Ben en son 5. Nesil yazar diye bir şey gördüm. oldu mu o kadar, yaşlandık..
- indüksiyondan sonra( bkz: hipnosedatif, kas gevşetici ve analjezik ilaçların verilmesi) hastayı 3 dk maske ile havalandırın
-hastanın başını travması vs yoksa ekstansiyona getirin.
-Rahat bir entübasyon için hasta çok yukarıda çok aşağıda kalmamalı bel seviyenizde ya da çok az yukarıda olması yeterli
-Hastanın ağzını sağ elinizle açın dudakları kurtarın sıkışmasın
-Sol elinize laringoskopu alıp dili sağdan toparlayın ve ilerletin
-Epiglotu görüp vallecula epiglottica yani dil kökünden çeneyi yukarı doğru asın burada bileğinizi bükmemeli ve laringoskopu ön dişlere dayamamalısınız
-Zor bir entübasyon değilse ( bkz : dar ağız açıklığı,kısa kalın boyun..) burada vokal cordları görmüş olmanız gerekir
-Pozisyonu bozmadan uygun tüpü sağ elinizle alıp trakeaya yerleştirin laringoskopla işiniz bitti çıkarabilirsiniz
-Hastadan hastaya değişmekle birlikte ortalama tüp seviyesini dudak kenarında 21-22cm de bırabilirsiniz
-Tüpün kafını şişirmeyi unutmayın
-yanınızdaki biri tarafından tespit edilinceye kadar tüpü sabit tutun
-Bir yandan ventilatör ayarlarınızı yapın ( tidal volüm, solunum sayısı vs )
-Doğru entübasyon olduğunu kontrol edin ( bkz : hastanın göğsü kalkıyor mu, tidal volüm yeterince oluşuyor mu, end tidal co2 oluşuyor mu )
-hasta artık entübe elinize sağlık
-hastanın başını travması vs yoksa ekstansiyona getirin.
-Rahat bir entübasyon için hasta çok yukarıda çok aşağıda kalmamalı bel seviyenizde ya da çok az yukarıda olması yeterli
-Hastanın ağzını sağ elinizle açın dudakları kurtarın sıkışmasın
-Sol elinize laringoskopu alıp dili sağdan toparlayın ve ilerletin
-Epiglotu görüp vallecula epiglottica yani dil kökünden çeneyi yukarı doğru asın burada bileğinizi bükmemeli ve laringoskopu ön dişlere dayamamalısınız
-Zor bir entübasyon değilse ( bkz : dar ağız açıklığı,kısa kalın boyun..) burada vokal cordları görmüş olmanız gerekir
-Pozisyonu bozmadan uygun tüpü sağ elinizle alıp trakeaya yerleştirin laringoskopla işiniz bitti çıkarabilirsiniz
-Hastadan hastaya değişmekle birlikte ortalama tüp seviyesini dudak kenarında 21-22cm de bırabilirsiniz
-Tüpün kafını şişirmeyi unutmayın
-yanınızdaki biri tarafından tespit edilinceye kadar tüpü sabit tutun
-Bir yandan ventilatör ayarlarınızı yapın ( tidal volüm, solunum sayısı vs )
-Doğru entübasyon olduğunu kontrol edin ( bkz : hastanın göğsü kalkıyor mu, tidal volüm yeterince oluşuyor mu, end tidal co2 oluşuyor mu )
-hasta artık entübe elinize sağlık
Dümdüz şehir.Yolları geniş caddeleri temiz.
Bir de Tirit > etli ekmek.
Bir de Tirit > etli ekmek.
Sesini unuttuğumu farkettiğimde gözyaşlarıma hakim olamamıştım.
Unutmak, acılarımı
Ve inanmak bir kez daha..
Ve inanmak bir kez daha..
Araba. Uyandığınız saatten yapmak istediğiniz alışverişe, gitmek istediğiniz bir etkinliğe kadar etkiliyor. Zamanı verimli kullanmak adına iyi bir yatırım.
