Karşılıklı saygı, anlayıştan sonra gerisi teferruat. Bir de bir şeyler hakkında uğraş veren insanlara karşı daha nazik olunmalı. Sonuçta gönüllü olarak sorunlarla ilgileniyorlar..
dönem gruplarında nasıl davranmalıyız
dönem 1 öğrencisi olarak söylüyorum ilk başta gayet samimi eğlenceli diyalogların geçtiği bir dönem grubu vardı fakat sonradan hem grup içinde gruplaşmaların olmasıyla hem de ciddiyet takıntısı kişiler yüzünden artık sadece etkinlik duyuruları vs paylaşılıyor yani zaten duyuru grubu diye bir oluşum var bırakın rahat rahat konuşup kafa dağıtalım.örneğin muhabbet falan başlıyor işte sonra bir tane modu düşük şahıs gelip burası sınıf grubu böyle konular konuşmamalıyız diyor gerçekten neden insanların da sizin gibi modu düşük olmasını istiyorsunuz anlamıyorum
herkes güzel güzel fikrini özetlemiş, ne güzel.
işte sınıf grupları da böyle olmalı. artistlik yapmadan, birbirini şakşaklamadan, tartışmadan, hor görmeden, anlayışla ve sevgi saygıyla konuşulmalı. sırf arkadaşı olduğu için arkadaşının görüşünü savunup bir nevi savaş ortamı oluşturmaya çalışanlar inşallah bunları okuyorlardır.
bir sürü insan var. herkese saygı ve sevgi duymak gerek.
bir de görüldü atmamak. çok ayıp bir şey görüldü atmak. üzerine uzun uzun şeyler yazılabilir. biri bir soru sorduğunda tanıdık tanımadık, kız erkek ayırt etmeksizin cevap vermek çok kolay :) sevgiler
işte sınıf grupları da böyle olmalı. artistlik yapmadan, birbirini şakşaklamadan, tartışmadan, hor görmeden, anlayışla ve sevgi saygıyla konuşulmalı. sırf arkadaşı olduğu için arkadaşının görüşünü savunup bir nevi savaş ortamı oluşturmaya çalışanlar inşallah bunları okuyorlardır.
bir sürü insan var. herkese saygı ve sevgi duymak gerek.
bir de görüldü atmamak. çok ayıp bir şey görüldü atmak. üzerine uzun uzun şeyler yazılabilir. biri bir soru sorduğunda tanıdık tanımadık, kız erkek ayırt etmeksizin cevap vermek çok kolay :) sevgiler
Herhangi bir yerde herhangi bir ekstra protokol uygulanmasına gerek olduğunu düşünmüyorum. Çoğusunu tanımadığınız ya da yeterince tanımadığınız 257 kişi ile aynı ortamdayken size mikrofon verseler nasıl konuşuyorsanız aynısı olmalı bence. Akran olmamız dışında samimiyet kurmayı gerektirecek bir durumla henüz karşılaşamadım. Hatta bazen bizim sınıf grubunda o kadar çirkin sözler sarf edenler oluyor ki 10 sene sonra bir hasta yakını tarafından bu kişiye şiddet uygulansa "acaba hasta yakınını kışkırtacak bir şey mi söyledi?" diye ilk önce bahsi geçen şahısta suç ararım. "Şiddetin her türlüsüne karşıyım ama bazıları hak ediyor." tarzı bir açıklama değil bu asla yanlış anlaşılmasın. Gerçekten şiddetin her türlüsüne karşıyım. Ama çaresiz bir şekilde size gelen insana karşı çirkin bir üslupla iğrenç sözler sarf ederseniz karşıdaki insanın sinirlenmemesi olanaksız olur. Sağlık çalışanına şiddet artık gündem bile olamayacak kadar sıradanlaşmaya başladı. Televizyonlarda her gün kısa kısa sağlıkta şiddet izler hale geldik. Şiddet bu kadar göz önünde bulunurken zaten morali bozuk bir insana karşı bu kadar umursamaz, bu kadar soğuk konuşup onu kışkırtmak da sağlıkta şiddetin nedenlerindendir. Bazıları doktor olduğu için kendini hastadan da hasta yakınından da çok yüksek mertebede görüyor.Bu ego sorunu öyle bir seviyede ki kendi sınıf arkadaşlarını bile alt kademe insan gibi görenler var.
