Null
lise hakkında - özlenenler
sadece sınavdan önceki gün çalışarak 70 civarında not alabilmek…
bahçede müdürün konuşmasının bitmesini beklerken yanındakiyle yapılan "bitse de gitsek" ile başlatılan o sohbet.
Ya bu başlıkta kısa çizgiyi nasıl koymuşlar? Noktalama işareti gözükmüyor ki normalde :(
O da kaira farkı😎
Kalorifer önü saçma muhabbetler 🥲
Hocalara yalvarıp sınıfta film izlemeyi, kantinde satılan çikolatalı simidi, yemekhanede mandalina yahut portakal verildiğinde yakın bir arkadaşımla yaptığımız hangimizinkinin tadı daha güzel yarışını(genelde o kazanıyordu), başka bir arkadaşımın benden habersiz bana yazdığı notları, beş on kişi birlikte çizdiğimiz iğrenç resimleri özledim.
lise her ne kadar benim için kötü anıları da içinde barındıran bir dönem olsa da geriye dönüp baktığımda iyi anıların ve bana bıraktığı insanların, kötü anıları gölgede bıraktığını söyleyebilirim.
Olur da bir gün bahsettiğim arkadaşlardan biri bunu okursa kim olduğumu şıp diye anlar, bu nedenle hepsine bir selamı borç bilirim.
lise her ne kadar benim için kötü anıları da içinde barındıran bir dönem olsa da geriye dönüp baktığımda iyi anıların ve bana bıraktığı insanların, kötü anıları gölgede bıraktığını söyleyebilirim.
Olur da bir gün bahsettiğim arkadaşlardan biri bunu okursa kim olduğumu şıp diye anlar, bu nedenle hepsine bir selamı borç bilirim.
Yurt yaşamımız "ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi" sözünün ete kemiğe bürünmüş haliydi. Birbirimize sürekli çatar, yurdun altını üstüne getirirdik. Birkaç kere hocalarımızın "birbirinizi öldürmeden eğlenin çocuklar" dediği olmuştur😂 Özlenen günlerdir kendileri...
"yazar" isimli yazarımızın son entrysi aklıma lisedeki sınıf panomuzu getirdi. herkes panoya bir şeyler asardı. saçma sapan sözler (mesela "söz sükutsa gümüş altındır." vb), yaptığımız resimler, boyamalar vs. sanki lise sınıfının değil de anaokulu sınıfının panosu gibiydi panomuz. rengarenk ve çok güzeldi. saçma sapan resimler yapıp panoya asmayı özledim :((
özlediğim bir sürü şey var, bazılarını yazayım..
tarih ve coğrafya öğretmenlerimizin ayrı bir odası vardı, hocalarla da aramız iyiydi. ziyarete giderdik teneffüslerde ve bize kurabiye filan ikram ederlerdi.
öğle teneffüslerinde hep birlikte yemekhaneye gidip sohbet ede ede yemek yemeyi özledim.
yağmur yağdığında arkadaşımla bahçeye inip ıslana ıslana yürüyüş yapardık.
son sene bazı akşamlar ek dersler yapıldığından dolayı geç çıkıyorduk, hava kararmış oluyordu. serviste en ön koltuğa(şoför koltuğunun yanındaki) otururdum, kulaklığımı takar yüksek sesle müzik dinlerdim. servisin ışıkları kapalı olurdu, güzergah da çok güzeldi, boş ve düz bir yoldan geçiyorduk. arkada herkes sohbet muhabbet ederken ben önde kafamı dinlerdim, o kadar güzeldi ki..
bizim katın üst katında kocaman konferans salonu vardı, bir de büyük pano vardı salonun içinde. yine geç çıktığımız günlerde arkadaşımla o panonun arkasında yere otururduk(dışardan kimsenin bizi göremeyeceği bir yer) ve karanlıkta sohbet ederdik.
bir de arkadaşımın bana hazırladığı peynirli ekmeği özledim ..
tarih ve coğrafya öğretmenlerimizin ayrı bir odası vardı, hocalarla da aramız iyiydi. ziyarete giderdik teneffüslerde ve bize kurabiye filan ikram ederlerdi.
