İlkokul yıllarında okul numaram yüzünden hep şaşkınlık içindeydim. Nasıl böyle bir tesadüf olabilir diye düşünüp duruyordum. Çünkü babam polisti ve benim okul numaram tam da 155'ti! Arkadaşlarımın kimisi bu durumu çok havalı bulurken, kimisi de benimle dalga geçiyordu. Ama benim içten içe hep hoşuma gidiyordu.
Asıl sürpriz ise 20 yaşımda, ailecek yemek masasında öğrendiğim gerçek oldu: Meğer o numarayı bana özellikle babam seçmiş! İşte o an, yıllarca büyü gibi gördüğüm o tesadüf bir anda tüm gizemini kaybetti. 🙂
Şu sözlüğü nasıl aktif hale getirebiliriz diye düşünürken bari aktif bir şekilde kullanmaya çalışayım diye entry giriyor:))
Sallama versiyonunda yazan meditasyon yazıları nedeniyle kendime fal bakıyormuş gibi yaptığım eğlence içeceğim.🙃
İkinci sayısı 22.09.25 tarihiyle çıkacak olan dergi.heyecanla bekliyordum bunca zamandır.gidip ilk alan kişi bile olabilirim.şimdiden herkesin eline emeğine sağlık.
Geçenlerde yemekhane için bir instagram sayfası açıldığını gördüm baya güzel bir sayfa. Gitgide fakültenin tüm eksik sayfaları tamamlanıyor.
Dördü de sorunsuz çıkanları bulup ödüllendirilmeleri gerektiğini düşünüyorum.
4'ünü de ameliyatla aldirdim🥲
Çok geçmiş olsun kurtulduğuna sevindim.Korkudan henüz birini aldırabildim darısı başıma
🪷🪷
Bir anda insanı oradan oraya sürükleyen fırtına gibi kendini kaderin kollarına bırakmak geliyor içinden.
Maneskin- The Loneliest
Meraklanma,yolunda her şey
Büyümek bu işte
Ve dönüşmek
Kendini korumak
Kalabalıkta kaybolmak
Üstesinden gelmek
Kullanılmış hissetmek
İlgi görmemek
Umudunu kaybetmek
Yanıp kül olmak
Korkmak bu işte
Değişmek bu işte
Hayatta kalmak
Yaşamak bu işte
Büyümek bu işte
Ve dönüşmek
Kendini korumak
Kalabalıkta kaybolmak
Üstesinden gelmek
Kullanılmış hissetmek
İlgi görmemek
Umudunu kaybetmek
Yanıp kül olmak
Korkmak bu işte
Değişmek bu işte
Hayatta kalmak
Yaşamak bu işte
Bir eylüldü başlayan içimde,
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını,
Çimenler sararmıştı,
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin.
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı,
Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara,
Deli deli esiyordu rüzgar,
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa,
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar..
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim?
O heyheyler, o delişmenlikler neydi?
Ne bu kadere boyun eğmişliğim,
Ne bu acıdan korlaşan yürek,
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım.
Önümdeki dizboyu karanlıklar da ne,
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım..
Beni kötü yakaladın Haziran,
Gamlı, yıkık Eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin,
Masmavi göğünle,
Cana can katan guneşinle.
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime,
Çiçekler açtı dokunduğun,
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde..
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi,
Öldürdüğün yemişlerin ağirlığından
Dallarım yere değiyor,
Güneşi batmadan saçlarının,
Bir dolunay doğuyor bakışlarından.
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma,
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık,
Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan,
Ölebilirim artık..
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse,
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma.
Baksana; parmak uçlarım ateş,
Lavlar fışkırıyor gözbebeklerimden,
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe,
Benimle uyu, benimle uyan,
Birlikte varalım onüçüncü aylara,
Ben bir Eylül, sen Haziran...
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını,
Çimenler sararmıştı,
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin.
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı,
Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara,
Deli deli esiyordu rüzgar,
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa,
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar..
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim?
O heyheyler, o delişmenlikler neydi?
Ne bu kadere boyun eğmişliğim,
Ne bu acıdan korlaşan yürek,
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım.
Önümdeki dizboyu karanlıklar da ne,
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım..
Beni kötü yakaladın Haziran,
Gamlı, yıkık Eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin,
Masmavi göğünle,
Cana can katan guneşinle.
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime,
Çiçekler açtı dokunduğun,
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde..
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi,
Öldürdüğün yemişlerin ağirlığından
Dallarım yere değiyor,
Güneşi batmadan saçlarının,
Bir dolunay doğuyor bakışlarından.
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma,
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık,
Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan,
Ölebilirim artık..
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse,
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma.
Baksana; parmak uçlarım ateş,
Lavlar fışkırıyor gözbebeklerimden,
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe,
Benimle uyu, benimle uyan,
Birlikte varalım onüçüncü aylara,
Ben bir Eylül, sen Haziran...
Eskişehirli değilim ama Eskişehir
Kardeşimin Hikayesi - Zülfü Livaneli
Kulaklığımda 'Düşünme Kaybolursun' çalarken entry girdiğimi fark ettiğim anın ürünü bu entry.
True detective intro
Her ne kadar insan gerek geçmişten gerek kendisinden ders çıkardığını düşünüp işleri yoluna koyduğunu zannetse de işler daha da kötü hale gelebiliyor.O yüzden hiçbir şeyin kontrolünün bizde olmadığını artık milyonuncu kez duymamıza rağmen kabullenmemiz gerektiğini öğrendim.
Zamanında çok sevdiğim birisine çiçek hediye etmiştim o da çiçeği çerçeveletip masasına koymuş beni de telefonuna o çiçek olarak kaydetmişti .
Galiba o gün en büyük hediyeyi ben almıştım :)
Galiba o gün en büyük hediyeyi ben almıştım :)
Etrafıma kendi elimle bi duvar ördüm
Kimse gelip de yıkmasın diye
Savaştım kendi kendimle birimiz öldü
Söyle şimdi zararım kime
Kimse gelip de yıkmasın diye
Savaştım kendi kendimle birimiz öldü
Söyle şimdi zararım kime
Bu entryi görünce sürekli gördüğüm bir rüya geldi aklıma.Hemen anlatayım bir bakıyorum kendimi bir arabanın içinde buluyorum o sokak senin bu sokak benim derken en sonunda çıkmaz bir sokağa giriyorum ama nasıl bir çıkmaz sokak? Sokağın sonu denize açılıyor ben de iniyorum oturuyorum o köşeye ama sormayın nasıl huzurluyum ne hayatimda ne bir rüyada bu kadar huzurlu hissetmemişimdir. İşte yıllardır içten içe o sokağa denk geleceğime inanıyorum.
Geçmişte yaşadığı deneyimlerin yükünü gelecekteki güzel ihtimallerin omuzuna yıkan kişidir. Zanneder ki risk alınca kafasında kurduğu milyonlarca kötü ihtimalin içinde bulacaktır kendini. Ama bilmez ki hayatının geri kalanı koskoca bir keşkeler evreninde geçecektir.
"Görünce aklıma sen geldin"
Göksel - Olmaz mı
Karda donmak üzeresin, uyumak tatlı geliyor ama sen öldüğünün farkında değilsin.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?