bir kek miyim? 2 miyim? hiç miyim? karadelik miyim?
Nur baran hoca demek istiyorum ya çok tatlı kendisi ve enerjisi asla sönmüyor. Umarim öğrencilik hayatının bunca zorluklarına, mezun olup is hayatımızda da sıkıntılar çekmemize rağmen kendisi gibi sevecen ve pozitif olabiliriz.
Nesrin çobanoğlu. Büyüyünce nesrin çobanoğlu olmak istiyorum.
tebrik ederim sayın lavinia
🎊
❤️❤️
aaahhhh kalbim eridiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii hayırlı olsun sayın yazarrr
Her şey çok güzel olacak demek doğru değil. Güzellikler olsun diye olası sonları erteleme. Bekletilip tadı kaçan güzellikler eziyetten başka şeyler değil. Bazı şeyler kötü olsa daha iyi oluyor.
Okudukça nasıl sağlıklı kaldığımızı daha fazla sorguladığım ders diyebiliriz
Sayın (yazar: ruhsuz) çok kaşındın, ağzımı açıp gözümü yumacağım ;)
Gütfsözlük ahalisinden şimdiden özür diliyorum, bağışlayın. Gece boyu uyumayıp da yine kendimle başbaşa güneşi karşıladığım böyle bir gecenin sabahında biraz içimi dökeyim.
Sevgili ruhsuz iki kere sormuş ancak bu konu bana göre çok geniş bir mesele. Nasıl yaklaşacağımı bilemiyorum. Soruna burada da temelden yaklaşmak gerek. Modern insan düşünmüyor, modern insan düşünceyi bile öyle bir metalaştırdı ki artık o da alınır satılır bir menkul haline geldi.
Modern insan, kendine; yaşadığı çağa ayak uydurmuş “kanaat önderleri” istiyor, bunu arıyor. Onu takip ediyor, onun attığı tweetleri konuşuyor, onun eleştirilerini kullanıyor ve onun beğenilerini seçip kendine uyduruyor. Bu şaşmaz bir gerçek ne yazık ki.
Bakıyorum: yerelde (Türkiye'de) her konunun belli başlı fikri önderleri var. Ve bu insanların sayısız takipçileri. Bu sayfaların sayısız takipçileri. Büyük bir sayfa var mesela, o günün suni bir gündemi var, sayfa alelade bir yorum yapmış, onu şöyle bir süslemiş, birkaç resim uydurmuş o yoruma ve bir de yüzeysel bir slogan çakmış (gerçi bütün sloganlar yüzeyeldir de, demek istediğim mesajı içine hapsedememiş bir slogan) bakıyoruz o gün herkesin storysinde o paylaşım var. Birbirlerine gönderiyorlar, sohbetleri onun üzerinden dönüyor.
Herkesin aynı konuyu konuşması, kitleyi tektip bir hale getirmez ancak herkesin aynı konuda aynı yorumlarla yetinmesi ve üstüne bir de bunu konuşması kitleyi tektipleştirir. İnsanın konuştuğu fikrine, fikri ise yaşantısına sirayet eder. Bu böyledir. Olan da bundan farklı bir durum değil zaten.
Özellikle akademide ve politikada sorun en temelde bu. Orman yanıyor, birisi çıkıp diyor ki “hadi ağaç dikelim.” diğerleri bakıyorsunuz hoop hemen bir story: Tema vakfı. Aynı gün delinin biri atlıyor hemen: “efendim tema vakfının geliri bakanlığa gidiyormuş.” Hoop o storyler siliniyor ve yerine hemen tam karşıtı başka storyler. Bu histeridir. Fazlası şizofreniye girer.
Aynı örnekten gidelim: yine hayalgücü fazla güçlü bir arkadaş diyor ki: “çam ağacı yerine meyve ağacı dikelim.” Hoop binlerce insanın talebi bu oluyor. Bunun teknik kısmını konuşan yok, ekolojik olarak dengeyi nasıl etkiler bunu konuşan yok, bu ağaçlar su ister bu kadar su nereden sağlanacak bunu konuşan yok, toprak uygun mu bunu konuşan yok, ve daha onlarca realist bakış açısıyla bakılması gereken yönlere bakan yok. Gündem değişip de insanların duyguları az biraz düze çıkınca aynı kişiler diyor ki “ya zaten çok mantıklı değildi.” Peki neden o sıra bunu akıl edemiyorsun? Çünkü o sıra aklını kullanan da yok. Tektipleşme tam olarak budur.
Şimdi bir de işin politik yönü var ki, sorun da şu: politik diye kategorilendirilen meselelerin salt çoğunluğu politizm değil, polarizmdir. Bu, benim üstüne bir yazı kaleme alacağım konu ama yine de burada belirtmiş olalım: Modern çağın insanı politik değil polardır. Ve bu ikisi arasında önemli farklar var.
Aynı gündemler, aynı konular, aynı söz sahibi insanlar. Adam hekim olmuş çıkıyor sel bilimcisi gibi konuşuyor, akıl veriyor, neden? Çünkü kendisini onaylayacak bir kitlesi var. Sonra aynı adam çıkıp diyor ki, “tıp hakkında konuşacaksanız önce tıbbı bilin.” İyi diyorsun hemşerim de sen neden uzmanı olmadığın konuda ahkam kesiyorsun? Çünkü cevabı o da biliyor: zaten ne söylese onaylayacaklar. Varsın konuşsun. Yarın işine gelmez, herkes hekim olmuş, bize akıl veriyor diye şikayet eder.
Sorunu artık biraz kendimizde arayalım. Sorun bizim her konuda konuşuyor olmamız ve bazılarının, bazı overrated diyeyim, kişilerin her söylediğini hemen benimsememiz. Bunu biz kendimiz o kişilere prim vermeyerek yapacağız. Ama böyle bir derdimiz yok bizim. Konuşalım da ne konuşuyoruz, o fikir bizim mi, işin bileni, uzmanı ne diyor, bunlar önemsiz. Kulağa hoş gelsin yeter, içimizdeki sevgiyi ya da nefreti tatmin etsin yeter.
Yaşam tarzına gelince... giyim-kuşam, yiyip içtiklerimiz, dinleyip okuduklarımız... yaşam tarzı bu değildir. Yaşam tarzı hayat görüşüdür. Ancak yine aynı sorun: birinin söyledikleri kulağımıza hoş mu geliyor, tamam biz artık oncuyuz. Veyahut da bazı dünya görüşlerinin sembolik hareketlerini hemen al-kopyala-yapıştır: tamaaam sen de artık o kesimdensin. Bu böyle ve ne kadar komik. Gerçekten komik. Yani trajedik bir yönü yok olayın.
Efendim işte “ben düğün yapmayacağım ya, ne o öyle kuru gürültü, hiç görmeyeceğim yüzlerce akraba falan, bana gelmez kanka.”
Tamam kanka. Ne tepki koydun be. Bu ne protesto. Hayran kaldım.
Zamanında bunu aklı başında birisi söyledi ve çok doğru söyledi. Onun yaşam tarzına, onun dünya görüşüne cuk diye oturuyor. Onun ilmine yakışıyor. Onun konumuna da yakışıyor. Bu düşünce onun ağzında anlamlı ancak onun ağzından duyup papağan gibi tekrarlayan yüzbinlerin dilinde salt bir yozlaşma. Bunun gibi sayısız post-modern aykırı görüş. Sırf yapmak için, sırf kulağa hoş geldiği için. Hep söylerim fikri taklit olandan kaçmak lazım diye. Çünkü bu insanlar yaşam tarzları, konumları veyahut ilmi ne olursa olsun her zaman yozdur, her zaman cahildir, her zaman taklitçidir. Şimdi tam bu noktada öyle ya da böyle nedenlerle bana katılmayanlar olacak, onlar için başka bir örnek daha vermek istiyorum:
“Elalem ne der?”
Şimdi bu düşüncenin doğru bir düşünce olmadığına buradaki herkes, bunu okuyan herkes hemfikirdir. Ama ben size şunu söyleyeyim: bunu da vakti zamanında değerli birtakım fikir adamlarımız dile getirip protesto etti. Onların ağzında ne kadar da doğru bir kavram. Aynı mekanizma geçerli, onu ağzında şakıyanların çoğu papağan.
Neden?
Çünkü, bunu şakıyanların “elalem” sözcüğünden anladıkları, o değerli fikir adamlarının o sırada, bu fikri dile getirirken kastettikleri anlamdan ibaret. Taklitçiler fikri özümsemez, sloganı özümser. Onların “elalem” derken anladıkları tek bir şey vardır: hısım akraba, birtakım arkadaşlar (kendileri gibi düşünmeyen arkadaşları) vs. Onlar “aman elalemin ne dediği umrumda olmaz.” Derken anladıkları tek şey bu. Ben istediğimi yiyeyim, istediğimi yapayım, kim ne derse desin. Eleştirsin, umrumda olmaz. Şimdi:
1. E iyi de, sen bir gün gerçekten yanlış bir şey yaparsan ve bunun doğru olduğuna inanırsan (olabilir, çünkü insanız, beşer şaşar.) peki o zaman gerçekten işin doğrusunu söyleyenler ne olacak? Sen bu hakkaniyetli hayat görüşünü fikirlerin oturmadan böyle taklit edersen hangi eleştiriyi göğüsleyeceksin, göğüsleyebileceksin?
Hadi bunu aşarız düşe kalka. Bunu geçelim. Peki
2. Entelektüeller bu düşünceyi dile getirdiler ve şunu kastettiler: “düşünceniz ne olursa olsun eğer kendinize ait bir düşünceniz varsa, buna inanmışsanız kim ne derse desin, utanmayın, doğru bildiklerinizi, inandıklarınızı haykırın, kendinizi aşağılık kompleksine feda etmeyin.”
O düstur budur. Ama bunu kim yapıyor? Bazı arkadaşlarım var mesela: sırf kendi çevresinden linç yeme korkusuyla siyasi düşüncelerini dile getiremiyor. Çünkü jenerasyonların belli kalıpları vardır. Bu kalıplar her jenerasyonda değişir ama fix birtakım kalıplara sahiplerdir. Bu jenerasyonda bazı siyasi düşünceler mimlenmiştir mesela. Birisi o düşünceyi mi savunuyor, hoop linç et. (Bunu da örnek olarak veriyorum, konuştuğum her şey örnek.) ama linç ederek de bu simülasyonda “elalem” sen oldun. Madem öyle, neden başkalarının elalemi oluyorsun? Ama olur, çünkü düşünceyi özümseyemez, sadece şakır. O da sloganı yani, fazlasını değil. O kadar geniş bir ezberi de yoktur o konuda.
Sözlük kuralları gereği siyasi konularda konuşamam, ancak fikir beyan etmeden yalnızca değinip geçeceğim: Taliban Afganistan'da 20 yıldır var ve ABD ile de 20 yıldır savaşıyor. 20 koca sene ya. 20x365x24 saat! Ama bir anda ne olduysa herkes hoop siyaset bilimci oluyor: tek kelimeyle “hayırdır?” Demek istiyorum. Hayırdır yani? Sen Taliban hakkında üç-beş popüler ve yüzeysel yorum ve iki-üç resim dışında ne biliyorsun? Bu konuda konuşan kaç kişi oturup en azından vikipediden (o da yetmez bu arada da) talibanın kuruluşunu, tarihini okudu? Ya da kalkıp “ya bu Taliban neyi savunuyor?” diye sorguladı? Etiketle geç. “Onlar şuncu, falancı, filancı, buncu.” Veyahut hadi biliyorsun (bilmez de, biz biliyor kabul edelim) neden şimdi şakımaya başladın? Neden 20 yıldır konuşmuyorsun? Bu olaylar orada 20 senedir dönüyor, bugüne kadar neden kimse “Afganistan, Taliban, Taliban-abd savaşı veyahut da Taliban'ın distopik zulümleri” üzerine konuşmadı? Çünkü kendi fikri yok, birileri bir gündem koyarsa o zaman konuşur, o zaman politik olur veyahut apolitik takılır vs de vs yani.
Politik bir yorum belirtmeyeceğim bu konuda yalnızca örnek olsun diye verdim.
Bu konuda daha çok konuşulur ama şu bilinsin: yaşam tarzından ideolojiye, siyasi görüşten (ideoloji ve siyasi görüş birbirinden farklıdır.) estetik zevklere, gelecek planlarından aşk hakkındaki düşüncelere kadar her şubede bu var. Kendi fikirlerini konuşan yok. Sonra “tek tipleştik.” Veyahut da “abi bunlar koyun”, “ya şu çok marjinal” “ben herkes gibi değilim.”
Tamam kanka. Herkes koyun ama sen değilsin.