(bkz: #35129) su misali akmış zaman. Başta sadece iki şey istemişim.Ankara'ya da sevgiye de ulaştığımı sandığım bir dönem oldu. Sonuçta ikisini de kaybetmenin verdiği tecrübeyle çok şey kazandım.Hala alışamadığım şeyler var, gözlerim uzaklara dalıyor,doluyor Ankara'yı çok özlüyorum..
deli gibi özlediğimdir. başka bir yerde yaşamanın bu kadar zor olacağını bilmiyordum.
bakın arkadaşlar ben ilk yıllarda fakülteyi çok da seven biri değildim. sonradan sevdik orası ayrı. şunu söylemek isterim mezun olduktan sonra aldığınız eğitimin farkını gerçekten görüyorsunuz. özellikle d4 ve sonrası için klinik eğitimimizin gerçekten iyi olduğunu düşünüyorum. şu an asistanlık yapmaktayım. Gazi'den mezunum diyince bir duruşunuz bir havanız oluyor. bazılarının bakışı bile değişiyor açıkçası. bazı şeyleri ben bunu biliyorum ya diyerek içinizden geçiriyorsunuz. o yüzden sınavmış zorlukmuş pek takılmayın bunlara. yaşattığı stresin bile ileride size getirisi olacak. hepinize bolca başarı ve çalışma gücü diliyorum.
“Ben geldim” demeyi o kadar isterdim ki.
Artık yarım bırakılmış bir hikayeden alıntı olmakla yetinecek bu beden.
Artık yarım bırakılmış bir hikayeden alıntı olmakla yetinecek bu beden.
Çok yoğun bir nöbet sabahıydı. Tam devir saati genç yaş bir hasta,otuzlarında belki kırklarında arrest olarak geliyor. Yaşından ötürü saatlerce Uğraşıyoruz çabalıyoruz. Bir ara dönüyor hasta. Sonra bakıyoruz İki saniye ritim dönse üç saniye gidiyor. Ekibi çağırıyoruz dışarıda bekletiyoruz.
O an bir telefon geldi 112den. Bir arrest daha geliyormuş.Bu sefer yaşlı bir hasta, seksen küsürlerinde. Bilinen birçok hastalığı bir poşet ilacı var belki. Kırmızı alanda tek sedyemiz tek monitörümüz var. Sedye çekiyoruz ayarlıyoruz. Aynı anda iki arreste müdahale ediyoruz. Çok değil belki 10 dk belki 15 dk sonra amca döndü. Genç hastayı kaybettik. Dışarıda bekleyen helikopter ambulans ekibi amcayı alıp götürdü hemen. Normalde helikopterin gelmesi 45 dk.
Demem o ki Ölüm kapıda bekleyen davetsiz bir misafirken yaşamak biraz da şans işi.
O an bir telefon geldi 112den. Bir arrest daha geliyormuş.Bu sefer yaşlı bir hasta, seksen küsürlerinde. Bilinen birçok hastalığı bir poşet ilacı var belki. Kırmızı alanda tek sedyemiz tek monitörümüz var. Sedye çekiyoruz ayarlıyoruz. Aynı anda iki arreste müdahale ediyoruz. Çok değil belki 10 dk belki 15 dk sonra amca döndü. Genç hastayı kaybettik. Dışarıda bekleyen helikopter ambulans ekibi amcayı alıp götürdü hemen. Normalde helikopterin gelmesi 45 dk.
Demem o ki Ölüm kapıda bekleyen davetsiz bir misafirken yaşamak biraz da şans işi.
Her şeye,herkese yetişmeye çalışırken kendine geç kalanım ben.
Schlimazl artık asistan.
Hayırlı olsun sayın schlimazl
Teşekkürler sayın syy
Anlatsan dinleyecek biri yok, susarsan da aşamıyorsun.Yokmuş gibi davranmaya çalışırken bir anda gelen başa çıkamıyorum hissi.Mutluyum ama içimde bir burukluk var,halledemiyorum.