Edit: nesrin hoca, biz dönem 1 iken başımıza gelebilecek tüm etik sorunları kendisine bildirebileceğimizden bahsetmişti. Sınıf grubumuzda bir kişiyi kendisine bildirmeyi bile düşündüm. Fakat olay sınıfa mal olmaktan ziyade iki kişi arasında yaşanan bir problem iken sınıf grubunda konuşulduğu için bu fikrimden vazgeçtim. Sadece iki sene çok çalıştı, tıp kazandı diye canımızın kimlere emanet olabileceğini de görmüş oldum.
Edit: nesrin hoca, biz dönem 1 iken başımıza gelebilecek tüm etik sorunları kendisine bildirebileceğimizden bahsetmişti. Sınıf grubumuzda bir kişiyi kendisine bildirmeyi bile düşündüm. Fakat olay sınıfa mal olmaktan ziyade iki kişi arasında yaşanan bir problem iken sınıf grubunda konuşulduğu için bu fikrimden vazgeçtim. Sadece iki sene çok çalıştı, tıp kazandı diye canımızın kimlere emanet olabileceğini de görmüş oldum.
Samimi ve düzgün bir üslupla konuşulduğu takdirde hiçbir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum. Bizim dönem grubunda mükemmel stickerları tam yerinde kullanan bir insan var mesela, ben gördükçe çok mutlu oluyorum. Dönem gruplarındaki en büyük sıkıntı bence tus dershanesi spamı yememizdir, insanların çoğunluğu saygılı bir üslupla konuşuyor zaten.
hayalimi yaşıyorsunuz sayın elegantmoon :)
Benim de çok güzel stickerlarim var sayın armut, tanışırsak bir gün size de arada guzel stickerlar atarım:))
Çok teşekkür ederim. Umarım bir gün stikırlarınızla karşılaşırız :)
Dediklerinize katılmakla birlikte tus dershanesi kısmına ekstra imzamı atıyorum,yok böyle bir şey ya.YouTube reklamlarından çok daha kötü.
Ben de her an her yerde sticker atabilirim ama tepkisiz kalıyorlar üzülüyorum
Hayır proprenses aktif çicek böcek atanlardan,ricaları teşekkürleri havalarda uçuranlardansan ben cevap veriyorum hep🥰🌝🌚
Proprenses bu yüzden üzüldüğünüzü bilmiyordum,siz üzülmeyin diye atılan her stickera cevap vereceğim artık
Bu mezkur gruplarda benim gördüğüm 3 profil insan var: duyarcı tayfa, nesnel tayfa ve apolitikler.
İlk gruptakiler herkesi kendi gibi sanan ve değilse bile kendi gibi olması gerektiğini düşünen, her konuda bir zikri (fikir zaten ne gezer) olan, kendi cümle kurmaktan acizse bir başkasını artılayarak var olan gereksiz, lüzumsuz bir ekip. Bunlar tatlı sularda yaşarlar ve su bulanınca üremeyi iyi becerirler.
İkinci gruptakiler sayıca azdır ve en belirgin özellikleri bireysel konuşmalarıdır. Bunları bir grup eşliğinde konuşurken pek görmezsiniz, diyeceğini der ve susar.
Ve üçüncüler ki en büyük çoğunluktur. Bu arkadaşların ana akım dünya görüşü “buraya tıp okumaya geldik, dersle okulla ilgili bir şey varsa konuşalım, yoksa ortamı meşgul etmeyelim.” Kabilinden olduğundan en iyi ihtimalle baya iyi hekim olacak bir ekiptir. Fazlasını beklemek olmayacak beklentiye girer, sükut-u hayal ile neticelenir. Bu tayfa dönem gruplarında yaşanan tartışmalarda her zaman mağdurun yanındadır ve herhangi bir kimseyle düşman olmaktan kaçınırlar.
Gruplardaki saygı sevgi çerçevesine gelince ne yazık ki sürdürülebilir olmaktan uzaktır. Şahsen her zaman nazik bir üslubu savunuyor olsam da bazılarına karşı kesinlikle sert olunmalıdır, polemiğe girilmelidir. Tabi çoğunlukla başarılı bir polemik yaşanma ihtimali düşük olduğundan en makul çözüm dalga geçip işimize devam etmektir. Başkasına sert davranan, sürekli duyar kasan ya da birilerini ve/veya bir düşünceyi linç etmekten zevk alan kim varsa aynı muameleye layıktır.