Sözlerime burada son vereceğim, bu konu hakkında ayrıca çok geniş kapsamlı yazacağım zaten o yüzden kafa şişirmeye gerek yok. Umarım fikirlerimi anlatabilmişimdir. Yine de ana fikri sona yazayım da daha açık olsun:
Herkesin birilerini sürü diye, koyun diye yaftaladığı bir toplumda herkes sürüdür, herkes koyundur. Herkesin marjinal olmaya çalıştığı bir toplumda kimse marjinal değildir. Herkesin aykırı takılıp konuştuğu bir toplumda kimse aykırı değildir. Herkesin “elalemi” eleştirdiği bir toplumda herkes elalemdir. Herkesin tek tipleşmeyi eleştirdiği bir toplumda herkes tek bir tiptir.
Ve son olarak:
“Gündemde (özellikle suni gündemlerde) boğulanlar, hiçbir zaman gündem olamazlar.
Herkese günaydın 😃☀️
Gütfsözlük ahalisinden şimdiden özür diliyorum, bağışlayın. Gece boyu uyumayıp da yine kendimle başbaşa güneşi karşıladığım böyle bir gecenin sabahında biraz içimi dökeyim.
Sevgili ruhsuz iki kere sormuş ancak bu konu bana göre çok geniş bir mesele. Nasıl yaklaşacağımı bilemiyorum. Soruna burada da temelden yaklaşmak gerek. Modern insan düşünmüyor, modern insan düşünceyi bile öyle bir metalaştırdı ki artık o da alınır satılır bir menkul haline geldi.
Modern insan, kendine; yaşadığı çağa ayak uydurmuş “kanaat önderleri” istiyor, bunu arıyor. Onu takip ediyor, onun attığı tweetleri konuşuyor, onun eleştirilerini kullanıyor ve onun beğenilerini seçip kendine uyduruyor. Bu şaşmaz bir gerçek ne yazık ki.
Bakıyorum: yerelde (Türkiye'de) her konunun belli başlı fikri önderleri var. Ve bu insanların sayısız takipçileri. Bu sayfaların sayısız takipçileri. Büyük bir sayfa var mesela, o günün suni bir gündemi var, sayfa alelade bir yorum yapmış, onu şöyle bir süslemiş, birkaç resim uydurmuş o yoruma ve bir de yüzeysel bir slogan çakmış (gerçi bütün sloganlar yüzeyeldir de, demek istediğim mesajı içine hapsedememiş bir slogan) bakıyoruz o gün herkesin storysinde o paylaşım var. Birbirlerine gönderiyorlar, sohbetleri onun üzerinden dönüyor.
Herkesin aynı konuyu konuşması, kitleyi tektip bir hale getirmez ancak herkesin aynı konuda aynı yorumlarla yetinmesi ve üstüne bir de bunu konuşması kitleyi tektipleştirir. İnsanın konuştuğu fikrine, fikri ise yaşantısına sirayet eder. Bu böyledir. Olan da bundan farklı bir durum değil zaten.
Özellikle akademide ve politikada sorun en temelde bu. Orman yanıyor, birisi çıkıp diyor ki “hadi ağaç dikelim.” diğerleri bakıyorsunuz hoop hemen bir story: Tema vakfı. Aynı gün delinin biri atlıyor hemen: “efendim tema vakfının geliri bakanlığa gidiyormuş.” Hoop o storyler siliniyor ve yerine hemen tam karşıtı başka storyler. Bu histeridir. Fazlası şizofreniye girer.
Aynı örnekten gidelim: yine hayalgücü fazla güçlü bir arkadaş diyor ki: “çam ağacı yerine meyve ağacı dikelim.” Hoop binlerce insanın talebi bu oluyor. Bunun teknik kısmını konuşan yok, ekolojik olarak dengeyi nasıl etkiler bunu konuşan yok, bu ağaçlar su ister bu kadar su nereden sağlanacak bunu konuşan yok, toprak uygun mu bunu konuşan yok, ve daha onlarca realist bakış açısıyla bakılması gereken yönlere bakan yok. Gündem değişip de insanların duyguları az biraz düze çıkınca aynı kişiler diyor ki “ya zaten çok mantıklı değildi.” Peki neden o sıra bunu akıl edemiyorsun? Çünkü o sıra aklını kullanan da yok. Tektipleşme tam olarak budur.
Şimdi bir de işin politik yönü var ki, sorun da şu: politik diye kategorilendirilen meselelerin salt çoğunluğu politizm değil, polarizmdir. Bu, benim üstüne bir yazı kaleme alacağım konu ama yine de burada belirtmiş olalım: Modern çağın insanı politik değil polardır. Ve bu ikisi arasında önemli farklar var.
Aynı gündemler, aynı konular, aynı söz sahibi insanlar. Adam hekim olmuş çıkıyor sel bilimcisi gibi konuşuyor, akıl veriyor, neden? Çünkü kendisini onaylayacak bir kitlesi var. Sonra aynı adam çıkıp diyor ki, “tıp hakkında konuşacaksanız önce tıbbı bilin.” İyi diyorsun hemşerim de sen neden uzmanı olmadığın konuda ahkam kesiyorsun? Çünkü cevabı o da biliyor: zaten ne söylese onaylayacaklar. Varsın konuşsun. Yarın işine gelmez, herkes hekim olmuş, bize akıl veriyor diye şikayet eder.
Sorunu artık biraz kendimizde arayalım. Sorun bizim her konuda konuşuyor olmamız ve bazılarının, bazı overrated diyeyim, kişilerin her söylediğini hemen benimsememiz. Bunu biz kendimiz o kişilere prim vermeyerek yapacağız. Ama böyle bir derdimiz yok bizim. Konuşalım da ne konuşuyoruz, o fikir bizim mi, işin bileni, uzmanı ne diyor, bunlar önemsiz. Kulağa hoş gelsin yeter, içimizdeki sevgiyi ya da nefreti tatmin etsin yeter.
Yaşam tarzına gelince... giyim-kuşam, yiyip içtiklerimiz, dinleyip okuduklarımız... yaşam tarzı bu değildir. Yaşam tarzı hayat görüşüdür. Ancak yine aynı sorun: birinin söyledikleri kulağımıza hoş mu geliyor, tamam biz artık oncuyuz. Veyahut da bazı dünya görüşlerinin sembolik hareketlerini hemen al-kopyala-yapıştır: tamaaam sen de artık o kesimdensin. Bu böyle ve ne kadar komik. Gerçekten komik. Yani trajedik bir yönü yok olayın.
Efendim işte “ben düğün yapmayacağım ya, ne o öyle kuru gürültü, hiç görmeyeceğim yüzlerce akraba falan, bana gelmez kanka.”
Tamam kanka. Ne tepki koydun be. Bu ne protesto. Hayran kaldım.
Zamanında bunu aklı başında birisi söyledi ve çok doğru söyledi. Onun yaşam tarzına, onun dünya görüşüne cuk diye oturuyor. Onun ilmine yakışıyor. Onun konumuna da yakışıyor. Bu düşünce onun ağzında anlamlı ancak onun ağzından duyup papağan gibi tekrarlayan yüzbinlerin dilinde salt bir yozlaşma. Bunun gibi sayısız post-modern aykırı görüş. Sırf yapmak için, sırf kulağa hoş geldiği için. Hep söylerim fikri taklit olandan kaçmak lazım diye. Çünkü bu insanlar yaşam tarzları, konumları veyahut ilmi ne olursa olsun her zaman yozdur, her zaman cahildir, her zaman taklitçidir. Şimdi tam bu noktada öyle ya da böyle nedenlerle bana katılmayanlar olacak, onlar için başka bir örnek daha vermek istiyorum:
“Elalem ne der?”
Şimdi bu düşüncenin doğru bir düşünce olmadığına buradaki herkes, bunu okuyan herkes hemfikirdir. Ama ben size şunu söyleyeyim: bunu da vakti zamanında değerli birtakım fikir adamlarımız dile getirip protesto etti. Onların ağzında ne kadar da doğru bir kavram. Aynı mekanizma geçerli, onu ağzında şakıyanların çoğu papağan.
Neden?
Çünkü, bunu şakıyanların “elalem” sözcüğünden anladıkları, o değerli fikir adamlarının o sırada, bu fikri dile getirirken kastettikleri anlamdan ibaret. Taklitçiler fikri özümsemez, sloganı özümser. Onların “elalem” derken anladıkları tek bir şey vardır: hısım akraba, birtakım arkadaşlar (kendileri gibi düşünmeyen arkadaşları) vs. Onlar “aman elalemin ne dediği umrumda olmaz.” Derken anladıkları tek şey bu. Ben istediğimi yiyeyim, istediğimi yapayım, kim ne derse desin. Eleştirsin, umrumda olmaz. Şimdi:
1. E iyi de, sen bir gün gerçekten yanlış bir şey yaparsan ve bunun doğru olduğuna inanırsan (olabilir, çünkü insanız, beşer şaşar.) peki o zaman gerçekten işin doğrusunu söyleyenler ne olacak? Sen bu hakkaniyetli hayat görüşünü fikirlerin oturmadan böyle taklit edersen hangi eleştiriyi göğüsleyeceksin, göğüsleyebileceksin?
Hadi bunu aşarız düşe kalka. Bunu geçelim. Peki
2. Entelektüeller bu düşünceyi dile getirdiler ve şunu kastettiler: “düşünceniz ne olursa olsun eğer kendinize ait bir düşünceniz varsa, buna inanmışsanız kim ne derse desin, utanmayın, doğru bildiklerinizi, inandıklarınızı haykırın, kendinizi aşağılık kompleksine feda etmeyin.”
O düstur budur. Ama bunu kim yapıyor? Bazı arkadaşlarım var mesela: sırf kendi çevresinden linç yeme korkusuyla siyasi düşüncelerini dile getiremiyor. Çünkü jenerasyonların belli kalıpları vardır. Bu kalıplar her jenerasyonda değişir ama fix birtakım kalıplara sahiplerdir. Bu jenerasyonda bazı siyasi düşünceler mimlenmiştir mesela. Birisi o düşünceyi mi savunuyor, hoop linç et. (Bunu da örnek olarak veriyorum, konuştuğum her şey örnek.) ama linç ederek de bu simülasyonda “elalem” sen oldun. Madem öyle, neden başkalarının elalemi oluyorsun? Ama olur, çünkü düşünceyi özümseyemez, sadece şakır. O da sloganı yani, fazlasını değil. O kadar geniş bir ezberi de yoktur o konuda.
Sözlük kuralları gereği siyasi konularda konuşamam, ancak fikir beyan etmeden yalnızca değinip geçeceğim: Taliban Afganistan'da 20 yıldır var ve ABD ile de 20 yıldır savaşıyor. 20 koca sene ya. 20x365x24 saat! Ama bir anda ne olduysa herkes hoop siyaset bilimci oluyor: tek kelimeyle “hayırdır?” Demek istiyorum. Hayırdır yani? Sen Taliban hakkında üç-beş popüler ve yüzeysel yorum ve iki-üç resim dışında ne biliyorsun? Bu konuda konuşan kaç kişi oturup en azından vikipediden (o da yetmez bu arada da) talibanın kuruluşunu, tarihini okudu? Ya da kalkıp “ya bu Taliban neyi savunuyor?” diye sorguladı? Etiketle geç. “Onlar şuncu, falancı, filancı, buncu.” Veyahut hadi biliyorsun (bilmez de, biz biliyor kabul edelim) neden şimdi şakımaya başladın? Neden 20 yıldır konuşmuyorsun? Bu olaylar orada 20 senedir dönüyor, bugüne kadar neden kimse “Afganistan, Taliban, Taliban-abd savaşı veyahut da Taliban'ın distopik zulümleri” üzerine konuşmadı? Çünkü kendi fikri yok, birileri bir gündem koyarsa o zaman konuşur, o zaman politik olur veyahut apolitik takılır vs de vs yani.
Politik bir yorum belirtmeyeceğim bu konuda yalnızca örnek olsun diye verdim.
Bu konuda daha çok konuşulur ama şu bilinsin: yaşam tarzından ideolojiye, siyasi görüşten (ideoloji ve siyasi görüş birbirinden farklıdır.) estetik zevklere, gelecek planlarından aşk hakkındaki düşüncelere kadar her şubede bu var. Kendi fikirlerini konuşan yok. Sonra “tek tipleştik.” Veyahut da “abi bunlar koyun”, “ya şu çok marjinal” “ben herkes gibi değilim.”
Tamam kanka. Herkes koyun ama sen değilsin.
Sözlerime burada son vereceğim, bu konu hakkında ayrıca çok geniş kapsamlı yazacağım zaten o yüzden kafa şişirmeye gerek yok. Umarım fikirlerimi anlatabilmişimdir. Yine de ana fikri sona yazayım da daha açık olsun:
Herkesin birilerini sürü diye, koyun diye yaftaladığı bir toplumda herkes sürüdür, herkes koyundur. Herkesin marjinal olmaya çalıştığı bir toplumda kimse marjinal değildir. Herkesin aykırı takılıp konuştuğu bir toplumda kimse aykırı değildir. Herkesin “elalemi” eleştirdiği bir toplumda herkes elalemdir. Herkesin tek tipleşmeyi eleştirdiği bir toplumda herkes tek bir tiptir.
