Bir arkadaşım var ve artık arkadaşlığıma devam etmek beni yoruyor. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Kendisinin değiştiğini düşünüyorum belki de ben tam tanıyamamışımdır bilmiyorum. Eskiden yadırgadığı ve yargıladığı eylemlerde bulunmaya başladı ve farkında olmadığını düşünüyorum. Uyarsam ayrı dert uyarmasam ayrı dert. Bilmiyorum
Bir dikiş iziniz var mı? Varsa hikâyesi nedir? Diye merak edip bu başlığı açıyorum. Benim yüzümde 2 tane dikiş izim var. Birisi hiç görülmez küçüktür. Diğeri biraz belli olur ama çok severim kendisini. Küçük olanın hikayesini anlatabilirim. Küçükken yazın otele gitmiştik ve ben kendimi havuzda kaybetmiştim. Aquapark'ta kaydıraktan yüz üstü şekilde kaymaya çalıştım. Ve kaydırağın ortasındaki küçük civilerden birine çenemi çarptım. Sert olmuştu ama inanılmaz eglendigimden fark etmemiştim. Sudan çıkınca ben gülüyorum tabi ama çenem uyuşuk. Bir baktım kan oldu her yer. Hemen çıktım havuzdan annemin yanına gittim. Sonrası hastane zaten bildiginiz işler. O günden sonra da tatil boyunca dikisimden dolayi bir daha havuza giremedim :((
İnanılmaz su içerim, gün içinde zaten çok su içen birisiyim. Sahurda bunu telafi etmek için 1.5 l en az icmeye çalışırım. Tabi şişeyi dikince kafaya 20 dk da bir tuvaletim gelir. Sabah uyandığımda yine susamış kalkarım. Biliyorum o kadar su işe yaramicak ama yine de içiyorum işte napim
En küçük çocuğum bu yüzden bilmiyorum. Ancak kendi ablamın benim için inanılmaz güzel ve özverili hisler beslediğini de düşünmüyorum. Belli bir yaşa geldiğinde artık herkes kendi yoluna! Abla olmak ne demektir bilmiyorum, ablanın olması 'anne yarısı' tabiriyle seni kollayip sevmesi ne demek onu da bilmiyorum.
Birisi bana, şunu yaparsan sana olan sevgim azalır dedi sayın yazarcımlar. Ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum. Kırıcı bir cümle. Sevgi koşulsuz olmalı hele de bunu diyen kişi için. Üzgünüm.
3 sene önce bir çocuğa aşık olmuştum. Aynı seramik kursuna gitmekteydik ve inanılmaz sempatik, kibar ve entelektüel bir beyefendiydi. Bir şekilde onun da bana karşı boş olmadığını öğrendim ve garip bir ilişkiye başladık. Kendisi başlarda çok iyiydi ve bana sürekli hediyeler, çiçekler alır, El yazısıyla romantik mektuplar yazardı. Ben şımartılmaya alışmış bir çocuktum. Yaptıkları elbette hoşuma gidiyordu ancak gözüme çok da büyük şeylermiş gibi gelmiyordu. Zamanla tepkisizliğime karşı hırs yapıp hediyelerini arttırdı. Bana daha pahalı şeyler almaya başlamış, ben begenmedikçe de benim için her şeyi yapabilecek kadar gözünü karartmıştı. Bir gün birlikte bir film izliyorduk ve tavşanlarla alakalı bir sahnede Tavşanları ne kadar çok sevdiğimi, bir oda dolusu tavşanım olsa onları severek hayatımın en mutlu anlarını yaşayacağımı söylemiştim. Birkaç gün sonrasında beni aradı ve bir sürprizi olduğunu söyleyerek beni evine çağırdı. Eve gittiğimde gözlerimi bağlamakta direterek beni bir odaya sokmak istediğini söyledi. Gözlerimi bağlayamayacağını söyleyerek onu reddettim. Tam o sırada telefonu çaldı ve bahçeye çıktı. Hediyesini çok merak ettiğimden odanın kapısını biraz aralıyıp baktım. Ancak gördüğüm vahşet üzerine şok geçirdim. Bir oda dolusu ölü tavşan gözlerimin önünde duruyordu. ona bir şey demeden evden çıktım ve adresimi, numaramı her şeyimi degistirerek ondan kaçtım. 3 yıl oldu ve işte buradayım. Ve dün evime isimsiz bir mektup geldi ve çok korktum. Ancak Beni asıl korkutan şey mektup değildi. Beni korkutan şey, Zarfın üstündeki 2 küçük tavşancık..
Birkaç ay önce çsde geç vakitlere kadar kalmam ve ders çalışmam gerekmişti. Biliyorsunuz o sıralar hava çok soğuktu ve ara verince dışarı çıkmak istemedim. Mescide gidip biraz uzanayım dedim Allah affetsin. Mescide gittim ve iceri girdiğimde 2 kişi vardı. Birisi namaz kılmakta, diğeri ise onun birkaç metre ötesinde hafif yanlamış bir biçimde oturmakta ve kapıya bakmaktaydı. İçeri girdiğim an kendisiyle göz göze geldim. Küçük bir ürperti ve garipseme ile onların yanından geçerek en köşedeki kalorifere gitmeye karar verdim. Önlerinden geçerken kendilerinden şiddetli bir benzin kokusu aldım. Ve bu koku gözlerimi dahi yaktı. Biraz ilerleyip kalorifer önüne geldiğimde pencereden yansımaya baktığımda kapıya bakıp göz göze geldiğim kadının hemen arkamda olduğunu gördüm. Ürktüm ve arkama baktım. İkisinin de orada olmadığını fark ettim. O korkuyla hemen mescidden çıktım tuvalete gittim. O gün eve döndüğümde benzin kokusu hala üzerimdeydi ve kıyafetlerimden o koku o günden beri ne kadar yıkasam da geçmedi.
Arkadaşlar bu elalem türk/dünya etiği hakkında sonsuz derecede bilgili, her türlü şeye muhalefet olabilen, ve her şeyde bilgisi olan, çoğu zaman hayatını ve kararlarını şekillendiren boktan oluşum. Aman ne dicek bu elalem diye istediğimiz gibi davranamiyoruz. Elaleme buradan selamlarımı iletiyor, başarılarının devamını diliyorum.
Bir değerlimin rivayetine göre karpuza şak şuk şaplamakla iyi mi kötü mu anlaşılmaz. Yüz yıllık teoriyi çürüttü kendisi. E nasıl anlayacağız diye sorunca da anlayamazsın dedi. Kendilerine karpuz seçmede başarılar diliyor, benim ise şaplaklarıma devam edeceğimi belirtiyorum.