Bu gruplarda birlik olmak, güzel yapılan bir işi (kim yapmış olursa olsun) takdir etmek, yanlış bir hareket karşısında (kim yaparsa yapsın) yine hep birlikte karşı gelmek, yarın bir gün meslektaş olacağımız insanlarla ideal samimiyeti yakalayabiliyor olmak ve gruplarda gerektiğinde hoş sohbet gerektiğinde ciddiyeti muhafaza edebilmek olabilecek en ideal durum iken ne yazık ki kimse kusura bakmasın bu konjektürde bu imkansızdır.
Biz yine ne olursa olsun bu ideal uğruna mücadele etmeye devam edeceğiz, etmeliyiz. Daha samimi bir okul görebilmek dileğiyle.
İlk gruptakiler herkesi kendi gibi sanan ve değilse bile kendi gibi olması gerektiğini düşünen, her konuda bir zikri (fikir zaten ne gezer) olan, kendi cümle kurmaktan acizse bir başkasını artılayarak var olan gereksiz, lüzumsuz bir ekip. Bunlar tatlı sularda yaşarlar ve su bulanınca üremeyi iyi becerirler.
İkinci gruptakiler sayıca azdır ve en belirgin özellikleri bireysel konuşmalarıdır. Bunları bir grup eşliğinde konuşurken pek görmezsiniz, diyeceğini der ve susar.
Ve üçüncüler ki en büyük çoğunluktur. Bu arkadaşların ana akım dünya görüşü “buraya tıp okumaya geldik, dersle okulla ilgili bir şey varsa konuşalım, yoksa ortamı meşgul etmeyelim.” Kabilinden olduğundan en iyi ihtimalle baya iyi hekim olacak bir ekiptir. Fazlasını beklemek olmayacak beklentiye girer, sükut-u hayal ile neticelenir. Bu tayfa dönem gruplarında yaşanan tartışmalarda her zaman mağdurun yanındadır ve herhangi bir kimseyle düşman olmaktan kaçınırlar.
Gruplardaki saygı sevgi çerçevesine gelince ne yazık ki sürdürülebilir olmaktan uzaktır. Şahsen her zaman nazik bir üslubu savunuyor olsam da bazılarına karşı kesinlikle sert olunmalıdır, polemiğe girilmelidir. Tabi çoğunlukla başarılı bir polemik yaşanma ihtimali düşük olduğundan en makul çözüm dalga geçip işimize devam etmektir. Başkasına sert davranan, sürekli duyar kasan ya da birilerini ve/veya bir düşünceyi linç etmekten zevk alan kim varsa aynı muameleye layıktır.
Bu gruplarda birlik olmak, güzel yapılan bir işi (kim yapmış olursa olsun) takdir etmek, yanlış bir hareket karşısında (kim yaparsa yapsın) yine hep birlikte karşı gelmek, yarın bir gün meslektaş olacağımız insanlarla ideal samimiyeti yakalayabiliyor olmak ve gruplarda gerektiğinde hoş sohbet gerektiğinde ciddiyeti muhafaza edebilmek olabilecek en ideal durum iken ne yazık ki kimse kusura bakmasın bu konjektürde bu imkansızdır.
Biz yine ne olursa olsun bu ideal uğruna mücadele etmeye devam edeceğiz, etmeliyiz. Daha samimi bir okul görebilmek dileğiyle.
Efendim d1 gruplarında birbirimzin yüzünü bile görmemişken çıkan polemiklerde üslup korunamadı.
Ve ne tesadüftür ki benim gibi zayıf entelektüel karaktere sahip birinin dahi okumalar yapmış olduğu,yaşamını ona göre kanalize etmeye çalıştığı konular üzerinde oldu tartışmalar. Elbette ki seviyeli üslup kullanan kimseler oldu ancak genel olarak taraflar resmen saldırganlaştı.
Of aman herkesin hali kendine diyip tek kelime dahi yazmadım. Apolitik değilim ama mecalim yoktu laf anlatmaya. Çünkü konuşmaya başlarsam taraflıktan ziyade haklılık haksızlık veyahut artılar,eksilerden oluşan bir değerlendirme yapacaktım gücüm yettiğinde. Ve zihinlerinde ayırdıkları iki taraftan da olmayıp sınıflandırılamayacaktım. Ve çok iyi biliyorum ki sınıflandırılmamış her şey yafta yemiş olanlardan daha tehlikelidir. Anlayacağınız cesaret edemedim bir şeyler yazmaya. Ve hep diyorum sözlüğü sevişim tam da bu yüzden. Bizler artık sallama yeşil çayın dışına çıkan şeyler de yazıyoruz buraya. Kimse de kimseyi "recm(bilerek yazıyorum)"etmedi burada. Kusuruma bakmayın bir yorumdan fazlası oldu:)
Ve ne tesadüftür ki benim gibi zayıf entelektüel karaktere sahip birinin dahi okumalar yapmış olduğu,yaşamını ona göre kanalize etmeye çalıştığı konular üzerinde oldu tartışmalar. Elbette ki seviyeli üslup kullanan kimseler oldu ancak genel olarak taraflar resmen saldırganlaştı.
