şu sınava iyi çalış iyi bir liseye kapak at gerisi rahat şu sınava iyi çalış iyi bir üni güzel bir meslek kazanırsan gerisi rahat (doktor, mühendis, hukuk vs.) Şu Tus sınavına iyi çalış, iyi bir bölüme kapak atarsan gerisi rahat
Böyle böyle ömrümüz hiç bitmeyen bir çalışma temposuyla geçip gidiyor...
Başkaları için çalışmaktan kendimize zaman ayıramayacak hale gelmişiz maalesef. Halbuki düzen bizim daha rahat yaşamamız için bize hizmet etmesi gereken bir şeydi. bizim ona hizmet etmemiz ona köle olmamız gereken şey değil Sayın Shogun dediğiniz gibi :)
Çok haklısınız sayın muamma.hatta gecenlerde apartman yöneticisiyle aramızda bi diyalog oldu.uzmanlıkta hangi bölümü seçiyorsunuz diye sordu.aslında cerrahi bölüm ama malesef ülkemizde şartlar çok kötü falan dedim.boşver sen bi 10 15 sene dişini sık zorlanırsın ama sonra parayı koyacak yer bulamazsın dedi.gülerek abi hayatım kaydıktan sonra o yaşta napayım parayı dedim.sana değil zaten çocukların rahat eder dedi :) sonrasında yüzümde acı bir tebessüm ve hayatı sorgulama :))
10 15 sene dile kolay... bilmiyor ki 25-40 yaş yani insanın en kıymetli zamanlarını feda ediyor bunun uğruna. bir arkadaşımın dediği gibi 'bu hayatta zengin değil zengin çocuğu olacaksın' o yönden dayı haklı :) sayın Shogun
Ankara'da yaşam standartları en yüksek yerlerden biri olan, Gazi üniversite Tıp fakültesinin burada olmakla en azından bir ayrıcalığa sahip olduğuna ikna olduğum, özellikle sonbaharda mahzun haliyle bana bir ayrı güzel bir semt. Bu kadar özleyeceğimi bilemezdim. Okulların en erken bir vakitte açılması dileğiyle :)
Montaigne denemelerinde insanların birbiriyle anlaşmasından bahsederken önce söz ile sonra vücut dili ile sonra gözler ile en son aşama olarak da sessizlikle yani susma haliyle olduğunu anlatıyor. O da o başlığında şöyle bir alıntı yapıyor:
Unutmak kolay demiştin, alışırsın demiştin Öyleyse sen unut beni, yeter ki benden isteme Gözlerimde yaş, kalbimde sızı, unutmadım seni Unutamadım, unutamadım, ne olur anla beni
"Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..."
Sene 2008. Malumunuz üzere o zaman Euro 2008 var. Ben de herkes gibi izliyorum babamla beraber. Babam çok fazla maçla arası olan biri değil takım da tutmaz zaten ama milli maçları kaçırmaz🇹🇷 her neyse o akşamda Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçını izliyoruz babamın da yarın sabah işi var yatması lazım ama bir yandan da izliyor hevesle. İlk yarı bitti 2 farkla gerideyiz sizin de bildiğiniz gibi. 2.yarı babam 60. dakika civarı ben yatacağım diyip yatak odasına gitti bense bir ümit izliyorum tabi. Sonrasında dakika 75 oldu Arda golü attı hadi lan bir ümit dedim. Sonrasında dakika 87 oldu Nihat gol attı ben bir bağırdım evde tabi o sırada babam da bir anda yanımda bitti meğer uykuya dalamamış. Sonrasında tabi Nihat efsane golünü attı dakika 89'da benle babam golün üzerine baya bir coşmuştuk. Hala dün gibi aklımda bu anı babamla yaşadığım nadir güzel anılardan biri olsun buna da şükür babası olmayanlar da var. Neyse çok da özelimi karıştırmayayım. Bu da benden olsun daha çok var elbette ama bunun yeri ayrı bende çünkü bir para bankası değil hakiki bir babayla geçirdiğim nadir anlardan idi
Bu maçı ben de izlemiştim. Hiç unutamadığım sahnelerden bir de maçın bitimine yakın Volkan'ın kırmızı kart alması üzerine Tuncay şanlının kaleye geçmesiydi. O küçücük cüssesiyle kesin gol yer yine kaybederiz diye düşünürken harika bir mücadeleyle sonunu getirmiştik. Yine olsaa yine uyumam ve izlerim.
