babaannemin kemalpaşa tatlısının kokusunu hala unutamam. gurbette yaşayıp yılda birkaç kez ziyaret ettiğimizden, biz giderken hep yapardı. tüm sokak nefis bir kemalpaşa tatlısı kokusuna bürünürdü. çok eskiden vefat eden ve aynı zamanda adaşım olan amcam çok severmiş, öyle derdi hep hikayelerini anlatırken bana. şimdi aynı hikayeleri, viran kalmış evinin bahçesinde yıllardır duran taştan oyuncak ev anlatır her gece. ikisinin de mekanı cennet…
"kokuların öyle bir inandırıcılığı vardır ki, sözden, gözle görmekten, duygudan, iradeden daha güçlüdür." demiştir patrick süskind das parfum adlı romanında.
küçükken oturduğumuz sitede havuz vardı ve arkadaşlarımla her seferinde havuza gitmeden çantalara cips koyardık. havuz kenarında da olsa bir şey yemek veya içmek yasak olduğu için uygun zamanı ve ortamı yakalayınca çantalara koşup gizli gizli cips yerdik. Ve ben hep doritosun yeşil paketli olanını alırdım. şu an hâlâ o doritos cipsinin kokusunu duyunca kendimi ıslak mayolarımla havuz kenarında gibi hissediyorum... :)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır. katkıda bulunmak istemez misin?