Takviminizi azıcık erteleyin ve gün ortası şekerleme molası verin🥰
Oldukça hak verdiğim bir başlık ve bunu görmekten mutluluk duydum. Ama dilimin de elimin de ayarı olmadığı ve gütfsözlük kurallarına aykırı gelmek istemediğim için saygı ve sevgi çerçevesinden çıkmayarak gölgede kalıp gelen entryleri okuyacağım. Merakla bekliyorum.
Aşırı açıklayıcı olduğumu düşünüyorum:
doğdu, büyüdü, yaşıyor.🌙😸
doğdu, büyüdü, yaşıyor.🌙😸
Sıradaki şarkımız spotify'dan "fırtına"
Gerekli tetikleyiciyi aldığıma göre gidip yabancı damat izleyebilirim.
Gerekli tetikleyiciyi aldığıma göre gidip yabancı damat izleyebilirim.
Kuaförde saçlarımı kestirirken sık sık hayatı sorgularım. Makasın o tıkır tıkır sesi hipnoz etkisi yaratır. Yaklaşık 5 dakika sonra saçlarımı kestiriyor oluşumun aydınlığına kavuşup derhal sorgulamayı yarıda bırakır ve yas dönemine girerim.
Yastığımı ve yorganımı kapıp balkona çıktım. Bu gece gökyüzünü izleyerek uyuyacağım.
Bu şarkı ile keşfettim ve hayran kaldım. Yorum yok, kadın muhteşem!
"Açın kapıyııı!"
Şu sıralar, daha öncesi ve hayatımın sonuna dek çikolata 😍😍
En son lise sonda geometri çözerken şarkı dinliyordum ondan sonra ders çalışırken bir şeyler dinlememeye başladım. Bu yüzden güncel örnek verebilmek benim için güç.
Şimdi de aşağıdaki sözlere bakalım...
"...O benim dünyam
Onunla sevebilen, onunla nefret eden
Öylesine güçlü, öylesine güzel
Böylesine benim olan
O benim dünyam..."
Bu arada orijinal şarkının sözlerini zerre sevmem. Burada Sayın Ajda Pekkan'ın açık ara farkla daha iyi olduğunu savunuyorum.
Çorbadan çorbaya değişkenlik göstermesi gerektiğini düşündüğüm alışkanlık. Misal mercimek çorbasına limon sıkmaya bayılırım ama tutup da kremalı mantar ya da ıspanak çorbasına da limon sıkılmaz.
Portakal Çiçeği Karnavalı, Adana'da Nisan ayında gerçekleştirilen sokak karnavalı. Ayrıca Türkiye'nin ilk karnavalı olma özelliğine sahip olduğunu da belirtmeliyim.
Ben her sene çok özensem de ilk defa gitmek için ciddi plan yapıp otel bile ayarlamışken patlak veren pandemiye de burada ayrıyeten dikkat çekmek istiyorum.
"Nisan'da Adana'da!"
Ben her sene çok özensem de ilk defa gitmek için ciddi plan yapıp otel bile ayarlamışken patlak veren pandemiye de burada ayrıyeten dikkat çekmek istiyorum.
"Nisan'da Adana'da!"
"sonsuza kadar mutlu yaşadılar, ama ayrı ayrı."
-kazanova
-kazanova
Bence site kurallarına uymak kafi, bir şeylere takılmaya başlarsak işimiz yaş.
İfşalamak için akıllardaki soru işaretlerinin silinmesinde bire bir bir ukde olduğunu düşünüyor ve dolduruyorum.
İçlerinde çok ünlü ve çılgın bir sanatçı ile sanata gönül veren bir hekimin de bulunduğu uzun bir liste var.
İçlerinde çok ünlü ve çılgın bir sanatçı ile sanata gönül veren bir hekimin de bulunduğu uzun bir liste var.
Beş yıldır izlemeye başlayacağım (sözde!) Amerikan yapımı komedi dizisi.
Bunu bir örnekle açıklamak isterim: bir Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı yarasa çorbası içer ve ben, on binlerce kilometre ötede yaşayan ben, online stajyer olurum.
Herhangi bir ulaşım aracını kullanmak bana göre değil, motosiklet hiç değil. Yaşadığım şehrin sakinlerine olan saygımdan dolayı ben şu anki gibi takılmaya devam ediyor olacağım.
