İşlemiş olduğu konu tamamen bir tarafa, hikaye anlatım biçimiyle başlı başına bir yönetmenlik başarısı ve şaheseridir. Bireyin psikolojik derinlemesine bu kadar inildiği başka bir dizi bulmak çok zordur. Walter White karakterinin 5 sezon boyunca geçirmiş olduğu değişimler, gerek dünya görüşü gerek yaşam tarzı ve gerekse ailevi ve insani ilişkiler bakımından ilmek ilmek işlenmiştir.
Dizinin bir diğer başarısı yine aynı şekilde baş karakterin fanatik boyutta inandığı etik değer yargılarının zaman içerisinde nasıl tam tersine evrildiğini, evrilebileceğini profesyonel boyutta anlatabilmesidir. Bu şekilde aslında etik yargıların a priori kalmadığı, dokunulmaz olmadığı da çok iyi bir şekilde sahnede oynanmıştır.
Dizinin ilk sezonun başından ta son sezonuna kadar nasıl her bölümün ilmek ilmek örercesine planlandığını fark edince dizinin arkasında nasıl bir deha olduğunu da insan ister istemez fark edip hayran kalıyor.
Breaking bad öyle bir dizidir ki üstüne dizi çekilir ;) -ki çekilmiştir de ve better call soul da aynı şekilde bunun çok başarılı bir alt senaryosudur.
Bana yabancı diziyi sevdiren ve üstüne bir yabancı dizi kültürü oluşturmama sebebiyet veren sanat eseridir breaking bad. İlk izlediğim yabancı dizidir ve iki kere bırakıp 3. Kez başladığım ve o şekilde bitirdiğim, bitirdiğimde “boş boş” değil, gözlerim “dolu dolu” etrafa bakındığım muazzam bir anlatım ve muazzam bir senaryo.
Bu arada söylemeden edemeyeceğim bir uçak sahnesi var ki -spoiler vermeyeyim- kelebek etkisi ve determinizm gibi felsefi-ontolojik görüşleri de ironik bir şekilde dizide anlatmış ve adeta yedirmiş, harmanlamıştır.
“Ben vakit geçirmelik dizi izlerim, eğlenceli olsun, sarsın” diyenler mümkünse izlemesinler. Bir diziden ne kadar sonuç ve anlam çıkarılabileceğini görünce insan bu dizinin “dizi izlemek” için yapılmadığını fark ediyor.
Üzerine çok şey söylenebilecek bir dizidir. Çok şey yazılabilir ve bozulabilir. Lafı da fazla uzatmanın anlamının olmayacağı, imdb'deki yerini tartışmasız hakkeden bir sanat eseri. İzlenmeden geçen her gün ayrı bir kayıptır.
Walter white benim kendimi bulduğum, kendimin derinliklerine daldığım ve kendimi sorgulatan favori karakterim tabi ki. Gereğinden fazla dizi izlemiş biri olarak bugüne kadar bir Walter white'ı bir de beni tanıyanların malumu olduğu karakteri hep kendim bulmuşumdur, bu ikisinde hep kendimi görmüşümdür.
Aşağıya favori sahnemi bırakıyorum:
Hiç kimse yokken kare vardı benim için. Ben ilk kare çarşıyla tanıştım. Burada başladı her şey ve her biten burada bitti.
Yalnızdım, tek başımaydım, burada tanıştım tüm dostlarımla.. Burada sevdim ben, burada nefret ettim. Güleceksem burada güldüm, dertleneceksem sigaramı burada yaktım.
Dostlarım oldu karede bana eşlik eden.. Gün oldu burada uzaktan uzağa bakıştım onlarla sanki hiç tanışmamış gibi..
Gece gidecek yerim olmadı, burada sabahladım. Bir şey kutlanacak oldu, pastamı burada kestim. Burada güldüm tüm dostlarımla, tüm kalabalıkla; sonra gece geldim yine burada ağladım tek başıma..
Çok yer gördüm, çok yer gezdim ama en sonunda bir tilki misali buraya döndüm ben. Yaşanacak ne kaldı dedim, daha fazlasını yine burada yaşadım.
Siz şimdi “Bir mekana bu kadar anlam yüklenir mi?” diye soracaksınız bana..
Peki siz hiç bu kadar anlamı bir insana yüklemeye kalktınız mı? Her gelen gelir ve bir gün geldiği gibi gider... Ama bakın kare hala orada; dün, bugün ve yarın...
Yalnızdım, tek başımaydım, burada tanıştım tüm dostlarımla.. Burada sevdim ben, burada nefret ettim. Güleceksem burada güldüm, dertleneceksem sigaramı burada yaktım.
Dostlarım oldu karede bana eşlik eden.. Gün oldu burada uzaktan uzağa bakıştım onlarla sanki hiç tanışmamış gibi..
Gece gidecek yerim olmadı, burada sabahladım. Bir şey kutlanacak oldu, pastamı burada kestim. Burada güldüm tüm dostlarımla, tüm kalabalıkla; sonra gece geldim yine burada ağladım tek başıma..
Çok yer gördüm, çok yer gezdim ama en sonunda bir tilki misali buraya döndüm ben. Yaşanacak ne kaldı dedim, daha fazlasını yine burada yaşadım.
Siz şimdi “Bir mekana bu kadar anlam yüklenir mi?” diye soracaksınız bana..
Peki siz hiç bu kadar anlamı bir insana yüklemeye kalktınız mı? Her gelen gelir ve bir gün geldiği gibi gider... Ama bakın kare hala orada; dün, bugün ve yarın...
Evet değildir. Tıp, bir meslek değildir, salt bir disiplin değildir. Tıp bir ekoldür. Tıp tıptan daha fazlasıdır. Tıp bir sanattır, bir kültürdür. Tıpçı, geleceğin doktorundan ibaret değildir. Tıpçı okumak zorundadır, her şeyi okumak zorundadır, ilerlemek zorundadır. Tıpçı yol göstermek zorundadır, örnek olmak zorundadır. Bir seçenek değildir bu. Ödevdir.
Bu toplum bizden çok şey bekliyor gençler... Gideceğiz, nur yolu izde gideceğiz, taş bağırda, sular dizde gideceğiz...
Birlikte çok büyük idealleri ağır ağır, yere basa basa inşa edeceğiz.
Ne mutlu ayağına batan dikenlerle o mis kokulu güllere yürüyenlere...
Bu toplum bizden çok şey bekliyor gençler... Gideceğiz, nur yolu izde gideceğiz, taş bağırda, sular dizde gideceğiz...
Birlikte çok büyük idealleri ağır ağır, yere basa basa inşa edeceğiz.
Ne mutlu ayağına batan dikenlerle o mis kokulu güllere yürüyenlere...
gazi tıpın en uğrak mekanı.
çay çorba içip arkadaşlarınızla güzel vakit gecirebilirsiniz bana bunlar yetmez diyorsanız hasta ve hasta yakınları ile birçok hastalığa tedavi bulup sağlık sistemini bir tık ileriye götürebilirsiniz.
çay çorba içip arkadaşlarınızla güzel vakit gecirebilirsiniz bana bunlar yetmez diyorsanız hasta ve hasta yakınları ile birçok hastalığa tedavi bulup sağlık sistemini bir tık ileriye götürebilirsiniz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?