Ve son olarak:
“Gündemde (özellikle suni gündemlerde) boğulanlar, hiçbir zaman gündem olamazlar.
Herkese günaydın 😃☀️
Günaydın,teşekkürler;)
Sorun: öğrencilere ait özel bir alanın bulunmaması
Çözüm önerisi: dekanlık binasının arkasındaki bahçe biraz peyzaj çalışmasıyla birlikte derlenip öğrencilere ve öğretim üyelerine tahsis edilebilir
Çözüm önerisi: dekanlık binasının arkasındaki bahçe biraz peyzaj çalışmasıyla birlikte derlenip öğrencilere ve öğretim üyelerine tahsis edilebilir
Se7en, fight club, benjamin button, the social network... gibi başarılı filmlerin usta yönetmeni. Genelde işinde çok iyi olan yönetmenlerin favori oyuncuları vardır. Bu abimiz de brad pitt'i tutmuş bırakmıyor.
bu konu biraz hassas bir konu bence.
bunu sadece bir dürtüye indirmek yanlış olur. evrimsel süreç bakımından baktığımız zaman evet insanlar soyunun devamı için dünyaya yeni bireyler getirmek ister ama baba olmak bu kadar basit bir konu değildir.
evlat edinerek de baba olabilirsiniz arkadaşlar. burada olay dürtü değildir. bunu dürtüsel olarak yapanlar yok mudur? tabii ki vardır.
baba olmak sadece sperm donörlüğünden ibaret olmadığı için ve (yazar: inthebleakmidwinter)'ın da dediği gibi eski baba figürünün değişmeye başlamasıyla da birlikte olay sadece "eve ekmek getirip gerisine karışmamak"tan çıkıp "babalık yaptığın, doğrusunda yanlışında yanında olduğun, topluma faydalı bir birey yetiştirmeye çalıştığın duygusal bir süreç"e döndüğü için her erkek baba olmak istemez.
her çocuk yapan da baba değildir. öyle her isteyen de baba olamaz.
bunu sadece bir dürtüye indirmek yanlış olur. evrimsel süreç bakımından baktığımız zaman evet insanlar soyunun devamı için dünyaya yeni bireyler getirmek ister ama baba olmak bu kadar basit bir konu değildir.
evlat edinerek de baba olabilirsiniz arkadaşlar. burada olay dürtü değildir. bunu dürtüsel olarak yapanlar yok mudur? tabii ki vardır.
baba olmak sadece sperm donörlüğünden ibaret olmadığı için ve (yazar: inthebleakmidwinter)'ın da dediği gibi eski baba figürünün değişmeye başlamasıyla da birlikte olay sadece "eve ekmek getirip gerisine karışmamak"tan çıkıp "babalık yaptığın, doğrusunda yanlışında yanında olduğun, topluma faydalı bir birey yetiştirmeye çalıştığın duygusal bir süreç"e döndüğü için her erkek baba olmak istemez.
her çocuk yapan da baba değildir. öyle her isteyen de baba olamaz.
Özellikle 20. yy ve sonrasında dünyaya gelmiş insanların ister okumuş ister okumamış olsunlar çok ama çok büyük bir kısmının göz ardı ettiği bir nokta var ki o da bilginin değeri yani epistemolojisi.
Son 1 asırdır yaşayan insanlar, ne yazık ki bilgiyi pozitivist yaklaşımdan ibaret sanar. Dini bilgi diye bir şeyse yoktur. Bilginin kaynağı ise 3 çeşittir; dördüncüsü yoktur. Sahip olduğumuz tüm bilgi birikimi, uygarlık, tarih ve kültür bu 3 dayanak ile kaimdir:
1. Akıl
2. Sezgi/ nakil/ vahiy/ ilham (nasıl isimlendirilmişse)
3. Duyular/ deneyler/ tecrübe
Bu kaynaklara nasıl yaklaşıldığı, hangilerine ne gibi şüpheler duyulduğu, dışlanıp kabul gördüğü vb. Onaylanıp onaylanmadığına dair izlenecek metotlar ise çeşitli felsefi görüşlerin alanıdır. (Sezgicilik, akılcılık, ampirizm, pragmatizm, dualizm, nihilizm, sensualizm, pozitivizm, egzistansiyalizm vb uzar da uzar.)
Evvela şunu kabul etmek gerekir ki, “ispat” denilen olgunun ölçütleri de belli dinamiklere göre işler ve eğer siz ispat sözcüğünden yalnızca laboratuvar çıkışlı bir belge ve makale anlıyorsanız meseleye çok kısır bakıyorsunuz demektir. Ha “ben hobi olarak yine de böyle bakacağım, ille de böyle ispat ararım.” Diyorsanız o zaman şunu söylerim ki, tarih boyunca hiçbir filozof ya da bilim adamı ispatı ispatlayamadı. Yani bugün hala kesin bir yorum gelmiş değil.
Modern bilim dediğimiz pozitivist/ pragmatist bilgi kümesi duyuları ve aklı kabul edip sezgiciliği dışlayan bir kümülatiftir. Ancak duyu yani deney denilen bilgi kaynağına da, akla da sınırlar çizmiştir; bunların da yalnızca bir kısmını, belli şartlar altında kabul etmiştir. “Bilim, tek bilgidir, tek bilgi otoritesidir.” Demekse Einstein'ın e=mc2'si başta olmak üzere özel ve genel göreliliği aslında yoktur demektir. Zira o, tüm bu modern fiziği yalnızca düşünce deneyleriyle bulmuştu. Bu sebeple şüpheyle yaklaşılacak ilk olgu bilimsel bilginin değeridir.
Bilgiye ve kaynağına her kim sınır çizmeye kalkmışsa, her kim yalnızca pragmatik sonuçları kabul etmişse (uçak uçuyor demek ki bilim hak; telefon çalışıyor demek ki bilim hak, elektrik bilim olmasa olmazdı, demek ki tek gerçek bilim) şüpheyle yaklaşılması gereken ilk odur.
Din denilen bilgi ve inançlar kümesi ise biraz karmaşık bir mesele. Tek tanrılı dinlerin vahiy ve nakil kaynaklı olması (iki önceki paragrafa parantez içinde koyduğumuz arkadaşlar vahiyi kabul etmedikleri için yalnızca nakil derler, önemli değil sonuç aynı) bilgi sözcüğüne yüklediğimiz anlamı bütünüyle değiştirir. Zira tüm bilgi kaynakları sınır çizilmeksizin kullanıma açıktır ve kullanılır. Ancak dinler (her üçü de) şöyle bir ön ikazla var ederler kendilerini: tek hakiki kaynak vahiydir ve akıl ve duyu yalnızca buna yardımcı olmak, açıklamak ve yüceltmek için vardır. Bunu kabul etmek içinse geçilecek tek köprü inanç köprüsüdür. İnandığımız taktirde dindar oluruz. İnanmaz isek dönemin şartlarına göre kafir, dinsiz, zındık, ateist artık neyse. Kelimeler çok önemli değil.
Doğası gereği merkeze vahiy konulan bir bilgi -ki bu bilgi asırlar boyunca hiçbir şekilde değiştirilemez; ancak yorumlanarak var olabilir. Yeni ahit ve Kuran'da evrenin 6 günde yaratıldığının söylenmesi 20. Yüzyılda bigbang teorisi geliştirdiğinde uzay-zamanın şimdiye kadar 6 farklı evrede geçtiğinin belirlenmesiyle yeni bir yoruma kavuşur. Kuran'da 7 kat gök ifadesi atmosferin 7 tabakasına işaret edebileceği gibi güneş sisteminin de 7 evresine işaret edebilir. Bilimsel bilginin açtığı yol; vahiyle desteklenmişse bize yalnızca pragmatik/ pratik ve teknik bilgi değil, aynı zamanda hayatımıza bir anlam bilgisi de yükler.
Kutsal kitaplarda belirli nesnelerin ve sayıların ilginç bir şekilde kullanımı zaten ilk okuyuşta bile bunların metaforik/ alegorik/ icazlı yapısına bizleri yönlendirebilir. Burada akıldan hiçbir zaman çıkarılmaması gereken nokta delilin müddeadan hafi olamayacağıdır. Bu bütün vahiy için geçerli evrensel bir dil kuralıdır. Basit bir örnek: “güneş döner” ayette geçen bu ifadenin nihai amacı bu bilginin veya bu oluşun yaratıcının kudretini yansıtmasıdır. Eğer ayette “güneş falanca şekilde döner, şu evreleri izler, galaksinin etrafında şu noktalar çevresinde falanca amaçla döner; bakın rabbinizin kudretine!” Denilse İdi:
1. Evvela yaratıcının kudreti güneşin dönmesi bilgisinin yanında gölgede kalacaktı ve insanlar yaratıcıdan ziyade güneşe bir ilgi-alaka duyacaktı.
2. İnsanın aklını kullanma ve merak etme kabiliyetleri ellerinden alınmış olacak ve önlerine hazırdan kullanıma açık pragmatik bilgi sunulacaktı. (Ayette falanca şekilde şunu yaparsanız elektrik ortaya çıkar bunu şu şu amaçla kullanabilirsiniz dense, insan ve medeniyet gelişimi/ tekamülü diye bir şey olmaz; bir kutsal kitap iner inmez insan medeniyeti nihai mertebesine ulaşırdı.)
3. Kutsal kitaplar cilt cilt olacak ve olağanüstü açık bilgiden dolayı karmaşa yaşanacaktı çünkü o dönemin insanları ve uygarlığı bir anda bu kadar zihinsel gelişimi kaldıramazdı. Neticede insanın ve insanlığın da bir kapasitesi var.
Bütün Bunlar kutsal kitap denilen içeriklerin alegorik ve metaforik olmasını zorunlu kılar. Çünkü dinin amacı insanları fennen ve bilimsel açıdan zirveye taşımak değildir ve insanın birey olarak (herkesin şahsi olarak) nihai amacı fennen, ilmen, mesleken artık işi ne ise tekamül ederken (gelişim sağlarken) buna bir anlam yüklemesidir. Ve anlam yüklemek psikolojik açıdan bir insanda zorunludur.
Burası çok önemli!!! Bugün eğer var olan bir bilimsel bilgi var ise bir de var olmayan gelecekteki bilimsel bilgiye duyulan inanç ve bu var olmayana karşı yüklenmiş bir anlam vardır ve bu sonuca ulaştığında bize yalnızca teknik ve medeni ilerleme katacaktır. Sonuçta insanüstüne inanmayan, bilime inanır ama bilim “nasıl” sorusunu cevaplayıp “neden” sorusunu cevaplamadığı için bilime duyulan inanç da faydalıdır ama varoluşsal açıdan anlamsızdır.
Nihayetinde din ile bilim söylemini kıyaslamak saçma. Din ile bilimi, bilim ile felsefeyi; felsefe ile dini; sonra üçünü en son hepsini falan kıyaslamak, birini tercih etmek de dar görüşlülük. Burada birey kendisine hayatının amacını sormalı ve insanüstü bir anlam yüklemek gayesinde ise iman etmeli. Yok insani anlamlar yüklemek isterse iman etmemeli. Herkese saygı var.
Son olarak din seçme/ doğuştan gelen zorunluluk/ içine düşülen coğrafya meselesi var. Bu da önemli: evvela elbette nasıl yetiştirilmiş isek bilinçaltımız buna dayanır. Ama bu kişisel bilinçdışıdır. Ve insan aklı baliğ olduğunda bunu değiştirebilecek özgürlük ve kudrettedir. Bu insanın bireysel hakkıdır ama yalnızca bireysel. Bu toplumsala, coğrafyaya, millete ve tarihe vurulamaz. Örneğin Avrupa hristiyandır nokta. Orada yaşayan insanlar istediğine inanmakta özgürdür. Ama Avrupa hristiyandır. Çünkü bir de kolektif bilinçdışı vardır. Başka entrynin konusu.
Burada en önemli ölçüt doğduğunuz coğrafya ve aile size bir din empoze etmiş olabilir ama bireyin ilk görevi bunu kabul edip reddetmeden önce bid'attan ayıklamasıdır. Ne demeye çalışıyorum: eğer örneğin müslüman ama ataerkil bir coğrafyada yetişmişseniz ve kadına şiddetin olduğu bir ortamdaysanız, özellikle bu o din ile özdeşleştirilmişse bunu bir ayıklamak görevindesiniz; akabinde ister reddedin ister kabullenin. Günümüzde bu yobaz ve sığ dinlere karşı yobaz ve sığ inkarlar çok sıklaştı. Yobaz dindarlığa karşı yobaz dinsizlik. İkisinin pek de bir farkı yok. Komik olan herkesin kendini cehaletle savaşıyor sanması.
Konuyu çok boyutlu incelemek istedim, amacım basit görünen şeyleri bir nebze olsun açıklayabilmekti, umarım faydası dokunmuştur.