Olmaz dediğiniz her şeyi bir kişi için oldurduğunuzda. Layıksa olurunu kabul eder,değilse de bir olmazında bırakır gider zaten.
ne zaman üzgün ya da mutlu hissetsem kendimi Ankara'da buluyorum. Umarım asistan olarak gideceğim şehri de bu şekilde benimseyebilirim. Özür dilerim Ankara,bir kez daha yaşayamadım seni. Olsun geleceğim yarın, bir kez daha schlimazl kokacak bahçeli sokakların…
pratisyenlik. ayda 7-8 gün çalışmak mükemmel olay olsa da uzun süre yapılacak bir iş değil. yapan yok mu,var,zevk,tartışılır..
hep 25. yaşımı bekliyordum. getireceği değişimi beni dönüştüreceği kişiyi merak eder dururdum. hayat ne kadar güzel olacaktı? ama nerden bilebilirdim bu kadar hüzün getireceğini. hayat ne zaman sona ereceğini bilmediğim çetin bir savaşmış. tam ortasında kalınca anladım.
Tam da bugün 5 yaş kankimin ağlarken söylediği bir cümle beni biraz düşündürdü.Bisikletten düşmüş, küçük bir kırığı vardı bacağında. Kırık olması problem değilmiş gibi acısına takıldı o an. Bisiklet süremeyeceğini düşünmedi hiç. Acımasa bari dedi. Acımasa...Biraz parol versem hafiflerdi. Alçısı çıktığında da unuturdu her şeyi.
Bir daha bisiklet sürmeyecek mi, elbette sürecek. Daha dikkatli olacak belki. Belki bir kez daha takılacak ayağı. Yine düşecek. Her acısında biraz daha büyüyecek. Hatta Bir sonrakinde ağlamayacak artık.
Kırılan kalbimi hatırlattı bana çocuk. Gönlüm alınsaydı, acısı Biraz hafiflerdi, hatta geçerdi.Peki Bir daha kırılmaz mı kırılabilir, bir kez daha inanmaz mı, inanabilir. Kırılmasına rağmen atmayı bırakır mı, sanmam. Belki biraz buruk atar bilemem. Parol diyip geçmemek lazım. Yerine göre mükemmel bir ilaç. Ah bir de acımasa, çok iyiyiz aslında.
Bir daha bisiklet sürmeyecek mi, elbette sürecek. Daha dikkatli olacak belki. Belki bir kez daha takılacak ayağı. Yine düşecek. Her acısında biraz daha büyüyecek. Hatta Bir sonrakinde ağlamayacak artık.
Kırılan kalbimi hatırlattı bana çocuk. Gönlüm alınsaydı, acısı Biraz hafiflerdi, hatta geçerdi.Peki Bir daha kırılmaz mı kırılabilir, bir kez daha inanmaz mı, inanabilir. Kırılmasına rağmen atmayı bırakır mı, sanmam. Belki biraz buruk atar bilemem. Parol diyip geçmemek lazım. Yerine göre mükemmel bir ilaç. Ah bir de acımasa, çok iyiyiz aslında.
acımasa bari :')
acıdı, geçse bari :(
İntörn, amacı dışında kullanılan, potansiyeli yok sayılmış tıbbi kişi, kişiler.
Olmamasına da alıştım aslında. Yeter ki olacakmış gibi olmasın. Bunun acısı biraz batıyor.
Bir süredir yalnız yaşıyorum. Her şey güzel, rahat. Sadece bir gün, Duygusal olarak dibi gördüğüm o gün,Duvarlara bakıp ağlıyorum, uyku zaten tutmuyor, yemek desen aklıma bile gelmiyor, ne yapacağımı bilemedim. Biri olsun istedim,Beni anlayan biri. Nihayetinde sabah bir şekilde oldu. Ama O günden sonra nasıl aynı kalabilir ki insan,kalamıyor..
Kimsenin psikiyatri servisi olmayın. Unutmayın hastalar iyileşince hastaneyi terk eder.
İlk maaşıma özel başlık :)
Meslekte 1. Ayım bitti. Refakat adı altında da olsa ilk günden beri primer hasta bakıyorum. Sora sora çok şey öğreniyorsunuz ama Tek bir şey diyeceğim. Arkadaşlar ders çalışın. Acillere ne kadar hakimseniz özgüveniniz de bir o kadar artıyor. İntörnlerin mezuniyeti de yaklaşmışken birkaç öneri vermek isterim.