Bir kadın için de bir erkek için de büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Temel olarak kadın ve erkek düşünme sisteminin farklı olduğu artık bilinen bir gerçek. İstediğiniz zaman size farklı perspektifleri gösterebilecek bir dostunuzun olması ve bunu yaparken de tamamen sizin iyiliğinizi gözettiğinden emin olmak hem büyük bir güven hissi veriyor hem de ufkunuzu açıyor. Karşı cinsin neyi nasıl anlamış olabileceği konusunda verilen tüyolarsa paha biçilemez.
Elbette her alanda olduğu gibi burada da hayatınıza kimi aldığınıza dikkat etmek çok önemli. Dost görünümlü çakallara karşı uyanık olmakta fayda var 🙃
Elbette her alanda olduğu gibi burada da hayatınıza kimi aldığınıza dikkat etmek çok önemli. Dost görünümlü çakallara karşı uyanık olmakta fayda var 🙃
Reklamlar dozunda olduğu ve belli saat aralıklarında olmadığı için bir kullanıcı gözünden beni hiç rahatsız etmiyor.
Lisedeyken adobe cs6 kullanıyordum yazdığım kitaplara kendi ciltlerini oluşturmak için. Hey gidi günler hey!
Yüzdüm, voleybol ve basketbol oynadım, taekwondo yaptım, kreşte baleye maruz kaldım, tenise başlamıştım ama kimyamız pek uyuşmadı, bir de sayılırsa son virajda vazgeçtiğim hentbol var. Tabii hepsi çooook uzun zaman önceydi.
Uzay ve Havacılık Hekimliği, Sualtı ve Hiperbarik Tıp ile Adli Tıp hekimliği üçgeninin ortasında kararsızım bir süredir. Bakalım zaman ne gösterecek 🙄🙄
O kadar cool ve özgür görünüyorlar ki hayran olmamak elde değil. Ama işte yaklaşamıyorum. saçma alerjiler... 😒
Kyoko Mizuki tarafından ilk başta Nakayoshi isimli dergide parça parça yayınlanmasının ardından manga haline getirilen Şeker Kız Candy, aldığı birkaç ödülün ardından anime serisi olarak yayın hayatına başlamıştır. Yanlış hatırlamıyorsam kendisi aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nde yayınlanmaya başlayan ilk anime.
Şahsi fikrim Şeker Kız Candy'nin çoğu Brezilya dizisine taş çıkaran bir kurguya sahip olduğu yönünde. Yine de izlemeye değer bir eser, bu kadar senenin ardından olsa da.
Şahsi fikrim Şeker Kız Candy'nin çoğu Brezilya dizisine taş çıkaran bir kurguya sahip olduğu yönünde. Yine de izlemeye değer bir eser, bu kadar senenin ardından olsa da.
Nane, limon kabuğu, bir güzel kaynasın aman
Ha ha ha ha ha içine hatmi çiçeği, biraz çöre' otu katasın aman
Ha ha ha ha ha hatta biraz tarçın, bir tutam zencefil aman
Ha ha ha ha ha bin derde deva geliyor, biraz daha sabret güzelim
Ha ha ha ha ha hapşu
Çok yaşa
(Sen de gör)
Rahat ve iyi yaşa
Ha ha ha ha ha içine hatmi çiçeği, biraz çöre' otu katasın aman
Ha ha ha ha ha hatta biraz tarçın, bir tutam zencefil aman
Ha ha ha ha ha bin derde deva geliyor, biraz daha sabret güzelim
Ha ha ha ha ha hapşu
Çok yaşa
(Sen de gör)
Rahat ve iyi yaşa
Çok tatlı ve sıcacık bir mesaj aldım. Beni hem çok mutlu etti hem de özel hissettirdi. Değil bugünün, haftanın yıldızı şimdiden bu oldu diyebilirim.
Kuzgun
Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
Başka kim gelir bu zaman? "Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi,
Örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
Işısın istedim şafak çaresini arayarak
Bana kalan o acının kaybolup gitmiş Lenore'dan,
Meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili Lenore'dan,
Adı artık anılmayan.İpekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
Korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
Yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
"Bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,
Gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;
Başka kim olur bu zaman? "Kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
"Özür diliyorum" dedim, "kimseniz, Bay ya da Bayan
Dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki,
Öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan."
Yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
Kapıyı açtığım zaman.Gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,
Şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;
Sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada,
Fısıltıyla bir kelime, "Lenore" geldi uzaklardan,
Sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
Yalnız bu sözdü duyulan.Duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
İçimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
İrkilip dedim: "Muhakkak pancurda bir şey olacak;
Gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
Yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
Başkası değil rüzgârdan..."Çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
Bugüne kalmış bir Kuzgun pancuru açtığım zaman.
Bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle
Süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
Kondu Pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
Kaldı orda oynamadan.Gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
Hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
"Gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun
Gelmekten, kocamış Kuzgun, Gecelerin kıyısından;
Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm kıyısından? "
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."Sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama
Hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan,
İlgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki
Kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan,
Böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan;
Adı "Hiçbir zaman" olan.Durgun büstte otururken içini dökmüştü birden
O kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan.
Sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı,
Sustu, sonra ben konuştum: "Dostlarım kaçtı yanımdan
Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."Birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte
"Anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan;
İnsaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin
Sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan.
Umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan:
Hiç -ama hiç- hiçbir zaman."Çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün;
Bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan,
Sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,
Sonra Kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan
Ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.
Çatlak çatlak: "Hiçbir zaman."Oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile
Ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan
Durup o Kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım,
Kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,
Elleri Lenore'un artık mor mindere, ışık vuran,
Değmeyecek hiçbir zaman!Sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla
Melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.
"Aptal," dedim, "dön hayata; Tanrın sana acımış da
Meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;
İç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman.""Geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?
Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
Bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,
Korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan
Acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman.""Şu yukarda dönen gökle Tanrı'yı seversen söyle;
Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
Azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi
Buluşacak o Lenore'la, adı meleklerce konan,
O sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan? "
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."Kalkıp haykırdım: "Getirsin ayrılışı bu sözlerin!
Rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
Hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
Dağıtma yalnızlığımı! Bırak beni, git kapımdan!
Yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan! "
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."Oda kapımın üstünde, Pallas'ın solgun büstünde
Oturmakta, oturmakta Kuzgun hiç kıpırdamadan;
Hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
Kalkmayacak - hiçbir zaman!
Edgar Allan Poe
Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
Başka kim gelir bu zaman? "Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi,
Örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
Işısın istedim şafak çaresini arayarak
Bana kalan o acının kaybolup gitmiş Lenore'dan,
Meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili Lenore'dan,
Adı artık anılmayan.İpekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
Korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
Yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
"Bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,
Gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;
Başka kim olur bu zaman? "Kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
"Özür diliyorum" dedim, "kimseniz, Bay ya da Bayan
Dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki,
Öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan."
Yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
Kapıyı açtığım zaman.Gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,
Şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;
Sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada,
Fısıltıyla bir kelime, "Lenore" geldi uzaklardan,
Sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
Yalnız bu sözdü duyulan.Duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
İçimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
İrkilip dedim: "Muhakkak pancurda bir şey olacak;
Gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
Yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
Başkası değil rüzgârdan..."Çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
Bugüne kalmış bir Kuzgun pancuru açtığım zaman.
Bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle
Süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
Kondu Pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
Kaldı orda oynamadan.Gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
Hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
"Gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun
Gelmekten, kocamış Kuzgun, Gecelerin kıyısından;
Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm kıyısından? "
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."Sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama
Hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan,
İlgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki
Kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan,
Böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan;
Adı "Hiçbir zaman" olan.Durgun büstte otururken içini dökmüştü birden
O kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan.
Sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı,
Sustu, sonra ben konuştum: "Dostlarım kaçtı yanımdan
Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."Birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte
"Anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan;
İnsaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin
Sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan.
Umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan:
Hiç -ama hiç- hiçbir zaman."Çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün;
Bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan,
Sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,
Sonra Kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan
Ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.
Çatlak çatlak: "Hiçbir zaman."Oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile
Ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan
Durup o Kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım,
Kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,
Elleri Lenore'un artık mor mindere, ışık vuran,
Değmeyecek hiçbir zaman!Sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla
Melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.
"Aptal," dedim, "dön hayata; Tanrın sana acımış da
Meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;
İç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman.""Geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?
Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
Bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,
Korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan
Acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman.""Şu yukarda dönen gökle Tanrı'yı seversen söyle;
Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
Azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi
Buluşacak o Lenore'la, adı meleklerce konan,
O sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan? "
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."Kalkıp haykırdım: "Getirsin ayrılışı bu sözlerin!
Rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
Hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
Dağıtma yalnızlığımı! Bırak beni, git kapımdan!
Yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan! "
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."Oda kapımın üstünde, Pallas'ın solgun büstünde
Oturmakta, oturmakta Kuzgun hiç kıpırdamadan;
Hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
Kalkmayacak - hiçbir zaman!
Edgar Allan Poe
Her türlü alışverişten haz etmeyen benim tüm gün avm avm dolaşmışlığım var sırf ders çalışmamak için. Ey ders çalışmama isteği, sen nelere kadirsin!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?