Son 1 asırdır yaşayan insanlar, ne yazık ki bilgiyi pozitivist yaklaşımdan ibaret sanar. Dini bilgi diye bir şeyse yoktur. Bilginin kaynağı ise 3 çeşittir; dördüncüsü yoktur. Sahip olduğumuz tüm bilgi birikimi, uygarlık, tarih ve kültür bu 3 dayanak ile kaimdir:
1. Akıl
2. Sezgi/ nakil/ vahiy/ ilham (nasıl isimlendirilmişse)
3. Duyular/ deneyler/ tecrübe
Bu kaynaklara nasıl yaklaşıldığı, hangilerine ne gibi şüpheler duyulduğu, dışlanıp kabul gördüğü vb. Onaylanıp onaylanmadığına dair izlenecek metotlar ise çeşitli felsefi görüşlerin alanıdır. (Sezgicilik, akılcılık, ampirizm, pragmatizm, dualizm, nihilizm, sensualizm, pozitivizm, egzistansiyalizm vb uzar da uzar.)
Evvela şunu kabul etmek gerekir ki, “ispat” denilen olgunun ölçütleri de belli dinamiklere göre işler ve eğer siz ispat sözcüğünden yalnızca laboratuvar çıkışlı bir belge ve makale anlıyorsanız meseleye çok kısır bakıyorsunuz demektir. Ha “ben hobi olarak yine de böyle bakacağım, ille de böyle ispat ararım.” Diyorsanız o zaman şunu söylerim ki, tarih boyunca hiçbir filozof ya da bilim adamı ispatı ispatlayamadı. Yani bugün hala kesin bir yorum gelmiş değil.
Modern bilim dediğimiz pozitivist/ pragmatist bilgi kümesi duyuları ve aklı kabul edip sezgiciliği dışlayan bir kümülatiftir. Ancak duyu yani deney denilen bilgi kaynağına da, akla da sınırlar çizmiştir; bunların da yalnızca bir kısmını, belli şartlar altında kabul etmiştir. “Bilim, tek bilgidir, tek bilgi otoritesidir.” Demekse Einstein'ın e=mc2'si başta olmak üzere özel ve genel göreliliği aslında yoktur demektir. Zira o, tüm bu modern fiziği yalnızca düşünce deneyleriyle bulmuştu. Bu sebeple şüpheyle yaklaşılacak ilk olgu bilimsel bilginin değeridir.
Bilgiye ve kaynağına her kim sınır çizmeye kalkmışsa, her kim yalnızca pragmatik sonuçları kabul etmişse (uçak uçuyor demek ki bilim hak; telefon çalışıyor demek ki bilim hak, elektrik bilim olmasa olmazdı, demek ki tek gerçek bilim) şüpheyle yaklaşılması gereken ilk odur.
Din denilen bilgi ve inançlar kümesi ise biraz karmaşık bir mesele. Tek tanrılı dinlerin vahiy ve nakil kaynaklı olması (iki önceki paragrafa parantez içinde koyduğumuz arkadaşlar vahiyi kabul etmedikleri için yalnızca nakil derler, önemli değil sonuç aynı) bilgi sözcüğüne yüklediğimiz anlamı bütünüyle değiştirir. Zira tüm bilgi kaynakları sınır çizilmeksizin kullanıma açıktır ve kullanılır. Ancak dinler (her üçü de) şöyle bir ön ikazla var ederler kendilerini: tek hakiki kaynak vahiydir ve akıl ve duyu yalnızca buna yardımcı olmak, açıklamak ve yüceltmek için vardır. Bunu kabul etmek içinse geçilecek tek köprü inanç köprüsüdür. İnandığımız taktirde dindar oluruz. İnanmaz isek dönemin şartlarına göre kafir, dinsiz, zındık, ateist artık neyse. Kelimeler çok önemli değil.
Doğası gereği merkeze vahiy konulan bir bilgi -ki bu bilgi asırlar boyunca hiçbir şekilde değiştirilemez; ancak yorumlanarak var olabilir. Yeni ahit ve Kuran'da evrenin 6 günde yaratıldığının söylenmesi 20. Yüzyılda bigbang teorisi geliştirdiğinde uzay-zamanın şimdiye kadar 6 farklı evrede geçtiğinin belirlenmesiyle yeni bir yoruma kavuşur. Kuran'da 7 kat gök ifadesi atmosferin 7 tabakasına işaret edebileceği gibi güneş sisteminin de 7 evresine işaret edebilir. Bilimsel bilginin açtığı yol; vahiyle desteklenmişse bize yalnızca pragmatik/ pratik ve teknik bilgi değil, aynı zamanda hayatımıza bir anlam bilgisi de yükler.
Kutsal kitaplarda belirli nesnelerin ve sayıların ilginç bir şekilde kullanımı zaten ilk okuyuşta bile bunların metaforik/ alegorik/ icazlı yapısına bizleri yönlendirebilir. Burada akıldan hiçbir zaman çıkarılmaması gereken nokta delilin müddeadan hafi olamayacağıdır. Bu bütün vahiy için geçerli evrensel bir dil kuralıdır. Basit bir örnek: “güneş döner” ayette geçen bu ifadenin nihai amacı bu bilginin veya bu oluşun yaratıcının kudretini yansıtmasıdır. Eğer ayette “güneş falanca şekilde döner, şu evreleri izler, galaksinin etrafında şu noktalar çevresinde falanca amaçla döner; bakın rabbinizin kudretine!” Denilse İdi:
1. Evvela yaratıcının kudreti güneşin dönmesi bilgisinin yanında gölgede kalacaktı ve insanlar yaratıcıdan ziyade güneşe bir ilgi-alaka duyacaktı.
2. İnsanın aklını kullanma ve merak etme kabiliyetleri ellerinden alınmış olacak ve önlerine hazırdan kullanıma açık pragmatik bilgi sunulacaktı. (Ayette falanca şekilde şunu yaparsanız elektrik ortaya çıkar bunu şu şu amaçla kullanabilirsiniz dense, insan ve medeniyet gelişimi/ tekamülü diye bir şey olmaz; bir kutsal kitap iner inmez insan medeniyeti nihai mertebesine ulaşırdı.)
3. Kutsal kitaplar cilt cilt olacak ve olağanüstü açık bilgiden dolayı karmaşa yaşanacaktı çünkü o dönemin insanları ve uygarlığı bir anda bu kadar zihinsel gelişimi kaldıramazdı. Neticede insanın ve insanlığın da bir kapasitesi var.
Bütün Bunlar kutsal kitap denilen içeriklerin alegorik ve metaforik olmasını zorunlu kılar. Çünkü dinin amacı insanları fennen ve bilimsel açıdan zirveye taşımak değildir ve insanın birey olarak (herkesin şahsi olarak) nihai amacı fennen, ilmen, mesleken artık işi ne ise tekamül ederken (gelişim sağlarken) buna bir anlam yüklemesidir. Ve anlam yüklemek psikolojik açıdan bir insanda zorunludur.
Burası çok önemli!!! Bugün eğer var olan bir bilimsel bilgi var ise bir de var olmayan gelecekteki bilimsel bilgiye duyulan inanç ve bu var olmayana karşı yüklenmiş bir anlam vardır ve bu sonuca ulaştığında bize yalnızca teknik ve medeni ilerleme katacaktır. Sonuçta insanüstüne inanmayan, bilime inanır ama bilim “nasıl” sorusunu cevaplayıp “neden” sorusunu cevaplamadığı için bilime duyulan inanç da faydalıdır ama varoluşsal açıdan anlamsızdır.
Nihayetinde din ile bilim söylemini kıyaslamak saçma. Din ile bilimi, bilim ile felsefeyi; felsefe ile dini; sonra üçünü en son hepsini falan kıyaslamak, birini tercih etmek de dar görüşlülük. Burada birey kendisine hayatının amacını sormalı ve insanüstü bir anlam yüklemek gayesinde ise iman etmeli. Yok insani anlamlar yüklemek isterse iman etmemeli. Herkese saygı var.
Son olarak din seçme/ doğuştan gelen zorunluluk/ içine düşülen coğrafya meselesi var. Bu da önemli: evvela elbette nasıl yetiştirilmiş isek bilinçaltımız buna dayanır. Ama bu kişisel bilinçdışıdır. Ve insan aklı baliğ olduğunda bunu değiştirebilecek özgürlük ve kudrettedir. Bu insanın bireysel hakkıdır ama yalnızca bireysel. Bu toplumsala, coğrafyaya, millete ve tarihe vurulamaz. Örneğin Avrupa hristiyandır nokta. Orada yaşayan insanlar istediğine inanmakta özgürdür. Ama Avrupa hristiyandır. Çünkü bir de kolektif bilinçdışı vardır. Başka entrynin konusu.
Burada en önemli ölçüt doğduğunuz coğrafya ve aile size bir din empoze etmiş olabilir ama bireyin ilk görevi bunu kabul edip reddetmeden önce bid'attan ayıklamasıdır. Ne demeye çalışıyorum: eğer örneğin müslüman ama ataerkil bir coğrafyada yetişmişseniz ve kadına şiddetin olduğu bir ortamdaysanız, özellikle bu o din ile özdeşleştirilmişse bunu bir ayıklamak görevindesiniz; akabinde ister reddedin ister kabullenin. Günümüzde bu yobaz ve sığ dinlere karşı yobaz ve sığ inkarlar çok sıklaştı. Yobaz dindarlığa karşı yobaz dinsizlik. İkisinin pek de bir farkı yok. Komik olan herkesin kendini cehaletle savaşıyor sanması.
Konuyu çok boyutlu incelemek istedim, amacım basit görünen şeyleri bir nebze olsun açıklayabilmekti, umarım faydası dokunmuştur.
" bilim “nasıl” sorusunu cevaplayıp “neden” sorusunu cevaplamadığı için(...)" konusunda zannediyorum görece neden sorusunu cevaplamadığı kastedildi çünkü ilgili bilimsel alanda, kendi bağlamında somut nedenler bulduğunu düşünüyorum. aksi takdirde bilim için niyetsiz, başıboş bir uğraş gibi bir algı oluşabilir. devamında "(...) için bilime duyulan inanç da faydalıdır ama varoluşsal açıdan anlamsızdır." tesbitinin --varoluşsal olarak anlamsız-- olmasını anlayamadım. anlamsızdır demektense anlamlıdır demek daha makul geliyor bana.
sonuçta din ve bilim muvazeneleri bayağı karmaşık bahsettiğiniz üzere. Hatta değindiğiniz konuları kıyaslamak birçok cihette konuşmayı gerektirdiği için konuşmamayı tercih ediyorum. Yahut bu konular altında her biri diğerine pek fazla atıfta bulunmayacak şekilde salt görüş bildirmek daha doğru geliyor. bağlantı kurmak sorumluluk hissettiriyor nedense. sözüm kendime, Bilgisizliğin bu kadarı çekilir gibi değil anlayacağınız:)
hasılı bu başlıkta entryinizi okumak, anlamaya çalışmak çok keyifliydi. kaleminize sağlık sayın moderatör inthebleakmidwinter.
sonuçta din ve bilim muvazeneleri bayağı karmaşık bahsettiğiniz üzere. Hatta değindiğiniz konuları kıyaslamak birçok cihette konuşmayı gerektirdiği için konuşmamayı tercih ediyorum. Yahut bu konular altında her biri diğerine pek fazla atıfta bulunmayacak şekilde salt görüş bildirmek daha doğru geliyor. bağlantı kurmak sorumluluk hissettiriyor nedense. sözüm kendime, Bilgisizliğin bu kadarı çekilir gibi değil anlayacağınız:)
hasılı bu başlıkta entryinizi okumak, anlamaya çalışmak çok keyifliydi. kaleminize sağlık sayın moderatör inthebleakmidwinter.
bu kadar detaylı yazının üzerine elim ister istemez yoruma gitti, vaktin geç olmasından ötürü yukardaki yorumda şahsıma ait algı kusurları varsa helal edin şimdiden. ]sigara emojisii[
Estağfirullah yalnızca söylediğiniz iki noktaya değineyim. “Neden” sorusundan kastım örneğin “insan nasıl yaşar” derken bilim bunu çok güzel cevaplar. “İnsan neden Yaşar” dediğimizde ise bilim burada cevapsızdır. Özetle sizin dediğiniz gibi neden sorusundan kastım sebep-sonuç ilişkisi değil Hikmeti. Bununla birlikte bilim için varoluşsal açıdan anlamsızdır demiyorum; bilime duyulan inanç için varoluşsal açıdan anlamsızdır diyorum. Yoksa haşa bilim başıboş bir uğraş değil. Teşekkür ederim
ben teşekkür ederim, iyi günler
İnsanları değiştiremeyiz cinsinden çok köklü bir kanı olsa da insanlar daima değişir, tıpkı her şey gibi. “Bir insanı değiştirebilirim.” demekten çok daha zor olansa “beni değiştiren insanlar var.” Demek olmalı. Evet, ben bunu söyleyebilirim. Bir insanı değiştirmek için neler gerekli veya değiştirme kudretine sahip miyim, bilemem. Ama hayatımda belli insanlar beni kayda değer miktarda değiştirdi. Özetle bir insanı değiştirmeye çabalamak bazen sonuç verir. Bizler yalnızca istediğimiz yönde değiştirebilir miyiz, işte bunu bilemeyiz.
