Ne kadar da beni anlatan bir başlık :))) Bende ne kadar kronik hale geldiği nickimden anlaşılıyordur sanırım. Aslında lisede iyi kötü geçiniyordum ama üniversitede bir şeyler ters gitti. Yürürken bile 'acaba insanlar beni görünce ne düşünüyordur' diye düşünmeye başladım. Fazlaca rahatsız edici bir hale geldi. Fırsat bulduğum bir zamanda bu konuda destek almayı düşünüyorum.
İsteyen ne düşünürse düşünsün onlar için yaşamadığımız gibi o kadar düşünmemize gerek yok diyebiliriz. Varsın beğenmesinler varsın her şeyi düşünsünler. Niye öyle yaptı desinler, ayıp desinler. Bize ne? O onların zanı. Biz niyetimizden mesul değil miyiz?
Grup sohbetlerinde dinleyici rolündeyim genelde. Belki sorularla dahil olabilirim. Çok güzel boş dinlerim ama boş yapma yeteneği nasip olmamış bana :( Bir de belli bir konu üzerine tartışılıyorsa yanlış bilgi vermekten çok korkarım. Konu hakkında konuşacaksam elimde mutlaka sağlam kaynaklardan alınmış veriler olmalı (düşünsenize boş yapmaya elinizde dosyayla gidiyorsunuz. Dshdhahsjs) Bu nedenle az-çok bilsem bile bilmiyormuş gibi yapmayı tercih ederim.
Günlük yaşam hakkındaki sohbetlerde ise çok yakınım değilse çok derinlere inmeyi tercih etmiyorum. Sonra pişman oluyorum çünkü. Haliyle karşıya da aynı derinlikte sorular soramıyorum. Tıkanıp kalıyor bir yerden sonra.
Hal böyle olunca hiç de güzel bir ortam oluşmuyor. Sohbeti sevilen biri olmayı isterdim açıkçası. Çok konuşan arkadaşlar şanslısınız bence :'(
Çok yakın bir arkadaşım sırf tıp için mezuna kaldı ancak 2. senede de olmayınca ankara üni bilgisayar mühendisliği yazdı ve orada o kadar güzel işler yaptı ki... Öğrencilik yıllarını oldukça verimli geçirdi, kendini öne çıkardı ve mezun olmadan iş teklifi aldı. Yaptığı şeyleri ondan dinlerken o kadar seviniyor ve o kadar imreniyordum ki anlatamam. Başlığı görünce aklıma geldi paylaşmak istedim. Bir kapı kapalı olabilir ama çok daha güzelleri ardına kadar açık bizi bekleyebilir.
"42 Dakika" Osmanlının özellikle son dönemlerini farklı bir bakış açısıyla sunuyor. Hem 'osmanlı neden yıkıldı' gibi aslında çok temel ve kolay cevaplanamayacak türden konulara değiniyor hem de özel konuklarla günümüz sorunlarına dikkat çekiyor. Özellikle ilk sıraya yazmak istedim bunu.
Beyhan Budak'ın "Kendine İyi Davran" podcastini de çok beğenirim. Kendime "pasif agresiflik" tanısını bu sayede koymuştum :) Ayrıca çok güzel kitap önerileri vardı. Tavsiye ederim.
"Trend Topic" ulusal / uluslararası gündemi Nevşin Mengü ve konuklarının yorumlarıyla takip etmekten hoşladığım bir yayın.
"Bunu Ben de Yaparım" ise İbrahim Selim'in hazırladığı aşırı komik ve ilginç konuları barındıran bir podcast. Zamanında sabah yürüyüşlerimi oldukça eğlenceli hale getirmişti.
"Off abi bu ingilizceyi napıcam ben" dediğim anlarda vicdan rahatlatması için de "easy stories in english" dinliyordum. Dinlediğiniz öyküyü açıklama kısmındaki link ile yazı halinde takip etme imkanı da sunuyor.
'Yalansavar' ve 'Fularsız Entellik' ise çok az dinleyebildiğim ama devamını getirmek istediğim yayınlar.
bugün sırf bu yüzden hayatının baharında olan bir hekimin daha intihar haberini aldık. bu ilk değildi görünüşe göre son da olmayacak. bir kişiye, onu kendi hayatından vazgeçirecek kadar nasıl zulmedilir aklım almıyor. Umarım bizler bir şeyleri değiştiririz ve en azından bizden sonrakilere hekim olma kararlarını sorgulatmaz, onları pişman etmeyiz.