1-) acillere hakim olacaksın. Anafilaksiyi arresti bileceksin. İlk seferinde tabi ki yönetmek kolay olmayacak ama öğrenirsin. Üsye ilacı bilme ama adrenalini bileceksin. Zamanla yarıştığın durumlar gerçek acil olanlardır unutma.
2-) tus hedefleyen biriyseniz bulduğunuz her ortamda uyumayı ve post nöbet ders çalışmayı öğrenmek durumundasınız. Vakit buldukça tus çalışın işe başlayınca o kadar kolay olmuyor malesef.
3-) bilmediğinizi hastaya çaktırmayın. Basit bir öneri gibi görünse de oldukça zor. Yeni başladığımız çok çok belli oluyor :) yapacak bir şey yok onu da öğrenicez
4-) ben bir tık yoğun sayılabilecek bir ilçe acilinde çalışıyorum. Acil insana çok şey katıyor. Arresten tutun svo'ya Anafilaksiye kadar görmediğim şey kalmadı. Az önce paraziter hastalık tanısı koydum mesela. Küçük bir örnek :)
5-) sistemi bilmek zorundasınız. Adamlar bir cümlemizden bile neler neler yapabiliyor. Duydukça şaşırıyorum. Önemli olan sadece hastaya tedavi vermeniz değil bunları belgelemek zorundasınız. Yine başıma gelen bir örnek. Hastalar bazen durumun ciddiyetini kavrayamayıp izinsiz hastaneyi terkedebiliyor. Yoğun bir günde gözden kaçabilir. Sisteme not düşmek zorundasınız. Hastanın başına bir şey gelse sizin de başınız yanar.
6-) çocuk acil intörnlüğünü iyi geçirin. Pratisyenlikte en çok işime yarayan, bir şeyler öğrendiğimi farkettiğim staj olur kendisi.kendinizi doktor gibi hissettiğiniz nadir yerlerdendir çocuk acil. Pediatri sevmeyen biri olduğumu da hatırlatmak isterim :)
7-) sizden kıdemli olan pratisyenlere varsa uzmanlara soru sormaktan asla çekinmeyin. Böyle böyle öğrenicez böyle böyle öğreticez.
8-)son olarak tekrarlamam gerekirse tus da isteseniz başka bir şey de planlasanız ders çalışmak ve temel doktorluk becerisini kazanmak zorundasınız.
Korkmayın yaparsınız. Hepinize sağlıklı günler.
Meslekte 1. Ayım bitti. Refakat adı altında da olsa ilk günden beri primer hasta bakıyorum. Sora sora çok şey öğreniyorsunuz ama Tek bir şey diyeceğim. Arkadaşlar ders çalışın. Acillere ne kadar hakimseniz özgüveniniz de bir o kadar artıyor. İntörnlerin mezuniyeti de yaklaşmışken birkaç öneri vermek isterim.
1-) acillere hakim olacaksın. Anafilaksiyi arresti bileceksin. İlk seferinde tabi ki yönetmek kolay olmayacak ama öğrenirsin. Üsye ilacı bilme ama adrenalini bileceksin. Zamanla yarıştığın durumlar gerçek acil olanlardır unutma.
2-) tus hedefleyen biriyseniz bulduğunuz her ortamda uyumayı ve post nöbet ders çalışmayı öğrenmek durumundasınız. Vakit buldukça tus çalışın işe başlayınca o kadar kolay olmuyor malesef.