madem türksün say ulan tüm vergileri
0001 yıllık gelir vergisi
0002 zırai kazanç gelir vergisi
0003 gelir vergisi s. (muhtasar)
0004 gelir götürü ticari kazanç
0005 gelir götürü serbest meslek kazancı
0006 gelir götürü ücret
0007 dağıtılmayan kar stopajı
0010 kurumlar vergisi
0011 kurumlar vergisi stopajı (kvkm24)
0012 gelir vergisi (gmsı)
0014 basıt usulde ticari kazanc
0015 gerçek usulde katma değer vergisi
0017 götürü usulde katma değer vergisi
0020 mep iştirakçisi kurumlar vergisi
0021 banka muameleleri vergisi
0022 sigorta muameleleri vergisi
0027 gelir vergisi geçici vergi
0032 gelir geçici vergi
0033 kurum geçici vergi
0040 damga vergisi (beyannameli damga vergisi mükellefi)
0046 akaryakıt tüketim vergisi
0048 gelir v. m.talih oyunları asgari vergi
0049 her türlü ispirtolar ve füzel yağından alınan ek vergi
0050 kurumlar v. m.talih oyunları asgari vergi
0051 diğer ücretler
0053 kurumlar vergisi kurum geçici vergi
0056 oyun kağıtlarından alınan ek vergi
0057 röntgen filmlerinden alınan ek vergi
0060 mülga maden fonu
0061 kaynak kullanımı destekleme fonu kesintisi
0062 mülga kooperatifçilik tanıtma ve eğitim fonu
0067 g.v.k. geçici 67/11 maddesine göre yapılan ihtiyari beyan
0071 petrol ve doğalgaz ürünlerine ilişkin özel tüketim vergisi
0073 kolalı gazoz, alkollü içeçekler ve tütün mamüllerine ilişkin özel tüketim vergisi
0074 dayanıklı tüketim ve diğer mallara ilişkin özel tüketim vergisi
0075 alkollü içeçeklere ilişkin özel tüketim vergisi
0076 tütün mamüllerine ilişkin özel tüketim vergisi
0077 kolalı gazozlara ilişkin özel tüketim vergisi
0091 tütün mamüllerine ilişkin ek vergi
0092 her türlü alkollü içkilere ilişkin ek vergi
0093 sair şarap ve biralara ilişkin ek vergi
0094 her türlü alkolsüz içeceklerden alınan ek vergi
1013 eğitim,gençlik,spor ve sağlık hizmetleri vergisi
1018 mahsuplardan kesilen damga vergisi
1020 fon payı
1026 5254 sayılı kanuna göre muhtaç çiftçilere verilen ödünç tohumluklardan hazine alacağına dönüşenler ait faiz
1027 2004/5682 sayılı bkk ile hazine alacğına dönüşen tohumluk kredilerine dönüşenler ait faiz
1028 5335 sayılı kanuna göre destekleme fiyat istikrar fonuna ait faiz
1030 pişmanlık zammı
1037 trafik muayenesi para cezaları
1042 e.katkı payı
1043 özel işlem vergisi
1046 tevkifattan alınan damga vergisi
1047 damga vergisi
1048 5035 sayılı kanuna göre damga vergisi
1050 vergi barışı tefe tutarı
1051 vergi barışı geç ödeme zammı
1052 5335 sayılı kanuna göre hazine alacağına dönüşen tohumluk kredilerine ait geç ödeme zammı
1053 5736 sayılı kanun uyarınca geç ödeme zammı
1055 düşük olan değerleme tutarı
1067 vergi yargı harçları
1084 gecikme faizi
1085 para cezası faizi
1086 gecikme zammı
1087 erken ödeme indirimi
1088 peşin ödeme indirimi
1089 alınan diğer faizler
1090 kanuni faiz
1091 5736 sayılı kanun uyarınca alınan faiz
1092 hesaplanan fa?z
1095 savunma sanayi destekleme fonu
1096 konut fonu
3024 kaynak kullanımı destekleme primi cezai faizi
3061 cezai faiz(kaynak kullanımı destekleme fonu kesintileri)
3073 usulsüzlük cezası
3074 özel usulsüzlük cezası
3076 kusur cezası
3077 ağır kusur cezası
3078 kaçakçılık cezası
3080 vergi ziyaı cezası
3099 vuk 112/4 maddesi gereğince ödenen faiz
4001 ek gelir vergisi
4003 ek ücret gelir vergisi
4004 ek götürü ticari kazanç vergisi
4005 ek götürü serbest meslek kazancı vergisi
4006 faiz vergisi
4007 ek emlak vergisi
4008 gelir dahili tevkifat
4010 ek kurumlar vergisi
4011 kurumlar vergisi arge harcamaları
4012 kurum dahili tevkifat
4014 münferit gelir ekonomik denge v.
4016 ücretlerden alınacak e.d.v.
4021 4705 sayılı kanuna göre tahsil edilen özel işlem vergisi
4030 g.v.k. geçici 67. maddesine göre yapılan tevkifat
4034 motorlu taşıtlar ek vergisi
4035 4837 s.k ek motorlu taşıtlar vergisi
4036 4962 s. taşıt vergisi
4037 trafik muayene ücreti hazine payı
4040 mülga trafik hizmetlerini geliştirme fonu reklam gelirleri
4041 gelir ve kurum ekonomik denge vergisi
4042 5035 rtük eğitime katkı payı
4043 götürü ekonomik denge vergisi
4044 gelir ve kurum stopaj ekonomik denge vergisi
4046 akaryakıt fiyat istikrar payı
4047 tek başına alınabilen damga vergisi
4048 şans oyunları vergisi
4049 5035 sayılı kanuna göre finansal faaliyet harcı
4050 tekel safi hasılat
4060 tecilli alacaklardan tahsilat
4061 ithalatta kaynak kullanımı destekleme fonu kesintisi
4063 noter harçları
4070 g.v.k. geçici 70. md kapsamında muhtasar v.
4072 motorlu taşıt araçlarına ilişkin özel tüketim vergisi (tescile tabi olmayanlar)
4073 ertelenen gelir stopaj (4325 4.madde/4369 geçici 5.madde)
4074 ertelenen gelir stopaj (4747 sayılı kanununun 2.maddesi)
4077 münferit kurum e. d. v.
4078 net aktif vergisi
4079 kıymetli maden ve zıynet eşyasından alınan vergi
4080 özel iletişim vergisi
4081 5035 sayılı kanuna göre özel iletişim vergisi
4101 vergi barışı matrah artırımı yıllık gelir vergisi
4103 vergi barışı matrah artırımı gelir vergisi s. (muhtasar)
4107 vergi barışı matrah artırımı dağıtılmayan kar stopajı
4110 vergi barışı matrah artırımı kurumlar vergisi
4112 vergi barışı matrah artırımı gelir vergisi (gmsi)
4114 vergi barışı matrah artırımı basıt usulde ticari kazanc
4115 vergi barışı matrah artırımı gerçek usulde katma değer vergisi
4121 vergi barışı kesinleşen kamu alacakları 2. madde 1/ab
4122 vergi barışı kesinleşen kamu alacakları 2. madde 1/c
4123 vergi barışı kesinleşen kamu alacakları 2. madde/6 mtv
4124 vergi barışı kesinleşmeyen kamu alacakları 3. madde
4125 vergi barışı inceleme ve tarhiyat 5.madde
4126 vergi barışı pişmanlık 6.madde 1/ab
4127 vergi barışı pişmanlık 6.madde 1/diğer hükümler
4128 vergi barışı ecrimisil 15.madde
4130 vergi barışı kıymetli maden ve ziynet eşyası beyanı
4140 6183 b/4 tahsilat genel tebliği tahsilatı
5015 e-beyanname b formu
5030 g.v.k. geçici 67. maddesine göre yapılan tevkifat ek2 ek3
5569 5569 sayılı kanun uyarınca kobi tecilli tahsilat
9000 idari para cezası (4703 sk)
9001 emaneten yapılan tahsilat
9002 nüfus para cezası
9003 seçim para cezası
9004 askerlik para cezası
9005 adli mahkeme para cezası
9006 1475 sayılı iç kanununa ba¦lı para cezası
9007 3516 sayılı kanuna göre ölçü ayar para cezası
9008 trafik zabıtası tespitine dayalı özel usulsüzlük cezası
9009 turizm para cezası
9010 tüketiciyi koruma kanununa göre kesilen para cezası
9011 çevre kirliliği para cezası
9012 esnaf s.harç
9013 gümrük vergisi
9014 yurt dışı çıkış harcı
9015 katma değer vergisi tevkifatı
9016 bilirkişi ücreti
9017 türk uluslararası gemi sicil kayıt harcı
9018 yıllık tonaj harcı
9019 elektrik piyasası kanunu para cezası
9020 mükelleflerin vergi borcuna mahsuben yapılan tevkifatlar
9021 4961 banka sigorta muameleleri vergisi
9022 kur farkı hesabı
9023 yüksek öğrenim kredi borcu hesabı
9024 kaynak kullanımı destekleme primi hesabı
9025 ihracatta vergi iadesi hesabı
9026 geliştirme ve destekleme fonu hesabı
9027 çalışma izin harcı
9028 destekleme ve fiyat istikrar fonu hesabı
9029 diploma harcı
9030 ek motorlu taşıtlar vergisi
9031 veraset ve intikal vergisi
9032 ek taşıt alım vergisi
9033 tadpk idari para cezası
9034 motorlu taşıtlar vergisi
9035 taşıt alım vergisi
9036 yiyecek bedelleri
9037 teminat o. yapılan ths.
9038 iadelerden alacaklılar
9039 hesap kart ve defterlerine işlenmeyen tahsilatlar
9040 mera fonu
9041 mera fonu para cezası
9042 mülga trafik hizmetlerini geliştirme fonu ticari plaka gelirleri
9043 mülga yatırım teşvik fonu
9044 4961 s.k. geçici 2. mad. 3.fıkrasına göre tahsılat
9045 tahsilatı hızlandırma tebliğine göre verilen tahakkuk
9046 özel hesap gelirleri
9047 tek başına alınabilen damga vergisi
9048 5035 sayılı kanuna göre harç
9049 4749 kamu fınans borc yön. düzen. hak. kanun hazine alacakları
9050 karayolları taşıma kanunu idari para cezası
9051 dış seyahat harcamaları vergisi
9052 taşınmaz mallar satış gelirleri
9053 ecrimisil gelirleri
9054 diğer taşınmaz mallar idare gelirleri
9055 taşınır mallar satış gelirleri
9056 dogalgaz piyasası kanunu para cezası
9057 doğrudan gelir desteği ödemeleri
9058 petrolden devlet hakkı
9059 ticaret sicil harcı
9060 madenlerden devlet hakkı
9061 oyun kağıdı gelirleri
9062 tapu harçları
9063 yeniden inşa olunacak bina vesair tesisleri tescil harcı
9064 pasaport ve konsolosluk harçları
9065 trafik harçları
9066 yargı harçları
9067 ithal ve imal ruhsat ve temdit ücreti
9068 gemi ve liman harçları
9069 diğer harçlar
9070 değerli kağıtlar gelirleri
9071 tavizlerden geri alınanlar
9072 ikrazlardan geri alınanlar
9073 yem analiz ücreti
9074 şeker fiyat farkı
9075 akaryakıt fiyat farkı
9076 başka muhasebe birimi adına yapılan tahsilat
9077 motorlu taşıt araçlarına ilişkin özel tüketim vergisi (tescile tabi olanlar)
9078 gübre deney ve analiz ücreti
9079 4961 s.k. geçici 1. mad. göre para cezası
9080 diğer para cezaları
9081 zimmetlere geçirilen para ve değerlerden borçlular
9082 fazla ve yersiz yapılan ödemelerden borçlular
9083 sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı teşvik fonu
9084 istihsal vergisi
9085 trafik cezaları
9086 hesaplanan gecikme zammı
9087 takip giderleri karşılığı alınan
9088 çıraklık fonu
9089 2000/2 sayılı bkk gereğince yatırımları teşvik fonuna aktırılacak tutarlar
9090 çeşitli gelirler
9091 petrolden devlet hissesi
9092 yüksek öğrenim harç kredisi
9093 resmi arabuluculuk ücreti
9094 em.san. 17 mad. gelirlerin thk edilmemesi cezası
9095 4961 s.k. geçici 2. mad. 1.fıkraya göre tahsilat
9096 4369/15 suça iştirak eden kişiler
9097 haksız alınan vergi iadesi
9098 haksız alınan vergi iadesi cezası
9099 kaldırılan vergi artıkları
9101 şeker kanunu idari para cezası
9102 geçiş üçreti ve idari para cezası
9103 5188 sk. göre güvenlik ruhsatı harcı
9104 telgraf ve telefon kanunu 2. madde idari para cezası
9105 spor müsabakalrında şiddet ve düzensizliğin önlenmesi kan. uyarınca ipc
9106 4857 s.k. 101. mad. kap. idari para cezaları
9107 enerji desteği ödemelerinden geri alınanlar
9108 4857 sayılı kanuna göre gelir kaydedilecek para cezaları
9109 5326 s. kabahatler kanunu idari para cezası
9110 93/4000 sayılı yatırımların, döviz. kaz. hiz. teşvikine ilişkin b.k.k.`nca haksız ödenen enerji teşvik geri ödemesi
9111 orköy fonu gelirleri
9112 2762 sayılı kanuna göre alınan taviz bedeli
9113 gelir vergisi tevkifatı
9114 yabancı ülkede güç ve muhtaç duruma düşenlere yurda dönüş için ödünç verilen paralar
9115 sorumlu sıfatıyla verilen kdv.
