu veya daha doğrusu demode gibi söz ediyor mavi yakalar. Mavi yaka yerine alt tabaka derdim eğer ki geçen hafta konuşsaydım kendimle. Ama mavi yaka nedir ve keşke neden olmasaymış öğrendim bu hafta artık ve dağarcığıma yerleşti mazur görün beni o yüzden.
Fiyakalı liseli anlam arayışlarının henüz haberdar olmadığı zamanlarda pek yakın değildim tabi onunla. Başıboş değersiz bir tanıdık belki yaramazlıklarını etrafımda yapmasından olumlu etkilendiğim bir serseri. Tarık içten içe yaşanmamışlıklarımı yaşayan yok hatta yaşanmamışlıklarımı yaşamaya çalışan. Çünkü bu bir film değil esasında ve tabi bir kitap da değil. O yüzden yaşanmamışlıkları yaşayan, bir sünepe bir fırlama sıkı dostlar yok bu mahallede. Yaşanmamışlıklarımı kendi cesareti ve ruh hali el verdiğince inat edip kovalayan diyelim. Sadece benim değil tüm sünepelerin belki de yaşanmamışlıkları bunlar
Bu anlam arayışları, normal bir liseliye; fazlaca popüler kültüre batmak, özenti, sıra dışı bir aile yahut idealist bir çevre tarafından gayet olağan bir şekilde rastlayabilir. Bu rastlantının hakikisi kurtuluşun yol haritası olarak görülebilir en azından brenim açımdan öyle. Ama benimkisi pek suniydi dolayısıyla ben bu genellemenin dışında kalıyorum ya da izleyicisi olabilirim. Ki bu dışında kalmamdan daha kötü bir senaryo çünkü az buçuk farkındayım olayın ama kozayı yırtacak ne mecalim ne de cesaretim var. Her yerde karşıma çıkan konformist gen kodlarım en olmadık aynı zamanda da bunu hayatın merkezi kabul edersek en olduk yerden yakalamış beni. Burada asıl sorun olan sünepelik uykusundan utanıyor ve ara sıra fırça vurduğu resmi ele alıyor. Bir elin parmakları kadar kitap okuyan her cahilin yaptığı gibi belki de doğru bir seçimdir, hamur atılan kişisel gelişim kitaplarının satır aralarında beliren her şeyin temeli olduğundan dem vurulan o çocukluk yılları galiba gerçekten de her şeyin temeli gibi. Uzun yıllar karşılaşılan anlamsız telkinler ve anksiyete lobisi ebeveynler her şeyin temeli olan sünepelik ve cesurluk arasındaki tarifte epey bir paya sahipler o yüzdendir ki benim yasalarım ya vitrin içinsindir ya sokak ikisi bir benim hamuruma biraz katı kaçıyor diyelim.
Bazı temiz kalpli insanların umut ettiği oyun kurucu el maalesef müdahaleler dışı daha çok tavsiye veren bir psikolog ya da daha kötüsü tavsiye bile vermeyen dinleyen bir psikolog gibi işin aslı. Umut edilen bel bağlanan hiçbir insanın tamamıyla yoldaş olmadığı, toz tanesi kadar dertlerin bile artık işin içinde çıkılmaz derecede bunalttığı hallerde dahi maalesef yalnızlığın senfonisi usul usul çalıyor olacak ne mutlu ki kapalı gişe oynayacak. Kati şekilde emin olunan yanlışlar bir döngü, ölümüne arzulanan doğrular bir hülya olacak da o ateş hiç yanmayacak kor kalacak. olmamışlık yada ne bileyim sürekli paçamdan asılan eziklik psikolojisi he..
