Konya şehir hastanesi'nde kardiyoloji uzmanı olarak çalışan, bugün dünya'ya zerre kadar faydasının dokunmadığına emin olduğum biri tarafından katledilmiş hekim.
Bakın bu sözlükte bile ki henüz iki sene bile olmadı kurulalı, birçok hekime şiddet başlığı bulabilirsiniz. Sözlükte fikir ayrımı yaşadığımız konular var fakat bu konuda farklı düşünen birini bulamazsınız. Neden biliyor musunuz? Çünkü emek verip bizim geçtiğimiz yollardan geçip kardiyoloji uzmanı olmuş birini görevi başında korumamanın, ona zarar vermenin bir bahanesi olamaz. Hâlâ buna izin veriliyorsa, hâlâ göz yumuluyorsa, hâlâ tweet atmaktan başka bir şey yapılmıyorsa bu sizin bu vatana ihanet ettiğinizi gösterir. Halkı eğitemiyorsan o hastaneye herkesi sokmayacaksın. Bu kadar basit. Bu doktor sabah evinden sabahın köründe çıktı, başını kaşıyacak vakit bulamadı bile muhtemelen. Sonra bir vasıfsız geldi, onu hayattan sevdiklerinden kopardı gitti. Bu son olmayacak, buna adım gibi eminim. O yüzden umarım bu son olur demeyeceğim, keşke olsa ama olmayacak. Tek diyebileceğim gerçekten umarım her hekim bir bir gider bu topraklardan. Böylece biraz da olsun akıllanırlar.
Son zam meselesinden sonra iyice hissedilendir.
Herkesin insana yakışır bir yaşam sürebileceği maaşı almasını sonuna kadar destekliyorum. Bu miktar belirlendikten sonra bazı mesleklerin maaşında bu miktarın üstüne koyulması gerektiğini düşünüyorum. Hekimlik gibi gecesi gündüzü olmayan; kazanması ayrı, okuması ayrı, icra etmesi ayrı zor olan bir mesleği yapan insanlara bir yerde bir motivasyon sağlamamız gerekiyor. Değerli hissettirmemiz gerekiyor ki bu insanlar mesleğine devam etsin, bu zorluğa katlansın fakat ülkemiz ne yapıyor? Bu insanlara yapılan şiddete bir çözüm getirmiyor, mobbingin önüne geçebilecekken geçmiyor, Tus'a saçma sapan bir düzenleme getiriyor, maaşını kapıdaki güvenlik görevlisiyle(yanlış anlaşılmasın,kesinlikle bu insanların yaptığı şeyi küçümsemiyorum) neredeyse eşit tutuyor. Bir de üstüne zorunlu hizmet saçmalığı var ki ona hiç girmiyorum bile. Şimdi bir sebep var mı hekimlerin burada kalması için? Varsa da özel hayat ya da dolar/euro kurudur bu sebep.
Böyle giderse bazı hemşire arkadaşların arada dillendirdiği “bizi de doktor yapın” isteği yerini bulacak ya da her şeyi ithal ettiğimiz gibi doktoru da ithal edeceğiz çünkü tıp mezunları bu ülkede hekimlik yapmayacak.
Herkesin insana yakışır bir yaşam sürebileceği maaşı almasını sonuna kadar destekliyorum. Bu miktar belirlendikten sonra bazı mesleklerin maaşında bu miktarın üstüne koyulması gerektiğini düşünüyorum. Hekimlik gibi gecesi gündüzü olmayan; kazanması ayrı, okuması ayrı, icra etmesi ayrı zor olan bir mesleği yapan insanlara bir yerde bir motivasyon sağlamamız gerekiyor. Değerli hissettirmemiz gerekiyor ki bu insanlar mesleğine devam etsin, bu zorluğa katlansın fakat ülkemiz ne yapıyor? Bu insanlara yapılan şiddete bir çözüm getirmiyor, mobbingin önüne geçebilecekken geçmiyor, Tus'a saçma sapan bir düzenleme getiriyor, maaşını kapıdaki güvenlik görevlisiyle(yanlış anlaşılmasın,kesinlikle bu insanların yaptığı şeyi küçümsemiyorum) neredeyse eşit tutuyor. Bir de üstüne zorunlu hizmet saçmalığı var ki ona hiç girmiyorum bile. Şimdi bir sebep var mı hekimlerin burada kalması için? Varsa da özel hayat ya da dolar/euro kurudur bu sebep.