Salon kısmı daha efektif kullanılabilecekken altın varaklı (!) rahatsız takımlarla döşenmesi. Vitrin diye bir şey var ki neden var olduğu konusunda derin sorgulamalar yapıyorum. Hayır sırf bardak tabak sergilemek için neden bu kadar büyük bir şey edinirsin. Bu arada neden bardak tabak sergilersin ki...
Canım ev hanımlarımız, yeni gelinler size sesleniyorum. Bakın temizliği de zor. Canınıza yazık.
Twitter olmasa gerçekleşmeyecek olaydır. Gerek tıp gerekse diş hekimliğinden pek çok farklı fakültenin 4. sınıf öğrencilerini aşılama haberlerini duyarken gazi (ve gazi gibi diğer birkaç fakülte) öğrencilerinin aşılanmıyor olması kesinlikle hakkaniyetli bir durum değildi zaten.
Yalnız kaldığımda sürekli kendi kendime konuşabilirim. Bazen laf lafı açar, saatler sürer. Ama karşıma hayali biri veya birilerini koyarak yaparım bunu. Bir sahne yaratırım kendime. Röportaj yaparım mesela. Veya kavga ederim karşımdaki kişiyle. Konu genelde ya o gün beni çok etkileyen bir ülke gündemidir ya da geçmişte kalmış bir olayın alternatif sonları :) Bunu harekete dahi çevirebilirim. Örneğin dans ederim. Tabi karşımda yine hayali bir kişi var. Kötü tarafı, bunları yaparken sürekli çevremdekilere yakalanıp deli muamelesi görüyorum. Belki de haklılar bilemiyorum :)))
ben de hayali kişi olarak sevdiğim bir arkadaşımı ya da bazen annemi falan koyarım sayın kendiyle kavgalı :) böyle içini dökmek çok rahatlatıcı oluyor bence
Entryleri okurken bile gerildim. Anlaşıldı buralarda çok bilgi vermemek lazım millet pusuya yatmış resmen. Bu arada tanıdığım 1 kişi var o da beni biliyo
Çs de yaklaşan komitenin verdiği sıkkınlıkla ders çalışırken, telefonu bir ara elime aldım ve haberi öğrendim. Özgürlüğüne kavuşmuş bir mahkum gibi koşarcasına çıktım çs den. Karede arkadaşlarla bunun muhabbetini yaptıktan sonra da canlı müziğe gittik. Tatili kutlamak için 🥲 (Evet sadece 3 hafta olacağını sanan saf gruptandım ben de)
Hayatın yetişemediğimiz hızından kurtulup, bir kenara çekilip kafamı toplamama yardımcı oldu. Geçmişin küçük bir analizi yapıldı dersler çıkarıldı ve gelecek yeni döneme bomba gibi dönme sözü verildi. Sergen Yalçının deyimiyle "artık sıkmaya başladı" ise de iyi yönleri yok değil.
Hiçbir öğrencisini ayırt etmeden hepsine yardım eden ve destekleyen nadide hocalarımızdan. Ayrıca kariyeri de ayrı bir ilham kaynağı. Nur hocam bir gün bu entryi okursanız SİZİ ÇOK SEVİYORUZ.
Üniversiteli olmanın belli zevklerini elinden alan ancak sınavları çok da dert etmediğin eğitim modeli. "ama iyi öğrenemiyoruz" diyenler tatava yapmasın normal dönemde amfiye kaç kez uğramış onu düşünsün. Ayrıca "bu hoca slayt vermiyormuş" devrini de kapattı kral. kısacası üniversite ortamı durumu düşünülmediğinde ilk 3 sene için hiç de fena sayılmaz.
sizin ilk üç için öyle olabilir tabi de ders olmayan zamanlarda hastanede ilgilendiği bölümlerin yataklı servislerine gidip asistanlarla sohbet edip iki bişey öğrenmeye çalışanlar, stajyer olup boş zamanlarında acilde intern abla ve abilerden bişey kapmaya çalışanlar için kötü oldu.
Kesinlikle haklısınız. Ama sanıyorum burada suçlanması gereken online eğitim değil pandeminin kendisi. Okullar yüz yüze eğitime açılsa bile bence pandemi devam ettiği sürece hastanelere kolayca giremeyeceğiz. Kendi hastalık durumumuz haricinde çevremizdeki insanlara bulaştırma korkusuyla hastaneye içimiz rahat girebileceğimizi düşünmüyorum :(