prime

oyunu indir -> bir süre oyna -> sıkıl ama oyunu silme -> sonunda oyunu sil -> başa sar

yağmur yağsın
rüzgar çıksın
kuşlar sussun
ama sen gitme

Zamanında lole yatırmışızdır herhalde, vizyonumuz dardı ama mutluyduk 😊

Bayramınızı enişten duygularınla kutlarım arkadaşlar :)

TDK tanımına göre her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görme durumudur. Aynı zamanda çağımızın en büyük eksiklerinden biridir. Twitter'da, günlük hayatta, özel zaman dilimlerinde toplumda meydana gelen huzursuzluğun temel sebebidir. Aynı zamanda gütf öğrencileri ile gütf yönetimi arasındaki sorunun çift taraflı sebebi olduğunu belirtmekte de fayda var.

Sevgili yazarlar bilen biri aydınlatabilir mi acaba?
Dönem 4-5'te sistem nasıl işliyor? Türkçe İngilizce arasında bi ayrım var mı?

Ben ne anladım bu işten, içimde bir yan eksik
Sen ne anlarsın ki halden, beraber ölmeyeceğiz

uyku

Bizi entrylerle tanıyorsunuz zaten. Sözlüğün ilk günü ifşa olmuş biri olarak çok da önemli olmadığını düşünüyorum. zaten şekil ve önyargılardan bağımsız olarak direkt fikirlerimizle burada bulunduğumuz için burası bu kadar güzel değil mi?

Sözünün çok dinlenmesi, çok bildiğin anlamına gelmez.

herkes kendi hayatının başrolüdür, kendinizi figürana çevirmeyin.

Bir şeylerin kapanma ile çözüleceği evreleri çoktan geçmedik mi? Her gün 20k azalan vaka sayılarına bakınca böyle mantıklı (!) veriler ışığında hiçbir şeyi değiştirmemize gerek yok bence. 20k azala azala biter yakında arkadaşlar.

ben her zamanki gibi okula sinirlendim. pratik sınavda soru dağılımının açıklanmaması çok saçma değil mi? hocalara söylediğimizde de gelen cevap bugüne kadar hiç açıklanmadı oluyor. pardon da pandemideyiz. bugüne kadar yapılmayan milyonlarca şey yapılmadı mı zaten?

biraz bildiklerim biraz uyguladıklarımı göz önüne katarsam arkadaşlar, saçınızın arada bir yağlanmasına izin verin. beslenmesi açısından iyi olduğunu söylüyorlar. saçlarınıza çok fazla kimyasal sürmeyin. emin olmadıklarınızı hiç sürmeyin. dermatologlar arada bir şampuan değiştirmenin faydalı olduğunu söylüyor (ben tam aksinin doğru olduğunu düşünüyordum ama öyle değilmiş.) günde 100 tele kadar dökülmesi normaldir arkadaşla böyle de bir bilgi var.

şimdi deneyimsel noktalara gelirsek saçınızı sürekli kontrol etmekten vazgeçin. daha çok strese sürükleyip daha çok dökülmeye sebep oluyorsunuz. elinizi sürekli saçlarınıza götürmeyin. saçlarınızla oynuyorsanız ya daha narin olun ya da direkt oynamayın. erkekler için spesifik bi' hareket vardır. ben sık sık yaparım. elinizi saçınıza götürüp parmaklarınızı sıkıştırıp elinize tel geliyor mu bakmayın. o noktada baya bi saç koparabiliyorsunuz farkında bile olmadan. güçsüz kökler tabii ki vardır onların güçlenmesine izin vermemiş oluyorsunuz. bir de arada bi' olduğundan daha kısa kestirirseniz güçlenmesine yardımcı olabilir.

ben pandemide çıldırıp babama hepsini kökünden kazıtmıştım. daha pandemi uzun süreceğine göre yapabilenlere tavsiye ederim. çok da keyifli oluyor ksjdfjjksfkjsf.

notcuk: arkadaşlar döküldüğü sıralarda yaptıklarımı paylaştım. yanlışlar olabilir düzeltirseniz sevinirim.
notcuk 2:bir de saç dökülmesi karşıtı şampuan kullandım. (ducray anaphase+) doktor tavsiyesiydi ama pek faydası olmadı diyebilirim. paranıza yazık etmeyin hemen bu yollara başvurarak. yaşadığımız koşulları göz önünde bulundurursak çoğumuzunki stres kaynaklıdır. bu yüzden pek faydası olmuyor.