Böyle giderse bazı hemşire arkadaşların arada dillendirdiği “bizi de doktor yapın” isteği yerini bulacak ya da her şeyi ithal ettiğimiz gibi doktoru da ithal edeceğiz çünkü tıp mezunları bu ülkede hekimlik yapmayacak.
Sırf “güçsüzsünüz” diye, kanunlar da sizi korumadığından öylesine öldürülme riskinizin olması demektir.
Sokakta yalnız yürürken sürekli tetikte beklemek demektir, evde yalnızsanız ve kapı çaldıysa kapıyı korka korka açmak hatta bir yerlerde kendinizi savunmak için bir cisim tutmak demektir, belli bir saatten sonra dışarı adım atamamaktır, taksiye korka korka binmektir, minibüste tek başınıza kalmamak için normalde ineceğiniz yerden önce inmektir, trafikte yaptığınız her hatanın cinsiyetiniz yüzünden olduğunun düşünülmesidir, ne giyeceğinize nasıl giyineceğinize erkekler tarafından karar verilmesidir, kendi bedeninizle ilgili kararları-kürtaj gibi-yine bir erkeğin vermesidir, nasıl oturacağınız nasıl konuşacağınız ve hangi mesleği yapacağınızın toplum tarafından kontrol edilmesi demektir, ileride anne olduğunuzda evdeki her sorumluluğu almanız üstüne çocuklarınızla 7/24 ilgilenmenizin beklenmesidir ve bunu eksik yaptığınızda “sen ne biçim kadınsın, annesin” şeklinde ithamlara maruz kalmaktır, belli bir yaşa gelmiş ve evlenmediyseniz arkanızdan “evde kaldı” denmesidir, evlenip boşandıysanız arkanızdan size acımalarıdır-sağ olsunlar-bazen de boşanmak ya da sevgilinizden ayrılmak istediğiniz için öldürülmektir, birinin onun sözde sevgisine karşılık vermediğiniz için sizi öldürmeyi kendisine hak görmesidir, hatta bir yabancının sizi güçsüz gördüğü için öldürmesidir, en sonunda mahkemede takım elbiseyle hakimin karşısına çıktı diye iyi hal indirimi alması ve sizin ölümü hak ettiğinizi düşünen bir sürü insanın olmasıdır.
Sözün özü, bu ülkede hangi kesimden olursa olsun kadın olarak yaşamak zordur. Tüm kadınlara akıl sağlıklarını koruyabilmelerini diliyorum.
Sokakta yalnız yürürken sürekli tetikte beklemek demektir, evde yalnızsanız ve kapı çaldıysa kapıyı korka korka açmak hatta bir yerlerde kendinizi savunmak için bir cisim tutmak demektir, belli bir saatten sonra dışarı adım atamamaktır, taksiye korka korka binmektir, minibüste tek başınıza kalmamak için normalde ineceğiniz yerden önce inmektir, trafikte yaptığınız her hatanın cinsiyetiniz yüzünden olduğunun düşünülmesidir, ne giyeceğinize nasıl giyineceğinize erkekler tarafından karar verilmesidir, kendi bedeninizle ilgili kararları-kürtaj gibi-yine bir erkeğin vermesidir, nasıl oturacağınız nasıl konuşacağınız ve hangi mesleği yapacağınızın toplum tarafından kontrol edilmesi demektir, ileride anne olduğunuzda evdeki her sorumluluğu almanız üstüne çocuklarınızla 7/24 ilgilenmenizin beklenmesidir ve bunu eksik yaptığınızda “sen ne biçim kadınsın, annesin” şeklinde ithamlara maruz kalmaktır, belli bir yaşa gelmiş ve evlenmediyseniz arkanızdan “evde kaldı” denmesidir, evlenip boşandıysanız arkanızdan size acımalarıdır-sağ olsunlar-bazen de boşanmak ya da sevgilinizden ayrılmak istediğiniz için öldürülmektir, birinin onun sözde sevgisine karşılık vermediğiniz için sizi öldürmeyi kendisine hak görmesidir, hatta bir yabancının sizi güçsüz gördüğü için öldürmesidir, en sonunda mahkemede takım elbiseyle hakimin karşısına çıktı diye iyi hal indirimi alması ve sizin ölümü hak ettiğinizi düşünen bir sürü insanın olmasıdır.
