⚠️Bu entry kesinlikle spesifik bir kurumu hedef almayıp genelleme içerir.
İkisini de yapmıyoruz. Tıp fakültelerinde yalnızca oyalanıyoruz. Uzman olacaksanız bilgi birikiminizin ve tecrübenizin tamamına yakınını asistanlık sürecinde öğreneceksiniz. Ne doğru düzgün pratik eğitim var, ne adı konmuş olsa bile eleştirel düşünce var, ne kanıta dayalı çalışmak var... hiçbiri yok. Gerçekten yok. Sadece kendi çabanız var. Öğrencinin çıkardığı not var, öğrencinin para ödediği dershanelerin kaynakları var, öğrencinin çalışması var. Ama okul yok, fakülte yok; yalnızca tabelası var. Bol bol memur kafası var, çıkar var, rant var ama bilim yok. Kendini paralayanlar var, bir şey yapmak için çırpınanlar var; buna mukabil bir de engelleyenler var, işlerine gelmeyenler var. Bilgi var, ama bilgiyi paylaşmaktan korkan, bunu yapınca kaybedeceğini düşünen ve bildiğini kendine saklayan var. Saygı yok ama tonla saygı ve hürmet bekleyen var.
Tıp fakülteleri tarihinin en büyük yozlaşmasını yaşıyor. Bunun kaçınılmaz bedelini ödeyecekler: Doğal seçilimle silineceğiz. Pek çok fakülte silinip gidecek. Bu okullar bizim sağlık egemenliğimiz. Ama yakında dışarı bağımlı olmaktan başka çaremiz kalmayacak.
Girelim bakalım sınavlara, belki dünyayı kurtarırız. (!)
o kadar katılıyorum ki altına imzamı gözüm kapalı atarım, öğrenciyle iletişimi olmayıp iletişimin önemi vurgulayan hocalarla, güya öğrencinin öğrenip öğrenmediğini test eden ama soruları ve cevapları açıklanmayan sınavlarla, öğrenciye mobbingle, öğrencinin önüne taş koymayla, eleştirel düşünme/iletişim becerileri/pdö gibi dersler koyup bunlarda bile ezbere eğitim vererek sadece makine üretebilirsiniz. eskiyene kadar çalışır. metaforu biraz daha ilerletmek gerekirse tıpta bize gerekli olan şey yapay zekadır.
Tıp Fakültelerinde "konu yetiştirmek" bazlı ilerlendiği için sadece slayt gösterildiği görüşünü savunuyorum. Ardından öğrenci profillerine göre değişkenlik göstererek sınavdan düşük almayı gözetip textbook okuyan ile çıkmış soru ezberleyip çok da fazla konuya hakim olmamasına karşın oldukça yüksek puan alana kadar ilerleyen bir skala oluşur. Bunun en güzel örneği (ideal örnek desem daha doğru olur sanırım) online eğitim döneminde slaytların dörtte hatta beşte birine düşürülüp ancak yarısı anlatılırken sınavda o azaltılmadan önceki beşte beşin sorulması, bunlara hakim olmamızın beklenmesi, günlerin büyük kısmının dersin bir şekilde aksamasından ötürü bilgisayar başında ve boş geçirilmesinden kaynaklı ders çalışacak verimli zamanın azlığıyla birlikte öğrencilerdeki baş bel boyun ve göz ağrılarının logaritmik artışıyla sınav sonrasında öğrenciye feedback verilmemesi olabilir. Aldığımız eğitim değil,aslında ezber de değil. Bir günü kurtarmaya çalışıyoruz ama o gün hangisi, o da meçhul!
Bu tamamen tıp okuyan kişinin tıptan beklentisi ile ilgilidir. Gerçekten dersleri takip ettiğiniz zaman farmakolojiden mikrobiyolojiye her şeyin aslında bir mekanizması olduğunu bilirsiniz. Ve aslında çoğu mekanizma bir başkasıyla ilişki kurularak daha hakim olduğunuz bir derse ya da konuya bağlanır. Yine derslere girdiğiniz takdirde pek çok şeyin pratiğini, notlarda yazılı olmayan şeyleri ömrünü tıp yolunda harcamış profesörlerin yanında birinci ağızdan duyabilirsiniz. Tüm bu pratik ve mekanizma bağlantılarını bildiğiniz takdirde ezberlediğiniz şeyin sayısında mutlaka azalma olacaktır. Fakat ne yaparsak yapalım bu kadar şeyin hepsini öğrenmenin ve anlamanın yolu yoktur. Mekanizmaların bile bir kısmı hala teoride olan bilgidir. Mantığa oturtmak istesek de ters düşen şeyler vardır. Bu sefer de iş tersine döner. Pratik ve hızlı olmaya çalışsak da aykırı olan onca şeyi sadece ezberleyerek akılda tutabiliriz. Ben mümkün olduğu kadar ezber oluşunu reddediyorum. Ama ne kadar inkar etsem de bu işin çoğusu öğrenmekten değil ezberlemekten geçiyor.
bana kalırsa bizim fakültemiz için konuşacak olursak ağırlıklı ezber yapıyoruz. çoğu derslerde hocalar bu sayıları sorarım dediği anda zaten olay eğitimden çıkıyor bence. sınavda bu sayıları bilememenin verdiği stresle önemli yerleri kaçırıp sayılara odaklanmaya çalışıyoruz. çıkarım yaparak öğretilmiyor bence dersler. ki hocaların derse ilk geldiğinde terminolojiyi atlaması, her terimi zaten biliyoruz gibi davranmaları da cabası bence. hatta ve hatta bunun en büyük kanıtı da aslında online dönemde sınavların cevaplarının açıklanmaması. hani bir şeyleri yanlış yaptın ama neyi yanlış yaptığını, nereyi kaçırdığını bilmiyorsun. önemli değil herhalde olan oldu sonuçta. tıpta bir daha karşına çıkmayacak (!)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır. katkıda bulunmak istemez misin?