Fiyakalı liseli anlam arayışlarının henüz haberdar olmadığı zamanlarda pek yakın değildim tabi onunla. Başıboş değersiz bir tanıdık belki yaramazlıklarını etrafımda yapmasından olumlu etkilendiğim bir serseri. Tarık içten içe yaşanmamışlıklarımı yaşayan yok hatta yaşanmamışlıklarımı yaşamaya çalışan. Çünkü bu bir film değil esasında ve tabi bir kitap da değil. O yüzden yaşanmamışlıkları yaşayan, bir sünepe bir fırlama sıkı dostlar yok bu mahallede. Yaşanmamışlıklarımı kendi cesareti ve ruh hali el verdiğince inat edip kovalayan diyelim. Sadece benim değil tüm sünepelerin belki de yaşanmamışlıkları bunlar
Bu anlam arayışları, normal bir liseliye; fazlaca popüler kültüre batmak, özenti, sıra dışı bir aile yahut idealist bir çevre tarafından gayet olağan bir şekilde rastlayabilir. Bu rastlantının hakikisi kurtuluşun yol haritası olarak görülebilir en azından brenim açımdan öyle. Ama benimkisi pek suniydi dolayısıyla ben bu genellemenin dışında kalıyorum ya da izleyicisi olabilirim. Ki bu dışında kalmamdan daha kötü bir senaryo çünkü az buçuk farkındayım olayın ama kozayı yırtacak ne mecalim ne de cesaretim var. Her yerde karşıma çıkan konformist gen kodlarım en olmadık aynı zamanda da bunu hayatın merkezi kabul edersek en olduk yerden yakalamış beni. Burada asıl sorun olan sünepelik uykusundan utanıyor ve ara sıra fırça vurduğu resmi ele alıyor. Bir elin parmakları kadar kitap okuyan her cahilin yaptığı gibi belki de doğru bir seçimdir, hamur atılan kişisel gelişim kitaplarının satır aralarında beliren her şeyin temeli olduğundan dem vurulan o çocukluk yılları galiba gerçekten de her şeyin temeli gibi. Uzun yıllar karşılaşılan anlamsız telkinler ve anksiyete lobisi ebeveynler her şeyin temeli olan sünepelik ve cesurluk arasındaki tarifte epey bir paya sahipler o yüzdendir ki benim yasalarım ya vitrin içinsindir ya sokak ikisi bir benim hamuruma biraz katı kaçıyor diyelim.
Bazı temiz kalpli insanların umut ettiği oyun kurucu el maalesef müdahaleler dışı daha çok tavsiye veren bir psikolog ya da daha kötüsü tavsiye bile vermeyen dinleyen bir psikolog gibi işin aslı. Umut edilen bel bağlanan hiçbir insanın tamamıyla yoldaş olmadığı, toz tanesi kadar dertlerin bile artık işin içinde çıkılmaz derecede bunalttığı hallerde dahi maalesef yalnızlığın senfonisi usul usul çalıyor olacak ne mutlu ki kapalı gişe oynayacak. Kati şekilde emin olunan yanlışlar bir döngü, ölümüne arzulanan doğrular bir hülya olacak da o ateş hiç yanmayacak kor kalacak. olmamışlık yada ne bileyim sürekli paçamdan asılan eziklik psikolojisi he..
çocuklara "gelecek sizsiniz" diyoruz,
ama geçmişten kalan enkazı kaldırmadan veriyoruz o geleceği.
onlar umutla çiziyor güneşi,
biz gökyüzünü griye boyuyoruz her haberle.
onlar her şeyi soruyor,
biz hâlâ cevap vermemeyi marifet sayıyoruz.
çocuklar oynarken düşebilir,
ama bazıları öyle bir kalkıyor ki,
büyüdüğünde kimseye yer bırakmıyor.
çocuklara dürüstlük anlatıyoruz,
ama en çok yalanı yüksek sesle söyleyenler alkış alıyor.
çünkü bazı ağızlar, zamanla değil, çıkarla büyüyor.
bir çocuğun utangaç bakışı,
koca bir kürsüden daha çok şey anlatır aslında.
yeter ki dinlemeyi bilelim.
yeter ki susturmayı alışkanlık etmeyelim.
23 nisan kutlu olsun.
çocuk kalanlara,
çocukların gözünün içine bakınca yüzü kızaranlara…
ama geçmişten kalan enkazı kaldırmadan veriyoruz o geleceği.
onlar umutla çiziyor güneşi,
biz gökyüzünü griye boyuyoruz her haberle.
onlar her şeyi soruyor,
biz hâlâ cevap vermemeyi marifet sayıyoruz.