Sözün özü, bu ülkede hangi kesimden olursa olsun kadın olarak yaşamak zordur. Tüm kadınlara akıl sağlıklarını koruyabilmelerini diliyorum.
Gözde lens var sanılması sonucunda uykusuzluğun da verdiği yetkiyle gözde olmayan lensi çıkarmaya(?) çalışmak, gözü zorlamak, oraya buraya çekiştirmek ve kör olmaya bir adım kala gözde lensin olmadığını hatırlamak da bu şeylerden biridir, maalesef.
Bir eziyet biçimi.
Seneye de bu şekilde devam ederse sonunda fakülteye öğrenci olarak değil hasta olarak geleceğim sanırım.
Seneye de bu şekilde devam ederse sonunda fakülteye öğrenci olarak değil hasta olarak geleceğim sanırım.
Bugün “bakın enes'e çok üzüldük, ne derdiniz olursa olsun, kapım size her zaman açık. Ne zaman olursa olsun -mezun olduktan sonra hatta hoca olduktan sonra bile- yanıma gelebilirsiniz” temalı bir konuşma yapıp bir hoca nasıl olmalı sorusunun cevabını vermiştir.
Ayrıca dersteki bazı görselleri ve esprileriyle beni güldüren “nadir” hocalardan biri.
Umarım daha çok uzun yıllar bu mesleğe devam eder.
Ayrıca dersteki bazı görselleri ve esprileriyle beni güldüren “nadir” hocalardan biri.
Umarım daha çok uzun yıllar bu mesleğe devam eder.
nadir hoca her sene artık emekli olacağım diyor
Heh iyi bari :p
İki gün önce bir hastanın bıçaklı saldırısına uğrayarak parmaklarını kullanma yetisini kaybetmiş, dolayısıyla bir daha muhtemelen cerrahlık yapamayacak hekim.
Söylenecek çok şey var fakat elim yazmaya gitmiyor, çünkü yazdıkça bu olayı ve geçmişte olan sağlıkta şiddet olaylarını daha da içselleştiriyorum ve maalesef korkuyorum. Korkuyorum çünkü henüz yolun başındayken bile bu kadar emek verilen bir meslekte biri sırf canı istedi, bir şeyler hoşuna gitmedi diye beni öldürebilir ya da iyi ihtimalle beni yaralayabilir ve belki de bu travmayla mesleği bırakmama sebep olabilir.
Daha baştan bunları düşünmek çok acı, ülkemin beni korumayacağını bilmek çok acı. Şu an tıp fakültesinde okuyan benden büyük veya benimle yaşıt ne kadar tanıdığım varsa yüzde doksanı tus çalışmak yerine yurt dışını deneyeceğini söylüyor; bunu söyleyenlerin hepsi bunu yapmasa bile bunu düşünmeleri, düşünmemiz bence bu ülkenin büyük bir kaybı.
Çok üzgünüm, bu ilk değil ve böyle giderse son da olmayacak ta ki halkımız hekim bulamayana dek.o gün geldiğinde anlarlar belki de.
Not:Bunu söz konusu başlık bir hekimi içerdiğinden hep hekimler üzerinden yazdım fakat aslında bu tüm sağlık çalışanları için geçerli.
Söylenecek çok şey var fakat elim yazmaya gitmiyor, çünkü yazdıkça bu olayı ve geçmişte olan sağlıkta şiddet olaylarını daha da içselleştiriyorum ve maalesef korkuyorum. Korkuyorum çünkü henüz yolun başındayken bile bu kadar emek verilen bir meslekte biri sırf canı istedi, bir şeyler hoşuna gitmedi diye beni öldürebilir ya da iyi ihtimalle beni yaralayabilir ve belki de bu travmayla mesleği bırakmama sebep olabilir.
Daha baştan bunları düşünmek çok acı, ülkemin beni korumayacağını bilmek çok acı. Şu an tıp fakültesinde okuyan benden büyük veya benimle yaşıt ne kadar tanıdığım varsa yüzde doksanı tus çalışmak yerine yurt dışını deneyeceğini söylüyor; bunu söyleyenlerin hepsi bunu yapmasa bile bunu düşünmeleri, düşünmemiz bence bu ülkenin büyük bir kaybı.
Çok üzgünüm, bu ilk değil ve böyle giderse son da olmayacak ta ki halkımız hekim bulamayana dek.o gün geldiğinde anlarlar belki de.