o zaman bir de ingilizce öğrencisinden yorum gelsin. türkçe eğitimle sayın margauerite gautier'in bahsettiği terimler konusunda benzerlik gösterse de sadece bu açıdan bakmamız doğru olmaz. ingilizce eğitim tam veriliyor mu tartışılır ama verildiği kadarıyla değerlendirecek olursak ana dilde öğrenmekten daha zordur. yabancı dilde eğitime tam anlamıyla ulaşabilmek için yabancı dili iyi bir şekilde anlıyor olmak gerekir. bunun yanında ingilizce düşünebilmek de önemlidir. bahsettiğim şey şu aslında bir bilgiyi öğrenmeye çalışırken önce türkçe'ye çevirip sonra anlamaya çalışıyoruz genelde bu işi daha da zorlaştırıyor. ama aynı zamanda gelecek için az önce sıraladığım yetileri kazanmak konusunda pratik kazandırıyor. ana dilde öğrenmek daha verimli, daha faydalı ve daha pratik haklısınız ama bilimin dili ingilizce olduğu için kendini bir nokta daha ileriye taşımak isteyen insanlar için yabancı dilde eğitim almayı bilmek gereklidir.

ben kesinlikle doktorluk olduğunu düşünüyorum. evet kutsal bi meslek, anneler babalar çocukları hep doktor olsun isterler falan. tam olarak burası abartılıyor işte. doktorlar diğer mesleklere, diğer insanlara göre hayatı çok az yaşayabiliyor. insanlar genelde bu işin finansal boyutunu görüp, istihdam avantajını görüp doktorluğun dünyanın en avantajlı mesleği olduğunu düşünüyor. ama kaçımızın 2. bi hobiye vakti var?

sonuç olarak 6 yıllık eğitim hayatı, 5 yıla kadar çıkabilen uzmanlık eğitimi, öğrencilik yıllarında ve mesleki hayatta mobbing, tedavi etmeye çalıştığınız hasta ve hasta yakınları tarafından öldürülme riski, nöbetler, tedavi etmeye çalıştığınız hasta tarafından dava açılması gibi durumları göz önünde bulundurunca doktorluk en abartılmış meslektir.

dipnot: eğer daha da yükselmeyi planlıyorsanız bir de meslektaşlarınızdan çekmeye başlıyorsunuz :)

bu entry'i sildirecek bi ortama mı dönüştü burası da :( tüm eksilere saygım var da, yazarın 10000. entry için heves edip o sayıya ulaşmak için entry girip silmesindeki problem ne olabilir ki?

tıpın yanında hayatı, insanları, gerçekleri ve de bunların en acı taraflarını öğrenirsin.

liselerde fazlaca yaygın olan itiraf sayfalarının ünide de bulunması mentalite olarak öğrencilerin pek değişmediğinin bi kanıtı olduğu için benim üni hakkındaki hayal kırıklıklarım arasındadır.

toplumsal olarak bu kesimdeki insanlara bir negatif yaklaşım olduğu bir gerçek lakin geçen gün dinlediğim bir sokak röportajında bu kesimden bir birey istanbul sözleşmesi hakkında konuşurken kullandığı şu ifadelere dikkat çekmek istiyorum.
"ben 3 yıldır sokaklardayım, 3 yıldır şarkımı söylüyorum bir sorun yaşamadım. bülent ersoy'un diva olduğu, zeki müren'in paşa olduğu bu ülkede ayrımcılıktan söz edilemez." tarzında bir ifade kullandı.

sosyal medyaya baktığımızda da çok fazla influencer olduğunu görüyoruz bu şekilde. aklıma bu durumda şu soru geliyor. "ülkede lgbt'ye karşı nefret kusan bireylerin olması, bu bireylerin ayrımcılığa uğradığı anlamına mı geliyor?" hangi ülkeye gidersek gidelim homofobik bireylerle karşılaşacağız. lakin şunu da söylemeden geçmek istemiyorum. bazı bireylerin bu yönünü toplumun gözüne sokmaya çalışması, sürekli dile getirip sosyal medyada bununla gündeme gelmeye çalışması da doğru değildir.

not: arkadaşlar ayrımcı bir başlık açmaya çalışmadım. bireyleri değil ülkemizde haksızlığa uğrayıp uğramadıklarını tartışıyoruz. tıp öğrencileri olarak saygı çerçevesinde bu tür konuları konuşabileceğimiz ve konuşmamız gerektiğine inanıyorum. bu konuda konuşmak isteyen herkesten titizlikle yazmasını rica ediyorum. teşekkürler.