çocuklar oynarken düşebilir,
ama bazıları öyle bir kalkıyor ki,
büyüdüğünde kimseye yer bırakmıyor.
çocuklara dürüstlük anlatıyoruz,
ama en çok yalanı yüksek sesle söyleyenler alkış alıyor.
çünkü bazı ağızlar, zamanla değil, çıkarla büyüyor.
bir çocuğun utangaç bakışı,
koca bir kürsüden daha çok şey anlatır aslında.
yeter ki dinlemeyi bilelim.
yeter ki susturmayı alışkanlık etmeyelim.
23 nisan kutlu olsun.
çocuk kalanlara,
çocukların gözünün içine bakınca yüzü kızaranlara…
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun!
bugün, millet iradesinin en saf haliyle temsil edildiği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün geleceğimizin teminatı olan çocuklara armağan ettiği 23 nisan ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı'nı kutluyoruz.
bu özel günde,koltuklara çocuklar oturur.çünkü koltuklar, geleceğe umutla bakan,temiz yürekli çocuklara çok yakışır.
umarız ki büyükler de bu minik temsilcilerden ilham alır; koltukları bir amaç değil,bir araç olarak görür. Zira koltuğu sevip,sorumluluğu sevmemek... çocuklara göre değil!
bugün biz büyükler için bir hatırlatma,çocuklar içinse bir bayram.
geleceğimizin ışığı olan tüm çocukların 23 nisan'ı kutlu olsun!
bugün, millet iradesinin en saf haliyle temsil edildiği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün geleceğimizin teminatı olan çocuklara armağan ettiği 23 nisan ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı'nı kutluyoruz.
bu özel günde,koltuklara çocuklar oturur.çünkü koltuklar, geleceğe umutla bakan,temiz yürekli çocuklara çok yakışır.
umarız ki büyükler de bu minik temsilcilerden ilham alır; koltukları bir amaç değil,bir araç olarak görür. Zira koltuğu sevip,sorumluluğu sevmemek... çocuklara göre değil!
bugün biz büyükler için bir hatırlatma,çocuklar içinse bir bayram.
geleceğimizin ışığı olan tüm çocukların 23 nisan'ı kutlu olsun!
önemsenmediğini fark etmek. hele ki sizi önemsemediğini hissettiğiniz kişi sizin için çok değerliyse.
katılmadığım önerme. belki de insanlar uzaylı kediler dünyalıdır. bu şekilde bakınca bütün hareketleri daha mantıklı geliyor.
Boykot paylaşımları nedeniyle gözaltına alınan, Instagram fenomeni, psikiyatrist doktor.
Çok absürt bir serverda yaşamaya başladık. Çikolatalı gofret yerine eti puf yiyeceğim dediğiniz için gözaltına falan alınabiliyorsunuz.
(bkz: suçu eti puf yemekmiş öğrendiğim kadar)
Çok absürt bir serverda yaşamaya başladık. Çikolatalı gofret yerine eti puf yiyeceğim dediğiniz için gözaltına falan alınabiliyorsunuz.
(bkz: suçu eti puf yemekmiş öğrendiğim kadar)
kin tutmamak affedici olmak, henüz ulaşamadım ama arkasında yatan düşünce çok hoşuma gidiyor.
en az bencilce olan davranışlardan birinin sana en büyük faydayı sağlaması.
bir örnek vermek gerekirse sevgiliniz sizi aldattı aradan geçen bir süre sonra onu affediyorsunuz. tekrar barışmıyorsunuz sadece nefret duygusundan arınıp hayatınızın onunla olan kısmını kapatıp yeni bir sayfa açarken sizi bir yere bağlayan prangalarınız olmadan devam ediyorsunuz. yeni bir maceraya yükünüz olmadan başlamak gibi
buna benzer bir şeyi (en azından şu an için) yapamayacağımın farkındayım ama çok yüce bir hareket saygı duyuyorum
en az bencilce olan davranışlardan birinin sana en büyük faydayı sağlaması.
bir örnek vermek gerekirse sevgiliniz sizi aldattı aradan geçen bir süre sonra onu affediyorsunuz. tekrar barışmıyorsunuz sadece nefret duygusundan arınıp hayatınızın onunla olan kısmını kapatıp yeni bir sayfa açarken sizi bir yere bağlayan prangalarınız olmadan devam ediyorsunuz. yeni bir maceraya yükünüz olmadan başlamak gibi
buna benzer bir şeyi (en azından şu an için) yapamayacağımın farkındayım ama çok yüce bir hareket saygı duyuyorum
Kesinlikle yapabilmeliyiz. Umarım olur diyim daha doğrusu:)
Sadece kendimiz için bile çok verimli.