Not:Bunu söz konusu başlık bir hekimi içerdiğinden hep hekimler üzerinden yazdım fakat aslında bu tüm sağlık çalışanları için geçerli.
Yirmi yaşında, önünde uzun bir hayatı olan, en güzel zamanlarını yaşaması gereken, gelecekte belki de bir sürü insanın hayatını kurtarabilecek gencecik bir insanın; üstündeki baskıya dayanamayıp -hoş dayanılacak gibi de değil- hayatını sonlandırması bunlardan biridir. (bkz: enes kara)
Bu son olsun diyeceğim de, içinde bulunduğumuz koşullar maalesef buna izin vermeyecek.
Bu son olsun diyeceğim de, içinde bulunduğumuz koşullar maalesef buna izin vermeyecek.
prometheus-dönem iki türkçe yazarları
Adı bu muymuş? Uzun bir süredir hatırlamaya çalışıyodum. Evet keşke tekrar üretilse :(
Bağımlısıydım bunun,sanırım çok özleyeni var.Niye kaldırmışlar ki güzelim şekeri?
Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi... 2013'te change.org da imza kampanyası başlatmışlar yeniden üretilmesi için ?? Hahaha
Çok değerli büyüğümüz, bilim insanımız Albert Einstein'ın şu sözünü hatırlatır:
“İki şey sonsuzdur: Gazi Tıp 2020-2021 eğitim yılı ve evren fakat ikincisinden o kadar da emin değilim.”
Yani geçmiş olsun, sonsuza kadar buradayız.
“İki şey sonsuzdur: Gazi Tıp 2020-2021 eğitim yılı ve evren fakat ikincisinden o kadar da emin değilim.”
Yani geçmiş olsun, sonsuza kadar buradayız.
En yakın arkadaşın en yakın arkadaşı olmamak.
Şey, peçetesi olan var mı?
Şey, peçetesi olan var mı?
En sevdiğin 3 arkadaşının da ilk üçüne girememek...
İbrahim Tatlıses'ten armut için geliyor:Yalnızım dostlarım,sizlerle.
(Aslında link atacaktım fakat buraya atınca video açılmıyor bilemiyorum niye böyle)
(Aslında link atacaktım fakat buraya atınca video açılmıyor bilemiyorum niye böyle)
çünkü büyük harfleri de küçük yazdığı için link bozuluyor sayın ileleualaytr
Başa ve sona link koyacağınıza dair şeylerden eklemelisiniz sanırım sayın yazar. Yine de dinliyorum ben link olmasa da... teşekkürler
Gün geçmiyor ki yeni bir geri zekalılığımla yüzleşmeyeyim.
Teşekkürler yazarlar,var olun :)
Teşekkürler yazarlar,var olun :)
gün geçmiyor ki kendinizi yermeyesiniz sevgili ileleualatyr :) siz de var olun. :)
Birinden vazgeçmek.
Çok kolaymış gibi aslında başkasına tavsiye verirken ama kendin yapmaya kalkınca inanılmaz zor olduğunu fark ediyorsun.
En azından benim için böyle.
Çok kolaymış gibi aslında başkasına tavsiye verirken ama kendin yapmaya kalkınca inanılmaz zor olduğunu fark ediyorsun.
En azından benim için böyle.
Benim için de çok çok fazla öyle :( başkası anlatsa ya bu ne kadar toksik bir arkadaşlık, kendine haksızlık etmiyor musun diyorum, hatta sinirleniyorum. Kendime gelince...
Kadavralı sorulardan birinde sordukları yeri şahin gözüyle bile göremezdim sanırım. Hocalar şekli büyütme gibi bir imkanımızın olmadığını unutmuşlar.
histocular aynı yeri büyütüp aynı yerin 3 fotosunu koyuyor soru süresi 1 dakika. anatomide beyaz oku bulana kadar son 10 saniye kaldı şaka gibi :D
Hsjsjsjsjsj zaten yazana kadar da diğer sorunun son beşine yetişiyorsun, çok anlamsız
neyse kurtulduk bu son anatomi pratiğimizdir umarım ilelecim
Umarım, tekrarı olmasın lütfen dkdkdjdk
Hoş geldiniz açıklamasının açıklamasının açıklaması için safları sıkılaştırın, bu esnada vücut bütünlüğünüzün bozulmaması için sabır küpü olma kurslarımız üst dönemlerimiz tarafından verilecektir.