öğle teneffüslerinde hep birlikte yemekhaneye gidip sohbet ede ede yemek yemeyi özledim.
yağmur yağdığında arkadaşımla bahçeye inip ıslana ıslana yürüyüş yapardık.
son sene bazı akşamlar ek dersler yapıldığından dolayı geç çıkıyorduk, hava kararmış oluyordu. serviste en ön koltuğa(şoför koltuğunun yanındaki) otururdum, kulaklığımı takar yüksek sesle müzik dinlerdim. servisin ışıkları kapalı olurdu, güzergah da çok güzeldi, boş ve düz bir yoldan geçiyorduk. arkada herkes sohbet muhabbet ederken ben önde kafamı dinlerdim, o kadar güzeldi ki..
bizim katın üst katında kocaman konferans salonu vardı, bir de büyük pano vardı salonun içinde. yine geç çıktığımız günlerde arkadaşımla o panonun arkasında yere otururduk(dışardan kimsenin bizi göremeyeceği bir yer) ve karanlıkta sohbet ederdik.
bir de arkadaşımın bana hazırladığı peynirli ekmeği özledim ..
her şey..o zamanlarda her şeyi öylesine dolu dolu yaşamışım ki.her gününü ayrı özlüyorum :')her şey derken gerçekten her şey..ağladığım günleri bile özlüyorum çünkü ağladığımda yanımda olan birileri vardı.sınavdan kötü aldığımız günleri bile özlüyorum."aman yaaa performanslarla falan yükselir" diyip beni bir şekilde güldüren,notumu unutmamı sağlayan birileri vardı..bugünleri tebessümle hatırlayacağımı söylerlerdi.gerçekten de öyle geriye dönüp baktığımda üzücü olayları değil de ben üzülürken bana sımsıkı sarılan dostlarımı hatırlıyorum.sımsıkı sarılmayı,insanları anlamayı,birinin derdine ortak olmayı her şeyi burada öğrendim.lise benim için "iyi dostlar biriktirdim,hepsi ailem oldu." dediğim yerdir.bir nevi evimdir :)
Hayatı yeni yeni tanıdığımdan masum denebilecek yaşta olduğumuz yıllar. Hayat toz pembe gözükür bize özellikle lisenin ilk 2 yılı. Sonradan sonraya özellikle üniversiteye geçince bazı şeyleri daha fazla düşünüyor insan. hayata insana topluma dine mutlu yaşamaya geçim derdine dair vs. Lisede insan böyle şeyleri çok düşünmez kafası da rahattır üniversiteden itibaren insan daima tercih eder ve Sartre'nin dediği gibi her seçiş bir vazgeçiştir.
Lisedeyken iyi gülerdik. Gerek 20 küsur kişinin birbirini sürekli görmesinden gerek yaşımızdan dolayı belli bir samimiyet vardı sınıf içinde. bu durum da efsane muhabbetlerin dönmesine, saçma sapan güldüren olayların olmasına olanak veriyordu. Serviste bir grup vardı orası bile ayrı trolldü. İyi tarafı da kimse bu saydıklarımı yadırgamazdı :)
dertsiz olmak, gerçekten dertsiz olmak ilk iki senesinde lisenin. karşı cinslerle aynı ortamda bulunmaya değil de bulunduğunun farkına varmaya başlarsın, bazen gerçek dostluklar edinirsin, kimlik bunalımının başlarına denk gelir falan hayatında olacak her şeyin başıdır yani. şimdi bakınca binası, sınıfı, her teneffüs ve ders ayrı bir olay yaşanması, her günün ayrı bir eğlence olması vb. evden bu kadar uzak olmanın ilk defa farkına varılması, ailenden daha çok gördüğün yüzlerin hayatında her gün daha derine girmesi... son iki senesi çok da gerekli değildir. olduğum kişiye katkıları çok ama özlenenler ise soru, kesinlikle ilk iki senesi. üniversitenin kat kat güzel olarak onları bile unutturması umuduyla..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?