Ben her yerde her şeyin konuşulabileceğini, yapılabileceğini asla savunmam . Burada siyasi, radikal dini, kara mizah gibi konuların konuşulmasını istemiyorum çünkü Türkiyede yaşananlar ve Gazi Tıptaki saçma kararlar beni daha doğrusu bizleri fazlasıyla yorduğunun kanaatindeyim. Benim için bu mecra basit bir sözlükten öte acı gerçeklerden sığınılacak bir liman gibi. Burada güzel donanımlı insanlarla keyifli kaliteli sohbetlerde bulunuyorum yeni şeyler öğreniyorum farklı bakış açılarını görüp ufkumu genişletiyorum. Bence bu huzur yitirilmemeli...
Sezai karakoç, rasim özdenören, alaeddin özdenören, cahit zarifoğlu, mehmet akif inan, nuri pakdil, erdem bayazıt'tan oluşan cahit zarifoğlunun bir şiir kitabına adını verdiği Türk düşüncesine ve edebiyatına ciddi katkılarda bulunmuş kişiler. Özellikle sezai karakoç ve rasim özdenören'in bende ayrı bir yeri vardır. Eserleri bence mutlaka okunmalı
çok karışık bundan böyle aklım kuşlarsa uçar gider uzaklara
İçim ey içim bu yolculuk nereye? Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin
Gece burada kar yağmıştı. Ben de sabah evin küçük odasının penceresinden dışarı bir göz atayım diye bakarken bizim evin oradaki ilkokulda kar topu oynayan çocukları gördüm. Hayattaki her türlü sıkıntıya meşakkate musibete acıya |inat gülerek oynuyorlardı güzel çocuklar vakitleri daha varken
'Bir insana vazgeçilmez olduğunuzu hissettirdiğinizde ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz' demiş Freud. O kişi artık emindir sizden. Size kızabilir üzebilir belki şakayla dahi olsa gururunuzu incitebilir. O yüzden siz siz olun kimseye kendinizin önüne koymayın.(Sadece hakikati öne koyun çünkü hakikatin hatırı alidir hiçbir şeye feda etmemek gerektir)
Sonuç olarak Niçe'nin de dediği gibi 'her şey sende başlar, sende biter'
Karar vermek. Bir sürü ihtimal içerisinde en doğrusunu seçmeye çalışırken kendini yitirmek hele bir de başkalarından sorumlu isem daha sıkıntılı bir hal alıyor :)
Böyle olduğum için çok mutluyum. Sabahın ilk vakitlerinde güneş yeni yeni doğarken günlük işlerine başlayınca hem o işler çok daha erken biter hem de çok daha verimli bereketli geçer. Ayrıca gece uykusu çok önemlidir o vakit dinlenmek için vardır.
Not: ibni sina kitabüşşifa adlı eserini her sabah 3 saat çalışarak yazmıştır. Ayrıca günün bereketi muvaffakiyeti huzuru sabah vaktidir
Öncelikle intihar denen şey asla basit bir şey değil Hem de hiç. küçük küçük biriken şeylerin neticesi olarak görürüm ben onu. En sonda dayanamaz kurban insan. onu istediğinden ziyade karşıtlıklara karşı gücü yetmediği ve tükendiği için gerçekleşir. Veronica ölmek istiyor'da geçtiği gibi "Herkesin ne olursa olsun hayatta kalmak için savaşım verdiği bu dünyada,ölmeye karar verenleri anlamak kolay mı ?" pek çok nedeni vardır intiharın. Anlaşılmama, yabancılaşma, yaşamak için bir amacının tutunacak dalın olmaması, ümitsizlik gibi vs. Biz yaşayanlara düşen onları yargılamak değil, onları anlamaya çalışmak ibret almak diğer meyyal kişilere el uzatmak onları sevdiğimizi anladığımızı hissettirmek olmalıdır. Unutmayın ki onlar da bizim gibiydi. Aynı sokakta oyun oynadığımız aynı sofradan yemek yediğimiz insanlardı...
İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de. - 1984
Dünya güzel bir yer ve de uğruna savaşmaya değer. - Ernest hemingway
Bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim. - Aylak adam
Geçenlerde rastlayıp okuduğum bir şiirdi. Çok etkilenmiştim. Böyle bir başlık görünce paylaşmadan edemezdim :)
En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil "Çünkü sen ne tarih ne coğrafya Ne şu ne busun Oğlum Mernuş Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun ..."
Sana karşı şahsi bir cevap değildi bu. Çok fazla bu tarz şeyleri görmeye başladı orada burada ve bu tarz şeyler daha çok ülkeye bir şey katmayan, baba parası yiyen züppe kesime ait olduğundan böyle bir cevap yazdım
Saatleri ayarlama enstitüsü. Türkiye'yi, Türkiye'deki doğu batı çekişmesini ve bu çekişmede kıvranan kendine dahi yabancılaşan insanımızı yaşadığımız şu günlerde olan komik durumları günümüzde nasıl bir sistemin işlediğini anlamak isteyenlere öneririm. Dikkatle okumanızı rica ederim
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır. katkıda bulunmak istemez misin?