Of aman herkesin hali kendine diyip tek kelime dahi yazmadım. Apolitik değilim ama mecalim yoktu laf anlatmaya. Çünkü konuşmaya başlarsam taraflıktan ziyade haklılık haksızlık veyahut artılar,eksilerden oluşan bir değerlendirme yapacaktım gücüm yettiğinde. Ve zihinlerinde ayırdıkları iki taraftan da olmayıp sınıflandırılamayacaktım. Ve çok iyi biliyorum ki sınıflandırılmamış her şey yafta yemiş olanlardan daha tehlikelidir. Anlayacağınız cesaret edemedim bir şeyler yazmaya. Ve hep diyorum sözlüğü sevişim tam da bu yüzden. Bizler artık sallama yeşil çayın dışına çıkan şeyler de yazıyoruz buraya. Kimse de kimseyi "recm(bilerek yazıyorum)"etmedi burada. Kusuruma bakmayın bir yorumdan fazlası oldu:)
Estağfirullah çok iyi özetlemişsiniz. Önemli olanın düşünce olduğu, kişinin ön plana alınmadığı her yer bizim gibiler için daima en iyi platformlar olacak.
Davranmamayı tercih ediyorum genelde, herkese öneririm. Sevgiler<3
içten olunmalı, şöyle dersem şu tip insan bundan hoşlanmaz vs. demeden yoruma açık konularda saygıyı bırakmadan fikrini belirtmek istiyorsan belirtmelisin, senin fikirlerine çok ters fikirler olabilir ama hırçın olmaya lüzum yok cidden. bir şekilde fikrini belirtirsin ve anlamamak için çaba harcayanlar hariç diğerleri anlayacaktır. saldırgan tavır gösterenler olabilir sana laf atılabilir kendini düzgün ifade edersin cevabını verirsin ama çok da takmamak en iyisi muhtemelen. içten kısmının üzerini çizdim çünkü yapmacık bir karakter çizilmesi en rahatsız edicisi olur bana göre. fikrini belirtmek istemeyene de şu sebepten belirtmemiştir gibi bir sınıfa koymuyorum gözümde doğrusu. belki vakti yok, belki mükemmel bir gün geçirirken buna kafa yormak istemiyor, belki bir şeyler anlatmanın bir şeyleri değiştireceğine inanmıyor, belki önyargıya uğramaktan korkuyor, bilmiyorum sebebini. ne yapmak istiyorsa kendi bilir.
o zaman hadi bi tartışma açalım. sizce dönem gruplarında resmi mi olunmalı yoksa samimi mi?
bana kalırsa resmi çünkü samimiyetin dozu çok önemli. ben resmiyete önem veren biriyim. ileride doktor/öğretim üyesi olduğumuz zaman nasıl ki dekanın olduğu gruba belirli bir üslupla, çeşitli emojileri kullanmadan yazmamız gerekiyorsa, dekana bu saygıyı gösteriyorsak öğrenci arkadaşlarımıza da bundan aşağısını göstermemeliyiz. emojinin olmadığı zamanlardaki gibi samimiyetimizi sözcüklerle de ifade edebiliriz. bence bu dönem grubundaki samimiyet için yeterli dozdur. azı karar çoğu zarardır diyelim.
bana kalırsa resmi çünkü samimiyetin dozu çok önemli. ben resmiyete önem veren biriyim. ileride doktor/öğretim üyesi olduğumuz zaman nasıl ki dekanın olduğu gruba belirli bir üslupla, çeşitli emojileri kullanmadan yazmamız gerekiyorsa, dekana bu saygıyı gösteriyorsak öğrenci arkadaşlarımıza da bundan aşağısını göstermemeliyiz. emojinin olmadığı zamanlardaki gibi samimiyetimizi sözcüklerle de ifade edebiliriz. bence bu dönem grubundaki samimiyet için yeterli dozdur. azı karar çoğu zarardır diyelim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?