Kendisinde gücü hisseden kişinin kendisinden daha güçsüz başka bir şeyi ezme cüretinde bulunması. Hakikatte güçsüz olan bir insanın yaptığı bir şeydir. Çünkü asıl güç ise ezebileceği yaptırım uygulayabileceği halde kendisinden güçsüz yardıma muhtaç olan şeyi korumak onu bağışlamaktır
İnanmak 2 türlüdür. Birisinde gerekçe lazım iken hatta "bilginin tanımı: gerekçelendirilmiş doğru inançtır." diğerinde ise hiçbir gerekçe akli mantıki bir sebebi olmamasına rağmen insan onu seçer. Ve çoğu insan da 2. Tanıma göre hayatını idame ettirir. Bu konu hakkında kitap olarak yer altından notları öneririm. Tam bir başyapıttır kendisi.
''İnsana lüzumlu olan tek şey, onu nereye sürükleyeceği belli olmayan hür iradedir.''
Insanın herhangi bir şeye karşı verdiği ilk yargı. Bunu yaparken çoğu insan maalesef dış görünüşüne, giyimine, duruşuna göre yargılar. İnsana düşen bu yargıyı yaparken o yargılandığı şeyin bulunduğu ortamı yaşadığı koşulları bilip o şeyin de her şey gibi aciz zayıf olduğunu anlayıp ona göre o şeyi anlamaya empati kurmaya çalışmak gerektir.
Şahsen insanları mahkum etmektense, anlamak beni daha mutlu eder.
Söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve nesnel oluruz.
Stefan Zweig
Önyargıları kırmak atomu parçalamaktan daha zordur.
Gogolun bir eseridir. Türkiye iş bankası Hasan Ali Yücel serisinde burun palto fayton gibi eserlerle beraber bir kitabın içindedir. Bu eserden ziyade ben özellikle paltoyu öneririm. bence harika bir öyküydü. Son olarak palto hakkında Dostoyevski'nin dediği gibi 'hepimiz onun paltosundan çıktık.'
Ben mutsuz olmak yerine o gün var olduğumu hissetmeye çalışıyorum evrenin yaşamında bir kum tanesi mikyasında olan hayatıma rağmen. sevdiklerimle beraber geçirdiğim veya hal hatırımın sorulduğu o gün benim için her şeyin geçiciliğine karşı bir baş kaldırma olarak görüyorum 100 yıl sonrasında ben ve etrafımdaki hiç kimsenin var olmayacağını bilmeme karşın.
İnsan başkaldırdıkça insandır. Başkaldırıyorum öyleyse varız. - Albert Camus
İnsanoğlu çiğ süt emmiş demiş atalarımız insana. Bir hayvana bir bitkiye merhamet yardım edersen karşılığını mutlaka görürsün ama insan nankör ve bencil olduğu için hiç ummadığın yerden güzel bir darbe yiyebilirsin
Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti:İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz.
İnsanları makam, mal mülk, şöhret, hitabet, beden dili gibi çeşitli şeylerle etkisi altına alma işidir. İnsanların çoğu avam olduğu için bu kaçınılmazdır, çeşitli alanlarda çokca kullanılır.
Ne nesil iledir ne sal iledir Ne mal iledir ne cah iledir 'Beyim ululuk, Kemal iledir.'
azim denen iyi hasletin amacını hedefini şaşırması sonucu olur. Bir şey uğruna çok çaba harcamak iyidir. Ama onu çokça arzulayıp neticesine tevekkül etmeyip hayırlısını dilemezsen bu da azimi hırs gibi kötü bir haslete çevirir
haricindeki kişilerin kendince iyi olan özelliklerini hazmedememe. her insanda ayrı kabiliyetleri vardır. bu yaratılış gereği olur. bu yüzden başkalarının kabiliyetlerine odaklanmak yerine kendi kabiliyetlerine yoğunlaşmak bence çok daha mantıklı. ayrıca ne kadar kabiliyetin varsa o kadar da mükellefiyetin vardır. çünkü bilmek farkında olmak sahip olmak sana sorumluluk yükler. Son olarak dünya fani ve bu özellikler de bize bağlı olduğu için fani. Fani özelliklere takılmak yerine kalıcı güzel olan hasletlere imrenmek gerektir bence
Bilmek yetmez daima hatırlatmak idrak etmek gerekir. Bu kadar değerli ve uğruna onca kan akıtılan bu aziz ülkede hala bazı şeyler atlatılamıyorsa bence bir şeylerde sorun var demektir sayın elegantmoon :)
Hayatı daha yoğun ve özgürce yaşamayı hatırlatan bir olgu. Yaptığım ve yapacağım şeyleri toplumun popülizmin yargılarına göre değil kendi doğru bildiğim değerlere göre ihlas ve ödev bilinciyle yapma cesaretini veren yegane hakikat
Gece vaktidir genellikle. Bu bana hayattaki yalnızlığımızı her şeyin yok olacağını ve benim de herkes gibi bundan kaçamayacağımı (bir arada bulunmak denen şeyin fayda vermediğini) hatırlatır. Ben de tabi uyuduktan sonra bunu tasdik ederim :)
Kara şövalye filminde Joker 'delilik yer çekimi gibidir sadece hafifçe itmek yeterlidir' diyor. Doğru, insanı melankoli delilik buhran gibi hallere sokmak için küçük hafif bir hatırlatma yeterli olabilir
'Yapayalnız yaşar yapayalnız ölürüz' demiş Pascal. Toplum içinde yaşamak insanı güvende yalnız olmadığı gibi hissettirebilir ama bilmeliyiz ki ölürken tek başımıza yalnız öleceğiz bu yüzden alacağımız kararların ahlaki temelinde doğrudan toplum ahlakı esas olmamalı bu kararı biz vermeliyiz toplum ahlakına uyuyorsa ne ala ama uymuyorsa bile doğru bildiğimizden şaşmamamız gerek. En azından gelecek nesiller bize bakıp hatırladıklarında lanet okuyup yüzümüze tükürmesinler