bizde genellikle öğlene yakın kurulan ve uzun saatler süren kahvaltı sofralarıyla başlar. istisnai durumlar dışında tüm aile evdedir. eskiden bir de sobada pişirilmiş mayalı çörekler olurdu kahvaltıda. sıcacık sobanın başına geçer, sürekli pişmiş mi diye başını beklerdim. patates kızartmalarına daha sofraya gelmeden el atardık abimle, annem nefret ederdi bunu yapmamızdan bir güzel kızardı :). sobasız da olsa devam ediyor böyle kahvaltılar, hem de yeni üyelerle daha geniş bir aileyle. kısacası bende pazar sabahı dertlerin odanın dışında bırakıldığı sıcacık bir zaman dilimi demektir.
bilhassa bugünkü gibi, masmavi bir gökyüzüne sahipse beni mutlu mutlu yataktan çıkaran, verimlilik ve tebessüm tetikleyicisidir. kedi bey'in işlerini halledip mutlu mutlu ders çalışmaya oturdum hemen. sonra da yürüyüşe çıkıp bir bahçeli havası alıp geri döneriz. ev sessiz, ben mutlu, sokaktan kuş cıvıltıları yükseliyor. açıkçası şu an yanımda olmasını istediğim beyefendi dışında hayattan pek bir isteğim yok. güzel bir pazar günü dilerim herkese:)