3-) bilmediğinizi hastaya çaktırmayın. Basit bir öneri gibi görünse de oldukça zor. Yeni başladığımız çok çok belli oluyor :) yapacak bir şey yok onu da öğrenicez
4-) ben bir tık yoğun sayılabilecek bir ilçe acilinde çalışıyorum. Acil insana çok şey katıyor. Arresten tutun svo'ya Anafilaksiye kadar görmediğim şey kalmadı. Az önce paraziter hastalık tanısı koydum mesela. Küçük bir örnek :)
5-) sistemi bilmek zorundasınız. Adamlar bir cümlemizden bile neler neler yapabiliyor. Duydukça şaşırıyorum. Önemli olan sadece hastaya tedavi vermeniz değil bunları belgelemek zorundasınız. Yine başıma gelen bir örnek. Hastalar bazen durumun ciddiyetini kavrayamayıp izinsiz hastaneyi terkedebiliyor. Yoğun bir günde gözden kaçabilir. Sisteme not düşmek zorundasınız. Hastanın başına bir şey gelse sizin de başınız yanar.
6-) çocuk acil intörnlüğünü iyi geçirin. Pratisyenlikte en çok işime yarayan, bir şeyler öğrendiğimi farkettiğim staj olur kendisi.kendinizi doktor gibi hissettiğiniz nadir yerlerdendir çocuk acil. Pediatri sevmeyen biri olduğumu da hatırlatmak isterim :)
7-) sizden kıdemli olan pratisyenlere varsa uzmanlara soru sormaktan asla çekinmeyin. Böyle böyle öğrenicez böyle böyle öğreticez.
8-)son olarak tekrarlamam gerekirse tus da isteseniz başka bir şey de planlasanız ders çalışmak ve temel doktorluk becerisini kazanmak zorundasınız.
Korkmayın yaparsınız. Hepinize sağlıklı günler.
Peki bu öğrenme süreci nasıl oluyor sayın schlimazl? Öğrenene kadar arada sıkıntı yaşayan hasta oluyor mu? İntörnlükten pratisyenliğe geçiş süreci nasıl işliyor?
Bende hala öğrenmekteyim sayın syy. İlk günlerde nasıl yani ben mi hasta bakıcam, reçeteyi de ben yazıcam, hocan mıyım gerçekten diyordum. İlk birkaç nöbet her şeyi sordum. Neyi ne zaman kime yazıcam gibisinden. Arka sekmede Google'm hep açık olur :) İntörnlükten en büyük farkı sorumluluk. Herkes sizin ağzınıza bakıyor öyle söyliyim. İntörnlükte bize denileni yapıyorduk pratisyenlikte de tam tersi sizin bir şeyler demeniz gerekiyor. Siz söyleyeceksiniz onlar yapacak.Eksik olduğumuz yukarıda da çalışın dediğim kısım tam da bu. Bilsek de söylesek :) öğrenmenin en basit yolu görmek, tecrübe etmek. Sorun. Burda ne düşündük niye bunu verdik. Bir sordun iki sordun üçüncüye öğreniyorsun zaten. Şu ana kadar hastalarımda bir sıkıntı olmadı. Bazen taburcu etmese miyim dediğim oluyor ama. Hastayı gönderdikten sonra aklıma başka şeyler geldiği oluyor. İlk başta korkuyordum hasta bakmaktan da içine girince alışıyorsunuz.
Teşekkür ederim sayın schlimazl bilgilendirici bir yorum ve entry oldu hekimlik hayatınızda basarilar dilerim
Teşekkür ediyoruum sayın syy. Size de güzel bir meslek hayatı diliyorum
Bir pratisyen olarak dr house'u aramayı çok isterdim :)
Bir kere ferah olması lazım. Bir odaya sığmak zorundaymış gibi hissetmemelisin. Hayali güzel ama pratikte bana pek mantıklı gelmiyor.
Edit : önemli olan 1+1 ev değil bence ya. Önemli olan tek başına yaşamak. Başlıktaki huzurun sebebi bu diye düşünüyorum.
Edit : önemli olan 1+1 ev değil bence ya. Önemli olan tek başına yaşamak. Başlıktaki huzurun sebebi bu diye düşünüyorum.
Çünkü her an her şey olabilir.