Sadece kendimiz için bile çok verimli.
Para harcamamayı düşünüyorum
(•_•)
<) )╯SATIN ALMA
/ \
\(•_•)
( (> SATIN ALMA
/ \
(•_•)
<) )> 2 NİSAN'DA HİÇBİR ŞEY SATIN ALMA
/ \
<) )╯SATIN ALMA
/ \
\(•_•)
( (> SATIN ALMA
/ \
(•_•)
<) )> 2 NİSAN'DA HİÇBİR ŞEY SATIN ALMA
/ \
Barış manço- eğri eğri doğru doğru
Hala birileri var, birileri var
Ruhunu, şerefini zalimin gölgesine satmayan
Birileri var, birileri var
Masumun nefesini koruyan birileri var
Yeter ki hep böyle kal..
Ruhunu, şerefini zalimin gölgesine satmayan
Birileri var, birileri var
Masumun nefesini koruyan birileri var
Yeter ki hep böyle kal..
başlığı görünce son doğum günümün ne kadar iğrenç geçtiğini hatırladım gece gece. ağladım, ödev yaptım, görüşmek istemediğim insanlarla görüştürüldüm, hastalandım en sonunda. gittiğim yerden bacaklarım titreye titreye döndüm eve. korkunçtu her açıdan.
aklıma gelmişken gideyim de babama "beni keşke doğurmasaydın" diyeyim bari, uzun zamandır demedim çünkü.
not: anneme deyince ayıp oluyor o nedenle babama diyorum. saçma bir şekilde komik geliyor babama bunu söylemek. (komiklik anlayışımı sorgulamayın pls.)
aklıma gelmişken gideyim de babama "beni keşke doğurmasaydın" diyeyim bari, uzun zamandır demedim çünkü.
not: anneme deyince ayıp oluyor o nedenle babama diyorum. saçma bir şekilde komik geliyor babama bunu söylemek. (komiklik anlayışımı sorgulamayın pls.)
önümüzdeki birkaç gün sözlükte yokluğum sonucu sözlük halkının en yakından deneyimleyeceği durumdur. sizin için üzülüyorum ama birkaç güne bomba gibi gelicem ve entrylerim ile sizi güldürücem.
Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye o da "o konu daha işlenmedi hocam" demiş
hoca da demiş ki dönem 3'te de gördünüz hatırlamanız lazım
ahdsahoıfhodısfhoıd
24 isimli şarkıları iki sene önce bana akşamlar boyu çevreyolunu izletmişti, kafayı kırdım mı topladım mı hâlâ bilmiyorum ama o yaz kalıcı bir şeyler oldu kesinlikle
bakalım cidden 24 olunca şarkıyla hemfikir olacak mıyım...
bakalım cidden 24 olunca şarkıyla hemfikir olacak mıyım...
türkçe olarak "saf mutluluk" gibi tanımlayabileceğim ruh hâli. (bkz: biraz da mut konuşalım) hani arkadaşlarınla takılıyorsundur, genel olarak dert tasa yoktur ama bir anlığına hayatının geri kalanının varlığına kadar her şeyi unutursun. hayat güzeldir, umut ve ışık vardır. işte bu âna lovehappy diyoruz. yani en azından bence böyle.
edit: eylül sani'nin şu videosunda görmüştüm bu kelimeyi ve o zamana kadar tanımlayamadığım hissin adı olduğunu böyle öğrenmiştim:) dakika 6.20'den itibaren bunu anlatıyor
https://youtu.be/eWcUneN_M2Q?si=6hd9MljWqTIirrLr
edit: eylül sani'nin şu videosunda görmüştüm bu kelimeyi ve o zamana kadar tanımlayamadığım hissin adı olduğunu böyle öğrenmiştim:) dakika 6.20'den itibaren bunu anlatıyor
https://youtu.be/eWcUneN_M2Q?si=6hd9MljWqTIirrLr
8 Ocak 2025'te tekrarı yaşanmış olay.
(tarihi 4 yazıp silip 5'e çevirdiğimi bilmiyorsunuz...
