İçimi titreten bir sestir her gün.
Saat her çalışında tekrar eder:
"Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?
Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün.
Gençlik böyledir işte, gelir gider;
Ve kırılır sonra kolun kanadın;
Koşarsın pencereden pencereye."
Ah o kadrini bilmediğim günler,
Koklamadan attığım gül demeti,
Suyunu sebil ettiğim o çeşme,
Eserken yelken açmadığım rüzgâr
Gel gör ki, sular batıya meyleder,
Ağaçta bülbülün sesi değişti,
Gölgeler yerleşiyor pencereme;
Çağınız başlıyor ey hâtıralar.
~ her şiirinde ölümden bahsetmesi üzerine ölüm şairi olarak da anılan kendisini oldukça çirkin bulan bir şairimiz. Bu aralar bu şiiri sürekli aklımda... Gençlik böyledir işte, gelir gider...
cahit sıtkı tarancı
"Sevmeye geldim insanları,
Gönlümle, elimle, kafamla sevmeye; hesapsız, karşılıksız, ayrılık gayrılık gözetmeden.
Gün gelip gidersem şayet,
Öyle severekten gideceğim ki,
Karanlık kıyılarda bile olsa candan şekilde selamlarım civarımdan geçecek gemileri; Güneşli gemileri; Şarkılı gemileri; İçlerinde kendim varmışım gibi!"
"Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikayet ölümden olsun."
"Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz; Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?"
Gönlümle, elimle, kafamla sevmeye; hesapsız, karşılıksız, ayrılık gayrılık gözetmeden.
Gün gelip gidersem şayet,
Öyle severekten gideceğim ki,
Karanlık kıyılarda bile olsa candan şekilde selamlarım civarımdan geçecek gemileri; Güneşli gemileri; Şarkılı gemileri; İçlerinde kendim varmışım gibi!"
"Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikayet ölümden olsun."
"Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz; Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?"
"Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Desem ki sen benim için, hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek, su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin."
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Desem ki sen benim için, hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek, su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin."
sondaki mısrayı <nimettensin vesaire> diye okuyorum, öyle daha efektif oluyo
@fistikgibiri çok iyi :))
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?