muhabbet açamam pek, ama muhabbet açarlarsa alır götürürüm

hani şu bilgisayardan anlayan bir tip vardır ya heh o benim işte :)

nesli tükenme tehlikesi altında olan, unicef tarafından korumaya alınmış biyolojik türdür. karakteristik özellikleri arasında; adamlık, kalite, yardımseverlik başta gelir. yemek esnasında bardağına suyunu doldurarak bu türün korunmasına katkıda bulunabilirsiniz.

bence hiçbir şeye verecek kadar uzun bir ömrümüz yok. bu nedenle insan ömrünü her şeyi yaşamaya, içinde ukde kalmayana kadar her şeyi yaşamaya adamalı. sonunda keşke demeyeceğimiz bir ömrümüz olması dileğiyle sevgili yazarlar :)

ne insanlık olarak ne de ülke olarak iyiye gitmiyoruz. hayatımız bence acınası bir hal almaya başladı. yozlaşma, yolsuzluk, haksızlık, kötülük birbirine kenetlenmiş büyümeye devam ediyor. dünyanın ve ülkenin sorunlarına kafa yormak insanın mental sağlığını etkileyecek boyutlara ulaştı. gözümüzü açıp bakmaya korkar olduğumuz bir hayatı benimsedik gidiyoruz. insanlığın ahlak ve doğruluk kavramları yozlaşmaya başladı. bireyler mükemmellik olgusunu öyle yanlış anladılar ki kendilerini çeşitli hallere sokmaya başladılar. insanlar ünlü olmayı, parıltılı sandıkları bir hayatı yaşamayı çok değerli görüyorlar. eskiyi özlüyorum dostlarım. muhabbetin, samimiyetin olduğu zamanları. bizim hiç sahip olamadığımız zamanları. insanların farklılıklara saygı gösterdiği; dini, hayati, siyasi görüşleri farklı olan insanların birbirlerine duyduğu saygıdan ötürü birbirlerinin hassasiyetlerine dikkat ettiği zamanları.

çoğu zaman kıymeti bilinmeyen şeydir. günümüz ilişkilerinin sıkboğazlığı sebebiyle yalnızlığın insana verdiği bir özgürlük hissi vardır. tadı bilinirse eğer ufaktan kasvetin geldiği zamanlarda çok daha güzel olur. keyif almak gerekir yalnızlıktan. ve aynı zamanda benim gibi kontrolü olmayan, kapılan giden ve duygularını yoğun yaşayan insanlar için biraz da daha tercih edilesi durumdur. her şeyin kendine has bir güzelliği var, yalnızlığınki de bambaşka...

"şarkıları henüz gelmemiş olana ithaf ederek dinlemektir aslında anlam barındıran."

iddialı mısır tarifi olan yok mu ya?

bir mutant kedi tarafından takip edildiğim andır benim için. kontrol etmek için bir arabanın etrafında 2 tur attım. baktım hala takip ediyor koşmaya başladım 🤣

Arkadaşlar ufak bi farkındalık yaratmaya geldim. biliyorsunuz ki tıpta herhangi bir rekabet yok. işsiz kalma şansınız yok çünkü. lakin bunun böyle olması özgeçmişe(cv) önem vermemeniz anlamına gelmemeli. özgeçmişinizi yayınlamanız hatta google'a isminizi yazınca ilk sıralarda çıkması gerekmekte.

en basitinden düşünelim. çoğu hastanızın belki umrunda bile olmayacak lakin buna önem veren hastalarınız için iş tecrübenizi, kim olduğunuzu, nereden mezun olduğunuzu yayınlamanız gerekmekte. hastanın aklında size dair soru işareti bırakmamalısınız. hekimliğin bence atlanan ama önemli bir parçası bu.

özgeçmişinizde boşluk belki paylaşmamanızı istetebilir. hiçbir şey olmasa tıptan mezun oldunuz bu başlı başına yeterli zaten. çevrenizdeki diğer doktorların etkisiyle (orada sanırım farklı bi psikoloji olur mesleki hayata başlayınca) veya başka sebeplerle bu fikirlere kapılabilirsiniz de. ama önünüze bakın, siz sizsiniz. mesleki hayatta dedikodular vs. çok döner ama hiçbir önemi yok. meyve veren ağaç taşlanır ayrıca özgeçmişinize yeni şeyler ekleme isteği kendinizi geliştirme isteğini kamçılar.

tıp doktorları olarak mesleki anlamda bazı şeyleri değiştirme, branşımızı daha da profesyonel hale getirme yetisine sahibiz. bunu değerlendirelim.