(bkz: insanı geren şeyler)
(bkz: insanı geren şeyler)
gözümde canlanır koskoca mazi..
ikinci ergenlik dönemi olarak da adlandırılan hayatın kırılma noktalarından biri. daha önce burda da bahsettiğimi hatırlıyorum. 25 yaşının ilk günlerini yaşayan, belki de bu krizin tam ortasında olan biri olarak konuşmak istedim. bana ne olduğunu, olduğunu sandığımı, anlatırsam küçük bir farkındalık oluşturabilirim belki.
ilk önce çok büyük bir değişimin ortasında olduğumu söylemeliyim. bu dönemde altında ezildiğiniz sorunlarla yaşamayı öğrenmek zorunda kalıyorsunuz. basit gördüğünüz problemlerin aslında büyük sorumluluklar olduğunu anlıyorsunuz. önünüze hayatınızı büyük ölçüde değiştirecek birkaç seçenek çıkıyor. attığınız her adımın sonucunu yaşayarak tecrübe kazanıyorsunuz. büyümekten ziyade olgunlaşıyorsunuz. asıl hayatınızı kuruyorsunuz. bu yaşa kadar aileniz birçok şeyi arka planda sizin için düşünüp hallediyordu zaten. artık tam bağımsız bir birey oluyorsunuz. her detay önemli hale geliyor. mesleğe adım atmak başlı başına stresli. evini belki ilk kez belki ikinci kez terketmek zor gelebiliyor. nasıl yaşayacağınızın kararını veriyorsunuz. öyle ortada kalmışlık bir zaman dilimi.
bazen bazı şeylere geç kaldığınızı düşünüyorsunuz. zaman varken yapmadıklarınız bir film şeridi gibi akıyor gözünüzün önünden. herkes kendi zamanında yaşar geç kalmak diye bir şey söz konusu değil biliyorum. yine de böyle hissetmeyi engelleyemiyorum.
tüm bu yazdıklarımı düşününce farkında olmak bunu atlatmanın bir yolu sayılmaz mı.. sanırım özgüveni kaybetmemek gerekiyor. kendine inanıp yola devam etmeli. zaman her şeyin ilacı. ayaklarınızın yere sapasağlam bastığı günler yaşamanızı diliyorum efenim.
ilk önce çok büyük bir değişimin ortasında olduğumu söylemeliyim. bu dönemde altında ezildiğiniz sorunlarla yaşamayı öğrenmek zorunda kalıyorsunuz. basit gördüğünüz problemlerin aslında büyük sorumluluklar olduğunu anlıyorsunuz. önünüze hayatınızı büyük ölçüde değiştirecek birkaç seçenek çıkıyor. attığınız her adımın sonucunu yaşayarak tecrübe kazanıyorsunuz. büyümekten ziyade olgunlaşıyorsunuz. asıl hayatınızı kuruyorsunuz. bu yaşa kadar aileniz birçok şeyi arka planda sizin için düşünüp hallediyordu zaten. artık tam bağımsız bir birey oluyorsunuz. her detay önemli hale geliyor. mesleğe adım atmak başlı başına stresli. evini belki ilk kez belki ikinci kez terketmek zor gelebiliyor. nasıl yaşayacağınızın kararını veriyorsunuz. öyle ortada kalmışlık bir zaman dilimi.
bazen bazı şeylere geç kaldığınızı düşünüyorsunuz. zaman varken yapmadıklarınız bir film şeridi gibi akıyor gözünüzün önünden. herkes kendi zamanında yaşar geç kalmak diye bir şey söz konusu değil biliyorum. yine de böyle hissetmeyi engelleyemiyorum.
tüm bu yazdıklarımı düşününce farkında olmak bunu atlatmanın bir yolu sayılmaz mı.. sanırım özgüveni kaybetmemek gerekiyor. kendine inanıp yola devam etmeli. zaman her şeyin ilacı. ayaklarınızın yere sapasağlam bastığı günler yaşamanızı diliyorum efenim.
gece 1 sularında yapılmış ani bir planla yola çıkmıştım geçen haftalarda. hakkında fikirlerim hiç değişmedi. hala vakit ve nakit kaybı bir şehir olduğunu düşünüyorum. gidin,gezin,tarihi koklayın ve çıkın.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?