Hayatı yeni yeni tanıdığımdan masum denebilecek yaşta olduğumuz yıllar. Hayat toz pembe gözükür bize özellikle lisenin ilk 2 yılı. Sonradan sonraya özellikle üniversiteye geçince bazı şeyleri daha fazla düşünüyor insan. hayata insana topluma dine mutlu yaşamaya geçim derdine dair vs. Lisede insan böyle şeyleri çok düşünmez kafası da rahattır üniversiteden itibaren insan daima tercih eder ve Sartre'nin dediği gibi her seçiş bir vazgeçiştir.
Her şeye hak ettiği kadar değer vermek. Hayattaki önceliklerini belirlemede birebir. Bir şeylere fazla değer verip onu arsız şımarık yapmanı, vaktini boş yere harcamanı engeller. Bir şeylere az değer verip kıymetini bilememeyi, o potansiyeli suistimal etmemeni sağlar.
Bazı zamanlar olur kötü gibi görülen bir şey nimet olabiliyor. Unutmak da öyle. Geçmişteki işlediğin suçların acılarını, vicdan azabını dindirmede; gelecek kaygılarını, korkularını azaltıp bu anı yaşamamıza imkan veren unutmak bence yerinde olduğunda gayet iyi bir nimet. Yoksa her şeyi daima hatırlayarak bir ömür geçer mi canım :)
2021 sonlarına doğru 10 bölümlük bir sezon ile geri döneceği duyurulan dizi. Zamanında tutkuyla izlediğim beni derinden etkilemiş dizi. "Tonight's the night"
Şöyle bir de Türkiye'de anısı var paylaşmamak olmaz.
Rica ederim sayın highwaytohell Osmanlıca diyince benim için akan sular durur. Baki, şeyh galib, Nabi, nefi, nedim, fuzuli gibi zatları okuyunca hazinelerini keşfedince insan Osmanlıcaya aşık oluyor :)
Kelimelerin hepsini biliyordum :)) Osmanlı Türkçesi gerçekten çok geniş ve çok güzel kelimeleri barındırıyor. Can veren pervaneleri izlemişsinizdir bence :) Nabi, galip dede'den filan da bahsetmişsiniz. İzlemediyseniz tavsiye ederim.
Çocukken çok hiperaktif biriymişim. Bu yüzden 1.katta bir eve taşınmışız annem balkonun anahtarlarını yanında taşırmış.Bir seferinde daha 2-3 yaşında iken ben bir fırsat ile bu balkon anahtarlarını almışım ve balkondan kendimi atıvermişim. Eski evimizin arka tarafında da bir ark var. Ben de - o zamanda suyu çok severmişim- oraya gidip soyunmuşum ve orada eğleniyormuşum. Annem de bir telaş beni ararken birisi demiş senin oğlan arkta suyla oynuyor. Annem de bir hışımla gitmiş beni yakalayıp orada bir güzel dövmüş. Hakketmişim tabi. daha çok şey var bu tarz yaptığım şeyler buralara yaz yaz bitmez. Bu da böyle anımdır :)
Tarif edilmez bir acı. Garip bir şey bağırmak haykırmak istiyorsun ama bir şeyler engel oluyor sanki Biri tutuyor seni, bir şey... Baştan aşağı kaynar sular dökülüyor koskocaman dünyada 8 milyar insan yaşarken sığamıyor insan göğsün sıkışıyor bütün vücudunda iliklerine kadar acı ve sızı hissediyorsun. Çok zor bir duygu çok zor sevdiğin insan elinden kayıp gidiyor ve hiçbir şey yapamıyorsun sana düşen de kabullenmek oluyor sadece kabullenmek
Demiştim sana hatırlarsan. Önemli olan zamana bırakmak değil, zamanla bırakmamaktır.- Nazım Hikmet
Konusuyla, oyunculuklarıyla, çekimiyle her yönüyle çok iyi olan bir film. Dicaprionun muhteşem oyunculuğu yine izletiyor kendini. Ayrıca Martin Scorsese yönetmenliğinin de hakkını vermek lazım. Film çok ince şeyleri içeriyor sadece izleyin diyeceğim bu kadar.
Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu; hayatın 'sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir
Buna eskiler manayı lafza feda etmek demişler. Bir şarkının amacı sadece bir şey öğretmekten ibaret değildir. Şarkı bir ses sanatıdır bu yüzden her şeyiyle anlamlı olmasına gerek yok. Kulağa hoş gelse bana bir şeyler hissettirse bu bile şarkının misyonu için yeterlidir. Tabi bu demek değil büsbütün anlamsız şarkı çıkarılsın ama şarkının ana gayesi bu değildir.
İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir.- Goethe
türkiye'deki en sevdiğim 3 kadın solistten biridir. gerek sesin rengi gerek sesini kullanışıyla uluslararası seviyede bir solist olduğunu kanıtlıyor her seferinde. hele 'aşk' şarkısındaki performansı şarkının sonundaki 19 saniyelik vibratoyla o şarkıyı bitirebilmesi. umarım bir gün canlı dinleyebilirim bu muhteşem sesi
Karar vermek. Bir sürü ihtimal içerisinde en doğrusunu seçmeye çalışırken kendini yitirmek hele bir de başkalarından sorumlu isem daha sıkıntılı bir hal alıyor :)
Unutmak kolay demiştin, alışırsın demiştin Öyleyse sen unut beni, yeter ki benden isteme Gözlerimde yaş, kalbimde sızı, unutmadım seni Unutamadım, unutamadım, ne olur anla beni
şu sınava iyi çalış iyi bir liseye kapak at gerisi rahat şu sınava iyi çalış iyi bir üni güzel bir meslek kazanırsan gerisi rahat (doktor, mühendis, hukuk vs.) Şu Tus sınavına iyi çalış, iyi bir bölüme kapak atarsan gerisi rahat
Böyle böyle ömrümüz hiç bitmeyen bir çalışma temposuyla geçip gidiyor...
Başkaları için çalışmaktan kendimize zaman ayıramayacak hale gelmişiz maalesef. Halbuki düzen bizim daha rahat yaşamamız için bize hizmet etmesi gereken bir şeydi. bizim ona hizmet etmemiz ona köle olmamız gereken şey değil Sayın Shogun dediğiniz gibi :)
Çok haklısınız sayın muamma.hatta gecenlerde apartman yöneticisiyle aramızda bi diyalog oldu.uzmanlıkta hangi bölümü seçiyorsunuz diye sordu.aslında cerrahi bölüm ama malesef ülkemizde şartlar çok kötü falan dedim.boşver sen bi 10 15 sene dişini sık zorlanırsın ama sonra parayı koyacak yer bulamazsın dedi.gülerek abi hayatım kaydıktan sonra o yaşta napayım parayı dedim.sana değil zaten çocukların rahat eder dedi :) sonrasında yüzümde acı bir tebessüm ve hayatı sorgulama :))
10 15 sene dile kolay... bilmiyor ki 25-40 yaş yani insanın en kıymetli zamanlarını feda ediyor bunun uğruna. bir arkadaşımın dediği gibi 'bu hayatta zengin değil zengin çocuğu olacaksın' o yönden dayı haklı :) sayın Shogun
Halı saha, sosyal etkinlik, okul ile ilgili proje duyuru gibi şeylerde gayet işe yarayan ama hakiki dostluk ve samimiyet arıyorsan kişi sayısı arttıkça azalan bir yapılanma. Lise bunun tipik örneğidir.