(tarihi 4 yazıp silip 5'e çevirdiğimi bilmiyorsunuz...
Acılar, gülüşler, kederler derken hayat dediğin birkaç anıdan ibaret. Bugün ağladığın şeye gün gelir güler geçersin. Her yılın her yaşın sorunu farklı. Tek bir şey diyebilirim, geçecek. Geçiyor Hüzün de mutluluk da geçiyor. Zevk almaya bakın. Diğer türlüsü de geçiyor da yaka yaka geçiyor.
Bir ömür keyifli yollardan geçmeniz dileğiyle..
Bir ömür keyifli yollardan geçmeniz dileğiyle..
o anda yaşanmakta olunan duygu en güçlü duygu ama bu duyguların neredeyse hepsi bir süre sonra yoğunluklarını yitiriyor. ilk hissedildikleri andaki kadar güçlü hissedilmiyorlar bir süre sonra. hatta bir süre sonra o duyguyu hiç hissetmemiş gibi bile oluyor insan. nefret, aşk, öfke, mutluluk vs. birçok durum için bu şekilde bu hisler. belli bir olay aklınıza geldiğinde tekrar yaşamış gibi oluyorsunuz o hissi ama genel itibariyle o kadar da güçlü şeyler değil birçoğu.
yoğunluğunu yitirmeyeceğini düşündüğüm birkaç duygu var. mesela insanlar evladını kaybediyor, bunun acısının hiç geçmeyeceğini düşünüyorum. ne kadar zaman geçerse geçsin insanın kalbini acıtmaya devam edecek bir duygu bu. ya da çok kötü bir şeye neden olmanın vereceği vicdan azabı. ömür boyu insanın peşini bırakmayacak, uykularını kaçıracak bir his olduğunu düşünüyorum. ya da bir büyük bir haksızlığa uğramış olmanın vereceği acı ve çaresizlik, bu duygu da insanın kolay kolay kurtulamayacağı bir duygu olsa gerek. bu saydığım duyguların hepsi çok ağır ve güçlü geliyor bana, allah kimseye yaşatmasın gerçekten.
yoğunluğunu yitirmeyeceğini düşündüğüm birkaç duygu var. mesela insanlar evladını kaybediyor, bunun acısının hiç geçmeyeceğini düşünüyorum. ne kadar zaman geçerse geçsin insanın kalbini acıtmaya devam edecek bir duygu bu. ya da çok kötü bir şeye neden olmanın vereceği vicdan azabı. ömür boyu insanın peşini bırakmayacak, uykularını kaçıracak bir his olduğunu düşünüyorum. ya da bir büyük bir haksızlığa uğramış olmanın vereceği acı ve çaresizlik, bu duygu da insanın kolay kolay kurtulamayacağı bir duygu olsa gerek. bu saydığım duyguların hepsi çok ağır ve güçlü geliyor bana, allah kimseye yaşatmasın gerçekten.
karşıdaki kişinin haddi olmadığı halde gereksiz kişisel sorular sormasıdır. kişisel sınır algısının, türk halkında gelişmediği kanısındayım, gerim gerim geriliyorum.
Kesinlikle katılıyorum elegantmoon çok sinir bozucu bi durum.memleket muhabbetinden başlar annen baban ne is yapıyor evli misine kadar gidiyor bazen sjssj
hiç sorma shogun, bitmiyor bu muhabbetler. ama en azından bunlar zararsız, kötü niyetli olmayan sınır bilmemezlikler. ben fakülte hocalarından bile neler neler duydum bir bilsen! Kabile ülkesi olduğumuzdan çok yadırgamıyorum artık.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?