9116 hazine zararının geri alınması
9117 evrensel hizmetin gelirleri katkı payı
9118 telekominikasyon kurumu tarafından yatırılan telgraf ve telefon kanunu idari para cezaları
9119 sivil hava araçları üçüncü şahıs mali mesuliyet devlet garantisi bedeli
9120 telsiz, telefon ve telgraf kanunu idari para cezası %20 si
9121 5015 sayılı petrol piyasası kanunu ipc
9122 5307 sayılı sıvılaştırılmış petrol gazları piyasası kanunu ipc
9123 enerji piyasası düzenleme kurulunca ödenen analiz ücretinin geri alınması
9124 kişilerden alacak faizleri
9125 ağaçlandırma fonu yönetmeliğine göre verilen kredilerden geri alınanlar
9126 5254 sayılı kanuna göre muhtaç çiftçilere verilen ödünç tohumluklardan hazine alacağına dönüşenler
9127 2004/5682 sayılı bkk ile hazine alacğına dönüşen tohumluk kredileri
9128 4447 sayılı işsizlik sigortası kanunu uyarınca kesilen i.p.c
9129 4904 sayılı iş kurumu kanunu uyarınca kesilen i.p.c.
9131 veraset ve intikal vergisi (sair ivazsız intikaller)
9132 klavuzluk ve romörkörcülük hizmet payı
9133 mahalli idarelerden alınan paylar
9148 4915 ve 5035 sk. göre ruhsat harcı
9149 kirletilen çevreniniyileştirilmesi içingenel bütçe kaps.id.yapılan harcamaların tahsilatı
9153 5736 sayılı kanun uyarınca tahsil edilecek ecrimisil gelirleri
9160 madenlerden alınan devlet hakkından %50 ?l ™zel ?dare payı
9161 madenlerden alınan devlet hakkının %30 fazlaları(orman genel mšdšrlš?š payı)
9162 kadastro harçları
9166 karar ve ilam harcı
9171 sorumlu sıfatıyla verilen ötv 1. liste
9180 telsiz, telefon ve telgraf kanunu idari para cezası %80 i
9190 çeşitli gelirler(gecikme zammı hesaplanan)
9200 dsi sulama tesisleri işletme ve bakım ücreti
9201 dsi sulama tesisleri yatırım bedeli
9301 genel bütçe dışında kalan kurumlar tarafından yapılan i.p.c
9304 telgraf ve telefon kanunu 2.madde idari para cezası
9305 spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesi kanunu uyarınca ipc
9306 1475 sayılı iş kanununa bağlı para cezası
9307 3516 sayılı kanuna göre ölçü ayar para cezası
9309 turizm para cezası
9310 5549 sayılı suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi i.p.c
9311 tütün mamullerinin zararlarının önlenmesine dair kanun uyarınca al.i.p.c(4207 s.k.)
9315 şeker kanunu idari para cezası
9316 4054 sayılı rekabet kanununun 55. madde kapsamında ipc
9317 5326 sayılı kanun uyarınca cumhuriyet savcılıklarınca verilen i.p.c.
9318 5326 sayılı kanun uyarınca mahkemeler tarafından verilen i.p.c.
9341 mera fonu para cezası
9901 adi ortaklık mükellefiyetsiz mükellef
0001 yıllık gelir vergisi
0002 zırai kazanç gelir vergisi
0003 gelir vergisi s. (muhtasar)
0004 gelir götürü ticari kazanç
0005 gelir götürü serbest meslek kazancı
0006 gelir götürü ücret
0007 dağıtılmayan kar stopajı
0010 kurumlar vergisi
0011 kurumlar vergisi stopajı (kvkm24)
0012 gelir vergisi (gmsı)
0014 basıt usulde ticari kazanc
0015 gerçek usulde katma değer vergisi
0017 götürü usulde katma değer vergisi
0020 mep iştirakçisi kurumlar vergisi
0021 banka muameleleri vergisi
0022 sigorta muameleleri vergisi
0027 gelir vergisi geçici vergi
0032 gelir geçici vergi
0033 kurum geçici vergi
0040 damga vergisi (beyannameli damga vergisi mükellefi)
0046 akaryakıt tüketim vergisi
0048 gelir v. m.talih oyunları asgari vergi
0049 her türlü ispirtolar ve füzel yağından alınan ek vergi
0050 kurumlar v. m.talih oyunları asgari vergi
0051 diğer ücretler
0053 kurumlar vergisi kurum geçici vergi
0056 oyun kağıtlarından alınan ek vergi
0057 röntgen filmlerinden alınan ek vergi
0060 mülga maden fonu
0061 kaynak kullanımı destekleme fonu kesintisi
0062 mülga kooperatifçilik tanıtma ve eğitim fonu
0067 g.v.k. geçici 67/11 maddesine göre yapılan ihtiyari beyan
0071 petrol ve doğalgaz ürünlerine ilişkin özel tüketim vergisi
0073 kolalı gazoz, alkollü içeçekler ve tütün mamüllerine ilişkin özel tüketim vergisi
0074 dayanıklı tüketim ve diğer mallara ilişkin özel tüketim vergisi
0075 alkollü içeçeklere ilişkin özel tüketim vergisi
0076 tütün mamüllerine ilişkin özel tüketim vergisi
0077 kolalı gazozlara ilişkin özel tüketim vergisi
0091 tütün mamüllerine ilişkin ek vergi
0092 her türlü alkollü içkilere ilişkin ek vergi
0093 sair şarap ve biralara ilişkin ek vergi
0094 her türlü alkolsüz içeceklerden alınan ek vergi
1013 eğitim,gençlik,spor ve sağlık hizmetleri vergisi
1018 mahsuplardan kesilen damga vergisi
1020 fon payı
1026 5254 sayılı kanuna göre muhtaç çiftçilere verilen ödünç tohumluklardan hazine alacağına dönüşenler ait faiz
1027 2004/5682 sayılı bkk ile hazine alacğına dönüşen tohumluk kredilerine dönüşenler ait faiz
1028 5335 sayılı kanuna göre destekleme fiyat istikrar fonuna ait faiz
1030 pişmanlık zammı
1037 trafik muayenesi para cezaları
1042 e.katkı payı
1043 özel işlem vergisi
1046 tevkifattan alınan damga vergisi
1047 damga vergisi
1048 5035 sayılı kanuna göre damga vergisi
1050 vergi barışı tefe tutarı
1051 vergi barışı geç ödeme zammı
1052 5335 sayılı kanuna göre hazine alacağına dönüşen tohumluk kredilerine ait geç ödeme zammı
1053 5736 sayılı kanun uyarınca geç ödeme zammı
1055 düşük olan değerleme tutarı
1067 vergi yargı harçları
1084 gecikme faizi
1085 para cezası faizi
1086 gecikme zammı
1087 erken ödeme indirimi
1088 peşin ödeme indirimi
1089 alınan diğer faizler
1090 kanuni faiz
1091 5736 sayılı kanun uyarınca alınan faiz
1092 hesaplanan fa?z
1095 savunma sanayi destekleme fonu
1096 konut fonu
3024 kaynak kullanımı destekleme primi cezai faizi
3061 cezai faiz(kaynak kullanımı destekleme fonu kesintileri)
3073 usulsüzlük cezası
3074 özel usulsüzlük cezası
3076 kusur cezası
3077 ağır kusur cezası
3078 kaçakçılık cezası
3080 vergi ziyaı cezası
3099 vuk 112/4 maddesi gereğince ödenen faiz
4001 ek gelir vergisi
4003 ek ücret gelir vergisi
4004 ek götürü ticari kazanç vergisi
4005 ek götürü serbest meslek kazancı vergisi
4006 faiz vergisi
4007 ek emlak vergisi
4008 gelir dahili tevkifat
4010 ek kurumlar vergisi
4011 kurumlar vergisi arge harcamaları
4012 kurum dahili tevkifat
4014 münferit gelir ekonomik denge v.
4016 ücretlerden alınacak e.d.v.
4021 4705 sayılı kanuna göre tahsil edilen özel işlem vergisi
4030 g.v.k. geçici 67. maddesine göre yapılan tevkifat
4034 motorlu taşıtlar ek vergisi
4035 4837 s.k ek motorlu taşıtlar vergisi
4036 4962 s. taşıt vergisi
4037 trafik muayene ücreti hazine payı
4040 mülga trafik hizmetlerini geliştirme fonu reklam gelirleri
4041 gelir ve kurum ekonomik denge vergisi
4042 5035 rtük eğitime katkı payı
4043 götürü ekonomik denge vergisi
4044 gelir ve kurum stopaj ekonomik denge vergisi
4046 akaryakıt fiyat istikrar payı
4047 tek başına alınabilen damga vergisi
4048 şans oyunları vergisi
4049 5035 sayılı kanuna göre finansal faaliyet harcı
4050 tekel safi hasılat
4060 tecilli alacaklardan tahsilat
4061 ithalatta kaynak kullanımı destekleme fonu kesintisi
4063 noter harçları
4070 g.v.k. geçici 70. md kapsamında muhtasar v.
4072 motorlu taşıt araçlarına ilişkin özel tüketim vergisi (tescile tabi olmayanlar)
4073 ertelenen gelir stopaj (4325 4.madde/4369 geçici 5.madde)
4074 ertelenen gelir stopaj (4747 sayılı kanununun 2.maddesi)
4077 münferit kurum e. d. v.
4078 net aktif vergisi
4079 kıymetli maden ve zıynet eşyasından alınan vergi
4080 özel iletişim vergisi
4081 5035 sayılı kanuna göre özel iletişim vergisi
4101 vergi barışı matrah artırımı yıllık gelir vergisi
4103 vergi barışı matrah artırımı gelir vergisi s. (muhtasar)
4107 vergi barışı matrah artırımı dağıtılmayan kar stopajı
4110 vergi barışı matrah artırımı kurumlar vergisi
4112 vergi barışı matrah artırımı gelir vergisi (gmsi)
4114 vergi barışı matrah artırımı basıt usulde ticari kazanc
4115 vergi barışı matrah artırımı gerçek usulde katma değer vergisi
4121 vergi barışı kesinleşen kamu alacakları 2. madde 1/ab
4122 vergi barışı kesinleşen kamu alacakları 2. madde 1/c
4123 vergi barışı kesinleşen kamu alacakları 2. madde/6 mtv
4124 vergi barışı kesinleşmeyen kamu alacakları 3. madde
4125 vergi barışı inceleme ve tarhiyat 5.madde
4126 vergi barışı pişmanlık 6.madde 1/ab
4127 vergi barışı pişmanlık 6.madde 1/diğer hükümler
4128 vergi barışı ecrimisil 15.madde
4130 vergi barışı kıymetli maden ve ziynet eşyası beyanı
4140 6183 b/4 tahsilat genel tebliği tahsilatı
5015 e-beyanname b formu
5030 g.v.k. geçici 67. maddesine göre yapılan tevkifat ek2 ek3
5569 5569 sayılı kanun uyarınca kobi tecilli tahsilat
9000 idari para cezası (4703 sk)
9001 emaneten yapılan tahsilat
9002 nüfus para cezası
9003 seçim para cezası
9004 askerlik para cezası
9005 adli mahkeme para cezası
9006 1475 sayılı iç kanununa ba¦lı para cezası
9007 3516 sayılı kanuna göre ölçü ayar para cezası
9008 trafik zabıtası tespitine dayalı özel usulsüzlük cezası
9009 turizm para cezası
9010 tüketiciyi koruma kanununa göre kesilen para cezası
9011 çevre kirliliği para cezası
9012 esnaf s.harç
9013 gümrük vergisi
9014 yurt dışı çıkış harcı
9015 katma değer vergisi tevkifatı
9016 bilirkişi ücreti
9017 türk uluslararası gemi sicil kayıt harcı
9018 yıllık tonaj harcı
9019 elektrik piyasası kanunu para cezası
9020 mükelleflerin vergi borcuna mahsuben yapılan tevkifatlar
9021 4961 banka sigorta muameleleri vergisi
9022 kur farkı hesabı
9023 yüksek öğrenim kredi borcu hesabı
9024 kaynak kullanımı destekleme primi hesabı
9025 ihracatta vergi iadesi hesabı
9026 geliştirme ve destekleme fonu hesabı
9027 çalışma izin harcı
9028 destekleme ve fiyat istikrar fonu hesabı
9029 diploma harcı
9030 ek motorlu taşıtlar vergisi
9031 veraset ve intikal vergisi
9032 ek taşıt alım vergisi
9033 tadpk idari para cezası
9034 motorlu taşıtlar vergisi
9035 taşıt alım vergisi
9036 yiyecek bedelleri
9037 teminat o. yapılan ths.