Stajyer doktor olmam.
İngilizcede tüm amfinin yarısından biraz fazlası, türkçede tüm amfinin yaklaşık üçte biri büte kalmış. Seneye dönem 2 türkçe mevcudu 400'ü geçebilir. Bu öğrencilerin hepsi aynı anda stajyer olsa nasıl eğitim alacaklar? Sınavı bilerek eski finallerden zor yapmanın anlamı nedir acaba? Online dönemin faturası neden bize kesildi anlamış değilim, pandemi bizim suçumuz muydu?
Gazi iyidir, iyi çocuktur ama çevresi kötü.
Kırk derece sıcakta beynimden alevler çıka çıka finale çalışıyorum.
Hiçbir sınav temmuza kalmamalı bence, şu uyduruk onedio testleri bile bu zamanlarda yapılmamalı. Yetkililere duyrulur.
Hiçbir sınav temmuza kalmamalı bence, şu uyduruk onedio testleri bile bu zamanlarda yapılmamalı. Yetkililere duyrulur.
Çoğu insana umut verip ortada bırakan kişidir. Umarım mutlusundur!
Döllenmediği için her ay bana ceza kesilen hücre.
Sevdiğiniz kişiyi size bağlama büyüsünün ana unsuru olan kelimeler bütünü.
Bahsi geçen kelimeleri bir koyun derisine siyah mürekkeple yazıp dörtte üçünü yakınız, kalan dörtte birin üçte birini netter'e üçte ikisini sobotta'ya bahsi geçen yapının bulunduğu sayfaya tüysüz kısım gelecek şekilde
zımbalayınız. Dilediğiniz kişinin kitaplığına bırakınız.
Not:Etkisini çabuk göstermesi için atlaslarımız son basım olmalıdır. Daha fazla büyü için mesaj kutum sizi bekliyor, pazarlık payı vardır.
Bahsi geçen kelimeleri bir koyun derisine siyah mürekkeple yazıp dörtte üçünü yakınız, kalan dörtte birin üçte birini netter'e üçte ikisini sobotta'ya bahsi geçen yapının bulunduğu sayfaya tüysüz kısım gelecek şekilde
zımbalayınız. Dilediğiniz kişinin kitaplığına bırakınız.
Not:Etkisini çabuk göstermesi için atlaslarımız son basım olmalıdır. Daha fazla büyü için mesaj kutum sizi bekliyor, pazarlık payı vardır.
ya her şeyi yaparım da kitaplık işini halledemeyiz sanırım :( başka yolu var mıdır sayın ileleualatyr..
Valla bu büyünün bana gelişi böyle
Üstteki cevabım highwaytohell'e ithafendir.
malum tam kapanma falan bunu yapamam gibi :( neyse ben yenileri için takipte kalayım bari..
Ben size başka bir formül bulacağım
yaaa çok teşekkür ederim!!! siz olmasanız napardık..
Sevdiğim kişi atlası bir hocaya göstererek büyüyü bozdurabilir mi? Büyü konularında bilinçlidir de kendileri hemen gider bozdurur mazallah
Bozduramaz efendim,ne münasebet!Ben kendim de aynı büyüden kullanıyorum,çok memnunum
Şimdi ikna oldum o halde ;)
Babamı taşlatmaya geldim, açılın.
O zamanlar Bilecik'te yaşıyorduk, Bilecik'i bileniniz var mı bilmiyorum ama gerçekten küçük ve hiçbir şey yapamadığınız bir şehir. Etkinlik olarak türbeye falan gidiyoduk yani, düşünün.
Neyse, yine o anlamsız etkinliklerden biri olan meyve suyu almaya gitme eylemini gerçekleştirirken içinde bulunduğumuz araba alev aldı. Evet, yanlış okumadınız alev aldı. Ben arka koltuktayım, babam sürücü koltuğunda ve araba yanıyor. Sonra babam hemen indi ve etraftan yardım istemeye gitti ama bilin bakalım kimi unuttu: Beni :) Neyse ki sonra varlığımı hatırlayıp çıkardı, sonra o arabayı sattık zaten.
arabanın satılma hikayesi de başka entry'e.
O zamanlar Bilecik'te yaşıyorduk, Bilecik'i bileniniz var mı bilmiyorum ama gerçekten küçük ve hiçbir şey yapamadığınız bir şehir. Etkinlik olarak türbeye falan gidiyoduk yani, düşünün.
