Bir keresinde hocamız sıfatları anlatırken herkesi tahtaya çağırıp bir sıfat söylüyordu sonrasında da tüm sınıfa söyletiyordu çok uzun arkadaşıma uzun sarışın arkadaşıma sarışın gibi bana geldiğinde de türkçe çirkin demişti tüm sınıfta bana bakıp almanca çirkin deyip gülmüştü :/ açıkcası sonrasında uzun bir süre bunun için depresyona girmiştim ama bunları da aştık artık diyelim sözün özü benim için pek güzel anıları olan bir dersti diyemem.
Yazdığım bir entryde kişi nasılsa karşıdakini de öyle görür. Kusurlarını diğer insanlarda görür demiştim. Hocanız tam olarak onu yaşamış. Sizlik bir durum değil bence sayın ulker cikolatali gofret sevmey...
Okulda işini en iyi yapan öğretmenlerden biriydi almanca öğretmenimiz. Çok disiplinli ve gerçekten çok tatlı bir insandı, biz de onun o yumuşak görünüşünden yararlanıp her ders film izlemek için yalvarırdık ve genelde bu çaba boşa giderdi, sıkıcı almancaya geri dönerdik. Kendisinin e'leri uzatarak “peeeeki” deyişi hâlâ aklımda, liseye dair özlediğim şeylerin-inanması güç-başında geliyor. Pandemi garip şey, lisede sıkıntıdan patladığım almanca dersini bile özletti.
Guten Tag, guten Tag Hallo, wie geht's Guten Tag, guten Tag Hallo, wie geht's Danke, prima, gut Danke, prima, gut Danke, prima, gut Tschüss, auf Widersehen ! almanca dersi deyince aklıma ilk gelen bu oldu :) bizi sevdiğini hissettiren, bir şeyler öğrenelim diye uğraşan hocamız vardı. kendisi uzun yıllar almanya'da yaşamıştı, anılarından sıkça bahsederdi. tatlı biriydi, kimseyi kırmak istemezdi. kendisiyle daha çok ders yapmak isterdim ama yazılılardı, üniversite sınavına hazırlıktı derken daha çok etüt dersiydi bizim için.
Hocamız iri yarı, heybetli bir adamdı, dersini takan pek az insan vardı, derse 4-5 kişi katılır ama hoca herkesin katılmasını istediği için kendisi seçerek metin okutturur, tahtaya kaldırırdı. Sınavda sözlük serbest derdi ama sözlükte bulamayacağımız kelimelerin olduğu sınav yapardı 😅 bir gün başka bir dersin yazılısı vardı serbest bıraktı, tabii sınıfta acaip uğultu var hoca bir uyardı iki uyardı kimsenin umrunda değil en son ciddi sinirlenmiş olmalı ki masaya yumruğunu bir vurdu, lamba gitti geldi. Ben durumdan çok etkilendiğim için mi halüsinasyon görüyorum sanmıştım jfjdjdjdj sordum arkadaşlara herkes farketmiş, nasıl oldu hâlâ anlamış değilim :)
Sayısal liselerde 2 yıl işlenen ve o 2 yılda da neredeyse hiç bir seviyeye gelinemeyen ders. İngilizce mingilizce derken hop kardeşim diye ortaya çıkar bi anda. En azından lise düzeyinde başlayacağına ortaokulda başlasaydı diye düşünüyorum. Böylelikle belki gerçekten 2. bir yabancı dil temelimiz olurdu ve üstüne çıkardık…Sonuç olarak sırf iki yabancı dil eğitimi veriyoruz demek için yürütülen bir sistemdir.
9. sınıfta dersimize girmiş olan, adı soyadı aşırı ilginç bir kadın almancacımız vardı. almancaya dair bildiklerimin %90'ını öğretmiş olan bu hanım okulda korkutucu bakışlarıyla nam salmışsa da bir derste telaffuzumu beğendiği için "daha önceden almanca biliyor muydun sen" diyerek gönlümde taht kurmuştu 🥺