9038 iadelerden alacaklılar
9039 hesap kart ve defterlerine işlenmeyen tahsilatlar
9040 mera fonu
9041 mera fonu para cezası
9042 mülga trafik hizmetlerini geliştirme fonu ticari plaka gelirleri
9043 mülga yatırım teşvik fonu
9044 4961 s.k. geçici 2. mad. 3.fıkrasına göre tahsılat
9045 tahsilatı hızlandırma tebliğine göre verilen tahakkuk
9046 özel hesap gelirleri
9047 tek başına alınabilen damga vergisi
9048 5035 sayılı kanuna göre harç
9049 4749 kamu fınans borc yön. düzen. hak. kanun hazine alacakları
9050 karayolları taşıma kanunu idari para cezası
9051 dış seyahat harcamaları vergisi
9052 taşınmaz mallar satış gelirleri
9053 ecrimisil gelirleri
9054 diğer taşınmaz mallar idare gelirleri
9055 taşınır mallar satış gelirleri
9056 dogalgaz piyasası kanunu para cezası
9057 doğrudan gelir desteği ödemeleri
9058 petrolden devlet hakkı
9059 ticaret sicil harcı
9060 madenlerden devlet hakkı
9061 oyun kağıdı gelirleri
9062 tapu harçları
9063 yeniden inşa olunacak bina vesair tesisleri tescil harcı
9064 pasaport ve konsolosluk harçları
9065 trafik harçları
9066 yargı harçları
9067 ithal ve imal ruhsat ve temdit ücreti
9068 gemi ve liman harçları
9069 diğer harçlar
9070 değerli kağıtlar gelirleri
9071 tavizlerden geri alınanlar
9072 ikrazlardan geri alınanlar
9073 yem analiz ücreti
9074 şeker fiyat farkı
9075 akaryakıt fiyat farkı
9076 başka muhasebe birimi adına yapılan tahsilat
9077 motorlu taşıt araçlarına ilişkin özel tüketim vergisi (tescile tabi olanlar)
9078 gübre deney ve analiz ücreti
9079 4961 s.k. geçici 1. mad. göre para cezası
9080 diğer para cezaları
9081 zimmetlere geçirilen para ve değerlerden borçlular
9082 fazla ve yersiz yapılan ödemelerden borçlular
9083 sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı teşvik fonu
9084 istihsal vergisi
9085 trafik cezaları
9086 hesaplanan gecikme zammı
9087 takip giderleri karşılığı alınan
9088 çıraklık fonu
9089 2000/2 sayılı bkk gereğince yatırımları teşvik fonuna aktırılacak tutarlar
9090 çeşitli gelirler
9091 petrolden devlet hissesi
9092 yüksek öğrenim harç kredisi
9093 resmi arabuluculuk ücreti
9094 em.san. 17 mad. gelirlerin thk edilmemesi cezası
9095 4961 s.k. geçici 2. mad. 1.fıkraya göre tahsilat
9096 4369/15 suça iştirak eden kişiler
9097 haksız alınan vergi iadesi
9098 haksız alınan vergi iadesi cezası
9099 kaldırılan vergi artıkları
9101 şeker kanunu idari para cezası
9102 geçiş üçreti ve idari para cezası
9103 5188 sk. göre güvenlik ruhsatı harcı
9104 telgraf ve telefon kanunu 2. madde idari para cezası
9105 spor müsabakalrında şiddet ve düzensizliğin önlenmesi kan. uyarınca ipc
9106 4857 s.k. 101. mad. kap. idari para cezaları
9107 enerji desteği ödemelerinden geri alınanlar
9108 4857 sayılı kanuna göre gelir kaydedilecek para cezaları
9109 5326 s. kabahatler kanunu idari para cezası
9110 93/4000 sayılı yatırımların, döviz. kaz. hiz. teşvikine ilişkin b.k.k.`nca haksız ödenen enerji teşvik geri ödemesi
9111 orköy fonu gelirleri
9112 2762 sayılı kanuna göre alınan taviz bedeli
9113 gelir vergisi tevkifatı
9114 yabancı ülkede güç ve muhtaç duruma düşenlere yurda dönüş için ödünç verilen paralar
9115 sorumlu sıfatıyla verilen kdv.
9116 hazine zararının geri alınması
9117 evrensel hizmetin gelirleri katkı payı
9118 telekominikasyon kurumu tarafından yatırılan telgraf ve telefon kanunu idari para cezaları
9119 sivil hava araçları üçüncü şahıs mali mesuliyet devlet garantisi bedeli
9120 telsiz, telefon ve telgraf kanunu idari para cezası %20 si
9121 5015 sayılı petrol piyasası kanunu ipc
9122 5307 sayılı sıvılaştırılmış petrol gazları piyasası kanunu ipc
9123 enerji piyasası düzenleme kurulunca ödenen analiz ücretinin geri alınması
9124 kişilerden alacak faizleri
9125 ağaçlandırma fonu yönetmeliğine göre verilen kredilerden geri alınanlar
9126 5254 sayılı kanuna göre muhtaç çiftçilere verilen ödünç tohumluklardan hazine alacağına dönüşenler
9127 2004/5682 sayılı bkk ile hazine alacğına dönüşen tohumluk kredileri
9128 4447 sayılı işsizlik sigortası kanunu uyarınca kesilen i.p.c
9129 4904 sayılı iş kurumu kanunu uyarınca kesilen i.p.c.
9131 veraset ve intikal vergisi (sair ivazsız intikaller)
9132 klavuzluk ve romörkörcülük hizmet payı
9133 mahalli idarelerden alınan paylar
9148 4915 ve 5035 sk. göre ruhsat harcı
9149 kirletilen çevreniniyileştirilmesi içingenel bütçe kaps.id.yapılan harcamaların tahsilatı
9153 5736 sayılı kanun uyarınca tahsil edilecek ecrimisil gelirleri
9160 madenlerden alınan devlet hakkından %50 ?l ™zel ?dare payı
9161 madenlerden alınan devlet hakkının %30 fazlaları(orman genel mšdšrlš?š payı)
9162 kadastro harçları
9166 karar ve ilam harcı
9171 sorumlu sıfatıyla verilen ötv 1. liste
9180 telsiz, telefon ve telgraf kanunu idari para cezası %80 i
9190 çeşitli gelirler(gecikme zammı hesaplanan)
9200 dsi sulama tesisleri işletme ve bakım ücreti
9201 dsi sulama tesisleri yatırım bedeli
9301 genel bütçe dışında kalan kurumlar tarafından yapılan i.p.c
9304 telgraf ve telefon kanunu 2.madde idari para cezası
9305 spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesi kanunu uyarınca ipc
9306 1475 sayılı iş kanununa bağlı para cezası
9307 3516 sayılı kanuna göre ölçü ayar para cezası
9309 turizm para cezası
9310 5549 sayılı suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi i.p.c
9311 tütün mamullerinin zararlarının önlenmesine dair kanun uyarınca al.i.p.c(4207 s.k.)
9315 şeker kanunu idari para cezası
9316 4054 sayılı rekabet kanununun 55. madde kapsamında ipc
9317 5326 sayılı kanun uyarınca cumhuriyet savcılıklarınca verilen i.p.c.
9318 5326 sayılı kanun uyarınca mahkemeler tarafından verilen i.p.c.
9341 mera fonu para cezası
9901 adi ortaklık mükellefiyetsiz mükellef
devamını gör diye bir şey yokmuş herkesten özür diliyorum...
Sözlüğün en iyi entry'si.
umarım yanlış hatırlamıyorumsurmmdur, telefonların kontörden TL ye geçtiği ve her ay bir kusur lirayla başlayan şu iletişimli zımbırtı vergisi çok koymustur bana be..
Bugünler değişir değişmesine de sen daima bugünde kal. Bugünü yaşayacağım derken dünü unutma, dün hatırındayken yarını hayal et bir taraftan.
Güneşi görmeden uykuya dalayım deme. Düş gecenin karanlığında karanlığına. Düş ki güneş doğduğunda neyi aydınlattığını görebilesin.
Düşenler olur, herkes gibi düşersin sen de. Ama sakın ha düştüğünde uzanan bir el bekleme. Sen yalnız geldin yalnız gidersin. Düştüğün yerden tek başına kalkacaksın.
Kendine davrandığın gibi başkalarına davranma. Senin sana muamelen sert olsun, Çetin olsun. Sen rahattan, kolaydan anlamazsın, zoru sev, zorda kal. Başkaları düştüğünde uzanan ilk el senin elin olsun. Kaldır düşeni ama kalktığında durma yanında, yola devam et..
Bir yerde dertli görürsen, hani göz pınarları kuruyup da bir kenarda çökmüş olanlar. İlk sen ağla onlarla. Ağlayanla ağla ama gülenle güleyim deme. Gülmek senin ne haddine. Akıt sen de gözyaşlarını ve sonra yanındakiler güldüğünde tekrar yola çık..
Herkes kendini anlaşılmaz sanır, ama asıl kendini anlamaz. Sen önce seni anla. Anla ki anlaşılmaz olanın sırrını dökesin.
Kim olursa olsun, karanlıktakine aydınlık olasın, kötü günde dimdik dur da iyi günler sana göre değil, kendine başka karanlıklar bulasın.
Bugün aydınlıktır, bugün gündüz. Bedenin hep aydınlıkta yaşayadursun da ruhun hep karanlıkta kalsın. Dün karanlıktır, yarın karanlık. Sen karanlığı hatırla da bugünün aydınlığı olasın.
Ne dün ne bugün ne de yarın, hepsinden öte zamanın mahkumusun sen, zamana kilitlisin. Durma mekanda öyleyse sür kendini mekandan mekansızlığa.. ne de olsa sana yol yok, sana kaçış yok, sana derman yok.
Güneşi görmeden uykuya dalayım deme. Düş gecenin karanlığında karanlığına. Düş ki güneş doğduğunda neyi aydınlattığını görebilesin.
Düşenler olur, herkes gibi düşersin sen de. Ama sakın ha düştüğünde uzanan bir el bekleme. Sen yalnız geldin yalnız gidersin. Düştüğün yerden tek başına kalkacaksın.
Kendine davrandığın gibi başkalarına davranma. Senin sana muamelen sert olsun, Çetin olsun. Sen rahattan, kolaydan anlamazsın, zoru sev, zorda kal. Başkaları düştüğünde uzanan ilk el senin elin olsun. Kaldır düşeni ama kalktığında durma yanında, yola devam et..
Bir yerde dertli görürsen, hani göz pınarları kuruyup da bir kenarda çökmüş olanlar. İlk sen ağla onlarla. Ağlayanla ağla ama gülenle güleyim deme. Gülmek senin ne haddine. Akıt sen de gözyaşlarını ve sonra yanındakiler güldüğünde tekrar yola çık..
Herkes kendini anlaşılmaz sanır, ama asıl kendini anlamaz. Sen önce seni anla. Anla ki anlaşılmaz olanın sırrını dökesin.
Kim olursa olsun, karanlıktakine aydınlık olasın, kötü günde dimdik dur da iyi günler sana göre değil, kendine başka karanlıklar bulasın.
Bugün aydınlıktır, bugün gündüz. Bedenin hep aydınlıkta yaşayadursun da ruhun hep karanlıkta kalsın. Dün karanlıktır, yarın karanlık. Sen karanlığı hatırla da bugünün aydınlığı olasın.
Ne dün ne bugün ne de yarın, hepsinden öte zamanın mahkumusun sen, zamana kilitlisin. Durma mekanda öyleyse sür kendini mekandan mekansızlığa.. ne de olsa sana yol yok, sana kaçış yok, sana derman yok.
sonunda kök hücre bağışımı yaptırdım. artık eşleşme bekleme zamanı. umarım birilerine faydası olur :)
Olur da görüşemezsek iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler.
bugününü bize ayıran sevgili yazarlarımıza çoook teşekkür ederim, yasak olmasa daha devam ederdik diye düşünüyorum :) ayrıca sözlüğün açılmasında emeği geçen herkese çok çok teşekkür ederim 🙏🏻
not: dönüşte takside karşılaştığım şeye bakın, son entrye ithafen ;)) (bkz: #12410)
not: dönüşte takside karşılaştığım şeye bakın, son entrye ithafen ;)) (bkz: #12410)
Deli deyince aklıma Mor ve Ötesi geldi.