Neyse, yine o anlamsız etkinliklerden biri olan meyve suyu almaya gitme eylemini gerçekleştirirken içinde bulunduğumuz araba alev aldı. Evet, yanlış okumadınız alev aldı. Ben arka koltuktayım, babam sürücü koltuğunda ve araba yanıyor. Sonra babam hemen indi ve etraftan yardım istemeye gitti ama bilin bakalım kimi unuttu: Beni :) Neyse ki sonra varlığımı hatırlayıp çıkardı, sonra o arabayı sattık zaten.
arabanın satılma hikayesi de başka entry'e.
En güzel duygularımın katili.
çok iyi demişsiniz sayın ileleualatyr
Çs'de ders çalışmayan cidden çıkabilir mi ya, sonra neden yer olmuyor? Al işte, millet flörtleşmeye geliyor da ondan yer olmuyor!
Kapıya sizin kızgın fotonuzu koysak çare olur mu dersiniz sevgili ilele???
Olabilir mi böyle bi şey lütfen olsun çünkü
Bence de olsun tek çare sizsiniz :)
hahahhasdh bence böyle bi şey yapmayalım, ileleualatyr'in suratı çok sevimli korkmaz ki insanlar<33
Aaa siz bir de onu kızınca görün. Ben de görmedim ama kötü kızar diye düşünüyorum :) Di mi sayın ilele hanım?
Eheheh ikinize de kızmamm
Bugün Rümeysa Berin Şen'i anmak adına Ankara Şehir Hastanesi hekimleri poliklinikleri 08.30'da kapatmış ve konuşma yapılmış.
Bu sırada poliklinikte bekleyen bir hastadan “o doktor öldüyse bize bir başka doktor baksın.”şeklinde inanılmaz mantıklı(!)bir talep gelmiş.
Şimdi bunu duyan hekimler, bu olayı öğrenen tıp fakültesi öğrencileri hâlâ ısrarla değişmeyen çalışma koşullarını da göz önünde bulundurarak bu ülkede bu insanlara neden hizmet etmek istesin? Kendi adıma konuşacak olursam, şu an ne pahasına olursa olsun gitmeye hazırım. Ben insanlığa, insani koşullarda yardım etmek istiyorum. Yoğun çalışma koşullarından dolayı kaza yapıp ölmek istemiyorum, mobbing yüzünden intihar etmek istemiyorum, bir hastanın ya da hasta yakınının beni öldürmesini istemiyorum. Ben emeğimin karşılığını almak istiyorum. Bir gün benim adıma da konuşma yapılmasın, ben de hiçbir arkadaşımın arkasından böyle bir konuşma yapmayayım istiyorum. Zaten zor bir meslek, zaten her aşaması zor evet ama neden üstlerimiz bunu daha çok zorlaştırıyor? Anlamak çok güç.
Bu sırada poliklinikte bekleyen bir hastadan “o doktor öldüyse bize bir başka doktor baksın.”şeklinde inanılmaz mantıklı(!)bir talep gelmiş.
Şimdi bunu duyan hekimler, bu olayı öğrenen tıp fakültesi öğrencileri hâlâ ısrarla değişmeyen çalışma koşullarını da göz önünde bulundurarak bu ülkede bu insanlara neden hizmet etmek istesin? Kendi adıma konuşacak olursam, şu an ne pahasına olursa olsun gitmeye hazırım. Ben insanlığa, insani koşullarda yardım etmek istiyorum. Yoğun çalışma koşullarından dolayı kaza yapıp ölmek istemiyorum, mobbing yüzünden intihar etmek istemiyorum, bir hastanın ya da hasta yakınının beni öldürmesini istemiyorum. Ben emeğimin karşılığını almak istiyorum. Bir gün benim adıma da konuşma yapılmasın, ben de hiçbir arkadaşımın arkasından böyle bir konuşma yapmayayım istiyorum. Zaten zor bir meslek, zaten her aşaması zor evet ama neden üstlerimiz bunu daha çok zorlaştırıyor? Anlamak çok güç.
Bu komite günü gününe.
“Sen benim sevgilimle çok iyi anlaşırsın.” Yok canım, kalsın :')
Bu aralar Havasıyla bizi suda yaşama döndürmeye çalışan ya da “deniz yok orada, ne biçim şehir ya” eleştirilerine hırslanıp kendisine deniz kazandırmaya yemin etmiş şehir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?