Mor ve Ötesi deyince 2010 Eurovision.
2010 Eurovision deyince Manga ve We could be the same.
VE TABII KI MANGA NASIL BIRINCI OLAMADI?
11 yıl geçmiş ama ben hâlâ bu olaya sinirleniyorum
(Arada izleyip sinirimi diri tutuyorum çünkü xd)
Mor ve Ötesi deyince 2010 Eurovision.
2010 Eurovision deyince Manga ve We could be the same.
VE TABII KI MANGA NASIL BIRINCI OLAMADI?
11 yıl geçmiş ama ben hâlâ bu olaya sinirleniyorum
(Arada izleyip sinirimi diri tutuyorum çünkü xd)
Heyyy, senn!! halen daha kök hücre donör adayı olmadın mı? Gördüğün gibi senin zarar görmemen için bile tetkikler yapılıyor 🤗 korkmaa ve en yakın Kızılaya başvur! 🤩
Hadi bağış işlemi nasıl oluyor bakalım 🤭 bağış için iki yöntemimiz var ve hangi yöntemle bağış yapmak istediğinize siz karar veriyorsunuz. Bunlardan ilki "periferik kök hücre toplama yöntemi" olan en çok tercih edilen yöntem. Bu yöntem kan bağışı gibi ama birazcık farklı. Bağışçı adayımızı bu süreç boyunca da türkkök ekibi evinden alıp, geri evine bırakıyor ve tüm süreçte size yine size eşlik ediyorlar. Bu bağış için hazırlık döneminde birkaç gün boyunca özel bir aşı oluyorsunuz. Bu aşı kemik iliğinden kök hücrelerinin üretilmesini uyararak kan dolaşımına geçmesini sağlıyor. Bağış günü geldiğinde ise uygun bir damarınızdan aferez cihazına bağlanıyorsunuz. Aferez cihazı kanınızdan kök hücreleri ayıklayarak kanınızı size tekrar geri veriyor. Nadir olmakla beraber bağış için ikinci günde çağrılabiliyorsunuz. Bağış esnasında da size eşlik ediliyor.
Diğer yöntemde ise direkt kemiğinizden kemik iliği özel bir iğne ile direkt olarak alınıyor. Bu yöntemde bağışçı anesteziye alınıyor ve ameliyathane ortamında bağışı yapıyor. En ufak kesi ya da dikiş olmadan kemik iliğiniz alınıyor. Korkmayın vücudunuz zamanla o kemikte yeniden ilik oluşturacak sistemlere sahip 😉
Bir bağış sürecini aralıklarla anlatmış oldum. Lütfen başta kendiniz olmak üzere yakınlarınıza ve çevrenizdekilere ulaşarak daha çok kişiye bunu anlatın. Bir kişiye ümit olun 🤗
Son olarak daha önce okuduğum bir yazıdan alıntı yapacağım... "...bir yerlerde genetik ikizin hayata tutunabilmek için seni bekliyor olabilir. O seni bulamaz ama sen onu bulabilirsin. Lütfen erteleme, üşenme, korkma! Kan bağışı için de kök hücre bağışı için de insanların, hepimizde olan bir şeyin yokluğunu çekerek hayata veda etmesi çok acı. Böylesine duyarlı, yardımsever insanlar olarak belki de daha çok empati kurmalı ve bu konuda daha da bilinçlenmeliyiz. Hayat, birinin yüzündeki gülümseme sebebi olduğun zaman anlam kazanıyor. Hemen yarın aday ol, vazgeçme, hayata dokun!"
Hadi bağış işlemi nasıl oluyor bakalım 🤭 bağış için iki yöntemimiz var ve hangi yöntemle bağış yapmak istediğinize siz karar veriyorsunuz. Bunlardan ilki "periferik kök hücre toplama yöntemi" olan en çok tercih edilen yöntem. Bu yöntem kan bağışı gibi ama birazcık farklı. Bağışçı adayımızı bu süreç boyunca da türkkök ekibi evinden alıp, geri evine bırakıyor ve tüm süreçte size yine size eşlik ediyorlar. Bu bağış için hazırlık döneminde birkaç gün boyunca özel bir aşı oluyorsunuz. Bu aşı kemik iliğinden kök hücrelerinin üretilmesini uyararak kan dolaşımına geçmesini sağlıyor. Bağış günü geldiğinde ise uygun bir damarınızdan aferez cihazına bağlanıyorsunuz. Aferez cihazı kanınızdan kök hücreleri ayıklayarak kanınızı size tekrar geri veriyor. Nadir olmakla beraber bağış için ikinci günde çağrılabiliyorsunuz. Bağış esnasında da size eşlik ediliyor.
Diğer yöntemde ise direkt kemiğinizden kemik iliği özel bir iğne ile direkt olarak alınıyor. Bu yöntemde bağışçı anesteziye alınıyor ve ameliyathane ortamında bağışı yapıyor. En ufak kesi ya da dikiş olmadan kemik iliğiniz alınıyor. Korkmayın vücudunuz zamanla o kemikte yeniden ilik oluşturacak sistemlere sahip 😉
Bir bağış sürecini aralıklarla anlatmış oldum. Lütfen başta kendiniz olmak üzere yakınlarınıza ve çevrenizdekilere ulaşarak daha çok kişiye bunu anlatın. Bir kişiye ümit olun 🤗
Son olarak daha önce okuduğum bir yazıdan alıntı yapacağım... "...bir yerlerde genetik ikizin hayata tutunabilmek için seni bekliyor olabilir. O seni bulamaz ama sen onu bulabilirsin. Lütfen erteleme, üşenme, korkma! Kan bağışı için de kök hücre bağışı için de insanların, hepimizde olan bir şeyin yokluğunu çekerek hayata veda etmesi çok acı. Böylesine duyarlı, yardımsever insanlar olarak belki de daha çok empati kurmalı ve bu konuda daha da bilinçlenmeliyiz. Hayat, birinin yüzündeki gülümseme sebebi olduğun zaman anlam kazanıyor. Hemen yarın aday ol, vazgeçme, hayata dokun!"
mü kem mell bir entry.... teşekkürler sayın ruhdoc :)
Teşekkürler kimoldugumubilirsinsen 🙃🙂🙃rica ederim 🙃🙂🙃
yüksek bir yerdeysem bir anda aşağı atlarım ya da elimdekini atarım diye korkuyorum. kuşumu kafesiyle dışarı çıkardığımda bir anda kapısını açarım diye de korkuyorum. neden böyle bir şey yapayım ki ama işte "ya sorgulamadan yapıverirsem" 🤦♀️
anneme göre ben. hâlbuki kafamda sürekli neler kurguladığımdan haberi yok... gamsız olmayı başaramadıysam da öyle görünmeyi başarıyorum diyelim(:
Veeee kaldığımız yerden devam ediyoruz 🤗 ileri uyumluluk testleri ve check-up hem bağışçı adayını hem de alıcı hastayı korumak için önem arz ediyor. İleri doku uyumluluk testlerinin yapılma sebebi düşük uyumluluk veya hatalı doku tipleme gibi durumların alıcı hastada oluşturabileceği komplikasyonları önlemek için önem arz ediyor. Check-up ise bağışçı adayımızın bilmediği sağlık sorunu olup olmadığını ve bağış yapmasına engel olacak bir hastalığın olup olmadığını görmek için gerekli. ileri uyumluluk testlerimiz ve check-up işlemlerinde sorun tesbit edilmediğinde donör olma yoluna giriyoruz artık.. 🤗
Devamı gelecek 🙋🏻♂️
Sayın (yazar: highwaytohell) 'e bu güzel başlığa yazmama ve benim de inşallah kısa zamanda donör olmama vesile olduğu için teşekkür ediyor, bende (yazar: ackerman) Sayın ackerman' a meydan okuyorum. Daha önce bu konu hakkında duyarsız kalışım beni biraz üzmekle beraber sözlük yazarlarımız sayesinde farkındalığım arttığı için çok mutluyum :)
Sn siriusyildizi teşekkür ederim beni de dahil ettiğiniz için bu güzel meydan okumaya :) e gidip verelim bi kan o zaman ismimiz zikredildiyse ;) umarım kanım yeter vermek için en son bi geri çevrilmiştim
ne demek efendim ben teşekkür ederim :)
Değerli sözlükdaşım (yazar: fistikgibibiri) , çok teşekkürler. ben de geçtiğimiz sene numunelerimi vermiştim, beklemedeyim. Bu güzel başlığa katkı veren tüm yazarlarımıza teşekkür ediyorum. sayın (yazar: yazar) sizi buraya davet ediyorum.
Hayat benim
Her anımı yaşadıkça sevesim var :)
Her anımı yaşadıkça sevesim var :)
Bir an bile vazgeçmedim kendi yolumdan. ;)
Bakınız Sözlü sabahı dinlenecek şarkılar
;))))
selamınızı aldım sayın (yazar: fistikgibiri) :))) hem size hem de bu başlığı açıp farkındalık yaratan yazarımıza teşekkür ediyorum :) ennn kısa zamanda bu yönde bir adım atacağıma dair söz veriyorum efendim :) o zamannn ben de sayın (yazar: siriusyildizi) veee sayın (yazar: clarice starling) 'e paslayarak bu zincir devam etsin diyorum!
Bana da meydan okuyarak bu farkındalığa dahil ettiğiniz için teşekkür ederim Sayın highwaytohell:) bende kısa zamanda bunun için bir adım atacağım :)
ben teşekkür ederim sayın siriusyildizi :)
nasıl olduysa bu entry'yi gözden kaçırmışım sayın highwaytohell, kusuruma bakmayın. 1 hafta geçmiş üzerinden, ben şimdi gördüm. meydan okumanızdan ötürü size teşekkürlerimi iletiyorum, ben de en kısa zamanda bu konuyla ilgili bir adım atacağım inşallah :))
aa ne kusuru sayın clarice starling,lafı olmaz :) rica ederim efendim,çok çok teşekkür ederim :))
Sayın (yazar: kimoldugumubilirsinsen) e farkındalık oluşturma çabasından dolayı teşekkür ediyorum ve ricasını geri çevirmeyeceğim. Ben de zincirin devam etmesi için sayın (yazar: fistikgibiri) ye paslıyorum. Kendisi zaten bağış için başvuruda bulunmuş olabilir. Olmayadabilir belki söylemek istedikleri vardır :)
Edit: bugün 16,9 hemoglobin ile arzıendam ederek hem kan bağışladım hem de kök hücre için örnek yollattım. Bunun bir üstü de organ bağışıdır herhalde.
Edit: bugün 16,9 hemoglobin ile arzıendam ederek hem kan bağışladım hem de kök hücre için örnek yollattım. Bunun bir üstü de organ bağışıdır herhalde.
Eveeeeeeet eşleşme olduğunda neler oluyor bunu anlatayım 🙂
Türkkök doku tiplemenizi "İlik Bankası"na kaydettikten sonra bekleyiş başlıyor. Ve bir gün eşleşme olduğunda sizinle iletişime geçiyorlar. Yeni bir süreç başlıyor. Anlaştığınız bir gün içinde Türkkök ekibi sizi evinizden alıp ileri uyumluluk testleri için sizi hastaneye götürüyor. Aynı zamanda sizde nakile engel olacak bir sağlık durumu olup olmadığına dair check up'a giriyorsunuz. Bu süreçte türkkök ekibi size sürekli eşlik ediyor. Ve evinize geri bırakıyorlar. İleri uyumluluk testleri ve check-up ile ilgili bir sorun oluşmazsa nakil işlemine bir adım daha yaklaşıyorsunuz.. Devamı daha sonra 🙂
Türkkök doku tiplemenizi "İlik Bankası"na kaydettikten sonra bekleyiş başlıyor. Ve bir gün eşleşme olduğunda sizinle iletişime geçiyorlar. Yeni bir süreç başlıyor. Anlaştığınız bir gün içinde Türkkök ekibi sizi evinizden alıp ileri uyumluluk testleri için sizi hastaneye götürüyor. Aynı zamanda sizde nakile engel olacak bir sağlık durumu olup olmadığına dair check up'a giriyorsunuz. Bu süreçte türkkök ekibi size sürekli eşlik ediyor. Ve evinize geri bırakıyorlar. İleri uyumluluk testleri ve check-up ile ilgili bir sorun oluşmazsa nakil işlemine bir adım daha yaklaşıyorsunuz.. Devamı daha sonra 🙂
manga nasıl birinci olamadı hala onun yasındayım
(bkz: #12188) sayın (yazar: yasyasyasyasgiley) tarafından şahsıma meydan okunmuş olup 3 ay önce zaten örnek vermiş olduğumu ifade etmekten sonsuz mutluluk duyuyor ve eşleşmemim gerçekleşeceği günü sabırsızlıkla bekliyorum <3 işbu başlığı açan, girdi oluşturan herkese sevgiler. gütfsözlük güzel bir yerdi, sizler sayesinde daha güzel bir yer oldu...benzeri farkındalıkların daim olması dileğiyle...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?